Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/266 E. 2022/396 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/266
KARAR NO: 2022/396
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (TİCARİ SATIMDAN KAYNAKLANAN)
DAVA TARİHİ: 28/09/2019
KARAR TARİHİ: 10/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davacının —-malzemeleri, motorlu araçlar servis hizmetleri gibi birçok sektörde ticari faaliyetini sürdürmekte olduğunu, bu kapsamda davalı—— aralarında ticari ilişki söz konusu olduğunu, davacının şirket ticari ilişkiden doğan edim ve yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, ancak davalı şirketin davacıdan aldığı mal/hizmetlere karşılık ödemeleri yerine getirmediğini, bu kapsamda davacı şirketin kayıtlarına göre toplamda —- tutarında bakiye alacağın davalıdan tahsil edilemediği, davalıdan tahsil edilemeyen alacağa istinaden davalı aleyhine —– dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı tarafından borca itiraz ettiğini, davalı-borçlunun yetkiye ve borca ilişkin itirazlarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının ——sayılı icra takibinde yer alan borca yönelik haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline ve dava konusu icra takibinin aynı şekilde devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra-inkâr tazminatına mahküm edilmesine, her türlü yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından—– sayılı dosyası ile davalı aleyhine başlatılmış olan icra takibinin haksız ve kötü niyetli olarak başlatıldığını, davalının bu borçtan sorumlu olmadığını, davacının dava dilekçesinde bahse konu ticari ilişki neticesinde davacıya —- seri numaralı —-değerindeki çekin davacıya kargo ile gönderildiğini, davacı firmanın çekin kendilerine ulaşmadığını davalıya bildirmesi üzerine davalının —- dosyası ile çek iptali davası açtığını, açılan çek iptali davası neticesinde —–çek aslının davacı firmanın çalışanı tarafından kargo yetkilisinden teslim alındığı ve çekin zayi olduğundan bahsedilmeyeceği gerekçesiyle davayı reddettiğini, ilk derece mahkemesinin kararının ——tarihli kararı ile onanarak kesinleştiğini, çekin davacıya teslim edildiğinden herhangi bir borç kalmadığını, çekin davacı tarafta olduğunun İstinaf kararıyla sabit olduğunu, söz konusu çek davalıya teslim edilmediği takdirde davalının ödeme borcu doğmayacağını, bu nedenle davalıdan 3. Şahıslarca bu çek nedeniyle tahsilat yoluna gidilebileceğini, bu durumun tekerrür ödemeye sebebiyet vereceğinden mağduriyet yaşanmaması amacıyla söz konusu çekin davacı tarafından dosyaya kazandırılması gerektiğini, davacı ile davalı arasında başkaca bir ticari ilişki olmadığını, özellikle takibe konu borçtan dolayı davalının herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının kötü niyetli olarak herhangi bir borç sebebine dayanmadan kötü niyetli olarak başlatılan icra takibinden dolayı davalı sorumlu olamayacağından borca ve tüm ferilerine yapılan itiraz haklı nitelikte olduğu, yetkili icra dairesinde başlatılmayan icra takibinin iptaline, davalı ile davacı arasında çeke dayalı borç ödendiğinden davacının herhangi bir alacağı bulunmadığından ve haksız olarak başlatılan icra takibinden dolayı davacıya %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı hükmedilmesini ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Huzurdaki dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı alacağının tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Ticari davalarda zorunlu arabuluculuk son tutanak aslı dosyaya sunulmuştur.
—– celp edilmiştir.
Taraflara ait —- yılı ticari defterleri üzerinde —— bilirkişi tarafından inceleme yapılmıştır.
6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU/TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI – Madde 222 – (1):”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2):”Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3):”İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
(4):”Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5):”Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
TÜRK TİCARET KANUNU madde 64- (1): —–Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2):”Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Davalı taraf gerçek kişi tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.
Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf da tacir olduğundan ticari defter içerikleri delil vasfı taşımaktadır.
Mahkememizce işbu dosyada, tarafların——yılına ait ticari defterleri üzerinde —— bilirkişisi marifeti ile inceleme yaptırılmış ve bilirkişi raporu dosya arasına alınmıştır. —- bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda özetle; Alacaklı Davacı vekili vasıtası ile —- tarihinde borçlu aleyhine —–Esas sayılı dosyası ile; —– tutarındaki toplam alacağın icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek —– faizi ile tahsili emridir. (fazlaya dair ve faiz oranlarındaki artıştan doğan talep hakkımız saklıdır) “TBK. 100. Mad. Gereğince kısmi ödemeler öncelikle işlemiş faiz, masraf ve ferrilere mahsup edilecektir” talebi ile takip başlatıldığı, davalı yan vekili tarafından ——- tarihinde; “Müvekkil şirketin alacaklı olduğunu iddia edene karşı borcu bulunmadığından borcun tamamına, faize ve tüm fer’ ilerine ayrıca yetkili icra müdürlüğü —–İcra Müdürlüğü olduğundan,——- İcra dairesinin yetkisine itiraz eder, itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesini” ” talep ettiği, davacı yana ait aşağıdaki cetvelde gösterilen noter tasdiklerini ihtiva eden—— ait ticari defterleri incelemeye tabi tutulduğu, HMK 222. Maddesinde “ Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak Kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” şeklinde düzenlendiği, HMK 222/3 maddesinde ticari defterlerin sahibi lehine delil olması şartlarını şu şekilde düzenlemiştir. “ İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtların sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerin ispatlanmamış olması gerektiği, bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtların birbirinden ayrılamaz.” olduğu belirtildiği, bu açıklamalar ışığında, Davacı —— tarafından incelemeye sunulan—— yıllarına ait tüm ticari defterlerinin 6102 sayılı yeni TTK. Mad. 64 hükmü uyarınca açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, yasal defterlerde kazıntı ve çizintiye rastlanılmadığı bu nedenle lehine delil olma özelliğine sahip olduğu görülmekte olduğu, davacı yana ait incelenen——ticari defterlerinde, davalı yan ile arasında bir ticari ilişkinin mevcut olduğu görüldüğü, Davacı ——incelenen ticari defterlerinde davacı yan ile davalı yan arasındaki ticari ilişkinin ——- hesap kodunda takip edilmekte olduğu, davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen faturaların bu hesabın borcuna, davalı yan tarafından davacı yana yapılan ödemelerin ise bu hesabın alacağına kaydedildiği dosyaya sunulu cari hesap ekstresinden görüleceği üzere görüldüğü, davacı yanın incelenen ticari defterlerine göre davacı yanın —-açılış bakiyesinin —– olduğu, —– kapanış bakiyesinin —– olarak —– yılına açılış bakiyesi olarak devrettiği, davacı yanın — tarih itibariyle davalı yandan —– cari hesap alacaklı olduğu, iş bu alacağını ticari defterlerine —— yılına alacak bakiye devrettiği, dosya münderecatında davalı yanın —— yılları ticari defterleri Bilirkişi —–tarafından incelenerek —– tarihli bilirkişi raporu tanzim edildiği, ilgili raporun sonuç bölümünde; “Dosyaya konu davalının —– defter kayıtlarında davacıya verilmiş olarak yer alan —–alınmış olan ————-miktarlı çekin davacının defter kayıtlarında yer almadığından, davalı tarafından ilgili çekin teslim edildiğini veya tedbir konusu yapılan çekin değerlemesi ve takdiri mahkemeye bırakılmış olup, davalının borç ödemesine konu davacıya vermiş olarak kayıtlarına alarak cari hesaptan düşülmesine konu çekin verildiği ispat edilmediği müddetçe davacının —— asıl alacaktan bahsedilmesi gerektiği, takip emrinde isabetsizlik bulunmayacağı, “ yönünde kanaat oluşturulduğu görüldüğü, davacı yana ait —- –formlarında davalı yanana düzenlemiş olduğu —- üzeri satış beyanlarının aşağıdaki gibi olduğu, davacı yan tarafından —- formlarında davalı yana düzenlemiş olduğu —- üzeri satış beyanları ile dı ın davacıdan —- beyan ettiği alış beyanlarının örtüştüğü, davalı yanın vekili vasıtası ile —- tarihli dilekçesinden dosyaya konu iddiası olan —— davacı şirkete kargo ile gönderildiği, kargodan teslim edilmesine rağmen cari hesaptan düşülmediği iddiası yönünden; tarafımdan davacının yasal defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde davalıya ait cari hesapta söz konusu çekin kaydına rastlanılmadığı, neticeyi davalı tarafından dosyaya konu —— değerindeki çekin davacıya kargo ile gönderildiği, davacı firmanın çekin kendilerine ulaşmadığını müvekkile bildirmesi üzerine müvekkilin —–sayılı dosyası ile çek iptali davası açtığı, açılan çek iptali davası neticesinde —– aslının davacı firmanın çalışanı tarafından kargo yetkilisinden teslim alındığı ve çekin zayi olduğundan bahsedilmeyeceği gerekçesiyle davayı reddettiği, ilk derece mahkemesinin kararının —–tarihli kararı ile onanarak kesinleştiği,” iddiası yönünden davalı vekili tarafından dosyaya sunulan —– olarak tespit edilmiş olup, yine davalı vekili tarafından dosyaya sunulan —- teslim tutanağında—- kaşesinin basılı olduğu kaşe üzerinde herhangi bir imzanın mevcut olmadığı, kaşe yanında —– adının ve imzasının mevcut olduğu