Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1118 E. 2022/924 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/1118 Esas
KARAR NO : 2022/924

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2019
KARAR TARİHİ : 27/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının—- ettiğini ve farklı zamanlarda müvekkili olan davacı şirkete — ettiğini, ancak davacı şirketin fatura ve sevk irsaliyeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde , davalının müvekkiline teslim etmediği halde, teslim edilmeyen miktarlar üzerinden fatura tanzim ettiği ve fatura bedellerinin davacı tarafından davalı yana ödendiğinin tespit edildiğini, sevk irsaliyelerinde teslim edildiği görülen miktarlar ile fatura edilen miktarlar arasındaki—- edildiğini, ayrıca —– yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, davalı tarafından ihtarnameye herhangi bir cevap sunulmadığını,—– numaralı ihtarnamesi ile bu kez teslim edilen malların teslim- tesellüm belgesi,—–değerlendirmeleri, mal kabul belgeleri istenmiş ise de; davalı tarafça bu ihtarnameye de cevap verilmediğini, davalı aleyhine—— —- sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, itiraz edilmesi nedeni ile takibin durduğunu, arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmadığından , HMK 128/1 uyarınca davacının iddia ettiği vakıaları inkar ettiği varsayılmıştır.
——– Esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
—-son tutanağı dosya içerisinde mübrezdir.
6100 sayılı HMK Madde 222- 1)Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle: 22/7/2020 – 7251 sayılı Kanun md. 23) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
6102 sayılı TTK Madde 64-(1)(Değişik fıkra: 26/06/2012-6335 S.K./8.md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve—– hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2)Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin——— şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.
Madde 83- (1)Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, —— olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Ticari defterler ve sahibi lehine delil olabilme koşulları, 6100 sayılı HMK madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı TTK madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir. Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
6100 sayılı HMK. 222/1. Maddesi ve 6102 sayılı TTK 83/1. Madde uyarıca ticari uyuşmazlıklarda Mahkeme re’sen ya da taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan hükümler çerçevesinde değerlendirme yapıldığında; Tarafların tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin —- tarihli tarihli ara kararı ile 6100 sayılı HMK 222. Madde kapsamında taraflara 2018-2019 yıllarına ait ticari defterlerini sunmaları için iki haftalık süre verilmiş, ticari defterler sunulduğunda ticari defterler üzerinde HMK 278/3 maddesi dikkate alınarak yerinde inceleme yetkisi Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye verilmiş, davalı şirket yönünden—– Ticaret Mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiş —— bilirkişinin tarafların iddia ve savunmaları kapsamında varsa alacak ve borç kalemlerinin tespiti ve hesaplanması hususlarında rapor tanzim etmesine dair karar verilmiştir.
Mahkememizin ——- tarihli celse ara kararı gereği;—— tarafından tanzim edilen raporda özetle;”… A- Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden; Davacının 2018-2019 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin —- onaylı beratlarının süresinde alındığı, TIK ve VUK hükümlerine uygun tutulduğu, Raporun 4.a.2 kısmında açıklandığı üzere davalı taraf defter & belge ibraz etmediğinden defter ve hesap incelemesinin yapılamadığı, B- Davacı Alacağı Yönünden: tacir olan davacının ticari defterlerinin incelendiği usulüne uygun tutulduğu, dava konusu açık hesap alacağını oluşturan faturanın kendi defterlerinde kayıtlı olduğu, haricen tarafına sunulan davacı faturaları ve işbu faturalar kapsamında düzenlenen sevk irsaliyelerinin yapılan incelermesinde, faturalardaki ürün miktarının daha yüksek miktarda yazıldığı, aradaki farklar tespit edilerek yapılan hesaplama sonucu keşide edilen, davacının gerçekte teslim almadığı mallara ilişkin tanzim ettiği faturanın hesaplama ile örtüştüğü, böylelikle davacının 29.04.2019 takip tarihi itibariyle mezkur faturadan bakiye kalan —– alacağı talep edebileceği, C- Faiz: dava konusu açık hesap alacağını oluşturan faturanın —– numaralı ihtarnamesi ile davalıya gönderildiği, ihtarname ve faturanın — tarihinde davalıya tebliğ edildiği, ihtarname tebliğ tarihinde alacağın muaccel olduğu, işbu kabule göre davacının açık hesap alacağına ihtarname tebliğinden takip tarihine kadar — belirlenen “—göre 243,48 TL işlemiş faiz hesaplandığı, ancak taleple bağlılık gereği 83,97 TL takip öncesi işlemiş faiz talep edebileceği, Sayın Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen Davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması temerrüt faiz oranının önceden taraflar arasında imzalanan sözleşmenin belirlenmemiş olması nedeniyle, takip sonrasında hükmolunan asıl alacağı için 3095 s.k 2/2 gereği reeskont faiz isteyebileceği, Takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, dosyanın mevcut delil durumuna göre Davacının; Davalı tarafından— doşyasına yapmış olduğu itirazın hükmolunacak davacı alacağı yönünden iptalini isteyebileceği, icra inkâr tazminatı ve sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı…” belirtilmiştir.
Tanzim edilen rapor taraflara tebliğ edilmiştir.
Davalı şirketin uyuşmazlığa konu ticari yıllara ait ticari defter ve kayıtları üzerinde — bilirkişi marifeti ile inceleme yapılmak üzere — Mahkemesine talimat yazılmış, talimat Mahkemesi olan —talimat sayılı dosyasından davalı adına çıkarılan ihtaratlı tebligata rağmen verilen kesin süre içerisinde ticari defter ve kayıtların sunulmaması ve bulunduğu yerin bildirilmemesinden bahisle talimatın bila ikmal iadesine karar verilerek Mahkememiz dosyası iade edilmiştir.
İcra dosyanın incelenmesinden; Davacı tarafından——-tarafından süresi içinde icra müdürlüğünün yetkisine, borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz ederek takibi durdurduğu, huzurdaki davanın— toplam alacak üzerinden harçlandırılarak yasal süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK 114/1. maddesinde dava şartları tek tek düzenlenmiş olup, 114/2. Maddesinde “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” denilmiştir.
İtirazın iptali davaları da HMK 114/1 maddesinde belirtilen genel dava şartları yanında; Geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması, Borçlunun geçerli bir itirazının bulunması, Davanın süresinde açılmış olması, Hukuki yarar bulunması, Takibi geçersiz kılacak diğer sebeplerin bulunmaması şeklinde özel dava şartlarına tabidir. Bu nedenle, İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptâli davalarında mahkemenin yetkisine itiraz edilsin yada edilmesin, mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın incelenmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın;
6. maddesinde; (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya—–davanın açıldığı tarihteki —-mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.
10. Maddesinde; Sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği,
Yetki sözleşmesi başlıklı 17. Maddesinde ise;” (1) Tacirler —– kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklinde düzelenmiştir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. (Değişik madde: 03/07/1940 – 3890/1 md.) maddesinde ise; “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunacağı, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takipte yetkili olacağı, düzenlenmiştir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinde; Borcun ——- tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirleneceği, aksine bir anlaşma yoksa, para borçlarının, alacaklının ödeme zamanındaki ——— edilebileceği düzenlenmiştir.
Bu kapsamda her ne kadar davalı tarafından HMK 6. Madde kapsamında icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmiş ise de; Taraflar arasında yetki sözleşmesi bulunmadığı, davacı——– olduğu, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, 6100 sayılı HMK 10 ve TBK 89. Madde kapsamında icra müdürlüğünün uyuşmazlıkta yetkili olduğu anlaşılmakla icra müdürlüğünün yetkisine yönelik davalı itirazının — celsede reddine karar verilmesi ile uyuşmazlığın esasına yönelik inceleme yapılması gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamından; Taraflar arasında mal alım-satıma ilişkin ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından huzurdaki dava ile davalı tarafından teslim edilmeyen miktarlar üzerinden fatura tanzim edildiği, fatura bedellerinin davacı tarafından ödendiği, sevk irsaliyelerinde teslim edildiği görülen miktarlar ile fatura edilen miktarlar arasındaki —— bulunduğu ve bedelin davalıya ——- tarihli fatura ile fatura edildiği ileri sürülerek bakiye fatura alacağının konu edildiği icra takibine yönelik davalı itirazının iptali talep edildiği,
Davalı tarafından icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazda bulunulduğu, gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere 6100 sayılı HMK 10 ve TBK 89. Madde kapsamında icra müdürlüğünün uyuşmazlıkta yetkili olduğu anlaşılmakla icra müdürlüğünün yetkisine yönelik davalı itirazının — celsede reddine karar verildiği,
Mahkememizce taraflara ait ticari defter ve kayıtların incelenmesine karar verildiği, davalı tarafa HMK 222. Madde ihtarının usulüne uygun yapılmasına karşın ticari defter ve kayıtların sunulmadığı, Mahkememizce re’sen alınan bilirkişi raporu ile davacı tarafa ait ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulduğu ile alacağa konu faturanın davacı taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, fatura ve sevk irsaliyelerinin incelenmesinde, faturalardaki ürün miktarının daha yüksek miktarda yazıldığı, fatura edilen miktarlar arasındaki —- farkı bulunduğu, aradaki farkın davacı tarafından gerçekte teslim almadığı mallara ilişkin tanzim ettiği fatura miktarı ile örtüştüğü ile davacının bu faturadan bakiye 2.757,36 TL asıl alacağının bulunduğunun ve ihtarname ve faturanın 12.11.2018 tarihinde davalıya tebliğ edildiği dikkate alınarak 243,48-TL işlemiş faiz hesaplandığı, alınan bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla Mahkememizce benimsendiği; tüm dosya kapsamı, alınan bilirkişi raporu, takip konusu alacağın bakiye fatura bedeline ilişkin olduğu da dikkate alındığında davacının 2.757,36-TL asıl alacak ile taleple bağlı kalınarak 83,97-TL takip öncesi işlemiş faiz talep edebileceğinin tespit edildiği, tespit edilen alacağın icra takibine konu edilen alacak kalemleri ile örtüştüğü, dosya kapsamında aksi yönde başkaca bir delilin bulunmadığı, alacak likid ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacak üzerinden %20 tutarında icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)Davalının—— Esas sayılı takibe yaptığı itirazın İPTALİNE, asıl alacağa takip talebindeki talebi aşmamak kaydıyla ticari temerrüt faizi uygulanmasına, takibin takip talebindeki diğer koşullar ile DEVAMINA,
3-)Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacağın %20’si tutarında olan 551,00-TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile —-bütçesinden ödenen — arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-)Karar ve ilâm harcı olan 194,09-TL harçtan peşin alınan 44,40 -TL harcın mahsubu ile bakiye 10.877,98-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-)Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan —–vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-)Davacı tarafça yatırılan 95,20-TL harç ve 1.500,30-TL bilirkişi, posta, tebligat gideri olmak üzere, toplam 1.595,50-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı HMK.m.341/2 uyarınca miktar itibariyle kesin olarak verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı.