Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/465 E. 2023/818 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/465
KARAR NO: 2023/818
DAVA: Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ: 29/05/2023
KARAR TARİHİ: 11/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——— Ticaret Sicil Müdürlüğünün ———- sicil numarası ile kayıtlı olan ——— Şirketi unvanına sahip olan şirket 19.10.2015 tarihinde resen terkin edildiği, şirketin terkin tarihinden sonraki tarihli taraflarına borcu bulunmadığı, söz konusu borçlar için ——— Esas, ——— Esas, ———- Esas, ——— Esas sayılı dosyalarda işlemlerine devam edebilmeleri ve borçlarının tahsil edilebilmesi için yetki belgelerinin alındığını; şirketin tasfiye haline dönüşmesi ve tüzel kişiliğinin TTK’nın 285. ve 541. ve diğer maddeleri anlamında ihyası gerektiğini; ——– Ticaret Sicili Müdürlüğünün ———– sicil numaralı ——– Şirketi unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 6102 Sayılı TTK m. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığı, Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiği ve sonuca bağladığı, yargı merci gibi hareket edemeyeceği, Müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne ———– ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan ———- Şirketi’nin dosyasında yapılan inceleme neticesinde; dava konusu şirketin, “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi”, “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi ve Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve Kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi kapsamında; “vergi kaydının terkin edildiği” ve “adresinin tespit edilemediği” hususlarının belirlenmesinin ardından, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi ile “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5’inci maddesi gereğince re’sen terkin kapsamına alındığı, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 18.02.2015 tarihinde sicil kaydının re’sen terkin edildiğinin anlaşıldığı, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü’nce söz konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi hâlinde söz konusu şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğu ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirketin yukarıdaki yükümlülüklerini yerine getirmediği, dava konusu şirketin ticaret sicilinden terkin edileceği hususunın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Geçici m.7/f.4-a kapsamında bu kapsama giren tüm şirketlerle birlikte ——— ilan edildiği , işbu ilanın da, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici madde 7/f.4-a’da, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat hükümleri yerine geçtiği hükme bağlandığından; müvekkili tarafından davaya konu şirkete yapılan ihtarın (bildirimin), dava konusu şirketin eline ulaşmadığı bir an için kabul edilse dahi, müvekkilinin re’sen terkine ilişkin prosedürde bir eksik işlem yaptığından bahsetmenin mümkün olamayacağı, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığı, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretindern sorumlu tutulamayacağı, müvekkili müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7. maddesi gereğince Ticaret Sicil Memurluğu’nca gayri faal olması sebebiyle re’sen terkin edilen şirketin faal olduğunun tespiti ile ihyası istemidir. ———– Ticaret Sicil Müdürlüğünün 19.07.2023 günlü cevabi yazısıyla ihyası talep edilen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret kanunun geçici 7. Maddesi uyarınca 30/06/2015 tarihinde resen terkin edildiği bildirilmiştir.———- Esas – ——— Esas – ——— Esas ve ——— Esas sayılı dosyaları UYAP sisteminden celp edilerek incelenmiş ihyası istenen şirketin takip borçlusu, davacının alacaklı sıfatına haiz olduğu, takibin derdest olduğu, davacının iş bu davayı açmaya dair ilgili müdürlüklerden yetki belgesi alıp ibraz ettiği görülmüştür. 6102 Sayılı TTK’nın 26/06/2012 tarih ve 6335 sayılı yasanın 38. maddesi ile değişik geçici 7. maddesinde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içinde kanunda yazılı halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde hükümlerine göre yapılacağı düzenlenmiş bulunmaktadır.Aynı maddenin 15. Fıkrasında ” Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesi getirilmiş, Aynı maddenin 2. Fıkrasında Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket hakkında bu madde hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.Yapılan incelemede ihyası istenen şirketin 30.06.2015 tarihinde TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca sicilden terkin edildiği anlaşılmıştır. İhyası istenen şirket hakkında derdest takipler bulunmakta olup ———– Esas – ——— Esas ———- Esas ve ———- Esasında kayıtlıdır.Yapılan yargılamaya göre, ticaret sicilinden re’sen terkin edilen şirket hakkında ihyası talep edilen şirketin taraf olduğu derdest icra takipleri bulunduğu, dolayısıyla faal olduğu, ancak bildirimle yapılan ilana rağmen Ticaret Sicil Müdürlüğünce başvurusu bulunmadığından tebligat ve ilan prosedüründen sonra tasfiye edilmeksizin resen terkin edildiği anlaşılmıştır. Derdest olan icra takiplerinin sonucuna göre şirketin borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, ticaret sicilinden terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.İhyası istenen şirketin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde ” adresinin tespit edilememesi ” nedenine dayalı olarak terkinine karar verildiği görülmüştür. ———Sayılı ilamında “….şirketin terkin sebebinin kanunda düzenlenmeyen bir hal olan “adresin tesbit edilememesi” olduğuna göre tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmadığı sonucuna varılmaktadır…” belirtmiştir.———– Sayılı ilamında “…Açıklanan nedenlerle, ihyası istenilen şirket hakkında başkaca münfesihlik sebebi ileri sürülmediği, “terkin sebebinin “adreste tesbit edilmeme” olduğu , kanunda öngörülmeyen bir sebeble terkin yapıldığı anlaşılan münfesih olmayan şirkete tasfiye memuru atanması söz konusu olmayacağı gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiş istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir…” belirtmiştir. ———– sayılı ilamında “….İhyası talep edilen her iki şirketin de terkin tarihinde tasfiye halinde olmadıkları, ayrıca terkin sebebinin adresin tespit edilememesi olduğu, bu nedenle münfesih de sayılamayacakları anlaşılmakla, ihya talebi kabul edilen şirketler için tasfiye memuru atanmasına gerek görülmemiştir…” belirtmiştir. ———- sayılı ilamında “….Davaya konu şirket TTK geçici 7. Maddesine göre resen ticaret sicilden silindiğinden ve tasfiye olmadığından, TTK geçici 7. Madde ile terkin edilen şirketin ihya edilmesi durumunda şirkete tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.” belirtmiştir. İhyası istenen şirket 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca sicilden tasfiye edilmeksizin terkin edildiğinden şirkete tasfiye memuru atanmamıştır. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davanın kabulüne, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olması ve davacının karar celsesinde davalıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığını beyan etmesi sebebiyle davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE, ———– Ticaret Sicil müdürlüğünün ———— sicil numarasına kayıtlı bulunup 30.06.2015 tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince re’sen sicilden terkin edilen ———- ŞİRKETİ’nin 6102 Sayılı TTK 547 maddesi gereğince ———Esas, ———- Esas, ——— Esas ve ———– Esas esas sayılı dosyaları ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen şirket hakkında yürütülen icra takiplerinin sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA, ———Ticaret Sicil Müdürlüğüne yeniden TESCİLİNE,
2-Kararın ——— ilan edilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin yatırılan 179,90 TL harcın düşümü ile geri kalan 89,95 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davalı yasal hasım olduğundan ve gerekçede açıklanan nedenlerden ötürü davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı yasal hasım olduğundan ve gerekçede açıklanan nedenlerden ötürü davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ———— Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/10/2023