Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/255 E. 2021/428 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
-ESAS NO: 2019/255 Esas
KARAR NO: 2021/428
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2019
KARAR TARİHİ: 27/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekilince verilen —- harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; ” Davalı şirket, müvekkil davacı şirketten —- tutarındaki ticari alacaklarının——hazırlanması ve İş takibi konularında hizmet almış, bu hizmetlerin bedeli olarak —–düzenlenmiştir. Faturanın ödenmemesi nedeniyle —– sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış, davalı şirket tarafından icra takibine itiraz edilmiştir. İtirazın iptali ile takibin devamına, itiraz edilen miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının hüküm altına alınmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen —– davaya cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket tarafından müvekkil şirkete danışmanlık ve iş takibi hizmeti verilmemiş, böyle bir hizmette bulunulduğunun hangi somut veri ışığında üretildiği anlaşılamamış, davaya konu faturanın düzenlenmesini gerektirecek hizmet alınmamıştır. İcra takibine konu fatura—- tarihinde müvekkile gönderilmiş, müvekkil şirket tarafından —— yevmiye no.lu ihtarnamesi ile itiraz edilerek süresi içinde davacıya iade edilmiştir. Fatura müvekkil şirketin ticari defter ve kayıtlarında mevcut değildir. Davanın reddine, takibe konu alacak miktarının %20’sînden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedHmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından verilen —– tarihli cevap dilekçesine karşı beyan dilekçesinde özetle; Davalı şirketin inkar ettiği hizmet —–tarihli dilekçeye konu hizmettir. Dilekçe şirketin o dönemdeki——- olarak hazırlanmıştır. Dilekçe metni incelendiğinde, şirketin ödenmeyen vergi borçları olduğu şirketin—tutarındaki alacaklarına —- düzenlenen —– uhdesinde bulunan alacaklarının haczi kapsamında tahsil edilerek vergi borçlarına sayılmasını istediği anlaşılmaktadır. Dilekçe verilen hizmetin kanıtı olup dilekçe ve eki incelendiğinde kapsamlf bir çalışmanın yapıldığı anlaşılacaktır. Davalı şirketin — tarihli— incelendiğinde toplam —– borcu olduğu anlaşılacaktır. Haciz baskısı altında olan şirket hizmetimize başvurmuş olup, davalı şirkete 3.kişilerde olan alacaklarını gösterebileceği yönünde yol gösterilmiş ve difekçe hazırlanmıştır. Söz konusu dilekçe şirket ortaklarından —- yollanmıştır.—- tarafından cari hesap borçlusu —— gönderilmiş ve şirketin güncel borç dökümü tarafımıza yollanmıştır. Bunlar hizmetin talep edildiğinin kanıtıdır. —– —- inkar amaçlı yazılsa da, hizmetin alındığını, ancak sonuç doğurmadığı için ücret ödenmeyeceğini ileri sürmektedir.— yapılmış olup aşağıda gösterilmiştir——- belirlenmiştir. İşin tutarından hareketle gidilirse işe benzer tarife —– olup, hesaplama inceleme konusu tutar üzerinden yapılmalıdır şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
Davalı vekili tarafından verilen —- tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirkete gönderilen fatura yasal süre içinde—– ihtarnamesi ile davacıya iade edilmiştir. Davacı şirket —- tarihli sözde bir dilekçeden bahsetmiş ve müvekkil şirketin o dönemde unvanının —–olduğunu iddia etmiştir. Müvekkilin unvanı hiçbir zaman—— olmamış olup, ——– da sabit olduğu üzere belirtilen şirket kurulduğundan bu yana aynı unvanda faaliyet gösteren farklı bir şirkettir. Müvekkil şirket —– ayında unvan değişikliği yaparak —– faaliyetine devam etmiştir ——ortaklarından—- iddia edilmişse de müvekkil şirketin hiçbir zaman —- olmamıştır. Davacının müvekkili farlı bir şirketle karıştırdığı, ilgisi olmayan müvekkile fatura düzenlediği kendisi tarafından sunulan yazılı dilekçe ile sabittir şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
—– düzenlemiş olduğu —- tarihli bilirkişi raporunda özetle:
1) Davacının —-verilmek üzere —– yazıyı hazırladığı, bu yazıda——- alacaklı olduğu firmaların listesi ve alacak miktarları belirtilerek —- tahsil ve tasfiyesi için vergi dairesinden alacaklara haciz uygulanması talebinde bulunulduğu,
Davacının bu hizmeti nedeniyle—— —- tutarındaki ticari alacaklarının —– — haczi yapılarak şirketinizin —- mahsubu konusunda damşmanlık, dilekçe hazırlanması ve iş takibi bedeli—— dayanağı faturayı düzenlediği, bu faturanın davacının delil vasfı taşıyan ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı ticari defter kayıtlarında davacının davalıdan —-tarihi itibariyle ——– gözüktüğü,
Davacının davalı adına düzenlediği takip dayanağı —–bedelli faturanın davalının deli vasfı taşıyan ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, takip dayanağı —- bedelli faturanın davalıya —- tarihinde tebliğ olunduğu, davalının takip dayanağı faturayı kabul etmeyerek itirazda bulunarak takip dayanağı faturayı ——- yevmiye no.lu ihtarnamesi ekinde davacıya iade ettiği, davalı ticari defter kayıtlarında davalının davacıya borcunun gözükmediği,
—- üzeri alış ve satışları kapsadığından takip dayanağı fatura —- belirtilmediği
Taraflar arasında takip dayanağı faturaya konu hizmet için yapılmış yazılı herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı,
2) Davalı şirketin — —— tarafından kurulduğu ve tescil edildiği,——tarihinde tescil ettirdiği, —– olduğu, davalı şirketin kuruluşundan bu yana ——- almadığı görüldüğü gibi, takibe dayanak fatura ve faturaya konu hizmet ile ilgili olarak e-mail yazışmalarında bulunulan ve davacı vekili tarafından davalı şirketin ortağı olarak belirtilen —-şirket ortağı ve müdürü olarak belirtilen —-şirketin ortakları ve müdürü olmadıkları,– yazışmalarının da —–yapıldığı,
