Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/5 E. 2023/822 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/5 Esas
KARAR NO: 2023/822
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 03/01/2023
KARAR TARİHİ: 12/10/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında servis taşıması bulunmakta olup davalının müvekkile bu hizmetler sebebine dayanarak fatura borçları bulunduğu, Davalının müvekkile borcunu ödememesi üzerine davalı kişi aleyhine ——— Esas Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, Davalı tarafın ödeme emrinin tebliği üzerine haksız ve dayanaksız olarak icra takibine ve borca itiraz ettiği, izah edilen nedenlerle borçlunun itirazının iptaline, takibin devamı ve borçlunun haksız itirazı sonucu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesi ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin borçlu/davalı tarafa yükletilmesini dava ve talep etmişlerdir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dayanağı takip dosyası takip talebi incelendiğinde davacının takip talebinde 30.04.2022 ve 31.05.2022 tarihli faturalara takip dayanağı olarak dayandığı davacının itirazın iptali davasında başkaca bir delil ve belgeye dayanmasına muvafakatlarının bulunmadığı, davacının dava dilekçesi incelendiğinde faturalardan kaynaklı olarak kendisine borçlu olduğu iddiasını ileri sürdüğü başkaca bir beyan ve bilgiye dayanmadığı bu nedenlerle davacının başkaca bir delil sunması ve başkaca bir delile dayanmasının hukuken mümkün olmadığı, Davacının ispat yükünün müvekkili şirkette olduğuna dair beyan ve iddialarının da hukuken dikkate alınmaması gerektiği zira itirazın iptali davalarında ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıda olduğu, davacının faturaya konu işi yaptığını ve eksiksiz teslim ettiğini ispat etmek zarureti olduğu, Ticari defter ve kayıtlardan davacının işi yapıp eksiksiz teslim ettiği sonucuna varılamayacağı, Tebliğ edilen faturaya sekiz gün içinde itiraz edilmemiş olması hali, faturada yazılı malın davalı alıcıya teslim edildiğini göstermeyeceği; Davacının satıcının faturada yazılı malı alıcıya (davalıya) teslim ettiğini ve bu teslimin de borç doğurucu bir hukuksal ilişki sonucu olduğunu ayrıca ispat etmesi gerektiği, tüm bu nedenlerle davacının haksız ve hukuken dayanaksız davasının reddine karar verilmesi gerektiği, açıklanan ve re’sen dikkate alınacak sair nedenlerle; Davacının davasının reddine, Dava değerinin %20 ‘sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini” cevap ve talep etmişlerdir.

DELİLLER:——- esas sayılı icra dosya sureti, ticari defter ve belgeler, ba/bs formları, tanık beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.08/06/2023 tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 25/07/2023 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raporunda özetle; Taraflar arasındaki hukuki ihtilaf davacı yanın 31/08/2022 tarihinde borçlu aleyhine ——— E. sayılı dosyası ile; 4.136,08 TL 30.04.2022 ve 31.05.2022 tarihli faturalardan kalan alacağı için icra takibi başlatması karşısında, davalı yanın takibe itiraz etmesi üzerine çıkmış bulunmaktadır. Davacı ———- 2. Sınıf Tacir olduğundan, 2. Sınıf Tacirlerin İşletme Hesabı Esasına göre defter tutma zorunluluğu bulunmaktadır. 17 Aralık 2017 tarihli ———- yayınlanarak yürürlüğe giren VUK’ nun 486 nolu Tebliği ile “Basit usule tabi mükellefler ile serbest meslek erbapları (noterler ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar hariç) 1/1/2018, diğer mükellefler ise 1/1/2019 (serbest meslek kazanç defteri yanında işletme hesabı esasına göre defter tutanlar açısından 1/1/2018) tarihinden itibaren Sistemi kullanılması” zorunluluğu getirildiğinden davacı ———- 2022 ve 2023 yıllarına ait İşletme Defteri ———Başkanlığı Defter Beyan sistemi üzerinde tutulmakta olup Davalı şirkete ait 2022, 2023 yıllarına ait tüm ticari defterlerinin 6102 sayılı yeni TTK. İlgili hükümleri yönünden açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı ve usulüne uygun tutulmuş olduğu, Davacı Ve Davalı Yanın Defter İncelemesi Neticesinde; Davacı ile davalı arasında ki ticari ilişkinin davacı tarafından 28/02/2022 tarihinde düzenlenen ———- nolu kdv dahil 3.429,92 TL tutarlı fatura ile başladığı, Davacının incelenen ticari defterlerinin İşletme Defteri olması hasebi ile işletme defterlerinde Gelir ve Gider kaydı tutulduğundan davacı yan tarafından düzenlenen Satış Faturalarının İşletme Defterinin Gelir Sayfasına kayıt edildiği, davalı tarafından düzenlenen iade faturalarının ise Gider Sayfasına kayıt edildiği, İşletme Defteri olması hasebi ile yapılan ödemelere ilişkin kayıt olmadığı, Davacıya ait 2022 yılı İşletme Defterinde davalıya düzenlemiş olduğu kdv dahil 26.777,00 TL tutarında 5 adet faturayı gelir olarak işlediği, davalı tarafından düzenlenen kdv dahil 1.746,00 TL tutarında 1 adet İade Faturasın, 2022 yılı İşletme Defteri Gider Sayfasına işlediği, Davalıya ait 2022 yılı ticari defterlerinde davacı tarafından davalıya kdv dahil 27.742,00 TL tutarında 5 adet fatura düzenlendiği, davalı tarafından ise 25/05/2022 tarihinde davacının düzenlemiş olduğu ——— nolu faturaya istinaden ——— nolu kdv dahil 2.320,24 TL ve ———- nolu 27/06/2022 tarihinde ——— nolu faturaya istinaden kdv dahil 1.815,84 TL tutarlı toplam 4.136,08 TL tutarında 2 adet iade faturaları düzenlediği ve kayıtlarına işlediği, 5 kalemde de toplam 8.202,00 TL davacı ——— hesabına Eft ile ödeme yaptığı, 31/08/2022 takip tarihi itibariyle davacının 15.403,92 TL davalıdan alacaklı olduğu, davalı tarafından bu bakiye tutarının 31/12/2022 tarihinde ———- ——— Diğer Ticari Borçlar hesabına virman yaparak bakiyenin sıfırlandığı davalı tarafından bu işlemin “ilgili Firmanın ödeme yakıt kartı cari hesap ile mahsubu yapılmış olup cari hesap kartı ise firmanın kendi banka hesabından ödenmiştir” açıklaması ile yapıldığı, yapılan bu mahsuba ilişkin tarafların itirazları olmadığı, Davacı tarafından davalının düzenlemiş olduğu, 25/05/2022 tarih ——— nolu kdv dahil 2.320,24 TL tutarlı iade faturasını kayıtlarına almadığı görülmekte olup, 25/05/2022 tarih ———- nolu kdv dahil 2.320,24 TL tutarlı iade faturanın e- Arşiv fatura olduğu, davalı yan tarafından, düzenlenen faturanın davacının e-arşiv izni kapsamında elektronik ortamda ve davacı yana ait ———- mail adresine gönderildiği, davacı yan tarafından ilgili faturalara 8 gün içerisinde itiraz edildiğine dair bir belge bulunmadığından dolayı, iş bu faturaların usulüne uygun olarak düzenlendiği şeklinde tespitte bulunmuştur.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:Dava, faturaya dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir. İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde düzenlenmiştir. İcra dosyası celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak———- Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya ———- aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.———sayılı ilamında belirtildiği üzere ” ———– sayılı ilamında açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. TTK’nın 23. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge, belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkanı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan yasanın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın münderecatından söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır . Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı taktirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. Faturanın karşı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü faturayı gönderen tarafta olup, faturayı gönderenin bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 23/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, karşı tarafa aittir. TTK’nın 23/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK’nın 222. maddesi uyarınca ispatlamış olur. Nitekim ———- sayılı ilamında “…Dava, TBK 470 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu kilit parke taşı imali ve teslimi işi olan eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen futuradaki alacakla ilgili olarak, süre geçtikten sonra iade edilmesi veya ticari defterlere kaydedildikten sonra iade faturası düzenlenmesi, borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. İtiraz yüresi geçtikten sonra, faturaların doğrudan içide edilmesi veya iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır. Faturaya itiraz edilmemesi sözleşme ilişkisini ka nıtlamaz ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde, bu sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir.Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kuralla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı taraf faturaların davalı tarafa tebliği edildiğini ve iade edilmediğini bildirmiş ve tebliğ belgeleri sunmuştur. Davalı tarafın beyanları ise faturaların tebliğ edildiğini ortaya koymakta ancak teslim edilmeyen malların faturalarının iade edilmediğini savunmaktadır. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olması (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altında olması (HMK190) nedeniyle, tebliğ edildiği anlaşılan faturalara itiraz edildiği veya süresi içinde iade edildiği olgusundan lehine hak çıkaracak taraf olarak ispat yükü altında olan davalı bunu kanıtlayamamış ve fatura içerikleri kesinleşmiştir. Bu nedenle davanın kabulü gerekirken kismen kabul kararı verilmesi doğru olmadığının ” belirtmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olayda; davacı ile davalı arasında servis taşıma ilişkisi bulunmakta olup, davacı davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla ——— sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, icra takibinde dayanak yapılan 30/04/2022 ve 31/05/2022 tarihli faturalardan kalan bakiye alacak miktarının dava konusu yapıldığı, davacı tarafın asıl alacağına yönelik itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde davacının işletme esasına göre defter tuttuğu, davacı yanın defterlerine göre 31/05/2022 tarihli 7.566,00 TL, 30/06/2022 tarihli 3.298,00 TL, 30/04/2022 tarihli 6.693,00 TL, 31/03/2022 tarihli 5.820,00 TL, 28/02/2022 tarihli 3.400,00 TL olmak üzere KDV dahil 26.777,00 TL tutarında 5 adet faturanın davalıya düzenlendiği, davacının davalı tarafından düzenlenen KDV dahil 1.746,00 TL tutarında 1 adet iade faturasının işlendiği, davacının BA/BS bildirim zorunluluğunun bulunmadığı, davalı şirketin ticari defter ve belgelerinin incelenmesinde ise usulüne uygun tutulmuş olduğu, davalının defter incelenmesinde davacı yanca düzenlenen 5 adet KDV dahil 27.742,00 TL tutarında faturanın ticari defterinde kayıtlı olduğu, davalı tarafından 25/05/2022 tarihinde davacının düzenlemiş olduğu ———- nolu ve 30/04/2022 tarihli faturaya istinaden KDV dahil 2.320,24 TL iade e-faturasının (davacı kayıtlarında yer almadığı) düzenlendiği ve yine davalı tarafından 27/06/2022 tarihinde ———- nolu ve 31/05/2022 tarihli faturaya istinaden KDV dahil 1.815,84 TL iade e-faturasının (davacı kayıtlarında yer aldığı) düzenlendiği, davalının 3 adet KDV hariç 20.079,00 TL (KDV dahil 23.6693,22 TL tutarlı faturaya BA formlarında beyan ettiği, davalı yanca 8.202,00 TL ödeme yapıldığı, takip tarihi itibariyle davacının 15.403,92 TL alacaklı olduğu ve 31/12/2022 tarihinde bakiyenin virman yapılarak sıfırlandığı görülmektedir. Emsal içtihatlar doğrultusunda değerlendirildiğinde davalı yanca davacı tarafından düzenlenen faturalara 8 günlük sürede itiraz edilmediği veya iade edilmediğinin anlaşıldığı, bu haliyle süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen futuradaki alacakla ilgili olarak, süre geçtikten sonra iade edilmesi veya ticari defterlere kaydedildikten sonra iade faturası düzenlenmesi, borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. İtiraz yüresi geçtikten sonra, faturaların doğrudan içide edilmesi veya iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır. Faturaya itiraz edilmemesi sözleşme ilişkisini kanıtlamaz ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde, bu sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir. Dinlenen tanık beyanlarından taralar arasında servis taşımacılığı ilişkisinin bulunduğunun anlaşılmıştır. İspat yükünün davalı tarafa geçmiş olduğu ve aksinin dosya kapsamı itibariyle ispat edilemediği, faturaya dayalı ve likit olması nedeniyle davacının ayrıca icra inkar tazminatına yasal şartları bulunduğu anlaşılmakla 4.136,08 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından——– sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 4.136,08 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA,
2-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine,
3-Asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 oranındaki 827,21 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
5-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 282,53 TL harçtan, peşin yatırılan 80,70 TL harcın düşümü ile geri kalan 201,83 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvuru harcı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 150,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.311,4‬0 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 4.136,08 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
9-1.560,00 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
Dair;6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/10/2023