Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1158 E. 2022/390 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/1158 Esas
KARAR NO: 2022/390
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 30/12/2019
KARAR TARİHİ: 08/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle ; Davalı —–günlü——- Şirketin azlık oyu sahibi müvekkilinin temsilcisinin talebi üzerine, gündemin finansal tabloların müzakeresiyle ilişkili olan ——müzakere edilmeksizin. TTK’nun 420. Maddesi uyarınca ertelendiğini, —– toplantının, —– günü yapıldığını ve müvekkilinin karşı oylarıyla yıllık faaliyet raporunun tasdik edilmesine———- ilişkin olarak özel denetçi tayini isteklerinin de reddine karar verildiğini, Anılan kararların hukuka aykırı olduğunu, aşağıda arz ettikleri ve muhterem Mahkemece belirlenecek nedenlerle söz konusu olağanüstü genel kurulda alınan kararların iptaline ve icrasının geri bırakılmasına karar verilmesi için, huzurdaki davanın açılmasının zorunlu olduğunu,—— kararlarının iptal nedenlerinin; —–raporunun gerçeğe ve şirket kayıtlarına aykırı olduğunu —- onaylanmasına ilişkin kararın Kanuna, Esas mukaveleye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu İbraya ilişkin olarak alınan kararın da Kanuna, Esas mukaveleye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu Huzur hakkı ödenmesine ilişkin olarak alınan kararın da Kanuna, Esas mukaveleye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu Şeklinde olduğunu, iptal gerekçelerine nedenlerinin aşağıda ayrıntılı olarak yer verildiğini, Yönetim kurulu faaliyet raporunun gerçeğe ve şirket kayıtlarına aykırı olduğu hususunda açıklamalar; ——- hesap dönemi —– faaliyet raporunun, eksik ve yanıltıcı olduğundan, müvekkilinin——– Maddesi uyarınca bir takım sorular yönelttiğini, ancak bu sorulara verilen cevapların hiç tatmin edici olmadığı gibi, Şirket iş ve işlemlerine de aykırı olduğunu,, Faaliyet Raporunun, itiraz konusu diğer genel kurul maddesi olan ve —– dönemine ilişkin finansal tabloların okunması, müzakeresi ve onaylanması ileilgili bulunan —— gündem maddesi ile birlikte değerlendirilmesini gerektiğini ve bu çerçevede TTK md. 437 vd. hükümleri uyarınca irdelenmesinin tüm ortaklar yönünden önemli olduğunu, bunun için de şirketin planlama – kontrol süreçleri ile birlikte yürütme – yönlendirme yönetim fonksiyonu dinamiklerine ilişkin analitik değerlendirmeye elverişli, özü yansıtan bilgilerin sunulmasının gerektiğini, —— ilgili bulunduğu yıla ilişkin finansal tabloların, o yıldaki gerçekleşmeleri yansıttığı veri iken, şirket yönetiminin faaliyet performansının değerlemesinde, dönem başında belirlenmiş gerek stratejik, gerekse taktik düzeydeki planlara dayalı olarak hedeflerle karşılaştırılması ve analizinin önemli olduğunu, Şirket defter ve kayıtları incelendiğinde de ortaya çıkacağı üzere. Raporun tamamen hatalı ve şirketin içinde bulunduğu duruma aykırı olduğunu, bu nedenle. ——onaylanmasına ilişkin kararın yasaya, esas mukaveleye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, ——– yöneltilen sorulardan —-yönetimle görevli kişilerden hariç olarak hiçbir icrai faaliyet göstermemişler midir ? Bunlar Şirketin hangi işleri ile ilgilidir? Bu işler nedeniyle kendilerine ücret verilmişse ne kadardır ?” şeklindeki sorularına karşılık, hazır —– kısa bir cevap verdiğini ve ayrıntılı cevabın —- içinde gönderileceğini belirttiğini, bunun üzerine taraflarına gönderilen.—– cevabın ilk bölümünün, “İlk olarak Şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilmektedir. Yönetim yetkileri devredilmemiştir. Bu itibarla icra da gözetim de yönetim kurulu tarafından gerçekleştirilmektedir. Ayrıca ilk soruya verdiğimiz yanıt çerçevesinde. Şirketin iç denetim mekanizmasının kurulması ve bu mekanizmaya işlerlik kazandırılması süreci devam etmektedir” şeklinde olduğunu, bu cevaba göre,——- mekanizmasının kurulmamış durumda bulunduğu ve işlemediğinin açık olarak beyan edildiğini,- Ancak—– başlıklı bölümünün——Şirketimizin iç denetim ve içkontrol faaliyetleri Türk Ticaret Kanunu md. 375/1-c ve ın.375/l-e hükümleri uyarınca yönetim kurulu tarafından yönetilmektedir” beyanının yer aldığını,- Bir yandan iç denetim mekanizmasının kurulmadığı ve işlemediği açıkça ikrar edilirken, diğer yandan——- beyanın ise gerçekle bağdaşmadığını, yönetenin, yönetim kontrolünü yapacağını, kendi kendine denetimin ise, denetim ilke ve standartlarına aykırı ve güvenilirlikten uzak olacağını, bu durumda ve Şirket Yönetim Kurulunca alenen kabul edildiği üzere, —– mekanizması olmayan Şirketin tek denetim organının en üst organı olan ——-Maddede hükmünün özde ‘‘finansal planlama için gerekli düzenin kurulması’’ görevinden bahsederken, 375/1-e hükmünün ise “Yönetim Kurulunun yönetimle görevli diğer kişilerin üst gözetiminden” bahsettiğini,- Yönetim Kurulunun cevaben beyanına göre, Yönetimle görevli kişilerin sadece Yönetim Kurulu üyeleri olduğuna göre, kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönergelere ve yönetim kurulunun talimatlarına uygun hareket edipetmediklerinin üst gözetiminin de bizzat yönetim kurulunca kendi kendilerine yapıldığını, diğer bir deyişle, genel kurulca yönetim kurul üyelerinin kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönergelere ve talimatlara uygun hareket etmediklerinin incelenmesi , tespiti ve buna göre karar verme görevlerinin ise alenen göz ardı edildiğini,- Ayrıca yine TTK md. 375/1-e uyarınca bir yönetim fonksiyonu olarak finansal planlama için gerekli düzenin kurulması görevinin yerine getirilmediğinin de —— alenen görülebildiğini, —— ilgili olarak lıangi finansal plana göre faaliyet gösterildiğine ilişkin hiçbir bilgi bulunmaz iken,——- ilgili olarak da hiçbir açıklamanın yer almadığını, – Yönetim kurulunun alenen iç denetim mekanizması kurulması ve işletilmesini sağlamayarak tüm şirket faaliyetlerinin tamamen denetimsiz kalmasını, “biz ne dersek ne yapsak odur” anlayışının hakim kılınmasını sağlamış bulunduğunu, bu durumun kabul edilemeyeceğini, İç denetim mekanizmasının olmadığının bizzat —- beyan edilen davalı şirkette faaliyetlerin ilerden gelip nereye gittiğinin güvencesinin ancak ve ancak özel denetim ile sağlanabilecek durumda olduğunu, —– denetim konusunda uzmanlık gerektirmeyecek kadar aleni olduğu görülen hususun, davalı şirket —–finansal tablolarının güvencesini sağlayacak nitelikte denetim dayanaklarından mahrum durumda bulunduğunu, bu sebeple özel denetim talebi ile ilgili her türlü kanuni başvuru ve dava açma haklarının saklı olduğunu, Huzurdaki dava kapsamında ise, gerek yukarıda belirttikleri gerekçeler gerekse bir sonraki maddede ayrıca açıklandığı üzere, eksiklikleri aleni durumdaki —- Raporunun, onaylanması ile ilgili oyçokluğu ile alınan genel kurul kararının, TTK hükümleri ve iyi niyet kurallarıyla bağdaşmadığından iptalinin gerektiğini, ———hükümlerine uygun olarak hazırlanmış olmasının gerektiğini, ancak, davalı şirketin —hükümlerine aykırı olduğunu—– aşağıdaki eksiklik, çelişki ve aykırılıkların olduğunu, “Geleceğe yönelik tahminlerin yıllık faaliyet raporunda belirtilmesi” başlıklı 5. Maddesine göre yer verilmesi zorunlu olan konularda hiçbir açıklama ve bilgi içermediğini, Şirket faaliyetleri ve faaliyetlere ilişkin önemli gelişmeler” başlıklı 11.Maddesinde sayılan bölümlerden, “g) Geçmiş dönemlerde belirlenen hedeflere ulaşılıp ulaşılamadığı, genel kurul kararlarının yerine getirilip getirilmediği, hedeflere ulaşılmamışsa veya kararlar yerine getirilmemişse gerekçelerine ilişkin bilgiler ve değerlendirmeler” başlıklı bölümü ile ilgili hiçbir bilgiye yer verilmediğini —— başlıklı 12. Maddesinde sayılan bölümlerden, “a”, “b” ve“d” bölümler ile ilgili hiçbir bilgiye yer verilmediğini, – “Riskler ve yönetim organının değerlendirilmesi” başlıklı 13. Maddesinde sayılan bölümlerden, “c” bölümü ile ilgili hiçbir bilgiye yer verilmediğini – —- arz edilen ve bilgi verilmesi ya da açıklama yapılması zorunlu olan somut konular ile ilgili bıı yükümlülüklerini, dolayısıyla da görevlerini alenen yerine getirmedikleri gibi raporun bütünü güvencesiz bir forınatta olduğunu, bir an için bu eksikliklerin giderilmesi halinde dahi güvence yoksunluğu, verilecek bilgi ve yapılacak açıklamaların ne kadar doğruyu ve gerçeği aktardığına da müvekkili tarafından endişe ile bakıldığını, Denetim güvencesinden, objektif açıklama ve dayanaklardan yoksun, ilgili
Yönetmelikte aleni olarak belirtilen zorunlulukların yerine getirilmediği —–genel kurul kararının, hakkaniyet ve iyi niyet kurallarına aykırılık ile birlikte ilgili hukuki düzenlemelere yukarıda belirtilen somut aykırılıkları sebebiyle iptalinin gerektiğini,—— onaylanmasına ilişkin kararın Kanuna, Esas mukaveleye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu hususunda açıklamalar—– eksik, hatalı ve gerçeğe aykırı olduğunu, aynı usulsüzlüklerin, —–hesap dönemi finansal tabloları bilanço ve kar-zarar hesapları için de mevcut olduğundan, bu yönde alınan kararın da iptalinin talep edilmesini —- Şirketin —-ait finansal tabloların onaylanması ile ilgili kararın iptalinin, aşağıda belirtilen sebeplere dayalı olarak tüm ortakların yararına olduğunu,1- Şirket Yönetimince finansal tabloların düzenlenmesi ile ilgili olarak uymaları zorunlu olan kanuni düzenlemelere aykırı tablolar düzenlenmiş ve genel kurula sunulmuş olması, 2- Dolayısıyla finansal tabloların, şirketin —- tarihli gerçek durumunu göstermiyor olması, 3- Gerçeği göstermeyen finansal tablolarda ancak özel denetim ile ortaya çıkarılabilecek diğer gizlenen hususların varlığı,- Davaya konu —- müvekkili adına —- yönlendirilen sorulara şirket vekilinin —— tarihli dilekçelerinde verilen cevapların, yukarıda ortaya koydukları sebeplerin mevcudiyetinin somut konutları niteliğinde olduğunu,- Şirketin —- yöneltilen sorulardan —- tarihi itibarıyla kıdem tazminatı yükü ne kadardır ? Karşılık hesaplarına niye yazılmamıştır ? Niye bu kalemler gizlenmektedir ?”şeklindeki sorularına,——-Maddesinde verilen cevabın; “Şirkette kıdem tazminatları, gerçekleştirildiği tarihte tahakkuk ettirilerek ilgili personele ödenmektedir. Kıdem tazminatı karşılığının, Vergi Usul Kanunu açısından kanunen kabul edilmeyen gider niteliği, bu karşılığın ayrılmamasına yol açmaktadır.” Şeklinde olduğunu,- Bu cevabın her şeyden evvel. Şirket yönetiminin, uymak zorunda oldukları tartışmasız bulunan—— hükümlerine dolayısıyla da —– aykırı olarak mali tabloları hazırladıklarının ikrarı niteliğinde bulunduğunu, – Yönetimin bu beyanının, mali tabloların şirketin —- tarihli gerçek mali durumunu göstermediğinin somut delillerinden sadece birisi olduğunu,—- alan değerleme hükümleri ve diğer vergi kanunları ile getirilmiş düzenlemelerin vergiye tabi karın tespiti yönünden uyulması zorunlu uygulamalar olduğunu, ancak ticari kazancın tespitinde unutulmaması gereken temel esasın ise, —- ver alan kavram ve ilkeler ile mali tabloların düzenlenmesi ve sunulmasına ilişkin esaslar çerçevesinde düzenlenecek mali tabloların tekliğinin değiştirilmez olduğu hususu olduğunu,——- Bölümünde yer alan düzenlemede belirtildiği üzere, bu düzenleme kapsamında bulunan işletmelerin, muhasebe sistemlerini de——–Tebliğ ve ekinde görülen kurallara uygun olarak yürüteceklerini, ancak vergiye tabi karın tespiti aşamasında vergi kanunlarında yer alan özel hükümleri göz önünde bulundurmak zorunda olduklarını, diğer bir anlatımla, bu düzenlemede yer alan kavram ve ilkeler ile mali tabloların düzenlenmesi ve sunulmasına ilişkin esaslar çerçevesinde düzenlenecek mali tabloların tekliğinin değiştirilmez olduğunu, işletmelerin söz konusu mali tablolardan hareketle vergiye tabi safi kazancın tespitinde, vergi mevzuatı uyarınca istenilen bilgileri sağlayacak şekilde düzenleme ve hesaplamaları yapacaklarını,——- halinde açıkladığını, söz konusu açıklamalar dikkate alındığında genel kıdem tazminatı yüklerinin —-gibi, o döneme ait kıdem tazminatı karşılıklarının da — dışında tutulamayacağının anlaşılacağını,- Buna göre kıdem tazminatlarının, —– uyarınca fiilen tahakkuku aşamasında vergi matrahından indirilmesi esası benimsenerek, ilgili döneme ait bu giderlerin, faaliyetlerden elde edilen ticari kazancın tespitinde göz ardı edilmesi ve sadece fiilen tahakkuk aşamasında doğmuş bir malivet-gider gibi düşünülmesi, muhasebenin usul ve esaslarına aykırı olduğunu, O halde davalı şirketin uymakla mükellef olduğu muhasebe usul ve esasları gereği kıdem tazminatlarına düzenli olarak karşılık ayrılmak suretiyle maliyetlere ya da dönem giderlerine katılması ve buna göre firma kârlılığının gerçekçi olarak tespit edilmesinin esas olduğu, – Şirket Yönetimince bu kanuni yükümlülüğe aykırı olarak finansal tabloların düzenlendiği bizzat kendi beyanları ile sabit olduğunu,
– Müvekkilinin öngörülerine göre,—–düzeyinde olduğunu, bu miktarda bir malivet- gider tutarının tamamen mali tabloların dışında bırakılmış olmasının—- onaya sunulan bilanço ve gelir tablosunun şirketin gerçek —– yılına ilişkin gerçek kâr-zarar durumunu göstermediğinin de somut kanıtlarından sadece bir tanesi olduğunu, vergi cezaları sebebiyle —- sorumluluğu ile ilgili her türlü kanuni başvuru ve dava haklarımızın saklı tuttuklarını, —–yöneltilen sorulardan —– açıklanmaya muhtaç olan bu borç —– kendi kusurlarından olmadığı konusunda detaylı, kanıtları ile açıklama bekliyoruz” şeklindeki sorumuza— tarihli dilekçesinin —-Doğması söz konusu olan, vergi borcu değil vergi karşılığıdır.—yılındaki ticari bilanço kârı—— Ancak ödenmemiş sermayenin faiz tutarı ve —- kapsamında ortaya çıkan kanunen kabul edilmeyen giderler nedeniyle —- zorunluluğu doğmuştur. Buna bağlı olanak net dönem sonucu—- zarara dönüşmüştür.” şeklinde olduğunu, – Bu cevabın gider ve borç karşılığı kavramlarının karıştırılması bir yana —- uymak zorunda oldukları tartışmasız bulunan —–aykırı olarak mali tabloları hazırladıklarının ikrarı niteliğinde olduğunu, Şirket vekillerinin bu aleni beyanına göre —- kabullerinin de mali tabloların şirketin —- tarihli gerçek mali durumunu göstermediğinin delillerinden bir diğeri olduğunu, a. Hesaplanan vergi borcu karşılığının Peşin Ödendiği bilançonun “Borç ve Gider Karşılıkları” hesap grubundaki hesaplardan anlaşılırken, bu yükümlülüğün—–kapsamında ortaya çıkan kanunen kabul edilmeyen giderler’ sebebiyle doğduğunu, hangisinin ne kadar olduğunun açıklanmadığını ve gizlendiğini, b. Eğer cevapta belirttikleri gibi “Ödenmemiş —-sebebiyle vergi borcu karşılığı hesaplanıp ödenmiş ise —— miktarı da dikkate alındığında, —- olduğu belirtilen ve ne kadar olduğu açıklanmayan tutarın kayıt dışında kaldığı, yani bilançoya yansıtılmadığının aleni olduğunu bu sebeple de bilançonun gerçek mali durumu göstermediğini, c. Şirket finansal tablolarının gerçeği yansıtmadığı ile ilgili değer çarpıcı beyanların ise —– kapsamında ortaya çıktığı belirtilen kanunen kabul edilmeyen giderler ile ilgili olduğunu, bu gider nasıl ortaya çıkmıştır? Bilançodan hangi varlık kalemleri silinmiş ya da varlık kalemleri eklenmiştir? Genel Kurula sunulan bilanço ve gelir tablolarının dipnotlarında muhasebenin temel kavramları gereğince açıklanması gereken bu hususta hiçbir bilgi bulunmadığı gibi ——da hiçbir açıklamanın yer almadığını ve — sordukları soruya dilekçeleri ile verilen cevapta da ilgili tutarlar ve kaynak sebeplerinin gizlendiğini, – Şirketin —– Maddesinde verilen cevabın —— yılında hizmet maliyetinde görülen bazı gider kalemlerinin —— yılında genel yönetim giderleri içinde gösterilmesinden ileri gelmektedir ve bu uygulama, muhasebe standartlarına uygundur ve dönem sonu kâr/zarar durumunu etkileyen bir niteliği bulunmamaktadır.” Şeklinde olduğunu, – Bu cevabın öncelikle şirket Yönetim kurulunun yıllar itibarıyla muhasebe kayıtları ile mali tabloları nasıl keyfi uygulamalar içinde bulunduğunu ve muhasebenin temel kavramlarından “Tutarlılık” ile “Tam Açıklama” kavramlarına uyulmadığını somut olarak ortaya koyduğunu, – Şirket mali tablolarının tüm faaliyetleri açıklıkla, doğru, şeffaf ve hesap verebilirliğe uygun olarak yansıttığını Şirket ortakları nasıl anlayacaklardır? Hangi yıldaki uygulama doğrudur? Davalı tarafın beyan ettikleri gibi —- yılındaki uygulama doğru ise bu durumda —— yılındaki uygulama doğru
değildir? Sorularının cevabının müvekkili tarafından bilinmesinin mümkün
Olmadığını, – özel denetim olmadan, objektif bulgular bulunmadan yani —– olması gerektiği gibi gerçeği göstermekten uzak olduğunu – Sadece bu sebeple dahi —- kararlarından—— alınan onaylama kararlarının iptalinin gerektiğini, – İbraya ilişkin olarak alınan kararın Kanuna, Esas mukaveleye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu hususunda açıklamalar ——- bir irade açıklaması olduğunu, —— konusu dönemdeki işlemlerini hukuka ve ortaklık açısından işin gereğine uygun bulunduğunu beyan ettiğini,—– bulunmakta, diğer yönden onları ilgili dönemlerdeki faaliyetleri sebebi ile sorumlu tutmayacağını açıklamak olduğunu, daha açık bir ifade ile, ibra kararının, yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk ve benzeri bir dava açılmasının önünde engel yarattığını, – ancak yukarıda belirtildiği üzere şirketin faaliyet raporu ve finansal tablolarının gerçeği yansıtmadığını, tam aksine yasal düzenlemelere aykırılık içermekte olduğunu – Örneklemek gerekirse——- itibarıyla ulaştığı miktar, müvekkilinin öngörüsüne göre, en azından ——olduğunu ve bu miktarın mali tabloların dışında bırakıldığını, dolayısıyla, bilanço ve gelir tablosunun, şirketin gerçek——– yılına ilişkin gerçek kâr-zarar durumunu da göstermediğini, bu ve sair durumların, müvekkilinin ortağı olduğu şirketin vergi cezaları ile karşılaşmasını oldukça olası kıldığını ve böyle bir durumda ödenecek cezaların sorumluluğunun elbette yönetim kurulu üyeleri olacağını, – Ancak, faaliyet raporu ve finansal tabloların gerçeğe ve yasaya aykırı olmasına rağmen alınan ibra kararı kaldırılmaz ise, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluktan kurtulacağını, şirket ortaklarının şirket zararını üstlenmek zorunda kalacağını, bu nedenle ibraya ilişkin kararın iptalinin gerektiğini, —– ödenmesine ilişkin olarak alınan kararın Kanuna, Esas mukaveleye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu hususunda açıklamalar——-görüşülmesi esnasında, müvekkilinin vekili tarafından da belirtildiği üzere, Faaliyet Raporunda yönetim kurulu başkan ve üyelerinin huzur hakkı ve ücret toplamının —– olduğunun belirtildiğini, Aynı faaliyet raporunda, şirketin zararının da—— olduğunun belirtildiğini, – Görüldüğü üzere Şirketin zararının sebebi, kötü yönetiliyor olması dışında, ortak yöneticilerine huzur hakkı adı altında örtülü kâr transferi yapılması olduğunu, Müvekkilini, aileden ve şirketlerden uzaklaştıran yönetici ortakların, hem davalı şirkette hem de davalı şirketin iştiraklerinde kâr dağıtmamak için fahiş oranlarda ücret ve huzur hakkı belirlemekte, genel kuruldaki çoğunluk bunu sağladığı için, şirketlerin ortağı olan müvekkili, şirketten hiçbir gelir elde edememekte olduklarını, – Netice itibarıyla, dava konusu Genel Kurulda çoğunluk hisselerinin kontrolünü elinde bulunduran —– diğer ortakların, kendilerine azımsanmayacak bir oranda huzur hakkı verilmesini sağladıklarını, böylelikle, çoğunluğun azınlıkta kalanları ne şekilde mağdur ettiğinin ortaya çıktığını, alınan kararın bu nedenle iptalinin gerektiğini, – Genel kurulda alınan ve iptali talep edilen kararların uygulanmasının geri bırakılmasını talep ettiklerini, TTK.’nun “Kararın yürütülmesinin geri bırakılması” başlıklı 449. Maddesinde, “Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aklıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.” hükmü yer almakta olup, dava konusu —— alınan kararların hukuka aykırı olması ve bundan sonra Şirket’in ortakların menfaatine göre değil, aile içi husumet gözetilerek yönetileceğinin açık olması ve bu durumun Şirket’i zarara uğratacağı çok muhtemel olduğundan, dava konusu kararların uygulanmasının geri bırakılmasını talep etmelerinin zorunlu olduğunu belirterek; —- uygulanmasının geri bırakılmasına——– TTK 445. madde uyarınca kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırılığı nedeniyle iptaline, —–Yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı Şirkete tahmiline karar verilmesini talep ederek huzurdaki davayı açmışlardır.3. DAVALININ CEVABI Davalı tarafından huzurdaki davaya cevap olarak sunulan —– dilekçede özetle Dava konusu genel kurul toplantısının, —- yılına ilişkin ertelenen—- toplantısı olduğunu, davacının yıllık faaliyet raporunun onanması——- İlk olarak yıllık faaliyet raporunun, TTK. m. 515 uyarınca dürüst resim ilkesine uygun olarak düzenlendiğini, Davacı tarafın, yıllık faaliyet raporunun eksik ve yanıltıcı olduğu yönünde beyanda bulunmakla birlikte, davacının eksikliğin ve hatanın hangi noktalarda oluştuğu konusundaki açıklamalarının isabetsiz olduğunu, hazırlanan yıllık faaliyet raporunun, —- Belirlenmesi Hakkındaki Yönetmeliğin belirlediği tüm unsurları taşıyan, açık, tereddüde mahal vermeyen, tüm verileri finansal tablolardaki finansal bilgilere dayandıran bir rapor olduğunu, davacının, “planlama- kontrol süreçleri ile birlikte yürütme- yönlendirme, yönetim fonksiyonu dinamiklerine ilişkin analitik değerlendirmeye elverişli, özü yansıtan” bir faaliyet raporuna dair beklentilerinin tamamının, bu raporla karşılandığını,- Buna ek olarak davacının iddialarının aksine, davacının ayrıntılı sorularına olduk çok kapsamlı bir içerikle yanıt verildiğini, davacının genel kurulda yönelttiği tüm soruların genel kurul tutanağında belirtildiği üzere yazılı olarak yanıtlandığını ,müvekkili şirket tarafından davacı ——— tarihli bildirimiyle tafsilatlı olarak bilgi iletildiğini, ve davacı pay sahibinin bilgi alma hakkı eksiksizce ve layıkıyla karşılandığını,- Ancak davacı, müvekkil şirket tarafından sunulan cevaplara ilişkin itiraz ve beyanlarını, faaliyet raporunun onaylanması kararının iptali talebine birer gerekçe olarak ileri sürdüğünü, davacının bu iddialarının yersiz ve haksız olduğunu, söz konusu iddialara cevaplarının aşağıdaki şekilde sunduklarını,- Davacı tarafça, müvekkil şirketin —–tarihli bildiriminin ikinci sayfasında yer alan “İç denetim faaliyetleri ve iç kontrol süreçleri, halihazırda yönetim kurulu tarafından yürütülmektedir. Bununla birlikte, —— kurumsal yönetim anlayışı doğrultusunda yapılandırılması ekseninde, iç denetim ve kontrol mekanizmalarının oluşturulması süreci devam etmektedir. Diğer yandan, söz konusu mekanizmalar kurulmadan önce de, Şirket’in tüm faaliyetleri, yönetim kurulu tarafından TTK md. 375/1 hükmüne uygun bir şekilde üst gözetime tabi tutulmaktadır.” cevabı nedeniyle; faaliyet raporunun ——– uyarınca yönetim kurulu tarafından yönetilmektedir.” beyanının gerçekle bağdaşmadığı ileri sürüldüğünü, davacının iddiasının aksine her iki beyanın da birbirini teyit eder nitelikte olduğunu, müvekkili şirkette yönetim yetkisinindevredilmediğini, şirketin yönetim kurulu tarafından yönetildiğini, yasal mevzuat uyarınca bağımsız denetime tabi olmayan müvekkili şirketin iç denetim komitesi oluşturma yükümlülüğünün de yasal olarak mevcut olmadığını, TTK’nın kabul ettiği sisteme göre, halka açık olmayan ——- açısından iç denetim komitesinin kurulmasının zorunlu olmadığı ve ihtiyari olduğunu, müvekkili şirketinde yasal yükümlülüğü olmamasına rağmen iç denetim mekanizmasının kurulmasını arzu ettiğini ve bu yönde çalışmalarını sürdürdüğünü, ayrıca, TTK m. 375 yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkilerini tayin ettiğini, müvekkili şirketin faaliyet raporunda yönetim kurulunun TTK m. 375 uyarınca faaliyetini yürüteceği ifadesinin hukuka aykırı hiçbir yönünün bulunmadığını, bilakis TTK’nın ilgili hükmünü onaylar nitelikte olduğunu – Davacının dava dilekçesinin dördüncü sayfasında——- raporunun eksik, çelişkili ve aykırılıklar olduğunu belirttiğini, bu iddianın haksız ve gerçeğe aykırı olduğunu, buna karşı cevaplarının aşağıya çıkartıldığını, a. “Geleceğe yönelik tahminlerin yıllık faaliyet raporunda belirtilmesi” başlıklı 5. maddesine göre yer verilmesi zorunlu olan konularda hiçbir açıklama ve bilgi içermemektedir” Halbuki, hazırlanan yıllık faaliyet raporu, ——— belirlediği tüm unsurları eksiksiz bir şekilde barındırdığını, geleceğe yönelik tahminlerin de ilgili kısımlarda yönetim kurulu tarafından açıklandığını, örneğin, müvekkili şirketin hazırladığı faaliyet raporunun E- Finansal Durum başlıklı bölümün birinci alt başlığında ““Gelecek dönemde şirketimizin karlılığının arttırılması hedeflenmektedir”-, ikinci alt başlığında ise şirketin gidişatının değerlendirilmesi için ayrıntılı karşılaştırmalı bir tablo pay sahiplerinin bilgisine sunulduğunu, Geleceğe İlişkin Tahminler bölümünde yer verilecek açıklamaların dürüst resim ilkesine uygun olması gerektiğini, ekonominin belirsiz durumu karşısında pay sahiplerine afaki açıklamalar sunmak yerine, doğru ve dürüst bir şekilde şirketin gidişatını gösteren bilgiler sunmak daha doğru ve yasanın ruhuna uygun bir yaklaşım olduğunu, b. Şirket faaliyetleri ve faaliyetlere ilişkin önemli gelişmeler” başlıklı 11. Maddesinde sayılan bölümlerden “g) Geçmiş dönemlerde belirlenen hedeflere ulaşılıp ulaşılamadığı, genel kurul kararlarının yerine getirilip getirilmediği, hedeflere ulaşılamamışsa veya kararlar yerine getirilmemişse gerekçelerine ilişkin bilgiler ve değerlendirmeler” başlıklı bölümü ile ilgili hiçbir bilgiye yer verilmemiştir” müvekkili şirketin hazırladığı faaliyet raporunun ilgili başlığının cevabının ——-yılında, şirket faaliyetinden kar elde etmiştir. Ancak, vergi ve yasal yükümlülükler karşılığı nedeniyle ortaya net dönem zararı çıkmıştır” şeklinde verildiğini,—– ilgili hiçbir bilgiye yer verilmemiştir” müvekkili şirketin hazırladığı faaliyet raporunun —— başlığının cevabının Şirketimiz bu faaliyet yılını zararla kapamış olsa dahi finansal yapısı oldukça güçlüdür. Zarar, açıklandığı üzere vergi ve yasal yükümlülükler karşılığından ileri gelmektedir. Gelecek dönemde şirketimizin karlılığının arttırılması hedeflenmektedir” şeklinde verildiğini, diğer yandan, müvekkili şirketin hazırladığı faaliyet raporunun ilgili———Vergi Usul Kanunu ’na uygun olarak düzenlenmiş olup aşağıda pay sahiplerimizin Şirketimizin gidişatının değerlendirebilmesi için karşılaştırmalı bir tablo sunulmaktadır” olarak verildiğini, ayrıca, müvekkili şirketin hazırladığı faaliyet raporunun ilgili —— cevabının ise “Finansal yapı, malvarlığının korunması ilkesine ve dürüst resim ilkesine uygun bir şekilde korunmaktadır ve açıklanmaktadır. Şirketin finansal yapısının iyileştirilmesi için alınması gereken herhangi bir önlem bulunmamaktadır” şeklinde verildiğini, d. “Riskler ve yönetim organının değerlendirilmesi’’ başlıklı 13. Maddesinde sayılan bölümlerden “c” bölümü ile ilgili hiçbir bilgiye yer verilmemiştir” müvekkili şirketin hazırladığı faaliyet raporunun ilgili “e” başlığının “Şirketimiz bünyesinde riskin erken saptanması ve yönetimi amacıyla bir komite oluşturulmamıştır. Bu komitenin işlevleri, yönetim kurulu tarafından üstlenilmektedir” şeklinde verildiğini, açıklanan tüm bu nedenlerle davacının faaliyet raporunun gerçeğe aykırı, hatalı ve eksik olduğu yönündeki iddiasının somut bir karşılığının bulunmadığını,——— onaylandığını, davacının “faaliyet raporundaki usulsüzlüklerin kâr-zarar hesapları için de mevcut olduğu, şirket yönetimince finansal tabloların düzenlenmesi ile ilgili olarak uymaları zorunlu olan kanuni düzenlemelere aykırı tablolar düzenlendiği ve genel kurula sunulduğu, dolayısıyla finansal tabloların, şirketin —— tarihli gerçek durumunu göstermediği, gerçeği göstermeyen finansal tablolarda ancak özel denetim ile ortaya çıkarılabilecek diğer gizlenen hususların varlığı” iddiası ile bu kararın da iptalini talep ettiğini, – Davacı tarafın, ısrarla, “genel kurulda alınan kararların geçerliliği” meselesiyle, genel kurulda bilgi alma amacıyla yönelttiği soruları birbirine karıştırdığını, davacının bilgi alma hakkının ayrı, genel kurul kararının iptalini talep etme hakkının ayrı olduğunu, davacının aktif bilgi alma haklarının, her genel kurulda karşılandığından, huzurdaki genel kurul kararının iptali davasında incelenmesi gereken hususun; alınan kararların kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun olup olmadığı olduğunu, davacının genel kuruldaki sorularının davalı şirket yetkilileri tarafından——- alan bildirimle karşılandığını ve cevaplanmış durumda bulunduğunu, verilen cevaplardan da anlaşıldığı üzere, şirketin mali durumunun bilançoya gereği gibi yansıtıldığını, davacının doğruluğunu sorguladığı bilanço kalemlerinin de yine şirket yetkilileri tarafından gerekçelendirildiğini, ancak davacının, müvekkili şirket tarafından sunulan cevaplara ilişkin itiraz ve beyanlarını, finansal tabloların onaylanması kararının iptali talebine birer gerekçe olarak ileri sürdüğünü, bu iddialara karşı cevaplarını aşağıda sunduklarını, a. Kıdem Tazminatları Hakkında Davacının, müvekkili şirketin ——- tarihli bildiriminin 28. maddesinde yer alan “Şirkette kıdem tazminatları, gerçekleştirildiği tarihte tahakkuk ettirilerek ilgili personele ödenmektedir. Kıdem tazminatı karşılığının. Vergi Usûl Kanunu açısından kanunen kabul edilmeyen gider niteliği, bu karşılığın ayrılmamasına yol açmaktadır.”’ cevabını, davalı şirketin ——, dolayısıyla —– aykırı olarak mali tabloların hazırladığının ikrarı olarak kabul ettiğini, Davacının, ——değerleme hükümlerine ilişkin düzenlemelerin vergiye tabi karın tespiti yönünden uyulması gerektiğini, ticari kazancın tespitinde tekdüzen muhasebe sisteminde yer alan esaslara göre mali tabloların tekliğinin değiştirilemez olduğunu, —– göre genel kıdem tazminatı yüklerinin bilanço ve gelir tablosu dışında bırakılamayacağını, kıdem tazminatlarının —- uyarınca fiilen tahakkuku aşamasında vergi matrahından indirilmesi esasının benimsenmesinin, muhasebenin usul ve esaslarına aykırı olduğunu,——olduğunu, bu miktarda bir maliyet-gider tutarının tamamen mali tabloların dışında bırakılması nedeniyle bilanço ve gelir tablosunun şirketin gerçek öz varlık tutarını yansıtmadığını, ——- yılına ilişkin gerçek karzarar durumunu göstermediğini ileri sürdüğünü, kıdem tazminatının finansal tablolara aktarılmasında ilgili mevzuata ve muhasebe usul ve esaslarına hiçbir aykırılığının olmadığını, kıdem tazminatlarının, işverenlerin yasal yükümlülüğü olup, gerek ——düzenlemelerde, gerekse muhasebeye ilişkin tüm standartlarda, ödenen kıdem tazminatlarının bilançoda ve diğer finansal tablolarda nasıl konumlandırılacağının
çıkça belirlendiğini, kıdem tazminatları için karşılık ayrılıp ayrılmayacağı meselesinin de bu minvalde olduğunu, müvekkili şirketin finansal tablolarında bu yönden hiçbir yasaya aykırılık mevcut olmadığını,
— Hakkında davacı tarafın, müvekkili şirketin —– tarihli bildiriminin —-
er alan “Doğması söz konusu olan; vergi borcu değil vergi karşılığıdır. Şirketin—- Ancak ödenmemiş sermayenin faiz tutarı ve—– vergi karşılığı ayrılması zorunluluğu doğmuştur. Buna bağlı olarak net dönem sonucu, —— hükümlerine, dolayısıyla
ekdüzen—–esaslarına aykırı olarak mali tabloların hazırladığının
krarı olarak kabul ettiğini, davacının, ödenmemiş sermayenin faiz karşılığı olduğu b
elirtilen ve ne kadar olduğu açıklanmayan tutarın kayıt dışında kaldığını, bilançoya yansıtılmadığının aleni olduğunu, —-
ıkan kanunen kabul edilmeyen giderlerin nasıl ortaya çıktığını, bilançodan hangi
arlık kalemlerinin silinip/eklendiğini bilinmediğini ileri sürdüğünü, müvekkili davalı şirketin mali durumunun finansal tablolara gerçeğe ve kanuna uygun bir şekilde yansıtıldığını, ödenmemiş sermayenin faizlendirilmesi ile ilgil tüm uygulamaların TTK. m. 480 vd. hükümleri gereğince gerçekleştirildiğini yapılan işlemin de Vergi Usul Kanunu’na ve muhasebe standartlarına uygun olduğunu
ca. Genel Yönetim Giderleri Hakkında davacı tarafın, müvekkili şirketin —- bildiriminin—–Ortada bir gider artışı yoktur. Söz konusu fark giderlerin sınıflandırılmasından kaynaklanmıştır; — hizmet maliyetinde görülen bazı gider kalemlerinin —– yönetim giderleri içinde gösterilmesinden ileri gelmektedir ve bu uygulama, muhasebe standartların uygundur ve dönem sonu kâr/zarar durumunu etkileyen bir niteliği bulunmamaktadır.” cevabını, davalı şirket yönetiminin keyfi uygulamalar içinde olduğunun ve muhasebenin temel kavramlarından tutarlılık ile tam açıklama kavramlarına uyulmadığının kanıtı olarak kabul ettiğini, davacı tarafın hangi uygulamanın doğru olduğunu bilmediklerini, —- uygulama doğru ise,bu durumda —- yılındaki uygulamanın doğru olmadığını, özel denetim olmadan anlaşılmasının mümkün olmadığını, davalı şirket gelir tablosunun brüt satış karı ve faaliyet karı bölümlerinin —– gerçeği göstermediğini ileri incelikle huzurdaki davanın genel kurul kararlarının iptal talebiyle ikame
dildiğini, davacının özel denetim talebinin gerçekleştirilmesine veya
artışılmasına hizmet edemeyeceğini, ikinci olarak, davalı şirket tarafından yapılan u
ygulamanın mevzuata ve muhasebe usul ve esaslarına uygun olduğunu, genel yönetim giderleri başlığı altında yer alan giderlerin; bu başlık altında yer almasının, tamamen Vergi Usul Kanunu ve ikincil mevzuat gereği olduğunu, bu
edenle davacının bahsettiği usulsüzlüklerin temelinin bulunmadığını,
—Numaralı Karar Yönünden (İbra Kararı)
Davaya konu genel kurulun 5. maddesinde, yönetim kurulu üyeleri —–alışmalarından dolayı ibra edilmeleri yönünde karar alındığını, davacının, davalı şirketin faaliyet raporu ve finansal tablolarının gerçeği yansıtmadığını, bu nedenle şirketin vergi cezaları ile karşılaşmasının olası olduğunu ve böyle bir durumda sorumluluğun yönetim kurulu üyelerinde olduğunu ileri sürerek kararın iptalini talep ettiklerini,
ilk olarak ibra kararının, faaliyet döneminde görev yapan hiçbir yönetim kurulu üyesinin oy kullanması söz konusu olmaksızın yapılan oylamada alındığını, bu itibarla, alınan kararın TTK. m. 436/2 hükmüne uygun olduğunu, ikinci olarak, davacının faaliyet raporuna ve finansal tablolara ilişkin iddialarının haksız ve yersiz olduğunun yukarıda gerekçeleri ile birlikte açıklandığını, bu yüzden davacının ileri sürdüğü iptal sebeplerinin somut bir karşılığının bulunmadığını, davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin görevlerini, TTK ve ilgili mevzuat hükümleri uyarınca özenle ve dikkatle yerine getirmekte olduğunu, şirkete zarar verebilecek her türlü iş
e eylemden kaçındıklarını, dolayısıyla ibra kararının hukuka uygun olduğunu, bu
edenle iptalini gerektirir fiili veya hukuki hiçbir sebebin bulunmadığını,
—- Numaralı Karar Yönünden (Huzur Hakkının Tespiti)
——numaralı karar ile, yönetim kurulu üyelerine sırasıyla —– huzur hakkı ödenmesi kararlaştırıldığını, davacı taraf bu oranda huzur hakkı verilmesinin dürüstlük Kurallarına aykırı olduğunu iddia ve iptalini talep ettiğini, Şirketin sermayesinin, hacmi ve faaliyetleri düşünüldüğünde takdir olunan huzur hakkı son derece olağan olduğunu, benzer hacimdeki bir holdingin yöneticilerinin alacağı ortalama bir demenin de önemli ölçüde altında olduğunu, şirket yönetiminin gerektirdiği yetenekler ve talep ettiği mesai dikkate alındığında, orta-alt derece bir yönetici
tekabül eden miktarların yüksek olmadığını ve mevcut şartlar altında son derece hakkaniyetli olduğunu, şirket yöneticilerinin alacağı bu ödemelerin şirketin güncel mali durumu da dikkate alınarak olması gerekenin çok daha altında belirlendiğini, nu nedenlerle kararın iptalini gerektirir hiçbir sebebin olmadığını, Kararların uygulanmasını geri bırakmayı gerektiren herhangi bir sebebin olmadığını, Genel kurul kararlarının uygulanmasının geri bırakılmasının, ihtiyati tedbir iteliğinde olduğunu, bu sebeple TTK m. 449 ile birlikte HMK hükümlerinin de Uygulamada dikkate alınmasının gerektiğini, HMK m. 389 uyarınca ihtiyati tedbir, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde
dilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle eleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde verilebileceğini, İptali talep edilen genel kurul kararları arasında, uygulanması hâlinde şirketi ciddi bir zarara uğratacak herhangi bir kararın olmadığını, davacının bu yönde somut bir iddiasının da olmadığını, yine elde edilmesi zorlaşacak bir hakkın varlığından da bahsedilemeyeceğini, ihtiyati tedbir talep edilmesini gerektirir ciddi bir durumun söz konusu olmadığını, buna ek olarak, davacının haklılığını ispat edemediğini, genel kurul kararlarının iptali yönündeki iddialarını somutlaştıramadığını, davacının sunduğu bilgi, belge ve ispat vasıtaları ile kararların neden iptal edilmesi gerektiğinin ortaya konulamadığını, bu çerçevede ihtiyati tedbirin şartlarının oluştuğundan bahsedilemeyeceğini, açıklanan nedenlerle davacının kararların uygulanmasının geri bırakılması yönündeki talebinin reddinin gerektiğini belirterek huzurdaki davanın reddi ile yargılama giderleri ve ücret vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu ——- toplantısı olduğunu, davacının yıllık faaliyet raporunun onanması ——dair kararların iptalini talep ettiğini, söz konusu iddialara cevaplarını aşağıdaki şekilde sunduklarını, —- uyarınca dürüst resim ilkesine uygun olarak düzenlendiğini, Davacı tarafin, yıllık faaliyet raporunun eksik ve yanıltıcı olduğu yönünde beyanda bulunmakla birlikte, davacının eksikliğin ve hatanın hangi noktalarda oluştuğu konusundaki açıklamalarının isabetsiz olduğunu, hazırlanan yıllık faaliyet raporunun, —– Yönetmeliğin belirlediği tüm unsurları taşıyan, açık, tereddüte mahal vermeyen, tüm verileri finansal tablolardaki finansal bilgilere dayandıran bir rapor olduğunu, davacının, “planlama- kontrol süreçleri ile birlikte yürütme yönlendirme, yönetim fonksiyonu dinamiklerine ilişkin analitik değerlendirmeye elverişli, özü yansıtan” bir faaliyet raporuna dair beklentilerinin tamamının, bu raporla karşılandığını kapsamlı bir içerikle yanıt verildiğini, davacının genel kurulda yönelttiği tüm soruların genel kurul tutanağında belirtildiği üzere yazılı olarak yanıtlandığını, müvekkili şirket tarafından davacı—–bildirimiyle tafsilatlı olarak bilgi iletildiğini, ve davacı pay sahibinin bilgi alma hakkı eksiksizce ve layıkıyla karşılandığını, müvekkil şirket tarafından sunulan cevaplara ilişkin itiraz ve beyanlarını, faaliyet raporunun onaylanması kararının iptali talebine birer gerekçe olarak ileri sürdüğünü, davacının bu iddialarının yersiz ve haksız olduğunu, davaya konu genel kurulun 5. Maddesinde , yönetim kurul üyeleri —– yılındaki çalışmalarından dolayı ibra edilmeleri yönünde karar alındığını, davacı, davalı şirketin faaliyet raporu ile karşılaşmasının olası olduğunu ve böyle bir durumda sorumluluğunun yönetim kurulu üyelerinde olduğunu ileri sürerek kararın iptaline karar verilmesini talep ettiğini, faaliyet döneminde görev yapan hiç bir yönetim kurulu üyesinin oy kullanması söz konusu olmaksızın yapılan oylamada alındığını, bu itibarla alınan karar TTK m. 436/ 2 hükmüne uygun olduğunu, ikinci olarak davacının faaliyet raporuna ve finansal tablolara ilişkin iddialarının haksız ve yersiz olduğu yukarıda gerekçeleri ile birlikte açıklandığını, davacının ileri sürdüğü iptal sebeplerinin somut bir karşılığının bulunmadığını, şirketin güncel mali durunu dikkate alınarak olması gerekenin çok daha altında belirlendiğini, bu nedenlerle kararın iptalini gerektirir hiçbir sebep olmadığını, iptali talep edilen genel kurul kararları arasında uygulanması halinde şirketi ciddi bir zarara uğratacak herhangi bir olmadığını, keza davacının bu yönde somut bir iddiası da olmadığını, elde edilmesi zorlaşacak bir hakkın varlığından da bahsedilemez olduğunu, ihtiyati tedbir talep edilmesini gerektirir ciddi bir durum söz konusu olmadığını, buna ek olarak alacaklının haklılığının ispat edilemediğini, zira genel kurul kararlarının iptali yönündeki iddiaları somutlaştırılabilmiş dahi olmadığını, davacının sunduğu bilgi , belge ve ispat vasıtaları ile kararların neden iptal edilmesi gerektiğini, ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını, davacının kararlarının uygulanmasının geri bırakılması yönündeki talebinin reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir .
DELİLLERİN GEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Mahkememiz tarafından davacı vekilinin sunmuş olduğu dava dilekçesi ve tüm deliller incelenmiştir.
Mahkememizde açılan işbu dava ;—- tarihinde yapılan—- karar —– toplantısında alınan —- numaralı kararların iptali istemine ilişkindir.
Davacı yanın, dava konusu gelen kurul kararlarının uygulanmasına ertelenmesi talebi yönünden, Mahkememizce davalı şirketin yönetim kurulu üyelerine TTK 449 maddesi gereği ihtarlı tebligat çıkarıldığı,———- tarafından beyanlarını içerir dilekçe sunulduğu, mahkememizce—– tarihli ara kararı ile iptali istenilen——icrasının durdurulmasına ilişkin talebin reddine karar verilmesi istenildiği ve mahkemece genel kurul kararlarının icrasının dava sonuna kadar durdurulması isteminin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememiz tarafından taraf delilleri toplandıktan sonra , —– tevdi edilerek rapor alınmak üzere dosya kendisine tevdi edilen bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen;—- bilirkişi raporunda özetle; Davalı şirketçe incelemeye ibraz edilen — yasal defterlerin tasdikle ilgili yükümlülüklerinin kanuni sürelerinde yerine getirildiğini Davacı taraf huzurdaki dava ile ortağı olduğunu davalı şirketin—- maddelerin iptalini talep ettiğini, —-faaliyet raporunun dava dilekçesinde belirtilen bazı eksiklikleri içerdiği görülse de davacı tarafça davalıya sorulan sorulara verilen cevaplarla bu eksikliklerin genel olarak giderildiğinin görüldüğünü, ——-huzur hakları yönünden yapılan incelemeler neticesinde, —- kurulunda belirlenen huzur hakkı ücretlerinin genel kurul tarihinden sonraki dönemlerde ödenmek için belirlenmekte olduğundan, şirketin önceki yıllar uygulaması ve bazı iştiraklerinin olması, emsal işletmelerdeki yönetim kurulu ücretleri göz önünde alındığında belirlenen huzur hakkı ücretlerinin kadri marufunda olduğu kanaatinde olduğumuzu Davalı şirketin kıdem tazminatı karşılıklarını mali tablolara yansıtmadığını, söz konusu karşılıkların etkisinin dönem mali tablolarında görülmediğini, Kıdem tazminatı karşılığı ayrılması hususunun 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ihtiyari olduğu ve ödenmedikçe vergi matrahının hesabında gider olarak dikkate alınmadığını, ancak TTK 69/1 de yıl sonu mali tabloların —– uyularak düzenlenmesi gerektiğini, düzenlenmesi ve kıdem tazminatları hususlarının düzenlendiğini, —— standartta da kıdem tazminatlarının ödendiği tarihte değil dönemsellik ilkesi gereği her mali tablo döneminde hesaplanması gerektiği belirtildiğinden takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere davalı şirketin mali tablolarının kıdem tazminatlarının dönemsel karşılıklarının yansıtılması gerektiği kanaatine varıldığını, Yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde davalı şirketin de iç denetim mekanizması kurulması yönünde olumlu kanaat sahibi olduğu ancak bu aşamada henüz kuruluş işlemlerinin tamamlanmadığını anlaşılmakla davalı tarafça bu yönde hangi girişimin yapıldığını ve ne tür aksiyonlar alındığı hususunda bir bilgiye ulaşılamadığını, Davalı şirkette faaliyet sonucu olarak —- tutarında ticari kar var iken bu tutara toplam —- tutarındaki kanunen kabul edilmeyen giderler eklendiğinde davalı şirketin kurumlar vergisi matrahının —- tutarında kurumlar vergisi hesaplandığı, söz konusu vergi karşılığı ayrıldığında davalı şirkette —-olarak gerçekleştiği, —-sayılı yasa kapsamında davalı şirketin —— tutarındaki alacağın tahsil edilmeyerek7143 sayılı yasa kapsamında gider yazılarak aktifin azaltılması ve şirketin ticari kazancının bu tutar kadar azaltılmasının ortaklık hukuku yönünden ticari hayatın olağan gerekleriyle örtüşmediğini, davalı şirket yönetim kurulunun söz konusu alacağı tahsil etmeyerek 7143 sayılı yasa kapsamında aktiflerden tenzil ettiği hususunda faaliyet raporunda herhangi bir açıklamanın yer almadığını, 7143 sayılı yasada ortak alacağının tenzil edilmesi hususunda yapılan işlemde vergisel düzenlemeler yönünden hükümler içerdiğini, ancak borç/alacak yönünden TBK, TTK yönünden bir düzenleme yapılmadığı Netice itibariyle yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde kıdem tazminatı karşılığı ayrılması ve ortak——- olan alacak tutarının 7143 sayılı yasa kapsamında aktiflerden tenzil edilmesi hususlarının mali tablolara etkisi çerçevesinde sayın mahkeme kıdem tazminatı karşılığının ayrılması ve ortaktan alacakla ilgili yapılan işlemin iptali yönünde kanaate varılması durumunda sayın mahkemenin takdirine göre —– kararlar yönünden iptalinin gerekebileceği, iptali gereken herhangi bir maddenin olmadığı yönünde rapor tanzim edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.Dosyamızda alınan rapora karşı tarafların beyan ve davalı yanın itiraz dilekçeleri sunmuş olduğu görüldü.Tarafların beyan ve itirazları doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına yer olmadığı yönünde değerlendirme yapılmıştır.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede;
Davacı şirket ortağı işbu davada —– faaliyet yılına ait ——– alınan kararlardan ——- nolu kararların, TTK 445. Maddesi gereğince kanuna anasözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılığı nedeni ile iptali ve iş bu kararların TTK449. Maddesi uyarınca uygulanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, ———– iptali;
——- alınan kararların iptali 6102 sayılı TTK.nın 445 ve 446. Maddesinde düzenlenmiş olup, TTK 445. Maddesi gereğince, 446. Maddede belirtilen kişiler tarafından kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden itibaren ——- içerisinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde davanın açılabileceği düzenlenmiştir.
Davacıların davalı şirketin ortakları olduğu ve TTK 446. Maddesi gereğince dava açma hakkı sahibi oldukları, davanın— tarihinde yapılan —— tarihinde 3 aylık yasal süresi içerisinde açıldığı tartışmasızdır.
Mahkememiz tarafından deliller toplandıktan sonra dosya kendilerine tevdi edilen bilirkişi kurullarından ilk dosya kendisine tevdi edilen —— tevdi edilerek, dava konusu genel kurul kararlarını dosyada mevcut delillere göre, yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırılık sebebi ile iptali koşullarının oluşup oluşmadığı, kararların nitelik itibari ile usulüne uygun olarak alınıp alınmadığı, genel kurulu organ sıfatıyla yetkisi kapsamında kararlar olmadığını, bu kararlar ile öngörülen hususların genel kurul tarafından yönetim kuruluna talimat niteliğinde bulunduğunu, bu nedenle eşit işlem ilkesine aykırı olmadığı gibi organ olarak yönetim kuruluna talimat niteliğinde verilen kararların iptalinden söz edilemeyeceği belirtilmiştir.
Mahkememizce itirazlar üzerine alınan ve bilirkişiler —— tarafından tanzim edilen —– günlü raporda özellikle,
“Davalı şirketin kıdem tazminatı karşılıklarını mali tablolara yansıtmadığını söz konusu karşılıkların etkisinin dönem mali tablolarında görülmediği,Kıdem tazminatı karşılığı ayrılması hususunun 213 sayılı Vergi Usul Kanunlerine göre ihtiyari olduğu ve ödenmedikçe vergi matrahının hesabında gider olarak dikkate alınmadığı, ancak TTK 69/1 de yıl sonu mali tabloların —- uyularak düzenlenmesi gerektiği düzenlenmesi ve kıdem tazminatları hususlarının düzenlendiği ——- kıdem tazminatlarının ödendiği tarihte değil dönemsellik ilkesi gereği her mali tablo döneminde hesaplanması gerektiği belirtildiğinden takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere davalı şirketin mali tablolarının kıdem tazminatlarının dönemsel karşılıklarının yansıtılması gerektiği kanaatine varıldığı,
Yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde davalı şirketin de iç denetim mekanizması kurulması yönünde olumlu kanaat sahibi olduğu ancak bu aşamada henüz kuruluş işlemlerinin tamamlanmadığı anlaşılmakla davalı tarafça bu yönde hangi girişimin yapıldığı ve ne tür aksiyonlar alındığı hususunda bir bilgiye ulaşılamadığı, Davalı şirkette faaliyet sonucu olarak — tutarında ticari kar var iken bu tutara toplam — kanunen kabul edilmeyen giderler eklendiğinde davalı şirketin ——– —- tutarında kurumlar vergisi hesaplandığı, söz konusu —-ayrıldığında davalı şirkette —— oranında ortağı olan —–yasa kapsamında gider yazılarak aktifin azaltılması ve şirketin ticari kazancının bu tutar kadar azaltılmasının ortaklık hukuku yönünden ticari hayatın olağan gerekleriyle örtüşmediği, davalı şirket yönetim kurulunun söz konusu alacağı tahsil etmeyerek 7143 sayılı yasa kapsamında aktiflerden tenzil ettiği hususunda faaliyet raporunda herhangi bir açıklamanın yer almadığı, 7143 sayılı yasada ortak alacağının tenzil edilmesi hususunda yapılan işlemde vergisel düzenlemeler yönünden hükümler içerdiği, ancak borç/alacak yönünden TBK, TTK yönünden bir düzenleme yapılmadığı,
Sonuç olarak, kıdem tazminatı karşılığı ayrılması ve ortak——-alacak tutarının 7143 sayılı yasa kapsamında aktiflerden tenzil edilmesi hususlarının mali tablolara etkisi çerçevesinde sayın mahkeme kıdem tazminatı karşılığının ayrılması ve ortaktan alacakla ilgili yapılan işlemin iptali yönünde kanaate varılması durumunda sayın mahkemenin takdirine göre — yılı olağan genel kurul toplantısında alınan—- kararlar yönünden iptalinin gerekebileceği ” tespit edilmiş olup bilirkişi kurulu raporunun dosyadaki bilgi ve deliller ile uyumlu olduğu Mahkememizce benimsenmiştir.
Bu nedenle dava konusu ertelenen ve —– tarihinde yapılan genel kurulda alınan yıllık faaliyet raporunun onaylanması, bilanço ve kar zarar hesaplarının kabulü ve yönetim kurulu üyelerinin ibrası yönünde alınan kararların faaliyet raporu ve finansal tabloları gerçeği yansıtmadığı, davalı şirketin işçilere ödediği kıdem tazminatı karşılıklarının mali tablolara yansıtmadığı, bu nedenle söz konusu kıdem tazminatlarının karşılıklarının 213 sayılı VUK hükümlerine göre, kıdem tazminatı karşılığı ayrılması ihtiyari olduğu ve ödenmedikçe vergi matrahı hesabında gider olarak gösterilmese de TTK 69 /1 maddesi gereğince yıl sonu mali tablolarının, —- nolu standart gereğince, kıdem tazminatlarının ödendiği tarihe göre değil dönemsellik ilkesi gereği her mali tablo döneminde hesaplanması gerektiği ve bunların davalı şirketin mali tablolarında dönemsellik karşılıklarının yer alması gerektiği, 7143 sayılı yasa gereğince davalı şirketin —- oranında ortağı olan—-kapsamında gider olarak yazılması kapsamıyla şirket aktifin azaltılmasının ortaklık yönünden ticari hayatın olağan gerçekleri ile bağdaşmadığını,—– söz konusu alacağı tahsil etmeyerek mali tabloları olumsuz etkilediğinden, kıdem tazminatının karşılığın ayrılmaması ve ortaktan alacak yapılan, alacakla ilgili işlemin objektif iyi niyet kuralları ve şirket ortaklar arasındaki eşit işlem kuralları ile bağdaşmadığı mahkememizce benimsenmekle, mali tablolara ilişkin ve faaliyet raporlarına yönelik alınan kararların ve sonuç itibari ile şirket yönetiminin ibrasına yönelik kararın alındığı genel kurulun —- kararlarının iptali gerektiği mahkememizce benimsenmiş, —- nolu yönetim kurumuzun hakları yönünden alınan kararın şirketin mali yapısı, şirketin önceki yıllar uygulamaları ve bazı içtihatlar olması ve emsal işletmelerdeki yönetim kurulu huzur hakkı ödemeleri ile uyumlu olduğuna ilişkin bilirkişi raporu ve dosya kapsamındaki deliller dikkate alınarak —– kararın kanun, anasözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı bir yönünün bulunmadığı, kararların genel kurul toplanış ve karar yeter sayısı ile uyumlu alındığı ve iptali istenen kararlar yönünden şeklen davacı yanın muhalefet şerhinin usulüne uygun olarak vermiş olduğu Mahkememizce benimsenmekle, davanın kısmen kabulü ile —– nolu karar yönünden iptal isteminin reddine ilişkin aşağıdaki gibi sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Hüküm : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının Mahkememize açtığı davalı şirketin —– nolu kararın iptaline ilişkin talebin KISMEN KABULÜ ile,
a-)—- KARARLARININ İPTALİNE
-)7 nolu genel kurul kararının İPTAL KOŞULLARI OLUŞMADIĞINDAN REDDİNE,
2-)Karar ve ilâm harcı olan 80,70-TL harçtan peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
3-) Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler madde 13/1 ve A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
-) Davalı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler madde 13/1 ve A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-)Davacı tarafça yatırılan 88,80-TL harç toplamı, bilirkişi, posta, tebligat gideri 3.315,00-TL olmak üzere toplam 3.403,30-TL yargılama giderinden davayı kabul – ret oranı dikkate alınarak toplam 850,84U-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK. madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içeresinde ——istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.