3) — —- üzere davacı tarafından hazırlanan — tarihli yazıda, —– alacaklı olduğu ve haciz uygulanması talep edilen firmalardan davalının alacağının bulunmadığının davalı ticari defter kayıtlarından anlaşıldığı, —- verilmek üzere davacı tarafından hazırlanan —- tarihli yazıda belirtilen —– mahsubu talep alacakların — yılları arasında oluştuğu, davalı firmanın tescil tarihinin ise —- olduğu, —- mahsubu talep edilen alacakların tamamının——-olduğunun, davalıya ait olmadığının davacı tarafından dava dosyasına sunulan belgelerden ve davalı ticari defter kayıtlarından anlaşıldığı,
4)Yukarıda belirtilen tespitler sonucunda, davacının dava dışı ——konusunda hizmet verdiği, ancak bu hizmetin —- bedelli faturasını bu hizmeti alan dava dışı——–davalı adına düzenleyerek takibe dayanak yaptığının anlaşıldığı, davalı şirketin davacıdan takip dayanağı —bedelli faturada belirtilen — tutarındaki ticari alacağın —— konusunda herhangi bir danışmanlık ve iş takibi hizmeti almadığı, bu kapsamda davacının davalıdan takip dayanağı faturadan ——- tarihi itibariyle alacağının bulunmadığını rapor etmiştir.
Bilirkişi raporunun taraf vekillerine usulüne uygun tebliğ edildiği, davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi, davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi sunmuş olduğu görüldü.
Davacı vekili duruşmalardaki beyanlarında özetle: dava dilekçesini tekrar ettiklerini, davanın talepleri doğrultusunda karar verilmesini beyan ettiği görüldü.
Davalı vekili duruşmalardaki beyanlarında özetle: cevap dilekçesini tekrar ettiklerini, davanın reddine karar verilmesini beyan ettiği görüldü.
DELİLLER;
—– esas sayılı dosyası,
*Davacı ve davalı şirkete ait —-
*Takibe konu fatura
*bilirkişi raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
—– sayılı dosyası celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini—– sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —-dosyasının incelenmesinde;—- tarihinde davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buluduğu, ödeme emrinin borçluya usulüne uygun tebliğ edildiği; borçlu vekili tarafından —-itiraz dilekçesinde Borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın —- tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Yukarıda belirtilen tespitler sonucunda, davacının dava dışı — tutarındaki ticari alacağın —– haczi yapılarak şirket vergi borcuna mahsubu.” konusunda hizmet verdiği, ancak bu hizmetin — bedelli faturasını bu hizmeti alan dava dışı —-davalı adına düzenleyerek takibe dayanak yaptığının anlaşıldığı, davalı şirketin davacıdan takip dayanağı —bedelli faturada belirtilen — tutarındaki ticari alacağın —– istihkak haczi yapılarak şirket vergi borcuna mahsubu. ” konusunda herhangi bir danışmanlık ve iş takibi hizmeti almadığı, bu kapsamda davacının davalıdan takip dayanağı faturadan —- tarihi itibariyle alacağının bulunmadığını rapor etmiştir.
Davacının, davalıya dava konusu hizmet vermediği , sözkonu hizmeti davadışı—— incelemelerden anlaşılmaktadır.
Davacının ilk önce davalı şirketin il unvanının davadışı şirketin unvanı ile aynı olduğunu , daha sonra da davadışı şirket şirket ile davalı şirketin fiilen birlikte hareket eden şirket olduğunu iddia etmiş , her iki şirketin —- celp edilmiş, davalı şirket ve davadışı hizmet verilen şirketin birleşmesi veya grup şirketler olduğuna ilişkin bir kayıt yer almadığı , davalı şirketin unvan değişikliğinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu —– arasındaki ilişkinin varlığı medeni usul hukukunda —– olarak tanımlanmakta ve bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin o dava ile ilgili kimseler olması zorunlu bulunmaktadır.Sübjektif bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural o hakkın sahibine aittir. Bir hakka ilişkin davada davacı olma sıfatı da hakkın sahibine ait bulunmakta ve buna aktif husumet denilmektedir. Subjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi de o hakka uymakla yükümlü olan kimse olup, bu da pasif husumet (davalı sıfatı) olarak adlandırılmaktadır.
Somut olayda davacının, davalıya dava konusu hizmet vermediği , sözkonu hizmeti davadışı —— davalının davada pasif husumet davalı sıfatı bulunmadığı anlaşıldığından davanın husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının davayı açmakta kötüniyetli olduğu iddiasının davalı tarafından ispatlanmadığı anlaşıldığından , davacı aleyhine kötüniyet tazminat talebinin reddine karar vermek grekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın pasif husumet yokluğundan REDDİNE,
2-Davalının talep etmiş olduğu kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-)Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —–ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4-)Karar ve ilâm harcı olan 59,30-TL harcın peşin alınan 80,61-TL harçtan mahsubu ile bakiye 21,31-TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip ve talep halinde davacıya iadesine,
5-)Davalı tarafından ödenen 7,80-TL vekâlet harcının davacıdan tahsili ile unvanı geçen davalıya ödenmesine,
6-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-)Davalılar vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4080-TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzene karşı verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——–Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/05/2021