Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1176 E. 2021/418 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/1176 Esas
KARAR NO : 2021/418

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 30/12/2019
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan davacı şirket ile davalı arasında gerçekleşen ticari ilişki çerçevesinde davalı tarafça müvekkili şirkete ——verildiğini, bu hizmet kapsamında sözleşmeye uygun olarak davalıya——–tarafından——– sağlandığını, bu kapsamda davalı tarafından kat edilen—- olarak — yapıldığını, fazla alınan——— herhangi bir geri ödeme yapılmadığını, işbu fazla ——–alımının — ilamsız icra takibi başlatıldığını, yapılan icra takibine haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kötü niyetli olarak itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu dermeyan etmiş, İstanbul Anadolu——– Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptaline, davalının %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşıldığından; HMK. m.128/1 uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamının davalı tarafından inkâr edildiği varsayılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının davalıdan tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptaline ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5. maddesinde Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra —–Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere —-mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya —– ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ————– göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
——-ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davacı, ——– olup tacir sıfatını haizdir. Davalı gerçek kişinin tacir olup olmadığının tespiti için ———- müzekkere yazılmıştır.
————–yazılan müzekkereye cevap verildiği, müzekkere cevabında ———- başladığı, gerçek ——-olduğu, ——– göre defter tuttuğu, ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Davaya dayanak icra takibi———-yılına ilişkindir. Huzurdaki ——–. Tarafların alacak ve —— tespiti için taraflara ticari defterlerini sunması için süre verilmiş ———— gerçek usûl gelir vergisi mükellefidir. Davalı ——esasına göre ticari defter tutmaya başlamıştır. Hâlböyleyken; icra takip ve dava tarihlerinde davalı HMK. m. 222 ve TTK. m. 83 kapsamında ticari defter tutmamaktadır.————öncesinde davalının —– bulunmadığının kabulü gerekir. Davalının -icra takibi ve dava tarihi itibariyle- işletme esasına göre tuttuğu defterin HMK. m. 222 ve TTK. m. 83 uyarınca ticari ———-olmadığının kabulü gerekir. Buradan hareketle; davacının bilirkişi incelemesi için ibraz ettiği ticari defterlerin -davalının ticari defteri bulunmadığından- delil vasfı olmayacaktır.
Öte yandan davalı, icra takip ve dava tarihi itibariyle tacir sıfatını da ——– yılından itibaren—— çerçevesinde ticari defter tutan davalının icra takip ve dava tarihinde de tacir olması gerekir ki bu durum eldeki davada gerçekleşmemiştir. Davalı tacir sıfatını haiz değildir.
Huzurdaki itirazın iptali davasının mutlak bir ticari dava olmadığı, nispi ticari davadan da bahsedebilmek için davacının ve davalının tacir olup uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesinden kaynaklanması gerektiği bu yönüyle davacının tacir sıfatını haiz bulunduğu ancak davalının (icra takip ve dava tarihi itibariyle) tacir sıfatı bulunmadığı, davalı tacir sıfatını haiz olmadığından nispi bir ticari davadan da bahsedilemeyeceği gözetilerek; bir uzmanlık Mahkemesi olan Asliye Ticaret Mahkemesinde somut uyuşmazlığın yargılamasının yapılamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak; somut uyuşmazlıkta Mahkememizin görevsizliğini, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu tespit etmek gerekmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114/1-c uyarınca görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usûlden reddine karar verilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-)Davaya bakmaya ————–Hukuk Mahkemesinin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli —- Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLECEĞİNE,
4-)Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı.