Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/286 E. 2023/125 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/286 Esas
KARAR NO: 2023/125
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 01/10/2019
KARAR TARİHİ: 13/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan davacı şirket yetkilisi —– ile davalı taraflar arasında imzalanan —–hükümleri gereği,—– numarasında kayıtlı davacı şirket —–davalılar adına kayıtlı olan tüm hisselerinin —–yevmiye nolu—- davacı şirket yetkilisi —- devredildiğini, davalı—- ilgili sözleşmeleri—— olarak imzalayanı ve ilgili sözleşmeler gereği diğer muhataplarla birlikte müteselsil kefil olan kişi olduğunu, taraflar arasında imzalı —– maddesinde şirketin tüm borçlarının tek tek sayıldığını, sözleşmenin —- hükmü gereği sözleşmenin —-maddesinde sayılı olanlar dışında devir tarihi olan—– tarihinden önceki tüm borçlardan davalıların müteselsilen sorumlu olacağının açık bir şekilde ortada olduğunu, Sözleşmenin imzası ve şirket hisselerinin devrinden yaklaşık 2,5 yıl sonra dava dışı —- tarafından davacı şirket aleyhine —– yevmiye nolu İhtarnamesinin keşide edildiğini, ihtarname de özetle dava dışı——–tarafından davacı şirkete —— tarihinde —– tarihinde —- tarihinde—- tarihinde——olmak üzere toplamda —-borç gönderildiğini ve dekontlarda borç açıklaması bulunduğundan bahisle ilgili bedelin 3 gün içerisinde ödenmesinin talep ve ihtar edildiğini, söz konusu bu ihtar ve talebe karşılık davalılara —– yevmiye nolu İhtarnamesinin keşide edilerek konudan bilgi verilerek bedelin ödenmesi ve/veya davacı şirketin ibra edilmesinin sağlanmasının talep edildiğini, bu ihtara karşılık davalılarda—- yevmiye nolu,diğer davalı —— nolu İhtarnameleri ile söz konusu borçtan sorumlu olmadıklarından bahisle borcun ödenmeyeceğini ihtar ettiklerini, daha sonra dava dışı —- tarafından davacı şirket aleyhine —– sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhine —– tarihleri arasında banka aracılığı ile borç olarak gönderilen bedellerin tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığını ve takibe dayanak olarak banka borç dekontları sunulduğunu, davacı şirket yetkilileri tarafından banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme de davacı şirkete ait———- İban nolu hesaba söz konusu bedellerin borç olarak gönderildiğinin tespiti yapıldığını, yapılan tüm görüşmelere rağmen davalıların söz konusu bedeli ödemeyi kabul etmediklerini, bunun üzerine —–Esas sayılı dosyasında alacaklı vekili olan —-hesabına gerekli indirim de sağlanarak —– ödenerek dosyanın infaz edildiğini, sonrasında davalılar aleyhine davaya konu——- sayılı dosyası ile ödenen bedelin iadesi amacıyla icra takibi başlatıldığını, bu takibe karşı davalıların itiraz etmeleri üzerine takibin durduğunu, yapılan itirazların haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, davalı borçluların——— sayılı dosyasına yapmış oldukları haksız ve hukuka aykırı itirazının iptali ile icra takibinin devamına ve davalı borçlular aleyhine %20′ den az olmamak şartı ile icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı Borçlulara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilleri olan davalılar —— hisselerini— tarihli hisse satış ve devir sözleşmesi uyarınca, şu anki şirketin sahibi olan —– tarafından —– dosyası ile yapılan ilamsız takibe karşı — ödeme yaptıklarını belirterek yapılan ödemenin tahsilini talep ettiklerini, —, müvekkili olan —– yılında avukatları bulunan —- ile birlikte kendi aralarında —- ortaklık sözleşmesini imzaladıklarını, Davacı —– şirketin sahibi —–yakın arkadaşı olduğunu, müvekkili olan davalılar—– kızı ve eşi olduğunu, müvekkilleri olan davalıların—- önerdiği arkadaşı —- hisse devri yaptıklarını,—– arkadaşı olduğuna dair ve aynı zamanda başlangıçta —-ortalık sözleşmesinde imzası bulunan —- arkadaşı olduğuna dair ——– ve —– yazışmalarının dava dilekçesi ekinde delilleri arasında sunulduğunu, —– danışıklı dövüş ile davalılardan ödeme talep ettiklerini, Davacı şirket ile —–müvekkiller tarafından