Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1167 E. 2022/152 K. 18.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/855 Esas
KARAR NO : 2022/80

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2020
KARAR TARİHİ : 17/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin davalı borçlu ile ticari ilişkilerinden dolayı cari hesap işlemlerinden doğan ödemelerinin yapılmadığını, söz konusu alacağın tahsili amacıyla görüşmeler yapıldığını, davalı tarafın ödemeden imtina etmesi sonucu icra takibi başlatıldığını, davalı itirazının alacağı geciktirmeye yönelik haksız ve kötü niyetli olduğundan itirazın iptalini talep etme zorunluluğu doğurduğunu belirterek davalı———– aleyhine 14/10/2020 tarihinde—— numaralı dosyasında icra takibi başlatıldığını, takip talebinde alacağın nedeni olarak cari hesaptan doğan —–tutarlı muhtelif faturadan kalan alacak bakiyesinin gösterildiğini, davacı———-asıl alacağın, icra giderleri vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren işleyecek ————- faiz oranı ile tahsili talebinde bulunduklarını, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini, davalının itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, davalın borçlunun yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı yanın %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Taraf teşkilinin usulüne uygun sağlandığı görüldü.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Müvekkilinin davacıya karşı hiçbir borcunun bulunmadığını, davacının faturalara dayalı bir alacağı olduğu iddia etmiş ise de davalı müvekkiline gönderilen herhangi bir faturanın bulunmadığını, bir mal ve hizmet alımının olmadığını, eğer var ise davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, davacının dava dilekçesinde belirttiği işlemiş faiz talebinin kabulü mümkün olmadığını zira müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, iddia olunan alacağın likit olmadığından müvekkilinin kötü niyetinden bahsedilemeyeceğinden icra inkar tazminatının kabulünün mümkün olmadığını, haksız ve dayanaksız açılan iş bu davanın reddi ile %100 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesinin ve yargılama ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, teknik bilirkişi ayrıntılı raporunda;
1)Davacı ve davalı tarafından dosya ekinde bulunan—– açılış ve kapanış tasdiklerinin süresi içinde yaptırıldığı, 6102 sayılı T.T.K. 64-65-66 Maddeleri hükümlerine göre gerekse HMK 222/3 maddesine göre sahibi lehine delil teşkil edebileceği değerlendirilmesinde bulunulmuştur.
2)Davacı şirket ile davalı şirket arasında herhangi bir hizmet sözleşmesi olmadığından, ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirildiği, takibe konu olan faturaların ve bu faturalara ilişkin ödemelerin defter kayıtlarında yer almış olması iki taraf arasında bir ticari ilişkinin mevcut olduğu,
3)Takibe konu olan fatura muhteviyatı hizmetin davalıya teslim edildiği ve fatura muhteviyatına veya bedeline davalı tarafından herhangi bir itiraz yapılmadığından dolayı 6102 sayılı T.T.K. 21/2 maddesine göre 8 gün içinde itiraz edilmeyen fatura muhteviyatının kabul edilmiş olduğu,
4) Davacı —— itibariyle davalı ———tutarında alacaklı olduğu ve bu tarihten sonra da davalı tarafından davacıya yapılmış bir ödeme kaydının bulunmadığını,
5) Davalı şirketin takip konusu faturalar muhteviyatı hizmeti alamadıkları veya bahsi geçen faturaların kendilerine tebliğ edilmediği şeklinde bir itirazın bulunmadığı bu sebeple bahse geçen fatura bedellerinin davacı tarafa ne şekilde ödendiğinin ispat külfetinin davalı tarafa ait olduğu,
6) Davacı şirketin davalıdan —— bakiye alacağı için takip tarihine kadar 2.400-TL işlenmiş faiz icra takip tarihi olan ——dava tarihi olan ——— tarihine kadar (Dava tarihinden sonraki faiz hakları saklı kalmak üzere) 129,76-TL avans faizi olmak üzere toplamda 16.881,92-TL alacaklı olduğu “hususlarında rapor takdim edildiği görüldü.
