Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1177 E. 2021/768 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/1177 Esas
KARAR NO: 2021/768
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2019
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket—– alanında hizmet veren, ait olduğu sektörün lider kuruluşu olduğunu, davacı şirket ile davalı taraf arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, davalı —–talepleri üzerine verilen konaklama hizmetinden kaynaklı olarak davacı şirketin davalı/borçludan açık hesaptan doğan —- alacağı bulunduğunu, davacı şirket, davalı/borçluya ait hizmetini gerçekleştirdiğini, davacı şirketin, bu ticari ilişkiden kaynaklanan açık hesap alacağını tahsil edemediğini ve alacağın tahsili için davalı tarafa yazılı ve sözlü olarak defalarca kez müracaat ettiğini, herhangi bir olumlu netice elde edilememesi üzerine söz konusu alacakların tahsili amacıyla —- dosyasıyla davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlunun haksız ve hukuka aykırı itirazı üzerine söz konusu takibin durduğunu, davalının haksız itirazları neticesinde durdurulan icra takibinin devamı amacıyla davacı şirket tarafından ilk olarak,—- gereğince arabuluculuk başvurusu yapıldığını, arabulucu –tarafından gönderilen davet mektubuna her iki tarafta icabet etmiş anlaşma sağlanamadığını, — tarihli son tutanak ile de kayıt altına alınan anlaşamama hali neticesinde davacı şirket tarafından başlatılan —-devamı amacıyla işbu itirazın iptali davasını ikame etme zarureti hasıl olduğunu, davalı borçlu tarafın borca, masrafa, faize ve tüm ferilerine itirazı haksız olduğunu, davalı taraf ile davacı şirket arasında yürüyen ticari ilişki sebebi ile davalının davacı şirkete açık hesaptan kaynaklanan —- borcu bulunduğunu, davalı, iş bu ticari ilişkinin kural ve koşullarını bilerek hizmet talep ettiğini, buna rağmen sunulan hizmetin bedelini ödememesi kötü niyetli olduğunu, davalının faize itirazı da kötü niyetli olduğunu, zira davalı/borçlunun borcuna takip öncesi herhangi bir şekilde faiz işletilmediğini, takip sonrası uygulanan faizin ise yasal faiz olduğunu, davacı şirketin alacağı, davalı/borçluya verilen hizmeti likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, davacı şirketin vermiş olduğu kargo hizmetinin karşılığı olarak düzenlenen cari hesap ile takip konusu alacağın varlığı ve miktarı itibariyle taraflar arasında kesin ve belirli olduğunun açık olduğunu, bu sebeple tamamen alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazların reddedilerek, davalı/borçlu aleyhine, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere İİK 67. Maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, haklı itiraz üzerine takibin durduğunu, davacı tarafça işbu itirazın iptali davası açılmışsa da haksız ve hukuka aykırı davanın reddi gerektiğini, davacı dava dilekçesinde taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle fatura tanzim edildiğini ve bu faturalar uyarınca davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmekte ise de; bildirilen borç tutarının kabulü mümkün olmadığını, davalı şirketin dava dilekçesinde bahsi geçen faturalara ilişkin mal ve hizmeti almadığını, davacının dilekçesinde ek olarak bahsettiği delillerinin hiçbiri tarafımıza tebliğ edilmediğini, davacının delil dilekçesinde bahsi geçen delillerinin tarafımıza tebliğini talep etiğini, delillere karşı beyanda bulunma hakkını saklı tuttuğunu bildirdiğini, davalının davacıya hiçbir borcunun bulunmadığı tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi ile ortaya çıkacağından huzurdaki haksız ve hukuka aykırı davanın reddi gerektiğini, davacının %20’den az olmamak üzere talep ettiği icra inkâr tazminatına, %10’dan az olmamak üzere idari para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, teknik bilirkişi ayrıntılı raporunda;
1-Davacı şirketin,— yıllarına ait envanter defterinin tasdik bilgileri ibraz edildiğinden, — hükümlerine göre; belirli kanuni şartları taşıdığı sabit olmakla, ibraz edilmiş olan ticari defterlerinin delil olma ve ispat kuvvetine sahip bulunduğu, — yevmiye defteri ve defter-i kebir defterleri elektronik ortamda tutulmuş olup, söz konusu yasal defterlerin tümü birbirleriyle uyumlu olup, yasal defterlerindeki kayıtlar ile dayanağı belgeler birbirini teyit etmiştir. — yıllarına yasal defterlerinin —- ve müteakip hükümlerine göre; yevmiye defterinin ve defter-i kebirin elektronik olarak tutulmuş olması ile belirli kanuni şartları taşıdığı sabit olmakla, ibraz edilmiş olan ticari defterlerinin delil olma ve ispat kuvvetine sahip bulunduğunu,
2-Davalı şirketin —- yıllarına ait yasal defter ve belgeleri defalarca talep etmemize rağmen bilirkişiye sunmadığından, davalı nezdinde inceleme yapılamadığını,
Bu nedenle, — tarihli ara kararında görüldüğü üzere; Davacı/davalı tarafça istenen defter ve belgeler sunulmaz ve delilleriyle birlikte ibraz edilmeme hakkında kabul edilebilir bir mazeret gösterilmez ya da belgelerin elinde bulunduğu inkar edilir ve teklif edilen yemin kabul veya icra edilmezse HMK’nın 220/3. Md. Uyarınca duruma göre davacı tarafın bu delilleri sunmaktan kaçınmış sayılacağı ve belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanının ve delillerinin kabul edilebilmesinin gerektiği kararda belirtildiğini,
3—- yönünden yapılan incelemede;
Davacı şirketin davalı adına düzenlediği—-dosyaya ibraz edilmediği için inceleme yapılamadığını,
4-Davacı ile davalı arasında — tarihinde başlayan, sözleşmenin sona erme tarihinde —- tarafından sözleşmedeki koşullarına uygun olarak, pazarlamasının yapıldığını,
5—- davacı nezdinde davalının aşağıdaki cari hesap ekstresinde —– borç bakiyesi verdiğini,
Başka bir ifade ile; davacı alacaklı davalı borçlu olarak tespit edildiğini,
Cari hesaptaki bu bakiyeden sonra, davalı— tutarında satın alma faturası aynı hesabın alacağına, —- tarihinde verilen hizmet faturası açıklamasıyla davacı —hesabına borç verilmek suretiyle karşılık ayrıldığını, cari hesap bakiyesi sıfırlandığını, daha sonrada —– hesabına borç verilmek suretiyle giderleştirildiğini bildirir görüş ibraz ettiği,
Teknik bilirkişi Ek raporunda; her tacir —– mal ve hizmet satışları ile ilgili fatura düzenlemek, mal satışı ise irsaliye düzenlemek zorunda olduğunu, düzenlenen faturalar alıcı ve satıcının cari hesaplarına kaydedilip, cari hesap oluşturulması gerektiğini, — tarihli düzenlenen kök rapor ve eki belgeleri incelediğini, davalı —-talepleri üzerine verilen konaklama hizmetlerinden kaynaklı olarak, davacı şirketin davalı borçludan açık hesaptan — alacağı bulunduğu tespit edildiğini, bunların dışında — tarihli kök raporda değiştirilecek herhangi bir hususun bulunmadığını bildirir görüş ibraz etmiştir.
DELİLLER
——




İNCELEME VE GEREKÇE:
Huzurdaki dava, İtirazın İptali ( Ticari Satımdan Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasıdır.
Davaya konu uyuşmazlığın tespiti; Taraflar arasında mevcut olduğu ileri sürülen ticari ilişki sebebiyle davacı tarafça davalı ile yapılan hizmet işlemi karşılığı alacaklarının tahsili yönünde yapılan takipte davacının davalıdan takibe konu alacaklarının bulunup bulunmadığı, varsa miktarı hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından davalı aleyhine —– alacak üzerinden icra takibinde bulunduğu , davalının itirazı ile takibin durduğu anlaşılmaktadır.
Davacı dava dilekçesinde davalıya ticari hizmet verildiğini, verilen hizmetlerin karşılığını alamadığını ,davalıdan cari hesap ekstresi nedeni ile alacaklı olduğunu iddia etmiştir.
Davalı ise davanın reddine karar verilmesini alacağı kabul etmediklerini savunmuştur.
İcra dosyası celp edilmiş ve yapılan incelemede davacı davasını 1 yıllık dava açma süresinde açtığı anlaşılmaktadır.
Taraflara ait uyuşmazlık yıllarına ilişkin vergi dairesi kayıtları celp edilerek dosya içerisine alınmıştır.
Davacının alacağının olup olmadığı hususunda tarafların ticari defterlerinin delil olarak dayanıldığı anlaşılmış ve mahkememizce taraflara ticari defterlerini incelemek üzere bilirkişi inceleme yaptırıldığı, davacı tarafın ticari defterlerini ibraz ettiği, davalı şirketin ticari defterlerini sunmadığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu/ Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması – Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2): “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3): “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.—– Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4): “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5): “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
Türk Ticaret Kanunu madde 64- (1):—– Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2): “Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketidir. Davalı taraf da bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.
Tüm Dosya Kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Davacı ile davalı arasında — tarihinde başlayan, sözleşmenin sona erme tarihinde— ——- tarafından sözleşmedeki koşullarına uygun olarak pazarlamasının yapıldığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının kayıtlarına göre –tarihinden— tarihine kadar ve bu tarih itibariyle davacı nezdinde davalının cari hesap ekstresinde —– bakiyesi verdiği, — kayıtları incelendiğinde, davalı şirketin davacının adına düzenlediği — faturanın, davalı tarafından —- kaydedildiği , davalı verilen süre içerisinde ticari defterlerini incelemeye sunmadığı anlaşılmaktadır. Davalının — kayıtlarına göre davacıya —– borçlu olduğu anlaşılmakla davalının itirazlarının kısmen haksız olduğu kanaatine varılmış, fazlası limit için alacağın davacı tarafından ispat edilemediği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.
Eldeki davada, dava konusu nakdi kredi alacağı likit (belirlenebilir) olup hükme esas alınan miktar üzerinden davacı yararına ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiştir—-
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2—- takip dosyasında takibe yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, duran takibin —- üzerinden ticari faizi ile DEVAMINA,
3-Asıl alacak olan 122.343,00-TL üzerinden hesaplanacak %20 icra-inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Karar tarihinde alınması gerekli 8.357,25 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.304,83 TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.052,42 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan başvuru gideri, tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.117,40TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre belirlenen 1.016,83 TL sini ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.304,83 TL harç gideri toplamı 3.321,66 TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 15.572,59TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve ret oranına göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —- Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/11/2021