Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/280 E. 2023/488 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/280 Esas
KARAR NO: 2023/488
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 01/10/2019
KARAR TARİHİ: 20/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan davacı şirket ile davalı arasında inşaat malzemesi alım-satım işleri yapıldığını, davalı şirkete malzemelerin teslim edildiğini, bakiye ticari alacak olan 2.250,00-TL müteaddit defalar talep edilmesine rağmen ödenmediğini, —— Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı şirketin takibe itiraz ederek takibi durduğunu, arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile şimdilik 2.250-TL’nin işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin dilekçesinde; 2.250,00- TL alacağın tahsilini talep ve dava ettiğini, açılan davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafça ——- Esas sayılı dosyasında 2.250,00 TL bakiye ticari alacak açıklaması ile ilamsız icra takibi yapıldığını, takibe 20.05.2019 tarihli dilekçe ile borca faiz ve ferileri ile yetkiye itiraz edildiğini, taraflar arasında arabuluculuk görüşmesi yapıldığını, anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, davacının ilk toplantıya katılınmadığı nedeni ile yargılama giderinin üzerimizde bırakılması talebinin 6325 sayılı yasanın 18.A/11 maddesine aykırı olduğunu, davacı tarafça bu kez alacak davası açıldığını, dava dilekçesinde, icra takibinde yer verildiği gibi bakiye ticari alacak olarak nitelendirilen alacağın niteliği ve nereden kaynaklandığının bilinmediğini, davacının bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu ispat etmesi gerektiğini savunarak davanın esastan reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, alacak istemine ilişkindir. Arabuluculuk son tutanak aslı dosya içerisindedir.Dava adli yardım talepli olarak açılmış, adli yardım talebinin Mahkememizin ——- tarihli ara kararı ile reddine karar verilmiş, verilen karara davacı tarafça itiraz edilmesi üzerine itirazen incelenmek üzere dosya —– gönderilmiş, anılan Mahkemece itirazın kesin olarak reddine karar verilmiştir.Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ait BA-BS formları celp edilmiştir.Davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtları dosya arasına alınmıştır.6100 sayılı HMK Madde 222- 1)Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.6102 sayılı TTK Madde 64-(1) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”(2)Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür. Madde 83- (1)Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.Ticari defterler ve sahibi lehine delil olabilme koşulları, 6100 sayılı HMK madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı TTK madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir. Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır. 6100 sayılı HMK. 222/1. Maddesi ve 6102 sayılı TTK 83/1. Madde uyarıca ticari uyuşmazlıklarda Mahkeme re’sen ya da taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.Anılan hükümler çerçevesinde değerlendirme yapıldığında; Tarafların tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır.Mahkememizin —– tarihli ön inceleme duruşması —— nolu ara kararı ile 6100 sayılı HMK 222. Madde kapsamında taraflara 2020 yıllarına ait ticari defterlerini sunmaları için iki haftalık süre verilmiş, ticari defterler sunulduğunda ticari defterler üzerinde HMK 278/3 maddesi dikkate alınarak yerinde inceleme yetkisi Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye verilmiş, SMMM bilirkişinin tarafların iddia ve savunmaları kapsamında varsa alacak ve borç kalemlerinin tespiti ve hesaplanması hususlarında rapor tanzim etmesine dair karar verilmiştir.SMMM bilirkişi —— tarafından tanzim edilen rapor Mahkememize sunulmuştur, sunulu raporda özetle;”…Taraflar arasında akdi ilişkinin bulunduğu, davacı tarafın takip tarihi itibariyle cari hesap bakiye alacağının 2.255,85 TL olduğu, Alacağın faturaya dayandığı, belli ve bilinebilir (likit) olduğu…” belirtilmiştir.Tanzim edilen rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davalı