Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/745 E. 2023/878 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/745
KARAR NO: 2023/878
DAVA: İpoteğin kaldırılması
DAVA TARİHİ: 20/06/2022
KARAR TARİHİ: 27/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan ipoteğin kaldırılması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 26.03.2018 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ve hasılat paylaşım esaslı inşaat sözleşmesi, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğunu, davalı bankalar ile de yukarıdaki sözleşme ile bağlantılı olarak 06.04.2018 tarihinde hasılat payı alacağının temliki sözleşmesi imzalandığını, arsa sahibi davalı şirketin 5 yıl emek ve yüzmilyonlar harcayan davacılara süresinden çok önce tamamlananan binlerce m2 yapının iskan ruhsatları alındıktan sonra hak edilen tapuları devretmek yerine sözleşmeden döndüğünü, geriye etkili olarak sözleşmeden döndüğünü, davalı şirketin 2017 yılında davalı banklalara 140 milyon usd borçlu olduğunu, Davalı şirketin sahip olduğu arsalarda ipotekler bulunduğunu, 2018 de davalı bankalar ve davalı ile görüşmeler yapıldığını, ve davalıya ait arsalar üzerinde davacı yanca bir sanayi ve ticaret merkezi inşaa edilmesi , üretilecek bağımsız bölümlerin davacı yanca satılması ve satıştan elde edilecek tüm hasılatın da taraflar arasında paylaşılması hususunda anlaşmalar yapıldığını,davalı şirketin ——– ili ——– ilçesi ——– mah. ——– ada ——– ve ——— parselin maliki olduğunu, ———- parselin inşaata elverişli olmadığını, ——— parselin inşaata elverişli olduğunu, ——— parselin ise başlangıçta küçük parsel olduğunu, ——— yakın ——– parselin edininilmesine ihtiyaç olduğunu,2.750.000 usd avans verdiğini ve taşınmazı davalı adına aldıklarını, sözleşme gereği mücbir sebepler hariç 48 ay işnşaat süresi +12 ay da iskan ruhsatı süresi olduğunu, sözleşmede kiraya verilmeleri ve elde edilecek hasılatın kira gelirlerinin paylaşımı benimsenmiş olan lojistik/depolama vasıflı KİRALANABİLİR alanların hasılat için satışa tabi olmadığını, %54 ü davalı şirkete ,%46’sı davacı ortaklığa ait olacak idi. ), satılabilir alanların ise 60 aylık sözleşmesel süre içinde davacı yanca pazarlanıp satılacağını, Alıcıların satış bedellerini halk bankasında açılacak temlik paylaşım hesaplarına yapacaklarını,bu hasılatın %52 si davalı arsa sahibine , %42 si davacı ortaklığpa ait olacağını, davalı şirketin %58 payının da %95 i temliken bankalar arasında paylaştırılacak, kalan %5 i ise davalı şirkete ait olacağını, ödemelerini tamamlayan alıcılara bankaların ipotekleri fek ederek davalı şirketin de tapuları davacıya devredeceğini, davacının da alıcılara tapu devri yapacağını, sözleşme süresi sonunda satılamamış bağımsız bölüm kalması halinde ya satış süresi uzatılacak yada satılamayan bağımsız bölümlerin mülkiyetlerinin %42-58 olarak paylaştırılcağını, sözleşmenin 6. Maddesi gereği davalı 1 aylık süre içinde arsaların teslim edilmesinin gerektiğini,arsa üzerindeki kiracıların da tahliyesinin sağlanmasının gerektiğini, taşınmazlar üzerinde riskli bir yapı ve kiracılar olduğunu, davalının şirket merkezi olarak kullandığı bu yapıyı 2019 ilk bahar aylarında ancak terk ettiğini, 2018 sonuna gelindiği halde davalının arsaları teslim etmediğini, Teslim hususunda davalıya 31.12.2018 ve 19.07.2019 tarihli ihtarları gönderdiğini,davalının ———- parseli hiç teslim etmediğini, ——— ise geç teslim ettiğini, 1,5 sene boyunca bu şekilde taksitli olarak bağımsız bölümleri sattığını ve bu satış şeklinde davalıların bir itirazları olmadığını ama 2020 yılından sonra davalının taksitle-vadeli satış yapılamayacağına dair itirazlarda bulunduğunu, Ama bir yandan da satıştan elde edilen gelirlerin %58 ini almaya da devam ettiğini, davalının ilk yapı ruhsat tarihi olan 14.08.2018 tarihinden sürenin başladığını iddia ettiğini, 14.08.2022 tarihinde tamamlanmak zorunda olduğunu iddia ettiğini ancak ———– parselin 2019 ilk bahar aylarında teslim edildiğini, ———- parselin ise ise hiç teslim edilmediğini, kiracıların tahliyesi, binanın yıkımı hafriyat işleri nedeni ile arsa 2019 ilk bahar aylarında inşaata elverişli hale geldiğini, pandemiye rağmen 31.12.2021 tarihinde yapıyı tamamladığını , 48 ay dahi geçmediğini, ———- parseli teslim ettiğine dair teslim tesellüm olmadığını,sözleşmenin 22. Maddesi mücbir neden olan salgın hastalığın sürelere etkisinin hiç dikkate alınmadığını, davalı şirketin bankalarla başka sözleşmeler imzalaması nedeni ile sözleşmeden döndüğünü, 2018 senesinden itibaren 58.757,65 m2 lik alanda ———- adet bağımsız bölüm toplam 533.674.292,77 TL ye satıldığını, sözleşmenin 5,3 maddesi satışların ne şekilde ve hangi bedel ile yapılabileceğini düzenlediğini, sözleşmenin 5,3. Maddesi gereği fiyatları belirleme, yükseltme ve geri azaltma hak ve yetkisinin davacıya ait olduğunu, sadece ——– parselde 20.000 m2 daha satılabilir alan olduğunu,——— tane bağımsız bölümün stokta olduğunu,satış bedelleri düşük olsaydı önce bankaların itiraz etmesi gerektiğini,davalıların satış bedellerinin ne kadar olması gerektiğine dair mahkemeye bir müracaatları da olmadığını, ———- parsel sayılı taşınmazı davacının satın aldığını,bu olmasaydı ———- parselin daha küçük olacağını, ——— bağlantısı olmayacağı için de bağımsız bölümlerin değerinin de o miktarda olmayacağını, ———– parselde 368 adet bağımsız bölüm satıldığını ama davalı sadece 32 tanesinin tapu devrini sağladığını, 129 tanesinin tamamının borcunu alıcıların ödediğini, diğer alıcıların da ödemeye devam ettiklerini, davalının sözleşmeden dönmesinin TMK 2 ye aykırı olduğunu belirtmiş, sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin tespiti, sözleşmeden dönmenin geçersiliği ve sözleşmenin devam ettiğinin tespitine, haklı nedenlerle ileriye etkili olarak sözleşmenin feshine ve tasfiyesine, ——— parseldeki ———- nolu bağımsız bölümün tapu kaydının %46 sının davalı adına olan tapusunun iptali ile davacılar adına tescili.——— parseldeki EK 1 listedeki ——— adet bağımsız bölüm davalı adına tapuların iptali ve hisseler oranında tesciline ———– parselde inşaat satış yapılamaması nedeni ile 100.000 TL kar mahrumiyeti davalı şirketten tahsiline ,geç teslim, artan maliyet vsç sözleşmeye güvenilerek yapılan ve boşa giden masraflar için 100.000 TL yine davalı şirketten tahsilini, taşınmazlar üzerinde bulunan ipoteklerin kaldırılmasını, diğer davalıların da müştereken sorumlu tutulmalarını, taşınmazların tapu kayıtlarına satış ve devrini önler ihtiyati tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı——— Bankası vekilinin cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki dava kapsamında karşı taraf vekili tarafından arsa sahibi diğer davalı ——— şirketi ile akdetmiş oldukları beyan edilen 26.03.2018 tarihli Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Hasılat Paylaşım Esaslı İnşaat Sözleşmesi/Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesine ilişkin hususların dava konusu edildiğini; hiç bir maddi ve hukuki dayanağı olmayan, haksız ve mesnetsiz olarak ikame edilen işbu davanın, (husumet de yöneltilemeyecek olan) müvekkili banka yönünden reddi gerektiğini; müvekkili bankaya husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığından husumet itirazları bulunduğunu; dava konusu edilen davacı taraf ile diğer davalı arsa sahibi ———- şirketi arasında imzalanan 26.03.2018 