Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/270 E. 2021/543 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/270
KARAR NO: 2021/543
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (TİCARİ SATIMDAN KAYNAKLANAN)
DAVA TARİHİ : 30/09/2019
KARAR TARİHİ : 25/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında— yılında bayilik sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme kapsamında —yıllarında yapılan satışlar üzerinden — teşvik primi aldığı, davalının — tarihinde bayilik sözleşmesini iptal ettiği ancak — için bu tarihe kadar gerçekleştirdiği — satış destek primini —— tarihli fatura ile davalıdan talep ettiğini, davalının da aynı tarih ve tutarlı fatura ile talebi reddettiğini, hiçbir gerekçe olmadan kötü niyetli olarak ödemekten imtina ettiğini, davacı tarafından icra takibi başlatıldığını, vekalet ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın anılan bayilik sözleşmesi kapsamında—ürünlerin —- yıllarında yapılan satışlar ile ilgili —–tarihinde anılan sözleşmeyi feshettiklerini ve davacı ile ticari ilişkiyi sonlandırdıklarını, davacının —- yılında gerçekleştirdiği satışlarla ilgili satış prim talebini kabul etmelerinin mümkün olmadığını ifade ettiğini, bayilerle olan ilişkileri gereği tüm bayilere yıllık satış hedefi verildiği, hedefe esas yıl bittiğinde yıllık hedefini gerçekleştirmiş bayilere satış primi verildiğini, davacının —– yılında bu hedefi gerçekleştiremediğini yılın tamamında çalışmayan ve hedefini gerçekleştirmeyen bayinin satış pirimine hak kazanamadığını, ayrıca altı aylık dönem dikkate alınsa dahi bu hedefin tutturulamadığı cihetle de davacının satış primi talebinin dayanağı bulunmadığını belirterek, arz edilen nedenlerle davanın reddini ve takibin iptaline yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, teknik bilirkişi ayrıntılı raporunu ibraz etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Huzurdaki dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Ticari davalarda zorunlu arabuluculuk son tutanak aslı dosyaya sunulmuştur.
—– sayılı dosyası celp edilmiştir.
Davacı ve davalıya ait —- ticari defterleri üzerinde ——- tarafından inceleme yapılmıştır.
Davacı tarafa ait ticari defterler üzerinde —-bilirkişi tarafından inceleme yapılmıştır.
6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU /TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI – Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2): “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3): “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
(4): “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5): “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
TÜRK TİCARET KANUNU madde 64- (1): ———— Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2): “Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veye diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Davalı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.
Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın birer ticaret şirketi olduğu, tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf da tacir olduğundan ticari defter içerikleri delil vasfı taşımaktadır.
Mahkememizce işbu dosyada, tarafların ticari defterleri üzerinde——- bilirkişisi marifeti ile incelemesine karar verilmiş ve davacı tarafın ticari defterleri incelenerek bilirkişi raporu dosya arasına alınmıştır. —- bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda özetle; tarafların ticari defterlerinin HMK md.222 de aranan niteliklere uygun olduğu, gerek tasdik koşulları gerekse kayıtların birbirini doğrulama özelliği yönünden delil niteliğine sahip olduğu, karşılıklı cari hesap bakiyelerinde mutabakat bulunduğunun değerlendirildiği, davacının dava konusu —- yılı satış teşvik primi talebine ilişkin —– alacağını defter kayıtlarının doğrulamadığının görüldüğü, bunun nedeninin davacının davalı tarafından düzenlenen ve bu alacağa itirazı içeren fiat farkı faturasına itiraz etmeyip kayıtlarında almış olması olduğu, mevcut bayilik sözleşmesi incelendiğinde davacının talebine konu edilen bayinin yıllık ciro üzerinden —- satış primi tahakkukuna ilişkin bir hususun anılan sözleşmede düzenlenmemiş olduğu, ancak davalının —– yıllarına ilişkin uygulama gerçekleştirdiği yıllık ciro üzerinden bayisi olan davacıya satış primi tahakkuk ettirdiği muhasebe kayıtlarından izlenmekte olduğu, davalının sözleşme kapsamında tek taraflı fesih yetkisi dahil çok geniş yetkiye sahip olduğu anlaşıldığı, sözleşmede olmamakla birlikte—- yıllarına ilişkin satış teşvik primi uygulamasının davacının —— yılına ilişkin talebinde emsal değeri taşıyıp taşımayacağının mahkeme takdirinde olduğu, taraflar arasındaki sözleşme ilkeleri gerekse tarafların ticari defter kayıtlarının davacının talebini doğrulat nitelikte olmadığının değerlendirildiği, tarafların ticari defterlerinin tasdik koşulları, usulüne uygun ve birbirini doğrular nitelikte olduğu bu haliyle delil olma özelliğine sahip olduğu, tarafların defter kayıtlarında davacının alacak talebine konu bakiyenin mevcut olmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişiden alınan ek raporda özetle;— yılına ilişkin ilk üç aylık dönemde —– satış tutarı, —- yılına ilişkin üç aylık dönem için satış teşvik primine hak kazanılması durumunda —- iptali nedeni ile kısmi gerçekleşen ——– satış primi tahakkuk ettiği belirtilmiştir.
Mahkememizce dosyada alınan rapor, ticari defter kayıtları ve tüm dosya içeriği bir bütün halinde değerlendirilmiş olup; taraflar arasında ciro üzerinden — prim ödeneceğine dair yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, hedefler tutturulduktan sonra yıllık ciro üzerinden davalının davacıya —- prim ödemesi yapmış olduğu, —- yıllarında bu şekilde uygulama yapıldığı, bu uygulamanın taraflar arasında bir teamül oluşturduğu, davaya konu—– yılında ise tarafların aralarındaki ticari ilişkinin sonlanmış olduğu, tarafların üçer aylık — bazda hedefler yönünden mutabık kalmış oldukları, davacının — yılı ilk çeyrekte verilen hedefi tutturmuş olduğu, dolayısıyla —— prime hak kazanmış olduğu, aksinin kabulü halinde yıl içerisinde çalışan ve yükümlülüklerini yerine getirip hedefleri tutturan bayinin, emeklerinin prim anlamında boşa gideceği görülmektedir. Davacının ikinci çeyrek bazda hedefleri tutturamadığı görülmektedir. Davacı taraf ikinci çeyrek anlamında hedefin tutturulamamasının davalının kusuruyla gerçekleştiğini iddia etmiş olsa da; prim sonuç olarak hedefler tutturulduğunda ödeneceğinden bu talebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan gerekçelerle— yılına ilişkin üç aylık dönem için satış teşvik primi olarak——- hak kazanmış olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Alacak likit olmadığından yargılamayı gerektirdiğinden şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
2—— Esas sayılı icra dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, duran takibin —üzerinden yasal faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Alacak likit olmadığından yargılamayı gerektirdiğinden şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Karar tarihinde alınması gerekli 1.597,82-TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 324,71-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1273,11-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 900,00 TL bilirkişi ücreti, müzekkere ve tebligat gideri 192,80 TL nin toplamı olan 1.092,80 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre belirlenen 950,76-TL ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 324,71 TL peşin harç giderinin toplamı 1275,47-TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 3.494,41 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenecek 1.320-TL arabuluculuk ücretinden davanın kabul ve red oranına göre 1148,43-TL’nin davalıdan, 171,17-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde—–Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı. 25/06/2021