görüldüğü, davacı şirket tarafından davalı yanın çekin şirket çalışanına teslimi yönündeki iddiasına yönelik tarafıma sunulan— —-aylarına ait —– adında bir personelin hizmet listesinde mevcut olmadığı görülmüş olup, çekin davacı şirkete teslimi ile ilgili değerlendirme mahkemeye ait olup, mahkemenin davaya konu —— davacı şirkete teslim edildiği kabulü halinde davacı şirketin —– borçlu olacağı, mahkemenin dava konusu çekin davacı şirkete teslim edilmediği kabulü halinde davacı şirketin — alacaklı olacağı, davacı —-tarafından incelemeye sunulan —- ticari defterlerin 6102 sayılı yeni TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu kanaatine varıldığı, davalı yanın —- yılları ticari defterleri Bilirkişi —– tarafından incelenerek —– tarihli bilirkişi raporu tanzim edildiği, ilgili raporun sonuç bölümünde; “Dosyaya konu davalının —– defter kayıtlarında davacıya verilmiş olarak yer alan —- alınmış olan —— miktarlı çekin davacının defter kayıtlarında yer almadığından, davalı tarafından ilgili çekin teslim edildiğini veya tedbir konusu yapılan çekin değerlemesi ve takdiri mahkemenize bırakılmış olduğu, davalının borç ödemesine konu davacıya vermiş olarak kayıtlarına alarak cari hesaptan düşülmesine konu çekin verildiği ispat edilmediği müddetçe davacının —- tarihli —– asıl alacaktan bahsedilmesi isabetsizlik bulunmayacağı, “ yönünde kanaat oluşturulduğu, davacı yanın —- yıllarına ait yasal ticari defterleri üzerinde tarafımdan yapılan incelemede; Davalı yanın vekili vasıtası ile —–tarihli dilekçesinden dosyaya konu iddiası olan ——- davacı şirkete—— gönderildiği, kargodan teslim edilmesine rağmen cari hesaptan düşülmediği iddiası yönünden; tarafımdan davacının yasal defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde davacı ticari defterlerinde yer alan davalıya ait cari hesapta söz konusu çekin kaydına rastlanılmadığı, davalı tarafından dosyaya konu —–değerindeki çekin —– ile çek aslının davacı firmanın çalışanı tarafından kargo yetkilisinden teslim alındığı ve çekin zayi olduğundan bahsedilmeyeceği gerekçesiyle davayı reddettiği, İlk derece mahkemesinin kararının—— tarihli kararı ile onanarak kesinleştiği,” davalı vekili tarafından dosyaya sunulan —– olarak tanzim edildiği, yine davalı vekili tarafından dosyaya sunulan —- teslim tutanağında —-kaşesinin basılı olduğu kaşe üzerinde herhangi bir imzanın mevcut olmadığı, kaşe yanında —— adının ve imzasının mevcut olduğu, davacı şirket tarafından davalı yanın çekin şirket çalışanına teslimi yönündeki iddiasına yönelik tarafıma sunulan —- tetkikinden —– adında bir personelin hizmet listelerinde mevcut olmadığından, çekin davacı şirkete teslimi ile ilgili değerlendirme mahkemeye ait olduğu, mahkemenin davaya konu —–borçlu olacağı, mahkemenin dava konusu çekin davacı şirkete teslim edilmediği kabulü halinde davacı şirketin —- alacaklı olacağı, ve tüm dosya içeriği bir bütün halinde değerlendirilmiş olup; usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının davalıdan ——- alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce dosyada alınan rapor, davacı tarafın ticari defter kayıtları ve tüm dosya içeriği bir bütün halinde değerlendirilmiş olup; tarafların ticari defterlerinin incelenmiş olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın —- bedelli çekin davacıya teslim edilip edilmediği, bu çek ile borcun eda edilip edilmediği hususunda toplanmaktadır. Söz konusu çekin davacıya teslim edildiği hususu netlik kazanmış değildir. Çek —– keşide tarihli olup, karar tarihi itibariyle çekin bankaya ibraz edildiğine veya ortaya çıktığına dair bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Ticari defterlerin incelenmesi sonucu, söz konusu çek ile ödeme düşünülmediğinde, davacının —- alacaklı olduğu açıktır. Davacı taraf davalıya mal ve hizmet vermiştir. Her iki tarafta söz konusu çekin kendilerinde olmadığını beyan etmektedirler. Davacının vermiş olduğu mal ve hizmetin karşılığını isteme hakkı bulunmaktadır. Açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Ticari defter kayıtlarında yapılan tetkik neticesinde davacının alacağı olduğu, işbu alacağın ticari defterler kapsamında likit (bilinebilir) mahiyette bulunduğu gözetilerek İcra İflas Kanunu madde 67/2 uyarınca asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi kararlaştırılmış olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE,
2——- yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, duran takibin 22.249,09-TL üzerinden avans faizi ile birlikte DEVAMINA,
3-Asıl alacak olan 22.249,09-TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-Karar ve ilâm harcı olan 1519,84-TL harçtan peşin alınan 268,71-TL harcın mahsubu ile bakiye 1251,13-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davacı tarafça yapılan toplam 2.891,80-TL yargılama gideri ve 268,71-TL peşin harç toplamı 3.160,51 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair,davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde——- Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı. 10/06/2022