Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/897 E. 2023/1033 K. 15.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/897
KARAR NO : 2023/1033

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 04/12/2023
KARAR TARİHİ : 15/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle
Davacının 70.000 TL sermayeli 2.800 hisseden ibaret davalı şirketin 20 adet payına sahip ortağı olduğunu, şirket yönetiminden ve yöneticilerin kararlarından sebeple yanlış işleyiş nedeni ile murat ettiği faydayı göremediğini, şirketin atıl ve faaliyet edemez hale geldiğini, gerekli genel kurulların yapılmadığını, faaliyet ve kararlarla ilgili bilgilendirme yapılmadığını,iş ve mali tablolarla ilgili bilgilendirme yapılmadığını, kötü yönetim nedeni ile faaliyet yapamaz hale geldiğini belirtmiş davacıya ayrılma akçesi ödenmek sureti ile ortaklıktan çıkartılmasına, olmadığı taktirde şirketin feshine karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı mahkememizin——Sayılı dosyası ile birleştirme talep etmiş
—-ATM ——-Sayılı dosyada da birleştirme kararı verilmiştir.
Bir anonim şirket ile pay sahibi arasındaki ortaklık ilişkisi, kural olarak pay sahibinin payını devretmesi ile sona erer. Bir anonim şirketin payını elinde bulunduran kişi iradi olarak payını üçüncü bir kişiye devrederek ortaklık ilişkisini sonlandırabilir.Anonim şirketlerde pay sahibinin çıkarılması TTK ile getirilen önemli bir yeniliktir. TTK kapsamında üç hale özgü olarak düzenlenmiştir.Birleşme işleminin tarafı olan şirketler, birleşme sözleşmesinde ortaklara pay iktisap etmek veya ayrılma akçesi almak arasında seçim hakkı tanıyabilir. TTK, birleşme sözleşmesinde ortaklara sadece ayrılma akçesi verilmesinin öngörülebileceğini de düzenler. Böylelikle, birleşen şirketler, birleşme sözleşmesinde ortaklara pay vermek yerine sadece ayrılma akçesi verileceğini düzenleyerek, bu kişilerin birleşen şirkette ortak olmamasını sağlayabilir. Ancak TTK m. 141 uyarınca, birleşme sözleşmesinde ortaklara sadece ayrılma akçesi verilmesi imkânı tanınıyorsa, bu sözleşme devreden şirket tarafından ancak o şirkette mevcut oyların yüzde doksanının olumlu oylarıyla onaylanabilir.TTK’da m. 208’de düzenlenen ikinci çıkarma hali şirketler topluluğuna özgüdür. Bir şirketler topluluğundaki hâkim şirket, bağlı şirket paylarının en az yüzde doksanına sahip ise, kalan azınlığın dürüstlüğe aykırı davranması, sıkıntı yaratması veya pervasızca hareket etmesi halinde, azınlığın paylarını satın alarak azınlık pay sahibini şirketten çıkarabilir. Burada öngörülen çıkarma hakkı ancak haklı sebebin bulunması halinde kullanılabilir. Gerekçede maddenin getiriliş amacı, şirkette alınacak kararlara çeşitli sebeplerle karşı çıkan pay sahiplerinin şirketi bunaltan hareketlerine son vermek ve şirket içi barışı sağlamak olarak belirtilmiştir.TTK’da öngörülen üçüncü çıkarma hali, pay sahibinin, şirketin haklı nedenle feshini talep hakkı ile birlikte TTK m. 531’de düzenlenir. Azınlık pay sahibi, haklı sebeplerin olması halinde (azlık hakkı, bilgi alma hakkı gibi hakların sürekli olarak ihlal edilmesi gibi) şirketin feshini talep ederek dava açabilir. Bu davaya bakan asliye ticaret mahkemesi hâkimi, şirketin feshi yerine davacı pay sahibine pay bedeli ödenerek pay sahibinin şirketten çıkarılmasına karar verebilir. Bu son hal, şirketlere tanınan bir çıkarma hakkı değildir. Pay sahibinin çıkartılması ancak haklı sebeple fesih davasının açılması halinde ve hâkim kararı ile söz konusudur.

6102 sayılı TTK’nın 531. Maddesi ” Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” hükmüne haizdir.Yukarıda detaylı olarak izah edildiği üzere anonim şirketlerde esas olan paydaşın payını devretmesi sureti ile ortaklıktan çıkmasıdır. TTK’da çıkarılma hali 3 hale özgülenmiş olup yukarıda açıklanmıştır. Somut olayda dava konusu ilgilendiren husus TTK’nın 531. Maddesidir. Bu maddeye göre şirkette en az %10 hissedar olan ( halka açık şirketlerde 1/20) ortak şirketin feshini talep edebilir. Mahkeme haklı fesih nedeninin ispat edildiğine kanaat getirmesi halinde fesih yerine alternatif çözüm kapsamında ortağın ayrılma akçesi almak sureti ile ortaklıktan ayrılmasına karar verebilir. Somut olayda davacı her ne kadar öncelikli olarak ayrılma akçesi almak sureti ile çıkarılma talep etmişse de bir ortağın şirketin feshini istemeden bu şekilde bir talepte bulunması mümkün değildir. Davacı yukarıdaki talebinin uygun görülmemesi halinde şirketin feshini talep etmiştir. Davacı yanca kanunun ilgili maddesi tersten yorumlanarak talepte bulunulduğu, davacının şirketteki hisse oranının 2800 hisseden 20 adet olduğu ( 70.000 TL sermayeli şirkette 500 TL hissesi bulunmakta olup 1/140 hisseye sahiptir.) kanunda belirtilen asgari %10 hisseye sahip olmadığı görülmüştür.
Bilindiği üzere fesih davası ve buna alternatif olarak ayrılma akçesi almak sureti ile ortaklıktan çıkartılma talep edilebilmesi için halka açık olmayan bir şirkette ortağın en az %10 hissesi bulunmalıdır. Bilindiği üzere birleşen davalar bağımsızlıklarını korur. Her biri açısından ayrı ayrı hüküm kurulmalıdır. Her ne kadar davacının eşi olan mahkememiz —-Sayılı dosyası davacısının hissesi %10 un üzerinde ise de davacılar birlikte dava açma imkanları varken bunu kullanmamışlar ayrı ayrı dava açmışlardır.

Davacının dava açmak için gerekli asgari sermaye koşuluna sahip olmaması nedeni ile dava tefrik edilmiş bu esasa kaydedilmiştir.
Davacının TTK’nın 531. Maddesinde belirtilen asgari %10 sermayeye sahip olmaması 6100 sayılı HMK’nın 114/2. Maddesinde tanımlanan diğer kanunlarda ön görülen dava şartlarındandır. Aynı kanunun 115. Maddesi dava şartı noksanlığı durumunda davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Tüm bu anlatılan nedenlerden ötürü davanın dava şartı noksanlığı nedeni ile reddine karar verilmiş buna dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1- 6102 sayılı TTK’nın 531. Maddesi, 6100 sayılı HMK’nın 114/2 ve 115/2 madde ve fıkraları uyarınca davanın dava şartı noksanlığı nedeni ile USULDEN REDDİNE,
2-492 sayılı harçlar kanunu gereğince alınması gereken maktu harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-6100 Sayılı HMK.nın 333. maddesi gereğince, var ise bakiye gider avansının, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde—–Bölge adliye mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.