Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/54 E. 2023/314 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/54
KARAR NO: 2023/314
DAVA: Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ: 21/01/2023
KARAR TARİHİ: 29/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, terkin edilen ve ihyasını talep ettiği ———şirkette —- tarihine kadar aşçı olarak çalıştığı, ——bünyesinde bir grup şirketi olan —- şirketlerini hasım göstererek ——- dosya ile işçilik alacağı davası açıldığı ve şirketin —— resen terkin edildiğini yapılan yargılamada öğrendikleri, iş mahkemesinde açılan davada taraf teşkilinin sağlanması açısından —— taraflarına işbu davayı açmak için mehil verildiği, müvekkilinin şuanda bir geliri bulunmadığı ve mahkeme masraflarını ödeme noktasından sıkıntı yaşayabileceği, bundan ötürü adli yardım talebinin kabul edilmesini,— kayıtlı ——– tüzel kişiliğinin ihyasını, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın husumeti yalnızca yasal hasım olan müvekkili müdürlüğe yönelttiği, usule ve —– göre, husumetin aynı zamanda tasfiye memuru —– yöneltilmesi gerektiği, bu itibarla uyuşmazlığa uygulanacak hukuk kuralları ve davacının iddiaları değerlendirilirken anılan hususların göz önünde bulundurulmasının önem arz ettiği, davanın ——- terkin edilerek tüzel kişiliği ortadan kalkmış bulunan şirketin ihyasının istemine ilişkin olduğu, şirket tüzel kişiliğinin ihyası davasının, ihyası istenilen şirketin tasfiyesini yürütmüş olan tasfiye kurulu üyeleri veya tasfiye memuru ile yasal hasım durumundaki terkin işlemini yapan ——– husumet yöneltilerek açılması gerektiği ve bu hususun mahkemece re’sen nazara alınmasının icap ettiği, somut olayda tasfiye memuruna husumet yöneltilmediği, ilk derece mahkemesince, davacıya şirketin tasfiyesini yürütmüş olan tasfiye memuruna karşı da dava açması için süre vermesini, dava açılması halinde işbu dosyası ile birleştirilerek sonucuna göre karar verilmesini, müvekkili müdürlüğün TTK. M. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığı, ——-tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiği ve sonuca bağladığı; yargı merci gibi hareket edemediği, yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verildiği, aksi halde, tescil talebini gerekçe göstererek reddedeceği, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluğun şirket tasfiye memurunda olduğu, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğu olduğu, tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğu, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçların notere depo edilmesi ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiği, bu yapılmadan şirketlerin tasfiye süreci sonuçlandırılıp, bakiyeler mevcut pay sahiplerine dağıtılmış ve şirket kayıtları sicilden terkin edilmiş ise, terkin işlemlerinin iptali ile şirket tüzel kişiliği ihya olunarak tasfiye sürecine yeniden geçilebilir olduğu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, şirketin kurucusu ve tasfiye memuru olan; tasfiye sürecinde açılan davaya rağmen şirketin ——- silinmesini talep eden tasfiye memurunun kusurundan dolayı —– sorumluluğu bulunmadığı, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığı, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı, müvekkili ——, dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığı, yasal hasım konumunda bulunan müvekkilinin yargılama masraflarından sorumlu tutulamayacağı, davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği yasal hasım konumunda bulunan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği, müvekkili müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 547. maddesi gereğince—- tasfiye sebebiyle terkin edilen şirketin faal olduğunun tespiti ile ihyası istemidir.
—- günlü cevabi yazısıyla ihyası talep edilen şirketin son tescilini —- tarihinde yaptırdığı, yetkilisi ve tasfiye memurunun — olduğu anlaşılmıştır.
—- tarihli duruşmasında, davacı tarafa şirketin ihyası davası açmak üzere yetki ve süre verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Davacının iş bu davada davacı olduğu, ihyası istenen şirket ile —- davalı olduğu, davanın konusunun ücret, kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili ve resmi bayram, yıllık izin alacağı ve manevi tazminata ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Davacının bahsi geçen dosyada davalı şirket nezdindeki—- tarihinden — tarihine kadarki işçilik alacaklarını talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkemenin —– tarihli celsesinde alınan ara karar ile davacıya ihya davası açmak üzere süre verildiği anlaşılmıştır. İlgili dosya —- sisteminden celp edilerek incelenmiştir.
Tasfiyenin kapatılması için tüm tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması, tasfiye halindeki şirketin taraf olduğu tüm uyuşmazlıkların neticelenmiş olması gerekir. Şirketin devam eden bir hukuki uyuşmazlığı nedeniyle şirketin ihyasına karar verildiğinde, yapılacak ek tasfiye işlemleri, tasfiye üstlenmiş olduğu görevin devamı niteliğindedir.———
TTK’nın 547. Maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenebileceği düzenlenmiştir.
TTK 547 maddesi kapsamında açılan davada zaman aşımı veya hak düşürücü süre söz konusu değildir. ——-Sayılı ilamında “….TTK’nın 547. maddesi gereğince tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu , terkin edilen şirketin davacıya borçlu olup olmadığının bu davanın konusunu teşkil etmediği ,yapılan ilanlara rağmen alacağın bildirilmemesinin ihya isteminin reddine gerekçe olamayacağı, davacının derdest davanın sonlandırılabilmesi için ihya istemekte hukuki yararı bulunduğu, tüzel kişiliğin sona erdiğinin kabul edilemeyeceği esasen davalı tasfiye memurunun istinaf sebeblerine konu ettiği hususların esas davalarda incelenebilecek nitelikte olduğu gözetilerek, mahkemenin dava dosyası ile sınırlı olarak tüzel kişiliğin ihyasına ve tasfiye memuru atanmasına ilişkin hükmüne yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmemiş davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtilmiştir.
Yapılan yargılamaya göre, her ne kadar dava konusu şirket kendisi tarafından tasfiye sürecine girip tasfiyeyi sonuçlandırmış ve —— terkin edilmiş ise de dava konusu terkin edilen şirket hakkında halen devam eden derdest dava bulunduğu, dolayısıyla faal olduğu, derdest olan davanın sonucuna göre şirket borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, ——- terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547/2. maddesi gereğince “Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmü dikkate alındığında davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına, son tasfiye memuru olan davalı ——– olarak atanmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, ihyası talep edilen şirket hakkında devam derdest dava olması sebebiyle, dava konusu şirketin tasfiyesinin tamamlanmamış olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına, son tasfiye memuru olan davalı —— tasfiye memuru olarak atanmasına, davalı—- yasal hasım olması sebebiyle işbu davalı yönünden davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
—–Tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmasından davalı tasfiye memuru sorumlu bulunduğundan davada taraf sıfatı bulunduğu, davalı tasfiye memuru aleyhine davanın kabulü nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi HMK 326/1 gereği olduğu gözetilerek; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün davacı yargı gideri bakımından kaldırılarak yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan tahsiline karar verilmiştir.” belirtmiştir.
—— Belirtilen yasa maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin yeniden tescili talebi ile işbu davanın açılıp görülmesi mümkündür. Davacının açtığı dava sonucunda davanın kabulüne karar verildiği taktirde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir.——
Davacının şirket aleyhine açtığı dava sonuçlanmadığına göre tasfiye eksik yapılmıştır. İlanlara başvurulmamış olması sonucu değiştirmez. İhya davası şirketin aktif hale gelmesi için değil, söz konusu hukuk davasına münhasır olmak üzere davanın sonuçlandırılması ve sonrasında tasfiyenin tamamlanmasını temin için açılmıştır. Tasfiye işlemi eksik yapıldığı ve davacının dava açmasına sebebiyet verildiği için yargılama giderlerinin tasfiye memuru üzerinde bırakılmasında ve vekalet ücreti takdirinde bir usulsüzlük yoktur.” gerekçeleri ile tasfiye memurunun vekalet ücretinden ve yargılama giderinden sorumlu olduğu belirtilmiştir.
—— Sayılı ilamında “… Somut olayda ; terkin olunan şirketin eski çalışanı olan davacının eksik gösterilen sigortalı hizmet tesbiti davası açıldığı ,davanın sürdürülebilmesi için davacı vekiline davalı şirketin tüzel kişiliğinin ihya davası açmak üzere süre verildiği, açılan bu davanın görülebilmesi için şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına, tasfiye memuru atanarak tescil ve ilanına karar verildiği , tasfiyeden sonra dava açılmış olsa da davacı bakımından tasfiyenin usulune uygun sonlandığının kabul edilemeyeceği , şirketin alacağı ve borcu bulunmadığı bu sebeble ihyasında hukuki yarar bulunmadığı savunmasının dinlenebilir olmadığı , ,toplanan tüm delillere göre TTK 547 maddede ki ek tasfiye koşullarının gerçekleştiği kanaatına varan mahkemenin takkdirinde isabetsizlik olmadığı,ihya ve yeniden tasfiye memuru atanmasına ve tasfiye usulune uygun sonlandırılmadığından davalı tasfiye memurunun HMK 326/1 gereği yargı gideri aleyhine hüküm verilen davalıdan alınacağından istinaf sebebleri yerinde bulunmamakla davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtmiştir.
——- Sayılı ilamında “…Tasfiye yapıldığı tarih itibariyle usulüne uygun yapılmış olsa bile tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi amacıyla şirketin ihyası yasal zorunluluktur. Tasfiyede ilanların yapılmış olması, davacının tasfiye memuruna başvurmaması sonucu değiştirmez. Davacının şirketten alacaklı olup olmadığı, İş Mahkemesindeki yargılama sonucu belirlenebilecek bir husustur. Sonuç olarak; TTK 547. maddedeki ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası isteminin koşullarının oluştuğu, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla..” şeklindeki kararında tasfiyenin yapıldığı tarih itibarı ile usule uygun yapılsa dahi tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi için şirketin ihyasına ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tasfiye memurundan tahsil edilerek davacısına ödenmesine dair mahkeme kararını onamıştır. Somut olayda davacı işçi ihyası istenen şirket nezdinde yurt dışında —— tarih aralığındaki hizmetleri karşılığında işçilik alacaklarını talep etmiştir.İhyası istenen şirket hukuki durumdan haberdar olup usul ve yasaya aykırı şekilde tasfiyeyi sonuçlandırmıştır. Bahsi geçen iş davasında diğer davalının iş bu dosyada ihyası istenen şirket tarafından davacıya —– ödeme yapıldığını beyan ettiği, kısa süre sonra da ihyası istenen bu şirketin —– tarihinde sicilden terkininin yaptırıldığı görülmüştür. Bu nedenle davalı tasfiye memuru yargılama giderlerinden ve davacının vekalet ücretinden sorumludur.
——Sayılı ilamında “…İlk derece mahkemesince davanın kabul edilerek davacı lehine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu bağlamda tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından tasfiye memuru sorumlu olup, davada taraf sıfatı bulunan tasfiye memurunun mahkemece hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Tasfiye memuru, bu giderleri, ek tasfiye için ihya edilen şirketin tasfiye giderlerine ekleyebilecektir.” belirtmiştir.
HMK’nın 326. maddesi uyarınca, aksine düzenleme bulunmadıkça yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Tüm bu anlatılan nedenlerden ötürü davanın kabulüne karar verilmiş, davalı —– yasal hasım olması nedeni ile yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamış, yukarıda anlatılan nedenlerden ötürü tasfiye memuru yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutularak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE, ———6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince sicilden terkin edilen TASFİYE HALİNDE —— 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince —— sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen şirket hakkında derdest olan davanın sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA, —— yeniden TESCİLİNE,
2- Tasfiye Memuru olarak en son tasfiye memuru olan——- atanmasına, ek tasfiye işlemlerinin tasfiye memuru tarafından yürütülmesine, ek tasfiye işlemleri bitinceye kadar tasfiye memurunun görevine devam etmesine,
3- Kararın —– ilan edilmesine,
4-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL başvurma harcı, 179,90 TL peşin harç, 58,00 tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 417,80 TL yargılama giderinin davalı tasfiye memuru —–tahsiliyle davacıya verilmesine, davalı —– yasal hasım olması sebebiyle davacının işbu davalıyla ilgili yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı ——- yasal hasım olması sebebiyle işbu davalı yönünden davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Davacı vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı tasfiye memuru ——- tahsiliyle davacıya verilmesine,
9-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ——– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/03/2023