Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/567 E. 2023/976 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/567
KARAR NO : 2023/976

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/08/2023
KARAR TARİHİ : 30/11/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

DAVA: Davacı vekili 15/08/2023 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; “Müvekkil davacı,davalı bankadan 24/01/2023 tarihinde —– İlçesi 3865 Ada 1 Parsel —-kat —-nolu daireyi 450.000TL olarak alma konusunda anlaşmışlardır. Müvekkil, davalı banka bünyesinde bulunan taşınmazı satın almak için bankanın bu taşınmaz için açmış olduğu hesap numarası olan —- nolu hesaba,müvekkilin—- Bankasından 400.000TL (Ek-1)ve müvekkilin eşinin dayısı olan—– hesabından da 50.000TL(Ek-2) ödeme yapılmıştır. Müvekkil,24/01/2023 tarihinde taşınmazın devri için ödeme yapmasına rağmen davalı banka,devir için müvekkili bekletmiştir.Bankadan devir için müvekkil haber beklerken 6 Şubat 2023 tarihinde —-merkezli deprem gerçekleşmiştir.Müvekkil ve ailesi depremzede olması sebebi ile —-gelmişler ve taşınmazla ilgili durumu öğrenmek amacıyla davalı bankanın —– şubesine gittiklerinde davalı banka personeli kendisine,—-şubesinden ilgili personelin beklendiği bilgisini kendisine iletilmiştir. Ancak müvekkil bu süre zarfında deprem sonrasında bahse konu apartmanın—–barkod numarasıyla (Ek-4)ağır hasarlı olarak kayda geçtiğini öğrenmiştir.Müvekkil,bankanın kendisini bekletmesi sonucunda zarara uğramış hem tapu devrini alamadığı için —- yararlanamamış,davaya konu taşınmazın devri kendisine devredilmemiş hem de davalı bankaya ödemelerin iadesi için mail attığı(Ek-5) ve banka ile görüştüğü halde davalı bankadan geri dönüş olmamış ve banka müvekkile 450.000TL’yi iade etmemiştir. Davaya konu taşınmaza ödenen bedelin iadesi için davalı banka aleyhine —–İcra Müdürlüğünün —– Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatılmış ancak davalı banka süresi içinde borca,faiz ve ferilerine itiraz ederek icra takibini durdurmuştur. Davalı bankanın itirazı neticesinde duran icra takibi sonrasında Arabuluculuğa gidilmiş ancak dava dilekçesi ekinde bulunan Arabuluculuk tutanağından da anlaşılacağı üzere davalı banka ile anlaşma sağlanamamıştır.(Ek-3 —-Davalı banka, taşınmazın bedelini aldığı halde taşınmazın devrini yapmayarak müvekkili maddi manevi zarara uğratmış üstelik ödenen bedelleri de iade etmeyerek depremzede olan ve her bir kuruşa ihtiyacı olan müvekkili zor durumda bırakmıştır. Müvekkilin, davalı bankaya, davaya konu taşınmaz bedeli için ödemiş olduğu 450.000TL’nin iadesi için açılan icra takip dosyasına yapılan itirazın iptali için iş bu davanın açılma zorunluluğu hasıl olmuştur.” denmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ” Müvekkil banka ile dava dışı —– arasında imzalanan kredi sözleşmeleri nedeniyle borç ilişkisi bulunmaktadır. Dava dışı şirketler tarafından bankaya olan borç ödenmediğinden dava dışı şirketler aleyhine —– İcra Müdürlüğü —- Esas ve —– İcra Müdürlüğü —– Esas sayılı icra takipleri başlatılmıştır. Süreç sonunda dava dışı firmalar ve kefilleri ile anlaşma sağlanmış ve 09.09.2022 tarihinde protokol imzalanmıştır. (EK-1) Söz konusu protokolde borçlunun teminatında bulunan taşınmazlar protokolde belirlenen bedeller ile bankaya devredilecek; banka da söz konusu edinim bedelleri bankaya ödendikten sonra taşınmazları borçlulara veya gösterecekleri 3.kişilere devredecektir. Dava konusu yapılan —– adına kayıtlı —– ili —- ilçesi 3865 ada 1 parsel —-. Kat —– nolu bağımsız bölümde kain taşınmaz için dava dışı firmalar ile yapılan anlaşma gereği 600.000,00 TL tahsilat sağlandığı zaman borçluya yada göstereceği 3.kişiye vefa hakkı verileceği kararlaştırılmıştır. Yine protokol incelendiğinde vefa hakkı süresinin 30/12/2022 tarihi olduğu açıkça belirtilmiştir. Vefa hakkı sahibi kişiler borçlular yada borçlular tarafından yazılı olarak bildirilecek 3.kişilerdir. Yapılan protokol incelendiğinde davacının söz konusu protokolde taraf olmadığı açıktır. Dava dilekçesinde davacı ile müvekkil davalı arasında bir anlaşma olduğu belirtilmiş olmasına rağmen, böyle bir anlaşma bulunmamaktadır. Borcun tasfiyesi ile ilgili dava dışı firma ile protokol imzalanmış olup, davacı ile banka arasında herhangi bir anlaşma bulunmamaktadır. Davacı ile dava dışı firmalar ve kefiller arasında imzalanan yada kararlaştırılan bir anlaşma mevcut ise bu durumda söz konusu ödemelerin dava dışı borçludan talep edilmesi gerekmektedir. Davacı … —- dava dışı firma temsilcilerinin akrabasıdır. Kendi aralarında yapmış oldukları anlaşma sonucunda olumsuzluklar yaşamaları nedeniyle, davacı dava dışından ödemelerini talep edip alamadığı için kötüniyetli olarak müvekkil bankaya dava açmıştır. Söz konusu davanın muhattabı müvekkil banka değil dava dışı borçlulardır. Tüm bu nedenlerle davanın öncelikle husumet yokluğundan usulden reddi gerekmektedir. Kabul anlamına gelmemekle birlikte; taşınmazların devrinin yapılacağı söz konusu olsa bile dava konusu taşınmaz için protokolde 30/12/2022 tarihine kadar 600.000,00 TL yatırılması gerekmekte iken; taşınmaz için protokol süresinden sonra 450.000,00 