Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1053 E. 2020/234 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/1053 Esas
KARAR NO: 2020/234
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ :31/10/2019
KARAR TARİHİ : 09/07/2020
Mahkememize —— Asliye Hukuk Mahkemesinin ——- karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilen dava dosyası mahkememiz esasına kaydı yapılarak yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıların malik ve sürücüsü oldukları —- plakalı aracın ——— tarihinde trafik kazasına neden olduğunu, kaza sonrasında müvekkil şirkete —— olan —- plakalı araçta hasar meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda davalı sürücünün kusurlu olduğunu, müvekkili şirketin kazada meydana gelen hasar nedeniyle ekspertiz raporuna dayanarak ——- tutarındaki miktarın davalının sigortacısından tahsil edildiğini, bakiye ——— davalılardan talep edildiğini ancak ödenmediğini, hasar bedelinin tahsili için ——İcra Müdürlüğünün ——–esas sayılı dosyada ilamsız takip başlattıklarını ancak davalıların haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu iddia ederek takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
——-Asliye Hukuk Mahkemesinin———— sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderildiği görüldü.
Mahkememiz duruşması için taraf teşkilinin sağlandığı görüldü.
Davacı vekili ———- tarihli duruşmadaki beyanında: ” Görevsizlik kararına karşı takdiri mahkemeye bırakıyorum, eğer mahkeme görevli olduğu kanaatine varır ise biz delillerimizi dosyaya sunduk, delil bildirmek için verilecek süreden sonra dosyanın bilirkişiye tevdini talep ederiz” şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
Davalılar vekili ——-tarihli duruşmadaki beyanında: ” Mahkemenizin görevli olduğu kanaati içindeyiz, delillerimizi sunmak üzere süre talebimiz vardır, ayrıca davanın———– ihbarını talep ederiz ” şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
İnceleme ve Gerekçesi:
Dava,—— uyarınca ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davanın başlangıçta açıldığı —– Asliye Hukuk Mahkemesi ——– tarihinde kesinleşen görevsizlik kararı ile dosyayı mahkememize göndermiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1301. maddesi uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, kusurlu olan davalılardan rücuan tahsiline ilişkindir.
TTK m. 1301’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1301. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak — gün ve ————– ——–da belirtilmiştir. —————– Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m.52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, 3 Temmuz 1944 tarihli ve 5746 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan ————– sayılı kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.” şeklindedir.
Somut olayda; davacı —- olup, dava dışı sigortalı —– gerçek kişi olduğu, kazaya karışan aracın da hususi araç olduğu göz önünde tutulduğunda rücu tazminatına konu uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı, bu durumda da uyuşmazlığın, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HMK nun 1. Maddesi hükmüne göre; göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca, dava şartı olan bu husus, HMK nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinde araştırılır. Dosya içeriği delillerin incelenmesinden taraflar arasındaki uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklanan tazminatın davalılardan rücuen tazmini isteminden kaynaklandığı anlaşıldığından, mahkememiz davaya bakmakla görevsiz olup, bu dava şartı noksanlığını sonradan giderilmesi de mümkün olmamakla, davanın saptanan dava şartı noksanlığı nedeni ile HMK nun 115/2 maddesi hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir. ———–
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, HMK 114/1-c maddesindeki “Mahkemenin görevli olması” dava şartı eksikliği nedeniyle HMK 115/2. maddesi gereğince usulden reddine,
2-Davaya bakmaya ———- Asliye Hukuk Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-Kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkememiz ile ———- Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmış olacağından dosyanın istinaf ilgili dairesine gönderilmesine,
4-Kararın masrafı mecvut avanstan karşılanarak taraf vekillerine tebliğine,
5-HMK 331/2 md uyarınca yargılama giderleri konusunda şimdilik karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, taraflar vekilinin yüzüne karşı tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/07/2020