Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/160 E. 2021/415 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/160 Esas
KARAR NO: 2021/415
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/09/2019
KARAR TARİHİ: 25/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan davacı bankanın —– arasında —- imzalandığını, diğer davalılar —– sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imza attıklarını, —— kaynaklı ödemelerin aksaması üzerine hesabın kat edildiğini ve borçlulara —– numaralı ihtarnamesinin keşide ve tebliğ edildiğini ancak buna rağmen borcun ödenmemesi amacı ile alacağın tahsili amacı ile davalılar aleyhine—– dosyasında icra takibine başlandığını, müşterek ve müteselsil kefil konumundaki borçlu davalıların takibe, borca, faize ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu dermeyan etmiş, davalı borçlular tarafından icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra ve inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılar tarafından verilmiş cevap dilekçesi bulunmamaktadır. HMK. m. 128/1 uyarınca, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamının davalılarca inkâr edildiği varsayılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, —– kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalıların yaptığı itirazın iptaline ilişkindir.
Ticari davalarda zorunlu arabuluculuk son tutanağı dosya içerisindedir.
—- sayılı icra dosyası celp edilmiştir.
Davacının varsa alacak kalemlerinin tespiti ve hesaplanması için dosya —edilmiştir. — alanında uzman bilirkişi — tanzim edilen kök ve ek rapor Mahkememize sunulmuştur. —tarihli kök raporda: —- tarihinde başlatılan haciz yolu ile ilamsız icra takibine, davalılar tarafından yapılan itirazın, iptali davası ve borç sebebinin ise davalılardan asıl borçlu şirket ———— olduğu görülmektedir. Davalılar tarafından takibe, borca ve tüm ferilerine İtiraz edildiği, davalının davacıya karşı borcu bulunmadığının beyan edildiği, bu nedenle takibin durdurulmasına karar verilmesinin talep etmesi üzerine takibin durdurduğu görülmektedir. Uyuşmazlık, borcun var olup olmadığı, —– konularında yoğunlaşmaktadır. Yapılan incelemelerde raporun inceleme ve tespitler bölümünde ayrıntıları ile açıklandığı üzere uyuşmazlık konusunu oluşturan borç davalı — borçlu olarak davacı —- kullanmış olduğu kredilerden kaynaklandığı, diğer davalılar —– imzalarına istinaden bu borcun müteseisil kefili durumunda olduğu tespit edilmiştir. —yapılan incelemeler neticesinde ise davalı — hesap kat tarihi itibariyle muaccel hale gelen—– ihtarname tarihi itibariyle mevcut olan;
——– tutannda borcu bulunduğu,
-Nakde dönüşen çekleri sebebiyle çek kredisi hesabında —- tutannda anapara borcu bulunduğu,
—- tarihindeki — muaccel hale gelen — tutarında anapara borcu bulunduğu,
-Teminat mektubu komisyonu dolayısıyla — tutarında borcu bulunduğu,
—- özelerinin tamamının bilirkişiliğimize sunulmamış olmasından dolayı kredi kartı borcunun belirlenemediği, dosyaya celbi halinde hesaplama yapılabileceği tespit edilmiştir.
Davalı kefiller—— sorumluluktan açısından değerlendirme;
Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği bir sözleşmedir. Kefalet sözleşmesinin geçerli olması için yazılı şekilde yapılması ve kefil tarafından İmzalanması lazımdır. Kefalet sözleşmesinde kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi halinde asıl borç ile birlikte onun yasal ve akdi faizlerinden de sorumlu olmayı taahhüt eder. Kefilin sorumluluğu, sözleşmeden ve kanundan kaynaklanır ve kefilin ödemeyi taahhüt ettiği azami miktar ile sınırlıdır. Kefil bu sözleşme ile asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememe tehlikesini kişisel olarak üstlenmekte, oluşan zarardan şahsen sorumlu olacağını taahhüt etmektedir.
——– Kanunda yer alan bu tanıma göre kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir.
Aynı şekilde “Müteselsil kefalette kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmiştir. Bu durumda alacaklı, dilerse borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehinini paraya çevirmeden, asıl borçlu gibi doğrudan doğruya kefili takip edebilir”.
Ancak, bunun için borçlunun borcunu İfada gecikmesi -temerrüdü- alacaklının ihtarının semeresiz kalması veya borçlunun borcunu ödemekte aciz içinde olması gerekir. Müteselsil kefalette kefil, alacaklıya karşı borçlu ile aynı sırada ve aynı derecede sorumludur”
—- baktığımızda; “Alacaklının, asıl borçluya müracaat etmeden ve rehinleri paraya çevirmeden evvel kefil aleyhine İcra takibi yapabileceğine”; “Kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil sıfatıyla borcun ifasını üstlenmiş olduğundan, alacaklının doğrudan kefil hakkında ihtiyati haciz kararı alabileceğine”; “Alacaklının, müteselsil kefil hakkında, asıl borçluya müracaat etmeden ve ipotekleri paraya çevirmeden takip yapabileceğine”; “Alacaklının, kredi borcu rehinle teminat altına alınmış olsa bile, müteselsil kefil aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesini isteyebileceğine” karar verdiğini görmekteyiz.
Aynı zamanda İş bu davada birden fazla kişinin kefil olması durumu söz konusudur. Birlikte kefalet her iki borçiar kanununda da aynı şekilde düzenlenmiştir. “Birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil olduklar/ takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olur. Borçluyla birlikte veya kendi aralarında müteselsil kefil olarak yükümlülük altına giren kefillerden her biri, borcun tamamından sorumlu olur.” hükmü mevcuttur.
Ayrıca “Kefil, her durumda kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumludur. Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa kefil, belirtilen azami miktarla sınırlı olmak üzere, aşağıdakilerden sorumludur: 1. Asıl borç ile borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçları, 2. Alacaklının, kefile onun borcu ödeyerek yapılmalarını önleyebileceği uygun bir zaman önce bildirmesi koşuluyla, borçluya karşı yönelttiği takip ve davalann masraftan ile gerektiğinde rehinlerin kefile tesliminin ve rehin haklarının devrinin sebep olduğu masraflar, 3. İşlemiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait akdi faizler ile gerektiğinde tahvil karşılığında ödünç verilen anaparanın işlemiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait faizleri.” hükmü mevcuttur.
Borçlar Kanunu ilgili maddeleri — —-doğrultusunda, hukuki değerlendirme ve takdir — ait olmak üzere, müteselsil kefillerin borçtan borçlu derecesinde sorumlu olduğu ve alacaklının müteselsil kefiller hakkında da takip yapabileceği kanaatine ulaşılmıştır.
Çek borcuna ilişkin değerlendirmeler:
—-çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme cezası” başlıklı 3’üncü maddesi:”(1) Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin varsa vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) “Karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.
(3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;
a)Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,
1)Çek bedeli ——
2)Çek bedeli —— altında ise çek bedelini,
b)Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,
1)Çek bedeli —- veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı —- tamamlayacak bir miktarı,
2)Çek bedeli —- üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak bin —- ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar,—– yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak — tarafından —– şeklinde düzenlenmiştir.
——- göre çekin karşılıksız çıktığı tarihteki bankanın ödemekle yükümlü olduğu miktar —tutarında —-yayınlanan yürürlük tarihi —- çekin karşılıksız çıktığı tarihteki bankanın ödemekle yükümlü bulunduğu miktar —- tutarındadır.
Aynca—– ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak bin —- bankanın ödemekle yükümlü olduğu; bu hususun, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmünde olduğu” öngörülmüştür.
Görüldüğü gibi karşılıksız çıkan çeklerde yaprak başına bankaya yüklenen sorumluluk, sözleşmesel değil yasal bir gayri nakdî kredi niteliğindedir. Buna göre banka, çekin karşılıksız kalması hâlinde, Kanunda öngörülen diğer şartların da yerine getirilmesi suretiyle hamile, Kanunda öngörülen tutarı ödemek zorundadır. İş bu dava konusunda da karşılıksızlık bankanın Kanun gereği yüklendiği bir sorumluluk niteliğinde olması sonucunda davacı banka tarafından hamillere yapılan —-ödeme ile —–dönüşmüştür. .
Netice olarak; hukuki değerlendirme ve takdir — ait olmak üzere. Davacı banka tarafından icra takibinde davalılardan talep edilen —- çek bedeli davacı banka tarafından hamillere ödenmiş olması sebebi ile istenebilir hale geldiği kanaati edinilmiştir.
Temerrüt ile ilgili değerlendirmeler;
Öncelikle belirtmek gerekir ki —— uyarınca —- da aynı şekilde hüküm tesis edilmiştir. ———– faizin temerrüde düşüldüğü tarihten itibaren hesaplanması gerekmektedir.” —— borçlunun ve müşterek borçlu müteselsil kefillerin temerrüde düşebilmesi için muaccel bir borcun ve ihtarın varlığı gerekmektedir.
Temerrüt faizinde faizin ne zaman işlemeye başlayacağı, —– uyarınca taraflarca kararlaştırılabilmektedir. Böyle bir kararlaştırma yapılmamışsa temerrüt faizi, borçlu temerrüdünün gerçekleştiği andan itibaren işlemeye başlamaktadır. İhtar çekilmesi gereken hâllerde, temerrüt ihtarın borçluya ulaşması ile gerçekleşmektedir. Bununla birlikte ihtarda ödeme için bir zaman dilimi öngörülmüşse, temerrüt faizi bu zaman diliminin sonundan itibaren işlemeye başlamaktadır.
Ancak İhtara gerek olmayan haller de bulunmaktadır. Bunlardan birisi vadenin taraflarca birlikte belirlenmiş olması durumudur. Taraflar vadeyi belli bir gün olarak belirlemişler ise, bu hallerde borçlu, ihtara gerek olmaksızın salt vadenin gelmiş olmasıyla temerrüde düşmüş olur. Borçlar Kanunu madde —- edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bufunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; borçlu temerrüde düşmüş olur”. işbu sebeple temerrüt tarihi açısından —–kredi hesapları ayrı ayrı değerlendirilecektir.
—– eksi bakiyeye dönüşebilen bir mevduat hesabı olduğu ve borcun ifa edileceği günün taraflarca kararlaştırılmamış olduğu tespit edilmiştir. Bu sebeple tüm hukuki değerlendirme ve nihai takdir —— tebliğ tarihine, verilen — sürenin de eklenmesi ile sürenin ——- tarihinde başlaması gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.
Nakde dönüşen çekler açısından ——- göre çek görüldüğünde ödenir buna aykırı herhangi bir kayıt- çekte vade şartı- yazılmamış sayılır. Keşide günü olarak gösterilen günden önce ödemek için ibraz olunan çek ibraz günü ödenir. —- genel hükümlerine göre temerrüt faizinin; borçlunun temerrüde düştüğü tarihte başlaması kural ise de; —– sadece ileriki tarihli çeklerde keşide tarihinden itibaren İbrazın Kanuni sürede yapılması ve karşılıksız işleminin çekin arka yüzünde gerçekleştirilmesi halinde hukuki takibe geçilebileceği kabul edilmektedir. Buna karşılık 6.madde de “karşılıksız kalan çek bedelini üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizinin” ödenmesinden söz edilmektedir. Bu sebeple tüm hukuki değerlendirme ve nihai takdir —- Mahkemeye ait olmak üzere çekin İbrazı ve karşılıksız çıkması halinde bu hususun çekin arkasına kaydedilmesiyle temerrüt faizinin başlayacağı kanaatine ulaşılmıştır.
—— ise ödeme planının mevcut olduğu, aylık taksitlerin her birinin ödeme günlerinin bu ödeme planında yer aldığı, davalı şirket ile davalı kefillerin bu ödeme planını imzalamış olduğu, dolayısı ile borcun ifa edileceği günün belirlenmiş olduğu, Bu sebeple tüm hukuki değerlendirme ve nihai takdir —– ait olmak özere —- tarihindeki taksitinin ödenmemesi üzerine muaccel hale gelen —– tarihinden başlamak üzere temerrüt faizi yürütülebileceği kanaatine ulaşılmıştır.
—– tamamının bilirkişiliğimize sunulmamış olmasından —– belirlenememiş olup temerrüdü ile ilgili değerlendirme yapılamamaktadır. Dosyaya celbi halinde temerrüdünün de değerlendirilebilecektir.
HESAPLAMALAR:
Türk Ticaret Kanunu uyarınca Ticari işlerde faiz maddesine göre oran serbestisi bulunmaktadır. TTK madde 8 uyarıca”(l)Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.” Madde 9″ a göre ise “(1) Ticari işlerde; kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında, ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.” hükmü mevcuttur. Söz konusu Kanunda Ticari işler madde 3’de şöyle açıklanmıştır. “(1) Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir
Takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere, dava konusu borca esas olan sözleşmenin taraflarından ikisinin de ticari işletme olduğu öz önüne alınarak temerrüt faizi konusunda Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kanaati oluşmuştur.
İşbu davada temerrüt faiz oranının miktarının sözleşmeyle kararlaştırılmış olduğu tespit edilmiş oiup, sözleşmede “bankaca belirlenmiş olan cari en yüksek faiz oranının 2 katı ile hesaplanacak oranda temerrüt faizinin uygulanacağı” nın yazılı olduğu görülmüştür. Buna istinaden yapılan incelemeler sonucunda davacı bankanın icra takibinde esas aldığı temerrüt faiz oranının —– olduğu ve bankaca uygulanan en yüksek cari faiz oranının —- uygun olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda icra takibine esas alınan temerrüt faiz oranının sözleşmede kararlaştırılan orana uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Ancak işlemiş faize yeniden faiz yürütülmesi, başka bir deyişle bileşik faiz uygulaması adi işlerde yasaklanmıştır. Ancak ticari işlerde, bazı hâllerde —- faiz uygulanmasına cevaz verilmiştir. Üç aydan aşağı olmamak üzere tarafları tacir olan cari hesaplarda bileşik faiz uygulanabileceği gibi, yine üç aydan aşağı olmamak üzere, her iki taraf bakımından ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde de bileşik faiz uygulanması mümkündür.
İcra takibinin devam edip etmemesine ilişkin hukuki değerlendirme ve nihai takdir —– ait olmak üzere aşağıda temerrüt tarihlerinin değişik olması kanaati İle icra takibinde talep edilen faiz oranları üzerinden her bir borç için ayrı ayrı hesaplama yapılmıştır.
1) —- hesabı borcuna ilişkin olarak yapılan hesaplamalar:
Yapılan incelemelerde—- muaccel hale gelen ve—– tutarında borcu bulunduğu tespit edilmiştir. —- hesap kat tarihinden, temerrüt tarihine kadar kredili mevduat hesabının cari faizi, temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar ise temerrüt faizi uygulanarak hesaplama yapıldığı, hesaplama sonucunda kredili mevduat hesabına ilişkin olarak icra takip tarihi itibariyle borç tutarı şu şekilde oluşmuştur. ———–
2) Nakde dönüşen çek borcuna ilişkin hesaplamalar:
Çekin ibrazı ve karşılıksız çıkması halinde bu hususun çekin arkasına kaydedilmesiyle temerrüt faizinin başlayacağı kanaati ile her çek için karşılık çıktığı tarihten icra takip tarihine kadar temerrüt faizi uygulanarak hesaplama yapıldığı, Hesaplama sonucunda çek kredisine ilişkin olarak icra takip tarihi itibariyle borç tutarı—-
3) —- — borcuna ilişkili hesaplamalar.
Ödeme planına istinaden —- tarihindeki taksitinin ödenmemesi üzerine temerrüdün başlayacağı kanaati ile —tutarında anapara borcuna —– tarihinden başlamak üzere temerrüt faizi uygulanarak hesaplama yapıldığı, hesaplama sonucunda —- —ilişkin olarak icra takip tarihi itibarîyle borç tutarı anapara tutarı —- olmak üzere toplam — olduğu,
—– hesaplama yapılamadığı,
Teminat mektubu komisyonu borcuna ilişirin olarak icra takibinde talep hesabının uygun olduğu,
Tarafların beyanları, «dosya kapsamının ve yerinde inceleme yetkisi île davacı banka kayıtlarının incelenmesi ile yapılan tespit ve değerlendirmeler sonucunda, tüm delillerin takdiri ve nihai hukuksal değerlendirme ile nihai takdir —– ait olmak üzere;
•Uyuşmazlık konusunu oluşturan borcun davalı —- kullanmış olduğu kredilerden kaynaklandığı; diğer davalılar ——imzalarına istinaden bu borcun müteselsil kefili durumunda olduğu;
•Uyuşmazlık konusunu oluşturan borcun davalı —–kullanmış olduğu kredilerden kaynaklandığı; diğer davalılar—– imzalarına istinaden bu borcun müteselsil kefili durumunda olduğu;
•Davacı —— davalılardan tahsil istemine konu alacağının istenebilir bulunduğu;
•İcra takibinde talep edilen temerrüt faiz oranının mevzuata ve sözleşme şartlarına uygun olduğu;
•—– borcunun, hesap özetlerinin hepsinin tarafımıza sunulmamış olması sebebiyle hesaplanamadığı, dosyaya celbi halinde bu konuda da hesap yapılabileceği,
•İcra takip tarihi itibariyle kredi kartı borcu hariç —- tutarında davacı banka lehine alacak hesaplandığı —– belirtmiştir.
—– hesap ekstreleri davacı tarafça dosyaya sunulmadığından; işbu noksanlıkların tamamlanmasını müteakip ek rapor tanzimi için dosya bilirkişiye yeniden tevdi edilmiştir.
— tarihli ek raporda: —- beyanları, dosya kapsamının ve yerinde inceleme yetkisi ile davacı banka kayıtlarının incelenmesi ile yapılan tespit ve değerlendirmeler sonucunda, tüm delillerin takdiri ve nihai hukuksal değerlendirme ile nihai takdir —— ait olmak üzere; — oluşturan borcun davalı —- borçlu olarak davacı —- olduğu kredilerden kaynaklandığı; diğer davalılar —— imzalarına istinaden bu borcun müteselsil kefili durumunda olduğu; Davacı —– davalılardan tahsil istemine konu alacağının istenebilir bulunduğu, İcra takibinde talep edilen temerrüt faiz oranının mevzuata ve sözleşme şartlarına uygun olduğu, İşbu ek raporda kredi kartı hesap özetlerinin incelenmesi sonucu tespit edilen toplam —- tutarındaki —– borcu da toplam borca eklenmiş olup; — davacı banka lehine alacak hesaplandığı,
——Toplam
—– Toplam
—- Toplam
—- Toplam ,
— olduğu—- belirtilmiştir.
Dosyaya sunulan tüm bilgi ve belgeler, bilirkişi raporu, ——–örneği, bilirkişi kök ve ek raporu dosya içeriği ile birlikte kül halinde düşünülüp değerlendirildiğinde; davacı banka ile davalı —- imzalandığı, diğer davalılar — sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imza attıkları, gerçek kişi davalıların kefalet sözleşmesinin tarafı ve borçlusu bulundukları, dava konusu edilen banka alacağından davalı şirket ile kefillerin müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Davacı banka ile davalı şirket arasında——-imzalandığı, anılan —- davalılar —— müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, davacı banka tarafından kredi borcunun ödenmediğinden bahisle hesap kat ihtarnamesi düzenlendiği, davalıların temerrüde düşürüldüğü, dosya kapsamına göre bankacılık alanında uzman bilirkişinin sunduğu raporun denetime açık hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmüştür. Bilirkişi tarafından yapılan hesaplama sonucu, davacının — alacak ile işlemiş temerrüt faizi, — alacağı bulunduğu gözetilerek —- üzerinden davanın kısmen kabulüne – kısmen reddine karar verilmiştir.
Öte yandan hesap kat ihtarı ve davacı banka kayıtları dikkate alındığında, davacı tarafından talep edilen para alacağı belirlenebilir (likid) -muayyen- olduğundan; davacının icra inkar tazminatı talebi dikkate alınarak; İcra İflas Kanunu madde—-üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın KISMEN KABULÜNE – KISMEN REDDİNE,
2—— sayılı takip dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİNE,
Davalı—-
-Çek kredi borcu yönünden, ——
—-
—-
—–
—– üzerinden takibin yukarıda yer verilen koşullar dahilinde DEVAMINA,
3-)Asıl alacak olan—– üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
4A-)Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinden davayı kabul-ret oranı gözetilerek; 1.312,32-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4B-)Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinden davayı kabul-ret oranı gözetilerek; 7,68-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-)Karar ve ilâm harcı olan 12.856,43-TL harçtan peşin alınan 2.286,39-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.570,04-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-)Davanın kabul edilen miktarı yönünden; Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler madde 13/1 ve A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 21.624,50-TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-)Davacı tarafça yatırılan 2.337,19-TL harç ve 1.437,30-TL bilirkişi, posta, tebligat gideri olmak üzere toplam 3.774,49-TL yargılama giderinden davayı kabul – ret oranı dikkate alınarak toplam 3.752,52-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK. madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——- —Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.25/05/2021