TL yatırılmıştır. Şunu belirtmek gerekir ki; söz konusu taşınmaz için dava dışı firma yetkilisi tarafından ekte sunulan dilekçede de görüleceği üzere 31/01/2023 tarihine kadar uzatılma talep edilmiş ve bu durum uygun görülerek sadece bu taşınmaz için bankaca iyiniyetli davranılarak 600.000,00 TL’nin ödenmesi hususu 31/01/2023 tarihine kadar uzatılmıştır. (EK-2) Bu durum bile davacı ile dava dışı borçlu firma arasında bir anlaşmazlık olduğunun kanıtıdır. Uzatma olmasına rağmen kararlaştırılan tutar yatırılmadığından vefa hakkı protokolü ihlal edilmiştir. Davacının belirttiği gibi davalı müvekkil tarafından davacının oyalandığı yada devrinin yapılmadığı hususu doğru değildir. Taşınmaz ile ilgili kararlaştırılan bedel ödenmediği için söz konusu taşınmaz için vefa hakkı kullandırılmamıştır. Kaldı ki vefa hakkının kullandırılması için bankaya yapılan herhangi bir bildirim de olmamıştır. Depremden sonra dava dışı firma ile davacı anlaşamadığı için söz konusu taşınmazın da ağır hasar kaydı olması nedeniyle söz konusu dava açılmıştır. Fakat yargılama sonucunda muhattabın banka değil dava dışı firmalar olduğu açıkça görülecektir. Davacı ile müvekkil banka arasında yapılmış herhangi bir anlaşma bulunmamaktadır. Davacı , dava dışı firmadan tahsil edemediği alacağını kamu bankası olan müvekkil bankadan tahsil etmeye çalışmaktadır. Bu yüzden davanın öncelikle husumet yokluğu nedeniyle usulden reddi gerekmektedir. Mahkemece aksi düşünüldüğünde; yine imzalanan protokolde yerine getirilmesi gereken şartlar yerine getirilmediğinden protokol ihlal olmuştur. Açılan dava kötüniyetle açılmış olup, hukukumuzda kötüniyet korunmamaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekmektedir. ” denmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sebepsiz zenginleşmeye dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde düzenlenmiştir. İcra dosyası celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekili müvekkilinin davalı bankadan 24.01.2023 tarihinde —– ili—–İlçesi 3865 Ada 1 Parsel —-. Kat —–Nolu Daireyi satın alma konusunda anlaştıklarını bu amaçla 450.000 TL ödeme yapıldığını devir olmasını beklerken deprem meydana geldiğini ve taşınmazın ağır hasarlı hale geldiğini davalı bankaya ödemenin iadesinin istendiği ancak iade edilmediğini iddia etmiştir.TBK 77. Maddesi ‘Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.’ Şeklinde düzenlenmiştir.Sebepsiz zenginleşmede asıl olan zenginleşen kişinin zenginleştiği şey aynen mevcut ise bunu iade ile yükümlü olmasıdır. Zenginleşenin iade borcunun konusu para ise talep halinde bunun temerrüt faizi ile birlikte iadesi gerekir.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olayda taraflar arasında davacı tarafından yapılan ödemeye yönelik herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı davacı tarafça 09.09.2022 tarihli protokol uyarınca dava konusu daire için ödenmesi gereken toplam bedelin ödenmemesi sebebiyle taşınmaz devrinin sağlanamadığı ve taşınmaz devrinin gerçekleşmediği sonrasında ise meydana gelen depremde taşınmazın ağır hasarlı hale geldiğinin anlaşıldığı bu haliyle davalı bankanın davacı tarafından yatırılan 450.000 TL miktar bedelle sebepsiz zenginleştiği ve tarafların aldıklarını geri vermekle yükümlü oldukları anlaşılmakla bu bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne ve itirazın iptaline dair aşağıda ki şekilde karar verilmiştir.
Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade borcunun doğumu için ayrıca temerrüt ihtarına gerek olmadığı, haksız iktisap tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedileceğinden ödeme tarihi olan 24.01.2023 tarihinden itibaren (takip tarihi olan 19.06.2023 tarihine değin)usul ekonomisi de dikkate alınarak mahkememizce yapılan hesaplama neticesinde 16.089,04 TL faize hükmedilmiş ve alacağın likit olduğu davalının haksız itirazı nedeniyle icra inkar tazminatı koşulları somut olayda oluştuğundan davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmiştir.

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile —-.İcra Müdürlüğünün—– Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile 450.000,00 TL asıl alacak 16.089,04 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 466.089,04 TL üzerinden devamına,
2-Likit asıl alacağa vaki haksız itiraz nedeni ile asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 oranındaki 90.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 466.089,04 TL lik kısım yönünden alınması gereken 31.838,54 TL harçtan peşin alınan 5.688,51 TL harcın mahsubu ile bakiye 26.150,03 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 5.688,51 TL peşin harç ve 269,85 TL başvurma harcının toplamı olan 5.958,36‬ TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 71.252,47 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 4.910,96 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan 45,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 44,53 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8- Kabul red oranına göre belirlenen 3.087,46 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 32,53 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.