tarihli Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Hasılat Paylaşım Esaslı İnşaat Sözleşmesi/Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi’nden arsa sahibi ———– Metal tarafından elde edilecek hasılat, ———– Noterliği’nin 06.04.2018 tarih, ———— yevmiye numaralı Hasılat Payı Alacağının Temliki Sözleşmesi ile diğer davalı arsa sahibi şirket tarafından, müvekkili bankanın da içinde bulunduğu davalı bankalara temlik edildiği, müvekkili bankanın başta söz konusu temlik sözleşmesi olmak üzere tabi olunan yasalar ve sözleşme hükümlerine uygun hareket etmek ve alacağını sözleşme hükümleri uyarınca tahsil etmek haricinde hiçbir işlem/eylem/faaliyette bulunmadığı, tüm faaliyetlerini de hukuka ve tabi olduğu mevzuata uygun olarak yürüten müvekkili banka tarafı dahi olmadığı sözleşme ilişkisi bakımından husumet ve talep yöneltilmesi, yine buna ilişkin ihtilaflardan da sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığı, bu gerçeklik karşısında huzurdaki davanın esas yönünden ve davacı tarafın ipoteklerin fekki yönündeki haksız ve dayanaksız talebinin de reddi gerektiğini; öncelikle müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceği, taraf sıfatı yokluğu/ husumet itirazları başta olmak üzere usul itirazları doğrultusunda davanın reddini ve dava şartı yokluğundan davanın reddini, hukuka, usul ve yasalara, hakkaniyete aykırı ve dayanaksız talepler içeren davanın tüm talepler açısından reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ——— Bankası vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceği, talep sonucunun açıklattırılması gerektiği, müvekkili bankanın da içerisinde bulunduğu davalı bankalar ile davalı ———- şirketi ve davacı ——— Ortaklığı arasında; davalı ——— şirketi adına kayıtlı ve davalı bankalarının da dâhil olmak üzere bir kısım davalı banka lehine ipotekli bulunan “——— İli, ——— İlçesi, ———- Mahallesi, ———-, ———- Mevkii, ———- parsellerde” kayıtlı taşınmazlar üzerinde davacı ———- ———- – ———- Ortaklığı tarafından ticari üniteler inşası ile inşa edilecek ticari ünitelerin satışından elde edilecek hasılatın ne şekilde paylaşılacağına ilişkin Hasılat Paylaşımı Sözleşmesi imzalanması ve davalı ———- şirketi payına düşecek hasılat payının da davalı bankalarının da içinde bulunduğu davalı bankalara temlik edilmesine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesini teminen 01.02.2018 tarihli “Protokol”imzalandığı, bankalar arasında imzalanan ——— Noterliğinin 06.04.2018 tarih, ———-yevmiye numaralı “Hasılat Payı Alacağının Temliki Sözleşmesi” ile davalı bankalara temlik edildiğini, protokol gereği davalı bankalarının da içinde yer aldığı davalı bankalar tarafından anılan yükümlülüklere uygun hareket edilerek Protokol ve Hasılat Payı Alacağının Temliki Sözleşmesi çerçevesinde edimlerin yerine getirildiği, protokol kapsamındaki 8, 10 ve 11. ve Hasılat Payı Alacağının Temliki Sözleşmesi kapsamındaki III/4-9-10 maddelerdeki yükümlülükler ile ilgili şartların davacı tarafından sağlanmaması -fek işleminin yapılmasına ilişkin bildirimde bulunulmaması ve/veya fek işlemi yapılmaması şeklindeki bildirimleri- nedeniyle yerine getirilediği, müvekkili bankadan kaynaklı bir eksikliğin söz konusu olmadığını, protokol ve sözleşme kapsamında yüklenici bildirimi sonrasında ipotekleri fek etmek dışında bir sorumlulukları bulunmayan davalı bankaları ve diğer davalı bankalar aleyhine haksız ve mesnetsiz bir şekilde dava ikame olunduğu ve müvekkilinin de içerisinde yer aldığı davalı bankaların davacı ———- Ortaklığı ile davalı ——— şirketi arasındaki çekişmeye taraf kılındığını, davacının “davalı bankaların davalı ———- şirketi ile yeni anlaşmalar yaptığı, davalılar arasında yapılan finansal yeniden yapılandırma sözleşmesi davacı ve davalı şirket arasındaki sözleşmeye zarar verdiği, davacı tarafın tüm ihtar ve telkinlerine rağmen işbu ———- feshedilmediği” yönündeki iddiaların ileri sürmesinin anlaşılamadığı ve dikkate alınmaması gerektiğini, davanın açılmasına müvekkili bankanın sebebiyet vermediği, diğer davalı arsa sahibi ve yüklenicinin edimlerindeki eksiklik ve/veya hukuka aykırılık nedeniyle -taşınmaz üzerinde ipotek bulunması nedeniyle taraf gösterilme zorunluluğu- iş bu davanın açıldığının aşikar olduğunu, davacının muhatabının arsa sahibi olup, müvekkili bankaya sorumluluk yüklenmesini gerektirir bir durumun bulunmadığı, davanın açılmasına müvekkili bankanın sebebiyet vermediğini, bu nedenlerle müvekkili banka aleyhine yargılama gideri, harç ve karşı taraf ilam vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini; banka ipoteklerinin fekki talebinin reddi gerektiğini; haksız ve kanuni dayanaktan yoksun davanın müvekkil banka yönünden reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ——— Bankası vekilinin cevap dilekçesinde özetle; aktif husumet itirazlarının mevcut olduğunu, davacıların tek başlarına dava ve taraf ehliyetlerinin olmadığı, bu nedenle davanın dava ve taraf ehliyetine ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesini, pasif husumet itirazlarını mevcut olduğu, müvekkili bankanın temlik alan olup, davacı – yüklenici – arsa sahibi arasındaki hukuki ihtilaf nedeniyle müvekkili bankaya sorumluluk yüklenmesi ve davada taraf gösterilmesinin mümkün olmadığı, pasif husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğini; taraflar arasındaki ilişkide müvekkili bankanın sadece temlik alan konumunda olduğu, müvekkili bankanın, yüklenici ile arsa sahibi arasındaki ihtilafları çözmek gibi bir sorumluluğunun söz konusu olmadığı gibi alacağını tahsil etmeye çalışırken müvekkili bankanın hiçbir sözleşmesel bağı ve sorumluluğu bulunmadığı, davacı yüklenici firma lehine ve/veya aleyhine işlemleri gözetmek zorunda da olmadığı, müvekkili bankanın bir finans kurumu olup yalnızca davalı borçlu ———- şirketinden alacağını tahsil etmeye yönelik hareket ettiği, davacı firmanın uğramış olduğu iddia edilen zararlardan müvekkili bankanın sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığını; dava konusu ihtilafın temeli davacı ile davalı diğer şirketin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklandığı, davacı ile davalı diğer şirketin yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle davalı bankalar kendilerine temlik edilmiş olan alacaklarını tahsil edemediği, dava konusu ihtilafın esas mağdurlarının temlik alacaklısı bankalar olduğu, bu kapsamda oluşan / oluşacak muhtemel zararları nedeniyle her türlü talep ve dava hakları saklı tuttuklarını, davanın bankaları yönünden reddini talep ettiklerini; mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir kararının rehin hakkı sahibi müvekkili bankaya telafisi imkansız zarar vermesinin muhtemel olduğu, söz konusu ihtiyati tedbir kararı yalnızca davacı yüklenici firma ve davalı arsa sahibi firma arasındaki uyuşmazlık göz önüne alınarak verilmiş ancak rehin maliki sıfatına haiz bankaların rehin hakkının göz ardı edildiğini, yasaya uygun olarak ve hakkaniyet kuralları gereği ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, ileride aleyhe sunulacak delil ve beyanlara karşı beyanda bulunma hakları saklı olmak kaydıyla öncelikli olarak ihtiyati tedbire itirazlarının kabulünü, haksız ve kanuni dayanaktan yoksun davanın müvekkili banka yönünden reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ———- Bankası vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde müvekkili bankanın neden sorumlu olduğuna dair tek bir açıklamada dahi bulunmadığı, müvekkili bankanın söz konusu taşınmazların ne mailiki ne de ipotek sahibi olduğu, öncelikle davacının neden müvekkili bankanın sorumlu olduğuna dair somut delil sunması gerektiği, aksi halde davacının beyanlarının mesnetsiz, izahtan vareste olduğunu, müvekkili bankanın, davacı tarafından iddia edilen vakıada taraf olmayıp davanın husumet yönünden reddi gerektiği, davacı ile müvekkili banka arasında dava konusu taşınmaz ile ilgili herhangi bir sözleşmesel ilişki bulunmadığı, akdedilen Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Hasılat Paylaşım Esaslı İnşaat sözleşmesinin de hukuken tarafı olmadığı, müvekkili bankanın dava konusu taşınmazların maliki olmayıp, taşınmazlar üzerinde lehine tesis edilen ipotek dahi mevcut bulunmadığı, davacı ile davalı ——– Metal arasında imzalanan sözleşmenin de tarafı olmadığı, müvekkili banka aleyhine açılan bu davadaki taleplerin, müvekkili banka yönünden ifa edilebilir olmadığının açık olduğu, davacının müvekkili banka aleyhine bu davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığı, hukuki yararının bulunmaması sebebiyle davanın reddi gerektiği, başkaca beyan ve itiraz hakları da saklı kalmak kaydı ile davacının müvekkiline karşı hiçbir bakımdan husumet yöneltemeyeceği ortada iken, müvekkili aleyhine yöneltilmiş/ikame edilmiş olan işbu haksız ve mesnetsiz davada taraf sıfatlarının bulunmadığından davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, adi ortaklığın sadece bazı ortakları tarafından açılan davada davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiği, davacının tüm ortakları tarafından işbu dava ikame edilmediğinden aktif husumet ehliyeti bulunmadığı, aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiği, davacının davayı somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğinin açık olup davanın dava şartı yokluğundan usulden reddini talep ettikleri, müvekkili bankanın uyuşmazlık konusunda bir sorumluluğu ve rolü bulunmadığı, müvekkili bankanın taşınmazların maliki olmaması ve ipoteği bulunmaması sebeplerinden davacının davalı şirkete hüküm kapsamında yönelteceği tüm icrai başvuruları; müştereken ve müteselsilen sorumlu bankalara da yöneltebileceğine dair talebinin hukuka,vicdana ve ahlaka aykırı olduğu, hiçbir surette alacak iddialarını kabul etmemekle birlikte davacı tarafından talep edilen faizin fahiş olduğunu, taraflar arasındaki düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve hasılat paylaşım esaslı inşaat sözleşmesinin tarafı olmayan müvekkili bankanın vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu olmayacağının izahtan vareste olduğunu; tüm dava ve talep hakları, davacının dava sırasında ileri süreceği hususlara karşı, itiraz cevap ve belge sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla, davacının işbu usul ve yasaya aykırı davanın esas incelemesine geçilmeden davanın usuli itirazları doğrultusunda usulden reddini, aksi kanaat halinde ise esas incelemesine geçilerek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;Mahkememizin ——— Esas sayılı dosyasından tefrik edilen iş bu davanın konusu davacının mahkememizin ——— E. Sayılı dosyasında adına tescilini talep ettiği taşınmazlar üzerinde bulunan ipoteklerin kaldırılması istemine ilişkindir. İpoteğin kaldırılması istemli bir davada husumet lehine ipotek konulan kayıt malikine ait olup nitekim davacı yanca da dava dilekçesinin 3. Sayfasında davalı bankalar lehine tapuda kayıtlı ipoteklerin kaldırılması talep edilmiştir. ——– sayılı ilamı “…. ipoteğin terkini isteminde dava değeri ipotek tutarı kadar olup harç ve vekalet ücretinin de ipotek tutarı üzerinden hesaplanması gerekmektedir. Mahkemece dava dilekçesinde gösterilen ipotek bedeli üzerinden eksik harç ikmal ettirilerek yapılacak yargılama sonunda nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, eksik harç ikmal edilmeden müteakip işlemlere devam edilemeyeceği yolundaki Harçlar Yasası’nın 30 ve 32. maddeleri hükmü gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesi ile verdiği kararda ipoteğin kaldırılması istemli davalarda harcın ipotek bedeli üzerinden ödenmesi gerektiğini belirtmiştir. Aynı yöndeki ——— Sayılı ilamında “…Dava, ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Dava konusu ipotek bedeli 150.000 TL olmasına rağmen dava dilekçesinde harca esas değer 10.000 TL olarak gösterilmiş ve bu meblağ üzerinden harç yatırılmıştır. Yargılama sırasında da eksik harç tamamlattırılmamıştır. Mahkemece, davanın reddi ile davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir. 492 sayılı Harçlar Yasa’sı hükümleri uyarınca mahkemece, harcın tam ödenip ödenmediğinin resen göz önünde bulundurulması gerekir. Emsal Daire kararlarında da benimsendiği üzere ipoteğin terkini isteminde dava değeri ipotek tutarı kadar olup harç ve vekalet ücretinin de ipotek tutarı üzerinden hesaplanması gerekmektedir. Mahkemece dava dilekçesinde gösterilen ipotek bedeli üzerinden eksik harç ikmal ettirilerek yapılacak yargılama sonunda nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, eksik harç ikmal edilmeden müteakip işlemlere devam edilemeyeceği yolundaki Harçlar Yasası’nın 30 ve 32. maddeleri hükmü gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…” belirtmiştir. Bu yönde bir çok karar olup iki tanesi yukarıda aynen alıntılanmıştır. Mahkememizin ——— E. sayılı dosyasında 29.03.2023 tarihli celsesinin 21 nolu ara kararı ile “Asıl dosya davacının netice-i talebinde ———- parsel üzerinde bulunan tüm ipoteklerin de kaldırılması talep edildiğinden ve yerleşik Yargıtay kararları gereği bu tür istemlerde ipotek bedeli üzerinden harç yatırılması gerektiğinden ve dava konusu taşınmaz üzerinde davalı ———- bankası lehine 110.000.000 USD ve 80.000.000 TL bedelli, davalı ——- bankası lehine 10.000.000 USD bedelli, davalı ———- bankası lehine toplam 18.000.000 USD bedelli ipotekler bulunduğundan ipotek bedelleri üzerinden hesaplanan 65.949.493,30 TL harcı yatırmak üzere davacı vekiline 1 ay kesin süre verilmesine, aksi taktirde 492 sayılı harçlar kanununun 28 ve 32. Maddeleri gereği bu talep yönünden dosyanın işlemden kaldırılacağının ihtarına ( İhtar edildi) ” ihtarı yapılmış davacı yanca verilen kesin sürede eksik harç yatırılmamıştır. Mahkememizin ——— E. Sayılı dosyasında bu talep yönünden 21.06.2023 tarihli celsede 12 nolu ara karar ile bu talep yönünden dosya işlemden kaldırılmış olup davacı yanca 3 aylık yasal süre içinde harcı yatırılarak talep yenilenmemiştir. Davacının nispi harca tabi bu talebi üzerinden ara kararda açıkça belirtilen harcı yatırmamış olması ve dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren yenilenmemiş olması nazara alınarak bu talep yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış buna dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 150. maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gereken 269,85 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığı
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden ve red sebebi ortak olduğundan ( tarifenin 3/2. maddesi) karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 17.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ————– Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, tarafların yüzüne karşı, oy birliğiyle açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/10/2023