vekilince rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuştur.Mahkememiz dosyası ek rapor tanzim edilmek üzere daha önce rapor sunan bilirkişiye tevdi edilmiş, tanzim edilen ek raporda özetle;”…Dava ve takip dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacı tarafın usulüne uygun tutulduğu ve birbirini teyit eden ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu, Davaya konu malzemenin teslim alındığına dair tesellüm fişinde …”’ın imzası olduğu, …’ın 02.09.2016-01.11.2018 tarihleri arasında davalı şirkette —— kaydının olduğu, 01.08.2019 tarihinden inceleme tarihimize kadar —— kaydının devam ettiği, ancak malın teslim tarihi olan 22.01.2019 tarihinde —— kaydının bulunmadığı, davalı tarafın 2019 yılı defter ve belgelerinde davaya konu olan davacının düzenlediği 24.01.2019 tarihli fatura kaydının olmadığı, Sayın mahkemenin, davalı tarafından malın teslim alındığına kanaatinin olması halinde, Davacı tarafın takip tarihi itibariyle cari hesap bakiye alacağının 2.255,85 TL olduğu, Alacağın faturaya dayandığı, belli ve bilinebilir (likit) olduğu…” belirtilmiştir.Tanzim edilen ek rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davalı vekilince rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuştur.Mahkememizin —– tarihli ara kararı ile tanık dinlenmesine karar verilmiştir.Tanık … Mahkememizin 25/05/2021 tarihli duruşmasında alınan beyanında;—— Şti.’nin maaşlı çalışan işçisiyim. Satış bölümünde çalışmaktayım. —— İşletmesinin sahibi ——. Biz dekoratif yapı malzemesi satan şirketiz. —– de bizden ara ara zincir restoranları için bu malzemelerden talep etmektedir. —– kendi şirketine ait zincir restoranlarından birisi için tuğla kaplama ürün talep etti. Bu ürün faturada —— ismi ile faturada geçmektedir. Ben bayiliğini yaptığımız firmadan —— bu ürünlerin aktarılması için sipariş geçtim. Ürünler —— fabrikadan ambarlar vasıtası ile direk müşteriye gitmektedir. 22/01/2019 günü faturası çalışmakta olduğum şirkete ulaştı ve ürünler teslim edildi. Teslim tesellüm fişinden gördüğüm kadarı ile —– adında birisi ürünleri teslim almış. Sonrasında —– restaurant için fatura kestim ve kargo ile —– İşletmeciliğinin merkezine kargo ile faturayı gönderdim. Fatura gönderildikten 4-5 gün sonra —— fatura gönderdiğime dair ve fatura bedelini ödemesini içerir bir talep attım. Kendisi bana ürünleri iade etmek istediğini ve kullanmayacağını söyledi, yaklaşık 1 hafta 10 gün kadar süre geçmişti. Daha önce de kendisinin böyle talepleri olmuştu. Davaya konu satılan ürünlerin bedeli davalı —— Şirketi tarafından ödenmemiştir. Ben çalıştığım şirketin aynı zamanda muhasebe kayıtlarını tutmaktayım. (Dosyada mübrez 24/01/2019 tarihli 2.255,85-TL toplam bedelli fatura duruşmada bulunan tanığa gösterildi, bilgisi olup olmadığı soruldu) bana gösterilen faturayı biliyorum. Altındaki imza bana aittir. Bu fatura ürünlerimizin stoklarımızdan çıkıp davalı şirkete teslim edildikten sonra kesmiş olduğumuz faturadır. Bu faturanın ödenmediğini biliyorum. ürünleri taşıyan kargo firmasının ambar tesellüm fişini işim gereği takip eder ve kargo şirketinden ulaşıp ulaşmadığı konusunda bilgi alırım. Kargo şirketi bana gönderdiğimiz ürünlerin alıcıya teslim edildiğini bildirdikten sonra bu faturayı keserim. Kargo şirketi bana ambar tesellüm fişini mail ile ilettikten sonra ben faturayı kestim. Ambalajladım. Kargoya verdim. Karşı tarafa ulaştığına dair —— kargonun dökümü vardır. Bu şekilde faturayı tebliğ ettim. Bundan önceki satışlarımızda da yaptığım gibi aynı işlemi yaptım. Tanıklık ücreti talebim yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.Tanık … Mahkememizin 19/07/2022 tarihli celsesinde alınan beyanında ;” “Ben tarihini tam hatırlayamıyorum —– Ştinde yönetici müdür sıfatı ile restaurantta çalışıyordum, şu an çalışmıyorum, yaklaşık 2018 yılında restaurantta çalışıyordum, 2019 yılında ayrıldım, sonra tekrar işe girdim ancak işe girme ve çıkma tarihlerimi tam olarak söyleyemiyorum, şirkette çalışma durumu resmi olarak yetkilisi yada ortağı değilim yalnızca iş akdi kapsamında müdür sıfatı ile çalıştım, tebligat yapılması üzerine duruşmaya gelmiş isemde davaya konu olay hakkında bilgim yoktur, beyanda bulunamıyorum”şeklinde beyanda bulunmuştur.Dosya kapsamında, davacının ambar teselsüm fişindeki —– adına atılı imza yönünden itirazda bulunduğu, adı geçenin tanık olarak Mahkememizce dinlendiği ancak bu hususa ilişkin beyanı alınmadığından tanık yeniden Mahkememize celp edilmiştir.Tanık —— Mahkememizin 20/02/2023 tarihli celsesinde hazır bulunmuş, tanığa 29/01/2019 tarihli ambar teselsüm fişi gösterilmiş ve tanık … aynı tarihli celsedeki beyanında :” Ambar teselsüm fişi üzerindeki —– olarak gösterilen yazı ve üzerine atılı imza tarafıma ait değildir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.Mahkememizin 28/03/2023 tarihli celsesinde Davalı vekilince;”Biz ikinci tanık listesi verilmesine muvafakat etmediğimizi daha önce bildirmiştik. Ancak Mahkemece dinlenmiştir. Dinlenilen tanık da imzanın kendisine ait olmadığını beyan etmiştir. Tanık beyanlarının dikkate alınıp alınmayacağı hususu takdiri Mahkemenize aittir. Davanın reddine karar verilsin. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.Tüm dosya kapsamından; Davacı tarafından taraflar arasında inşaat malzemesi alım-satıma ilişkin ticari ilişki bulunduğu, malzemelerin davalı tarafa teslim edildiği ve ancak bakiye alacağın ödenmediği ileri sürülerek bakiye alacağın davalıdan tahsili istemiyle huzurdaki davanın açıldığı,
Mahkememizce 6100 sayılı HMK 222. Madde ihtarı yapılmak suretiyle taraflara 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ait ticari defterlerin sunulması hususunda ara karar tesis edildiği, Mahkememizce re’sen alınan bilirkişi kök ve ek raporu ile davacı tarafından 2017, 2019, 2019 yıllarına ilişkin ticari defterin sunulduğu, davacı ticari defter kayıtlarına göre davacının 2.255,85-TL alacaklı olduğu , davalı tarafından 2017 ve 2018 yılı ticari defter sunulmakla birlikte 2019 yılına ait ticari defterin sunulmadığının bilidirldiği, alınan kök ve ek raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla Mahkememizce benimsendiği,Davalı tarafından her ne kadar davaya 28/01/2019 tarihli faturaya konu malın teslim edilmediği savunulmuş ise de; davacı vekilince 25/10/2019 tarihli dilekçesi ile tanık listesi verildiği, 27/04/2021 tarihli dilekçesi ile 2. tanık listesi verildiği, Mahkememizce tanık olarak dinlenilen … ilk tanık listesinde isminin bulunmadığı, yargılamada 2. Kez tanık listesi verilmesi usule uygun olmadığı gibi davalı tarafından da adı geçen tanığın dinlenmesine muvaffakat edilmediği dikkate alındığında tanık … beyanlarının Mahkemece dikkate alınamayacağı, Mahkememizce 6100 sayılı HMK 222. Madde kapsamında ihtar yapılmasına karşın davalı tarafından uyuşmazlık konusu faturanın da yer aldığı 2019 yılına ilişkin ticari defterlerin sunulmadığı, bu kapsamda usulüne uygun tutulduğu anlaşılan davacı tarafa ait ticari defterlerin davacı lehine delil niteliği bulunduğu, dinlenen diğer davacı taraf tanık beyanı dikkate alındığında davaya konu fatura konusu malın davalıya teslim edildiğinin kabul edilmesi gerektiği, dosya kapsamında aksi yönde delil bulunmadığı, dava konusu olmayan —— dosyasından 2.250,00-TL bakiye alacak yönünden davalı yönünden icra takibi başlatıldığı ve takibin davalı tarafından yapılan itiraz ile durduğu, yapılan yargılama ile davacının davalıdan 2.250,00-TL alacağının bulunduğu sonuç ve kanaatine varılarak —— Esas sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın KABULÜ ile 2.250,00-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
3-)Karar ve ilâm harcı olan 153,69-TL harçtan peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 109,29-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4-)Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.250,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-)Davacı tarafça yatırılan 95,00-TL harç ve 1.377,27-TL bilirkişi, posta, tebligat gideri olmak üzere, toplam 1.472,27-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı HMK.m.341/2 uyarınca miktar itibariyle kesin olarak verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı.20/06/2023