İtirazlar doğrultusunda teknik bilirkişiden ek rapor düzenlemesinin talep edildiği görüldü. Teknik bilirkişi ek raporunda özetle:
Sayın Başkanlığı’nızın ek incelemeye ilişkin ara kararında belirtiği üzere davalı vekillerinin —–toplandığı görülmekte olup her bir itirazı ayrı ayrı olarak değerlendireceğim.
Ancak,değerlendirmelere geçmeden önce, Sayın Mahkemenin kararında belirtilen —— belirtilerek davacının alacaklı olduğunun belirtildiği için bu çelişkinin ayrıntılı olarak açıklanması ‘’istenildiğinden dolayı yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde;
1-Davacı ile Davalının 2019 yılı sonu itibariyle incelenen açık hesap işlemlerinde mutabık kaldıkları ve davacı’nın da davalıdan —– olduğunu kök raporu ekinde sunulan açık hesap ekstresinde görüldüğü,
2- Davacı ile Davalının —— itibariyle incelenen açık hesap işlemlerinde, davacının davalıdan 14.352,16 TL. alacaklı olduğu,davalının ise davacı’ya 63.268,14 TL.borçlu olduğu kök raporu ekinde sunulan açık hesap ekstresinde yer aldığı,
2020 yılına ait açık hesap işlemlerinde doğan 48.915,98 TL.lik mutabakatsızlığın, Davalının faturalara karşılık yapmış olduğu ödemelerinin kendi ticari defter kayıtlarına almadığı tespit edilmiştir.
-Davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerin kendi ticari defter kayıtlarına almadığı tutarlar;
Tarih Banka adı Tutar
29.01.2020 ————
13.03.2020 ————-
24.07.2020 ————–
26.08.2020 6.000,00 TL.
10.01.2020 918,00 TL.
Kusurat farkı (-) 3,00 TL.
TOPLAM: 48.915,98 TL.
Netice olarak;
Yukarıda da görüleceği üzere,Davacı ve Davalının—- yıllarına ait açık hesap hareketlerinde ve aşağıda da belirtildiği üzere, davacı tarafından düzenlenen satış faturaları ile davalı tarafından düzenlenen iade faturalarının her iki tarafın ticari defter kayıtlarında eksiksiz olarak yer aldığı,—- formları ile aynı tutarda beyan ettiklerinin belirlendiği ANCAK,davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerin TİCARİ DEFTER kayıtlarında yer almadığının, kök rapor ekinde sunulan açık hesap hareketlerinde tespit edilmiştir.
Davalı vekilinin kök rapor’a yapılan itirazın değerlendirilmesinde ise;
1.Müvekkiline davacı tarafından bir fatura gönderilmediği gibi mal ve hizmetin de alınmadığına dair itirazlarının değerlendirilmesinde;
Davacının teslime konu olan mallarının —– nedeniyle düzenlenen faturalara ait malların teslim şeklinin irsaliyeli faturalarla teslim edildiği ve davalının tesellüm imzasının yer aldığı faturalara ait fotokopilerinin dava dosyasında mevcut olduğu,
Taraflar arasında ticari ilişkinin uzun yıllardan beri devam ettiği ve bu ilişkinin —–kadar sürdüğü görülmüştür.ancak davacı tarafından daha önce aynı şekilde tanzim edilen tüm irsaliyeli faturaların da davalı tarafından ticari defterlere kaydedildiği görülmüştür.
—-kararlarında,’’uzun yıllardan beri devam eden ilişkilerde,malın teslim edildiği kişinin yetkili olmamasına rağmen daha önceki zamanlarda aynı veya değişik kişilerden teslim almış ise zımnen yetkili kılındığı kabul edilmelidir.’’ der.
2.Davacıya ait faturaların davalıya tebliğ edildiğinin ispat yükünün davacıya ait olduğunu ve faturaların üzerinde müvekkilinin veya herhangi bir çalışanının imzası bulunmadığına dair itirazlarının değerlendirilmesinde;
Kök raporunda da açıkça belirtildiği üzere,
Davalının teslime konu olan malların düzenlenen —-malların teslim şeklinin irsaliyeli fatura ile teslim edildiği, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesine dayanılarak yayınlanan —- sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile fatura ve sevk irsaliyelerinin ayrı belgeler olarak değil, isteyen mükellefler açısından ‘————- belge olarak düzenlenmesi esası getirilmiştir. İrsaliyeli fatura,sevk irsaliyesi ve normal faturanın tüm özelliklerini kapsayan bir belge olması nedeniyle, hem sevk irsaliyesi hem de satış faturası değeri taşıyan belgedir.
Davacının kesmiş olduğu irsaliyeli faturalarda,malın tesliminde karşı tarafa verildiğinin teslim edenin imzası ile ve malı alan tarafın da irsaliyeli faturanın altındaki teslim alanın kaşesi ile alındığının belirlendiği açıkça görülmüştür.İrsaliyeli faturalarda ——- malların,satışa konu olan mallar olduğudur. Satışa konu olmayan mal teslimlerinde irsaliyeli fatura ile tesliminin mümkün olmaması gerekir.
—– muhtelif tarihli —— fatura düzenlenerek yapılan mal teslimlerinde müşterinin irsaliyeli faturayı imza karşılığı alıp almayacağı hk. yazısında;
‘———bölümünde açıklandığı üzere,teslim —– tamamlanması için malın gönderildiği yere mutlaka varması veya bu gönderme veya tevdi etmenin alıcının—– ulaşması da şart değildir.Alıcının bilgisi dışında dahi olsa,malın alıcı adına hareket eden bir kişiye mesela alıcının memuru veya vekiline veya gönderilmek üzere —–veya sürücüye tevdi halinde de teslim gerçekleşmiş sayılacaktır.’’
Buna göre, düzenlenen irsaliyeli faturalar alıcının ikametgah adresinde teslim edildiği ve —- açısından teslim gerçekleşmiş olacağından malın alıcıya değilde——–adresinde bulunan kişiye teslim edilmesi durumu değiştirmeyecektir.
3.Ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu bilirkişi raporunda ifade edilmişken,müvekkil lehine delil teşkil etmeyeceği yönündeki tespitinde anlaşılır tarafı olmadığına dair itirazın değerlendirilmesinde;
Kök raporunda da açıkça belirtildiği üzere,Davalının —- yılına ait ticari defter kayıtlarında ÖDEMELERE ait bir kısmının ticari defter kayıtlarında yer almadığından dolayı kayıtların birbirleri ile örtüşmediğ belirtilmiş idi.
HKM’nun 222. Maddesinin üçüncü bendinin son cümlesinde yer alan ‘’Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirlerinden ayrılamaz’’ ifadesi ile her iki taraf ticari defterlerini ibraz etmiş ve her ikisinin de kanuna uygun tuttukları,açılış ve kapanış onaylarının süresinde yapıldığı ve tüm defterlerin kendi içinde kayıtların birbirini doğruladığının tespit edilmesi halinde,ticari defterlerde hem lehine hemde aleyhine deliller varsa bunların birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
Buna göre,davalının ödeme kayıtlarının davacının ticari defterlerinde yer alması veya bir kısmının yer alması ile ödemeler açısından davacının ticari defterleri lehine delil olabileceği,
Zira,ticari defterin sahibi lehine delil olabilmesi için karşı tarafın kanuna uygun tuttuğu ticari defterinde aynı kayıtların olma şartına bağlandığına göre karşı tarafın ticari defterdeki ödeme kayıtları ispat yükü kendisinde olan tarafın(Davalı) ticari defterlerinde kayıtlı değilse hiç bir şey ifade etmeyecektir.
4.Müvekkilin ——- —-konusu faturaların yer almadığından dolayı mal ve hizmet alımının olmadığı için davacının davasını ispat edemediğine dair itirazın değerlendirilmesinde;
Kök raporda da belirtildiği üzere,davalı şirketin davacı şirketten almış olduğu mal ve hizmet alışlarına ait ———- dairesinden gelen ekli dökümanlarda dava dosyasında yer almadığı belirtilmiş idi.
Bu kere,—————————– gelen yazı ile ekli listede davalı şirkete ait ————- yıllarına ait ——dökümanların incelenmesi neticesinde;
-Davalı şirketin —– yılında Davacıdan toplam olarak ——– 270.578,00 TL. lik mal ve hizmet alışlarının—- yaptığı tespit edilmiştir olup, Davacının da davalıya yapmış olduğu tüm mal ve hizmet satışlarının—– formlarında AYNI TUTARDA beyan edildiği,
-Davalı şirketin —- yılında Davacıdan toplam olarak —- 25.772,00TL. lik mal ve hizmet alışlarının —- yaptığı tespit edilmiştir olup, Davacının da davalıya yapmış olduğu tüm mal ve hizmet satışlarının—– formlarında AYNI TUTARDA beyan edildiği,
Dolayısıyla,Davalı şirketin —- yıllarına ait davacıdan almış olduğu tüm mal ve hizmet faturalarının———- ile beyan edildiği tespit edilmiştir.
V-SONUÇ:
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davalı vekilinin itirazları üzerine yapmış olduğum ek inceleme ve değerlendirilmesi sonucunda 6100 sayılı HMK.m.266/c.2 ve 6754 sayılı Kanun m.3/3 gereğince hukuki tavsif ve nihai takdir tamamen Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, Kök raporuma ek olarak iş bu rapor’umu Yüce Mahkemenin takdirlerine saygıyla arz ederim. ” şeklinde rapor düzenlendiği görüldü.
DELİLLER
-Tarafların ——- formları,
-Bilirkişi teknik kök raporu ile ek raporu,
————– esas sayılı dosya aslı,
İnceleme ve Gerekçesi:
Dava; İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) talebine ilişkindir.
Davaya konu uyuşmazlığın tespiti; Taraflar arasında mevcut olduğu ileri sürülen ticari ilişki sebebiyle davacı tarafça davalı ile yapılan alım satım işlemi karşılığı alacaklarının tahsili yönünde yapılan takipte davacının davalıdan takibe konu cari hesap ekstresi ve fatura alacaklarının bulunup bulunmadığı, varsa miktarı hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
—– esas sayılı icra dosyası celp edilerek incelenmiştir.
Taraflara ticari defterlerini sunmak üzere ihtaratlı kesin süre verilmiş, davacıve davalı taraf ticari defter ve kayıtlarını sunmuştur.Davalı taraf defterlerini incelemeye sunmamış davaya cevap vermemiştir.
6100 sayılı HMK ; Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2):”Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3):”İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle: 22/7/2020 – 7251 sayılı Kanun md. 23) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4):”Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5):”Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
“Türk Ticaret Kanunu madde 64- (1): “(Değişik fıkra: 26/06/2012-6335 S.K./8.md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri —– hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur.———– oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2):”Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin,—– kopyasını, yazılı, —- ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme,—- olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirle, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketidir. Davalı taraf da bir —–olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.
Somut olayda davacı ve davalı arasında, ————- uzun süre devam eden ticari ilişki bulunduğu, davacının edimlerini yerine getirdiğini ve davalıdan bedelini alamadığını, cari hesaptan kaynaklı alacağının bulunduğunu iddia ettiği, davalının ise borca itiraz ettiği, ispat yükünün davalıda olduğunu beyan ettiği olayda, tarafların ticari defterleri incelenerek kök rapor ve ek rapor alınmış, alınan raporlarda, —-kayıtlarında eksiksiz olarak yer aldığı,—– ettiklerinin belirlendiği ancak,davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerin TİCARİ DEFTER kayıtlarında yer almadığı anlaşıldığı, tarafların defter ve kayıtları incelenmesi neticesinde davacının davalıdan 14.353,16 TL asıl alacak ve 2.400 TL işlemiş faiz olmak üzere takibin toplam 16.752,18- TL alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Alacağın likit (bilinebilir) mahiyette bulunduğu gözetilerek İcra İflas Kanunu madde 67/2 uyarınca asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi kararlaştırılmış olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
-Davalının——esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, 14.353,16 TL asıl alacak ve 2.400 TL işlemiş faiz olmak üzere takibin toplam 16.752,18- TL ve işleyecek faiz yönünden asıl alacağı takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle devamına,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde alınması gerekli 1.144,34-TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 202,33-TL harçtan mahsubu ile bakiye 942,01-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk —— arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan başvuru gideri, tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 961,50-TL yargılama giderinin ve davacı tarafça yatırılan başvuru harcı 54,40-TL, peşin harç 202,33-TL, vekalet harcı 7,80-TL toplam 264,53- TL’ nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ——esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 5.100,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı