Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1076 E. 2020/517 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/1076 Esas
KARAR NO: 2020/517
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/12/2019
KARAR TARİHİ : 08/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan şirketçe —- tarihli ve — numaralı irsaliyeli fatura ile —-bedel ile davalı firmaya teslim edildiğini, davalı şirket tarafından teslim edilen küptaş bedeli için — ödeme yapıldığını, borcun geri kalanının ödenmediğini, bu nedenle davalı aleyhine—– dosyasında icra takibine başlandığını, itiraz edilmesi nedeni ile takibin durduğunu ileri sürmüş itirazın iptali ile takibin devamına, davalının haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiği takip konusu alacağın %20’si tutarında icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının haksız ve dayanaksız davasının reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Huzurdaki dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
—-tarihli davacı ve davalı vekillerinin hazır bulunduğu ön inceleme duruşmasında, davacı ve davalı tarafa ait ——— yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtlarının ibrazına karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu / Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması – Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2): “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3): “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
(4): “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5): “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
Türk Ticaret Kanunu madde 64- (1): “(Değişik fıkra: 26/06/2012-6335 S.K./8.md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2): “Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Davalı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir. Öte yandan, davacı ve davalı tacirler arasındaki uyuşmazlıkta; tarafların ticari defter içerikleri yargılamaya esas alınacaktır.
Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın birer ticaret şirketi olduğu, tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf da tacir olduğundan ticari defter içerikleri yargılamaya esas olacaktır.
Ara karar uyarınca, davacı taraf ticari defterlerini bilirkişi incelemesi için ibraz etmiş olup davalı taraf ticari defterlerini ibraz etmemiştir.
Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir BA-BS formları ilgili vergi dairesinden celp edilmiştir. —– celp olunan belgelere göre; — yılında davalı şirket BA formunda davacı şirketten yaptığı mal alımını —— bildirmiştir.
Mahkememizce tarafların —- yıllarına ait ticari defterleri üzerinde Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye inceleme yaptırılmasına karar verilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir (SMMM) bilirkişi ——–tarafından düzenlenmiş bilirkişi raporu Mahkememize ibraz edilmiştir. Mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle; “…Davacı ve davalı arasında yazılı sözleşmenin bulunmadığı ve tarafların cari hesaba dayalı olarak çalıştıkları, davacı şirketin —- yılına ait yasal defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında yapıldığını, kapanış tasdikinin yapılmadığı, — yılı sonunda yazdırılan yevmiye defteri ile Defteri Kebir de tasdik yaptırılan sayfa sayısından fazla muhasebe kaydı olması sebebi ile tasdiksiz arka sayfalara da muhasebe kayıtlarının işlenmiş olduğu—- yılına ait kapanış maddesine rastlanmadığı, davacı yasal defterlerinde ihtilafa konu — tarihli 1 adet fatura bedeli olan —-kayda girdiği, davalı yanca söz konusu fatura karşılığı — tarihinde —- ödeme gerçekleştirildiği, davalı yana fatura içeriği mal tesliminin yapılmış olduğu, bu durumun davalıya ait BA formlarından da anlaşıldığı, davacı yanca yasal süresinde ya da sonrasında söz konusu faturaya itirazda bulunulmadığı,— tarihli faturanın —sonra tebliği ile kesinleştiği düşünüldüğünde — asıl alacak için toplamda —- faiz istenebileceği…’ belirtilmiştir.
Ticari defter içeriği, dosyaya sunulu bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği kül halinde düşünülüp değerlendirildiğinde; Davalı taraf vekille temsil edildiği ön inceleme duruşmasında verilen ara karara rağmen ticari defterlerini bilirkişi incelemesine sunmamıştır. Bilirkişi incelemesi için defter sunmayan davalı taraf, davacı tarafın ticari defter içeriğini kabul etmiş sayılmalıdır. Öte yandan davalı, davacının gönderdiği faturayı ve aldığı malı BA formuyla vergi dairesine bildirmiştir. Herhangi bir mal veya ürün satın almayan tacirin, satın almadığı mal veya ürünü vergi dairesine bildirmesi hayatın olağan akışına aykırı kabul edilmelidir. Buradan hareketle; taraflar arasında bir ticari ilişki olduğu, davalının davacıdan —- bedelli mal satın aldığı, davacının bu hususu ticari defterine kaydettiği, bilirkişi raporuyla anılan durumun tespit edildiği, icra takibinde faiziyle birlikte davacının — talep ettiği, taleple bağlılık ilkesi uyarınca her ne kadar alacak —- olsa da faiziyle birlikte— üzerinden davanın kabulü gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
İcra takibinde davacı, faturadan kalan asıl alacak olarak—-talep etmiştir. Davacının alacağı olduğu, işbu alacağın ticari defter ve BA-BS formların kapsamında likit —–muayyen- mahiyette bulunduğu gözetilerek; İcra İflas Kanunu madde 67/2 uyarınca asıl alacak ——üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi kararlaştırılmış olup davanın tarafı olan tacirler arasındaki ticari ilişkinin ticari iş niteliğinde olduğu gerçeği karşısında takibin ticari faiziyle devamına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)—– takip dosyasında takibe yapılan itirazın İPTALİNE, duran takibin 6.520,41-TL üzerinden ticari faiziyle DEVAMINA,
3-)Asıl alacak olan 5.000,80-TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-)Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-)Karar ve ilâm harcı olan 445,41-TL harçtan peşin alınan 85,41-TL harcın mahsubu ile bakiye 360-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-)Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080-TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-)Davacı tarafça yatırılan 136,21-TL harç ve 600-TL bilirkişi ücreti, 12-TL posta- tebligat gideri olmak üzere, toplam 748,21-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK. madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde —–Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 08/12/2020