Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/1186 Esas
KARAR NO: 2023/276
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ: 29/05/2018
KARAR TARİHİ: 29/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin rehin alacaklısı konumunda olması nedeni ile ——ait işyerindeki hırsızlık olayında bakır ihtiva eden enerji nakil kablolarının çalındığı——- tarihleri arasında geçerli sigortalıya ait elektrik santralini kapsayan davalıya ait işyeri paket sigorta poliçesinde hasarın davalıya ihtar edildiğini, —– tarihinde ekspertiz raporu düzenlenerek hasar miktarının —- olarak tespit edildiğini, davacının poliçede daimi mürtehin sıfatına haiz olması nedeniyle menfaat ve hak sahibi konumunda olduğunu, davalı ile 750.000,00 euro tutarında hasar bedelinin ödeneceği konusunda mutabakat sağlanmasına rağmen davalı tarafından 250.000,00 euro ödemesi için kısmi tazminat makbuzu ve ibranamenin düzenlenerek gönderildiğini, 500.000,00 euro tutarındaki hasarın da 22.12.2017 tarihinden itibaren 30 gün içinde ödeneceğinin beyan edilmesine rağmen ödemenin yapılmadığını bu nedenle 750.000,00 euro hasar bedelinin faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şirketlerince ——– ——işyeri paket sigorta poliçesi kapsamında, sigortalı —— adına teminat altına alınan —— tarihinde hırsızlık olduğu gerekçesiyle tazminat talebi ile hasar ihbarında bulunulduğunu, başvuru üzerine ——- dosyasının açıldığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla hırsızlık sigortası genel şartları 4.5. maddesine göre; sigortalının hizmetinde bulunan kimselerce yapılan hırsızlık ve tahribat” yapılması hali ek sözleşme ile teminat kapsamına dahil edilebilecek hallerden biri olmakla beraber bu konuda bir ek sözleşme bulunmadığını, bu durumda genel şartların 5.d. maddesine göre sigortalıyla birlikte yaşayan veya birlikte oturan kimseler tarafından yapılan hırsızlık ve tahribatın teminat dışında kaldığını, —–sayılı soruşturma dosyası incelendiğinde; —–olay yerinden alınan svaplardan analiz edilen madde ile (motor yağı) şüpheli ———– ellerinden alınan svaplardaki maddenin aynı olduğu..” şeklinde yazdığını, hırsızlığa ilişkin ——- tarafından tahkikat sürecinin yürütüldüğünü, ——— tarafından hazırlanacak iddianameye müteakip vakıanın seyrinin değişmesi ve hasarın teminat dışında kalma ihtimali bulunduğu için tazmintaın ödenmesi hususunun tereddüt oluşturduğunu, ——- poliçede rehinli alacaklı sıfatı ile yer aldığını, bu sebeple davadan önce müvekkili sigorta şirketine, ——– tarihli borç ödeme muhtırası gönderildiğini, ancak hırsızlık olayına ilişkin soruşturmanın devam etmesi ve hasar ile ilgili reasürörlerden——–beklenmesi yönündeki görüşü sebebiyle talep edilen 750.000,00 euro hasar bedelinin ödenmesi işlemlerinin askıya alındığı 12.02.2018 tarihli dilekçe ile bildirdiklerini, dava konusu kaza ile ilgili olarak yeterli bilgi ve belge ile ihbarda bulunulmadığını, ancak dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilebileceğini, müvekkili şirket yönünden davanın reddine, soruşturma dosyasının sonuçlanmasının bekletici mesele yapılmasına, aksi halde izah ettikleri hususlar nazara alınarak karar ittihazını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; dava dışı sigortalı şirkete ait poliçe kapsamında bulunan emtianı çalınmasıyla meydana gelen hasar bedlinin daini mürtehin sıfatıyla davacı banka tarafından sigorta şirketine karşı açılan tazminat davasıdır.
Dava dışı sigortalı şirket ile davalı sigorta şirketi arasında —— tarihleri araında geçerli—– sigortalıya ait elektrik santralını da kapsayan iş yeri paket sigorta poliçesi düzenlendiği, davacının bu poliçenin rehinli alacaklısı olduğu, bu iş yerinde 26.01.2017 tarihinde elektrik kabloları çalınması suretiyle hırsızlık meydana geldiği, hırsızlığın dava dışı sigortalı işyerinde güvenlik görevlisi olarak çalışan tarafından yapıldığı iddiasıyla—— dosyasında ceza yargılaması yapıldığı, bu nedenle davalı sigortacı tarafından, hırsızlığın sigortalı çalışanı tarafından gerçekleştirilmesi sebebiyle hasarın teminat dışı olduğu ve ceza davasının sonucunun beklenilmesi gerektiği talebinde bulunulduğu görülmektedir.
11.07.2018 tarihli dilekçede davalı vekili, davalının dava dışı——- elektrik santralinde gerçekleşen hırsızlığın, sigortalının çalışanı tarafından işlenmiş olabileceği, bahsi geçen hırsızlık olayının savcılık tarafından soruşturulmaya devam olunduğunu, bu soruşturma kapsamında sigortalının çalışanı —— şüpheli konumunda olduğunu, hırsızlık sigortası genel şartları 4.5 . madde uyarınca bu durumun teminat dışında kaldığını, soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini belirtmiş olsa da, hırsızlık olayının gerçekleştiği 26.01.2017 tarihinde —- davacının güvenlik hizmeti satın aldığı ve davalı şirketten bağımsız bir tüzel kişilik olan ——- bordrosunda çalışmakta olduğu, hiçbir zaman sigortalının bordrosunda istihdam edilmemiş olduğu, dolayısıyla sigortalının bordrosunda olmadığı anlaşılan bir kişi aleyhinde yürütülen ceza yargılamasının bu dosya yargılamasını etkileyecek bir pozisyonu olmadığından bekletici mesele yapılmamıştır.
Mahkememizce bilirkişi heyetinden —– tarihli ek raporlar alınmış, raporlar dosya kapsamına ve hüküm kurmaya elverişli görülmüş, fakat aşağıda ilgili bölümde açıklandığı üzere sadece temerrüt tarihi konusundaki bilirkişi görüşüne iştirak edilmemiştir.
Sigorta ettiren ve ana borçlu—- sigorta şirketi —– tarihleri arasını kapsayan seri:——numaralı ——— poliçesiyle;
1-Binaların 9.000.000,00 euro
2-Makina-Demirbaşın 147.394.418,00 euro
3-Emtianın 1.194.000,00 euro
4-Camın 6.000,00 euro
5-İş Durmasının : 2.000,00 euro üzerinden sigorta kapsamına alındığı, net 199.000,20 euro alınacak primi tahakkuku ettirildiği, söz konusu poliçeye 14.07.2016 tarihinde 0001 ve 0002 numara verilmek sureti ile aynı şekilde dövizli zeyilnameler düzenlendiği, ancak bu zeyilnamelerin alacak-borç ilişkisini rakamsal bazda etkilemediği görülmüştür.
Hırsızlık olayının 26.01.2017 tarihinde gerçekleştiği, davalı —-, kendilerine 13.03.2017 tarihinde bildirilen hırsızlık olayı üzerine, 12 gün sonra —- tarihinde sigorta ekspertiz firması olan—–hırsızlık olayının tetkiki ve değerlemesi için görevlendirdiği, —-düzenlemiş olduğu 02.05.2017 tarihli ekspertiz raporunda hırsızlık nedeni ile ortaya çıkan zararın 834.136,25 euro olduğu tespiti yapıldığı, hırsızlık olayının ve oluşan zararın poliçe geçerlilik süresi içinde olduğu, ana poliçe ve eki zeyilnamelerin 3. Sayfasında, Yangın hırsızlık başlığı altında “’Bir hırsızlık vukuunda hasar tazminatı olarak giriş çıkış ve envanter kayıtları ile bilcümle evrakın tetkik ve tespiti neticesinde talep edilebilecektir.” hükmünü taşıdığı, hırsızlık ve tazmin edilmesi gereken tutarın poliçe kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Dosya içersinde bulunan——- yevmiye numaralı ——-, Sözleşmenin rehin veren taraf olarak, sigorta ettiren—— rehin alan tarafında ise —— bulunduğu, Sözleşme içeriğinde , kredi müşterisi ——- şubelerinden kullanılacak her türlü kredilerden, ayrıca rehin veren tarafından üçüncü şahıslar lehine verilmiş/verilecek her türlü kredilere ilişkin kefalet, garanti ve taahhütlerden doğmuş/doğacak kredi borçlarının teminatı olarak ——– tarafından kaldırılıncaya kadar süresiz rehin verildiği, rehin sözleşmesinin eki —- kredi sözleşmesinin tutarının— olduğu,—–tarihinde yasal takibe geçilmesi kararı alındığı, buna göre davacı Müflis ——– davaya konu alacağı daini mürtein sıfatı ile talep etme hakkının bulunduğu kanaatine varılmıştır.
TTK 1427/2 uyarınca, Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her halde 1446. maddeye göre yapılacak ihbardan 45 sonra muaccel olacaktır.
Olayımızda, TTK’nın 1446. maddesi uyarınca dava dışı sigortalının, hırsızlık olayını davalı şirkete gereği gibi 13.03.2017 tarihinde ihbar etmiş olup,13.03.2017 tarihli bu ihbardan itibaren 45 gün sonra 28.04.2017 tarihinde dava konusu tazminat alacağının muaccel hale geleceği açıktır.
Alacağın euro sözleşmesi üzerinden olduğu ve davanında euro üzerinden açıldığı, bu nedenle hesaplamalarda “3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesi” gereğince devlet bankalarının o yabancı para için açılmış 1 yıl vadeli mevduat faizine ödediği en yüksek faiz oranı dikkate alınmıştır.
Taraflar arasında ———-HIRSIZLIK SİGORTASI KISMİ TAZMİNAT MAKBUZU VE İBRANAME” başlıklı belgeye göre taraflarca toplam tazminat olarak ——– 30.gün içimde ödeneceği konunda mutabakata varıldığı, bu nedenle bilirkişi raporunda ——- için temerrüt tarihinin bu belge tarihinden başlatılması görüşü ortaya konmuşsa da, bu mutabakat ve ibra belgesinin yürürlüğe konmadığı, davacıya hiç bir ödeme yapılmadığı, bu belgede belirlenen edimlerin davalı tarafça yerin getirilmemesi karşısında, geçerliliğini yitiren bu belgenin davacı aleyhine olacak şekilde, yorumlanmasına heyetimizce iştirak edilmemiş, ve tüm alacak için temerrüt tarihi TTK 1427/2 uyarınca, ihbardan 45 gün sonrası 28.04.2017 tarihi olarak kabul edilmiştir.
Sonuç olarak dosya içeriğindeki belge bilgilerden hırsızlık konusu malların sigortalanan ve taraflarca kabul edilen makine tesis mal grubu içinde sayılan bakır kablolar olduğu, hırsızlık olayının 26.01.2017 tarihi olarak tespit edildiği, hırsızlık olayının ve oluşan zararın düzenlenen poliçe kapsamında kaldığı, davacı Müflis——- dain mürtein sıfatı ile sigorta şirketinden bu alacağı tazmin etme hakkının olduğu, dava şartları oluştuktan sonra hala karşılıklı mutabık kalınan bedelin ve yapılacak ödemenin taksit halinin geçerliliğinin söz konusu olmayacağı, bu nedenle de rizikonun tek parça halinde ve pazarlıksız poliçede yer alan değer üzerinden ödenebileceği, davalı sigorta şirketinin, sigortalı tarafından 13.03.2017 tarihinde yapılan ihbardan 45 gün sonra temerrüde düştüğü bu tarihin de 28.04.2017 olacağı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
——— hasar bedelinin 3095 Sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince 28.04.2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek devlet bankaları ile 1 yıllık vadeli euro mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 272.556,90 TL karar harcı ve 44,40 TL başvurma harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre takdir olunan 267.800,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 7.236,75 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29.03.2023