bilindiğinden, davacı şirket’e —- ödeme yapılmaması, —- eski dönemde ——Bir borcu olmadığı, bilgileri dışında ödeme yapmaları halinde sorumluluk kabul edilmeyeceği, —- hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu hususları —- yevmiye sayılı ihtarnamesi ve ——- nolu ihtarnamesi ile ihtar edildiğini, davacının, borcu hangi belgeler nedeni ile ödediğini açıklamasının zorunlu olduğunu, şirketin ticari kayıtlarında yer almayan borcun ödenmesinin kötü niyet olduğunu, netice itibari ile davacı şirket ile davacı şirkete icra takibi yapan —- arasında ilişki mevcut olup, —- davalıların savcılığa şikayet etmesi nedeni ile —— müvekkilleri olan davalılar aleyhine devrettikleri şirketin borcu varmış gibi, devir tarihinden 5 yıl sonra işlem yaptığını, davacı şirkete, müvekkilleri olan davalıların hisse devrini yapmasını sağlayan—- olduğunu, şirketin ortak sözleşmesinde—- imzası mevcut olduğunu, devir tarihinde müvekkilleri olan davalılardan alacağının mevcut olmadığını, zaten kendisi de—– mali işlerini yürüten kişi olduğunu, davacı şirket ile birlikte hareket ettiği düşünülen ——-ve davacı şirkete müvekkilleri olan davalıların borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddine ve mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
———Esas sayılı takip dosyaları celp edilmiştir.
Davacı şirkete ait ———– tarihleri arasındaki hesap dökümleri celp edilmiştir.
Ticari defterler ve sahibi lehine delil olabilme koşulları, 6100 sayılı HMK madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı TTK madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir. Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır. 6100 sayılı HMK. 222/1. Maddesi ve 6102 sayılı TTK 83/1. Madde uyarıca ticari uyuşmazlıklarda Mahkeme re’sen ya da taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Mahkememizin —— tarihli celsesinde 6100 sayılı HMK 222. Madde kapsamında taraflara ——- yılına ait ticari defterlerini sunmaları için iki haftalık süre verilmiş, ticari defterler üzerinde Serbest Muhasebeci Mali Müşavir tarafından, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında varsa alacak ve borç kalemlerinin tespiti ve hesaplanması hususlarında rapor tanzim etmesine dair karar verilmiştir.
Mahkememizin —- tarihli ön inceleme duruşması ara kararı ile rapor tanzim edilmek üzere dosya Yeminli Mali Müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, yeminli mali müşavir bilirkişi —– tarafından tanzim edilen raporda özetle;”…Davacı şirketin —- yıllarına ait yasal defterlerinin noter açılış ve kapanış tasdikleri yasal süresi içerisinde yapıldığı ve defterlerin tümü birbirleriyle uyumlu olduğu, Davacı şirket yetkilisi —– ile davalı taraflar arasında imzalı —— hükümleri gereği, —– numarasında kayıtlı davacı şirket—davalılar adına kayıtlı olan tüm hisselerinin —– ile —– devredildiği, Devir ile ilgili işlemlerin —–tarih —- ilan edildiği, Davacı’nın —- tarihli dilekçesinde; Davacının—- ekstresinde belirtilen hesabına gönderilen paraların, dava dışı —- tarafından davacı şirkete gönderildiği, daha sonra dava dışı —– tarafından davacı şirket aleyhine—– sayılr dosyası ile davacı şirket aleyhine ——tarihleri araşında banka aracılığı ile borç olarak gönderilen bedellerin tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı ve takibe dayanak olarak banka borç dekontları sunulduğu, Davacı şirket yetkilileri tarafından banka kayıtları üzerinde davacı şirkete ait —– ıban numaralı hesaba söz konusu bedellerin borç olarak gönderildiğinin tespit edildiği, —– Esas sayılı dosyasında alacaklı vekili olan — hesabına gerekli indirim de sağlanarak —- ödenmiş ve dosya infaz edildiği, Davalılar aleyhine davaya konu —– dosyası ile ödenen bedelin iadeşi amacıyla icra takibi başlatıldığı, —- aracılığı ile —- ödendiği, Dava dışı —- tarafından davacı ———- açıklamasıyla gönderilen paraların icra takibi sonucunda, ferileri ile birlikte ——– olarak ödenmiş olduğundan, davacı firmanın yapılan işlemler sonucunda borç ve alacağının olmadığının tespit edildiği…” belirtilmiştir.
Tanzim edilen bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Davalılar vekili Mahkememizin ——–tarihli celsesinde raporla borçlu olmadıklarının ortaya çıktığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz dosyası davacı vekilinin itirazlarının ek raporda değerlendirilmek üzere bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından sunulan 14/01/2021 tarihli ek raporda kök rapordaki görüşler tekrar edilmiştir. Tanzim edilen ek rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekilince rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Mahkememizin 13/04/2021 tarihli celsesi ara kararı ile 22/12/2020 tarihli celsesinde icra dosyası ve ceza dosyası celp olunduktan sonra dosyanın ek rapor için bilirkişiye tevdiine karar verildiği, bilirkişinin ek rapor tanzim ettiği, ancak Mahkememizce verilen bir ara karar olmadan kendiliğinden 2. ek rapor tanzim ettiği, Mahkeme kararı olmadan bilirkişinin re’sen 2.bir ek rapor tanzim edemeyeceği anlaşılmakla; bilirkişi tarafından ara karar oluşturulmadan tanzim edilen 2. ek raporun hükme esas alınamayacağının tespitine karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizin 13/04/2021 tarihli celse ara kararı ile ;dosyaya bilirkişi tarafından sunulan kök ve ek raporların hüküm kurmaya elverişli olmadığı kanaati ile 1 sözleşmeden kaynaklı nitelikli hesaplamalar alanında uzman bilirkişi ile 1 SMMM bilirkişi ile iddia, savunma, icra dosyaları, dosyada mübrez sözleşmeler ile davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde ——— tevdiine karar verilmiş, tanzim edilen—– tarihli raporda özetle;”… Davacı şirket yetkilisi —- ile davalı taraflar arasında imzalı —— gereğince davacı sirketin davalılar adına kayıtlı olan tüm hisseleri —- Devri Sözleşmeleri ile davacı şirket yetkisi —– devredildiğini, taraflar arasında imzalı sözleşmenin — Maddesinde şirketin tüm borclarının tek tek sayıldığını,—- sayılı olanlar dışında devir tarihi olan —– tarihinden önceki tüm borçlardan davalıların müteselsilen sorumlu olacağının açık şekilde ortada olduğunu, Yine Taraflar arasında imzalı sözleşmenin——- “Satıcı devir tarihinden evvelki döneme ait olan yukarıda dökümü yapılan borçlar dışında vergi daireleri ve benzeri resmi merciler de dahil ve fakat bunlarla sınırlı olmayan üçünü kişilerden doğmuş ve doğabilecek her türlü alacak, tazminat ve sair taleplerin müteselsilen kendilerine ait olacağını, Alıcının bu tür talepler neticesinde ödeme durumunda kalacağı tüm miktarları herhangi bir mahkeme kararına gerek kalınmaksızın ilk yazılı talep üzerine ticari faizi ile birlikte derhal ve eksiksiz olarak ödeyeceklerini, buna ilişkin bütün delil ve itirazlarından peşinen feragat ettiklerini gayrikabili rucü beyan ve taahhüt ederler” TBK 202’nin devamında ticari işletme devri sonucunda devredenin de devralanla birlikte bu borçlardan iki yıl süreyle müteselsilen sorumlu olarak kalmaya devam edeceğinin düzenlendiğini, Daha açık anlatımla, işletmenin halihazırda mevcut borçlarından artık asli sorumlu kişi işletmeyi devralan yeni sahibi olduğunu, Ancak devreden kişinin de devralanala birlikte 2 yıl süreyle sorumlu tutulması uygun görüldüğünü, Taraflar arasında akdedilen bu sözleşme —– Maddesinde açıkça yer aldığı üzere üçünü kişilerden doğmuş ve doğabilecek her türlü alacak, tazminat ve sair taleplerin müteselsilen kendilerine ait olacağını doğrultusunda davacı tarafın dava dışı 3. kişi ——– tarafından icra dosyası ile davacı şirket aleyhine ——- tarihleri arasında banka aracılığı ile borç olarak gönderilen bedellerin tahsili talebi ile icra takibi başlattığını bunun üzerine davacı tarafından yapılan ödeme geri isteme hakkının olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı…” belirtilmiştir.
Tanzim edilen rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuştur.
Mahkememizin —-tarihli celsesi ara kararı ile davalılar vekilinin itirazlarının olumlu olumsuz değerlendirilmesi ve uyuşmazlık konusunda rapor tanzim edilmek üzere dosya —- tevdi edilmiş, tanzim edilen —- tarihli raporda kök rapordaki görüşün tekrar edildiği görülmüştür. Tanzim edilen rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davalılar vekilince rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Mahkememizin — tarihli celse ara kararı ile Rücuen alacağa konu olduğu anlaşılan ———-dosyasına yapılan ödemeye ilişkin borcun temel sebebine dayanan dayanak belgeleri de çıkartarak eklemek suretiyle tespiti ile uyuşmazlık konusu bakımından ve dosyaya sunulu raporları da olumlu olumsuz değerlendirip tartışarak rapor tanzim etmek üzere dosyanın daha önce rapor sunan —– nitelikli hesaplamalar alanında uzman bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiş, SMMM bilirkişi —- nitelikli hesaplamalar alanında uzman bilirkişi —- tarafından tanzim edilen —- tarihli raporda özetle;—-Önceki bilirkişi raporlarında yapılan mali inceleme ve hesaplama sonuçlarına iştirak edildiği, —Dosya kapsamındaki belge ve deliller üzerinde yapılan şekli inceleme sonuçlarına göre, davalılar ile dava dışı —- arasında yapılan — tarihli hisse devir sözleşmesinin geçerli bir sözleşme olduğu, dava dışı — alacağının sözleşmenin —- sayılarak hisseleri devredilen şirketin sorumlu olacağı kabul edilen borçlar arasında yer almadığından, aynı sözleşmenin—–gereğince davalıların sorumlu olması gerekeceği, Mahkeme’nin değerlendirmesi bu yönde olursa, davalıların borçtan müteselsilen sorumlu olacağı, ancak davalı —- yönünden kefaletin TBK.m.483/1’de düzenlenen şekli koşullarının bulunmadığı, Dosya içinde yer alan yukarıda tek tek belirtilen belgeler ile—– dosyasındaki sanık — beyanlarından, dava dışı alacaklı—- davacı şirketin kuruluşundan itibaren açık veya gizli ortağı olduğu, davalılar ile dava dışı —- arasındaki hisse devirlerinin de —- tarafından organize edildiği, —- tarihli —–yapıldığı tarih itibariyle takip konusu borçların bilinen ve pekala sözleşmenin —- eklenecek borçlardan olduğu, takip konusu borçların —— tarafından bu aşamada sözleşmenin—-maddesine eklenmeyerek bu alacaklarından vazgeçmiş olduğu, böylece şirkette ve davalılarda artık bunların şirketten talep edilmeyeceği yönünde haklı bir güven oluşturulduğu, alacaklı ——, bu özel durumu nedeniyle şirketten alacağını tahsil etmeye çalışan iyiniyetli 3. Kişi konumunda olmadığı, —— arasındaki söz konusu danışıklı işlemlerle sonradan sözleşmenin ——maddesinden istifade ederek bu alacaklarını şirketten talep edemeyeceği, aynı sebeplerle takibe itiraz etmeyerek borcu ödeyen davacı şirketin de davalılardan talepte bulunamayacağı, rapor içeriğinde ve Sonuç kısmındaki alternatifli inceleme ve değerlendirme sonuçlarına göre davalıların/borçluların takibe itirazlarının haklı olup olmadığı ile itirazın iptaline karar verilip verilmeyeceğinin, davacının icra inkar tazminatı ve davalıların diğer talepleri hakkında takdirinin temamen Mahkemeye ait olduğu…” belirtilmiştir. Tanzim edilen raporun taraflara tebliğ edildiği, taraf vekillerince rapora karşı itiraz dilekçeleri sunulmuştur.
Davacı vekili Mahkememizin——– tarihli celsesinde;”önceki beyanlarımızı tekrar ederiz. Ödeme olgusu ticari defter ve kayıtlar ile dosyada mübrez dekont ve bilirkişi raporu ile ispat edilmiştir. Biz dava dilekçemizde de belirttiğimiz üzere hisse devir sözleşmesi gereği davalıların hisseleri devir tarihinden önceki borca ilişkin olduğu için davaya konu alacağın davalıların sorumluluğunda olduğunu ileri sürerek ve az önce de belirttiğimiz gibi dava dışı kişi ———– tarafından şirkete ödenen bedeller bilirkişi incelemesi ile sabit olduğundan bu sebeplerle davanın kabulüne karar verilsin. Dilekçemde detaylı açıkladığımız üzere bilirkişi raporunun aleyhe olan kısımlarında mantık hataları vardır. Yazılı beyanlarımızı tekrar ederiz. Sunulacak başkaca bir delilimiz yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.Davalı vekili Mahkememizin ——- tarihli celsesinde;” önceki beyanlarımızı ve rapora karşı beyan ve itirazlarımızı yineleriz.—— şirketin muhasebesini yürüten şahıstır. Raporla da haklılığımız ortaya çıkmıştır. davanın reddine karar verilsin. Sunulacak başkaca bir delilimiz yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
İcra dosyasının incelenmesinden; Davacı tarafından davalılar aleyhine —– asıl alacak üzerinden icra takibine başlandığı, davalılar tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu, huzurdaki davanın yasal süresi içerisinde —– üzerinden harçlandırılmak suretiyle açıldığı anlaşılmıştır.Tüm dosya kapsamından; Davacı şirket tarafından; —- yevmiye nolu —— davalılar adına tescilli hisselerin davacı şirket yetkilisi —-devredildiği, sözleşme — maddesinde şirket borçlarının tek tek sayıldığını ve —— maddede sayılı olanlar dışında devir tarihinden önceki tüm borçlardan davalıların müteselsilen sorumlu olacağının kararlaştırıldığı ileri sürülerek dava dışı —— ödenen bedelin rücuen tahsilinin konu edildiği icra takibine yönelik itirazın iptali istemiyle huzurdaki davanın açıldığı,Sözleşmenin ——- Maddesinde; “Satıcılar devir tarihinden evvelki döneme ait olan -yukarıda dökümü yapılan borçlar dışında- vergi daireleri ve benzeri resmi merciler de dahil ve fakat bunlarla sınırlı olmayan üçüncü kişilerden doğmuş ve doğabilecek her türlü alacak,tazminat ve sair taleplerin müteselsilen kendilerine ait olacağını, Alıcı’nın bu tür talepler neticesinde ödemek durumunda kalacağı tüm miktarları herhangi bir mahkeme kararı islihsaline gerek kalmaksızın ilk yazılı talep üzerine ticari faizi ile birlikte derhal ve eksiksiz olarak ödeyeceklerini, buna ilişkin bütün defi ve itirazlardan peşinen feragat ettiklerini gayrikabili rücu beyan, kabul ve taahhüt ederler.” şeklinde düzenleme bulunduğu görülmüştür.
Davacı tarafından ——– Sözleşmesine dayanılarak talepte bulunulduğu görülmüş olup, sözleşme incelendiğinde; Satıcıların … ile ———olduğu, sözleşmenin alıcı ve satıcılar yanında kefil sıfatıyla ——– tarafından imzalandığı anlaşılmıştır.Bu kapsamda davacı tarafından her ne kadar huzurdaki dava açılmış ise de; Sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereği sözleşmeye dayalı hak ve yükümlülükler ile ifayı talep hakkının yalnızca sözleşme taraflarına ait olduğu, buna karşın davacının dayanak sözleşmede taraf sıfatının bulunmadığı değerlendirilmekle birlikte yapılan sözleşmenin 3. Kişi yararına sözleşme yönünden de incelenmesi gerekmiştir. Konuya ilişkin ———-Bir sözleşmede ifanın taraflarca üçüncü kişiye yapılmasının kararlaştırılması, üçüncü kişi yararına sözleşmedir. Üçüncü kişi yararına sözleşmeden doğan borç üçüncü kişiye ifa edilir, vadettiren borcun üçüncü kişiye ifa edilmesini isteyebilir. Kural olarak üçüncü kişi yararına sözleşmeleri, eksik üçüncü kişi yararına sözleşme ve tam üçüncü kişi yararına sözleşme olarak ikiye ayırmak mümkündür. Aralarındaki temel fark ise eksik üçüncü kişi yararına sözleşmelerde üçüncü kişinin, sözleşme ile borç altına giren taraftan talepte bulunamamasına karşın tam üçüncü kişi yararına sözleşmelerde bunun mümkün olmasıdır. Üçüncü kişiler yararına yapılan sözleşmelerin eksik ya da tam olup olmadığının tespitinde, sözleşmede bu yönde açık bir hüküm ya da anlatımın olması, bu yönde bir açıklık olmaması halinde ise sözleşme hükümlerinin amaçsal yorum ile değerlendirilmesi gerekmektedir. ..” belirtilmiştir.Bu kapsamda yapılan değerlendirmede ise davaya dayanak sözlemenin —— “alıcının” bu tür talepler neticesinde ödemek durumunda kalacağı miktarlar yönünden düzenleme yapıldığı, oysaki somut olayda ödemenin davacı şirket tarafından yapılmış olduğu gibi “borcun 3. Kişi durumunda olan şirkete ifa edileceği” hususunda da açık bir düzenleme yapılmamış olduğu, sözleşmenin diğer maddelerinin düzenlenme şeklinin de buna aykırı olmadığı, bu halde dava dayanağı sözleşmenin tam 3. Kişi yararına sözleşme olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, sözleşmenin “eksik 3. kişi yararına sözleşme” olarak nitelendirilmesi halinde ise lehine düzenleme yapılan 3. kişi davacı şirketin sözleşme ile borç altına giren davalı taraftan doğrudan talepte bulunamayıp, ancak kendisine yapılan ifayı kabul edebileceği, bu halde uyuşmazlık yönünden davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı, bilirkişi raporunun takdiri delil niteliğinde bulunduğu gibi hukuki nitelendirmenin Mahkemenin yetkisinde bulunduğu, sunulu bilirkişi kök ve ek raporlarının hükme esas alınamayacağı sonuç ve kanaatine varılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Karar ve ilâm harcı olan 179,90-TL harçtan peşin alınan 1.404,62-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.224,72‬-TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-)Davalılar vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
6-)Davalı tarafça yatırılan 34,50-TL vekalet harcı ile 3.650‬,00-TL bilirkişi, posta, tebligat gideri olmak üzere, toplam 3.684,5-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
7-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——–Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.13/02/2023