Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/421 E. 2023/982 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/421 Esas
KARAR NO: 2023/982
DAVA: Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/01/2021
KARAR TARİHİ: 30/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Fazlaya ve emsal nitelikteki diğer takip dosyalarında uğranılan zararlara dair haklar saklı tutulmak ve zenginleşenler ve sebepsiz zenginleşme miktarı bilirkişi raporu ile tesbit edildikten sonra dava değeri artırılmak ve harç ikmali yapılmak üzere belirsiz alacak davası şeklinde öne sürmekte olduğumuz taleplerimiz şu şekildedir, Yapılan eser bedeli ve yüklenicinin teminat mektubuna el konularak uğratıldığı zarar tesbit edilerek davalıların elde ettikleri sebepsiz zenginleşmenin hesaplatılmasını, Öncelikle davalının ihtarname tarihi itibarı ile bakiye avans ödeme yükümlülüğü altında olduğu tesbit edilerek ———E sayılı takip dosyasında uğranılan bütün zararın davalıdan tazminine, Davalının 2 numaralı hakediş faturası sebebiyle sorumlu olduğu tesbit edilerek ———E sayılı takip dosyasında uğranılan bütün zararın davalıdan tazminine, Heriki Davalının ara hakediş ödeme yükümlülüğü ve bakiye eser bedeli ödeme yükümlülüğü, sebepleriyle sorumlulukları tesbit edilerek ———E sayılı takip dosyasında uğranılan bütün zararın her iki davalıdan müşterek ve müteselsilen tahsil edilerek tarafıma ödenmesine, Yapılan eserin 7 yıldan beri kullanımıyla elde edilen zenginleşme ve zenginleşenin tesbit edilerek elde edilen zenginleşmenin iadesine, Yüklenici şirketin iflasına sebep olunduğundan şirket değer kaybı zararı ve şirket sermaye kaybı zararına karşılık şimdilik 1.000 t.l. tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsil olarak veya Mahkemece karar verilecek nispet oranında tahsil edilerek tarafıma ödenmesine, Yüklenici şirketin iflasına sebep olunduğundan şirket iflas etmemiş olsa karar tarihine kadar hissedar olarak elde edilecek kar mahrumiyeti zararına karşılık şimdilik 1.000 t.l. tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsil olarak veya Mahkemece verilecek nispet oranında tahsil edilerek tarafıma ödenmesine, Şirketin iflası sebebiyle hüküm verilecek tazminatlar için 19.11.2014 – tarihinden itibaren en yüksek banka faizi oranında faiz işletilmesine,———E sayılı takip dosyasında uğranılan araç mahrumiyeti, araç Zararları ve taksi giderleri için şimdilik 1.000 tI. tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsil olarak veya Mahkemece karar verilecek nispet oranında tahsil edilerek tarafıma ödenmesine, ——-E sayılı takip dosyasında uğranılan taşınmaz değer kaybı zararları için şimdilik 1.000 t.İ. tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsil olarak veya Mahkemece karar verilecek nispet oranında tahsil edilerek tarafıma ödenmesine, ——–E sayılı takip dosyasında uğranılan dosya kapak hesabı kadar borç zararına karşılık şimdilik 1.000 t.l. Tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsil olarak veya Mahkemece karar verilecek nispet oranında tahsil edilerek tarafıma ödenmesine, İcra takip dosyası sebebiyle hüküm verilecek tazminatlar için ihtarname tarihinden itibaren en yüksek Banka Faizi oranında faiz işletilmesine, tarafımın en yüksek Banka faizi ile karşılanamayan dövize bağlı munzam zararının davalılardan tazminine, dövize bağlı tazminatlar için fiili ödeme günündeki merkez bankası kurları ile hesaplama yapılmasına, Yargılama giderinin davalılar üzerine yükletilmesini” talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı ——- Şirketi vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun dava dilekçesine karşı cevaplarımızın arzı ile işbu dava dilekçesindeki taleplerin reddine karar verilmesini, pdf formatında itirazlarını sunduklarını beyan ve talep etmiştir

CEVAP: Feri müdahil vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Islaha cevap dilekçesi doğrultusunda delillerin toplatılmasını, icra takip dosyalarındaki güncel kapak hesabı borcunun Mahkemece tesbit edilmesini ve sonuç olarak davanın kabul edilerek icra dairelerinde uğranılan borçlanma zararlarının davalıdan tazminine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, davacının zarara uğradığını ileri sürdüğü icra takip dosyalarındaki zararın tazmini talebinden ibarettir.Dava esasen mahkememizin ——– esas sayılı dosyasında devam eder iken konu ile alakalı olan ——– sayılı ilamının incelendiği ——– kararı nazara alınarak davacının davalı ——— Şirketine karşı açmış olduğu davanın tefrik edilmek suretiyle ——— Esas Numarasına kaydedilmiştir.Tefrik kararından sonra 28/09/2023 tarihli ve 1 nolu celsede davacı vekili ıslah için süre talebinde bulunmuştur. Davacı vekilinin talebi doğrultusunda ıslah için 1 hafta süre tanınmış, davacı asil bu süre zarfında (02/10/2023 tarihinde) harcı yatırmak suretiyle ıslah dilekçesi sunarak alacak konusunu; “davacının büyük ortağı ——– şirketine 2 numaralı hak ediş ve ek işler hakedişi ile uzayan ifa süresi sebebi ile oluşan zararlara ilişkin alacak talebi”nden vazgeçerek, “zarara uğradığını ileri icra takip dosyalarındaki zararın tazmini talebi” olarak değiştirdiği anlaşılmıştır.Hal böyle olunca talep değişikliği nazara alınarak mahkememizin 16/10/2023 tarihli muhtırası ile davacı vekiline;” …. 02.10.2023 tarihli ıslah dilekçesinin sunulduğu anlaşılmış ve mahkememizce yapılan inceleme sonucu dava konusunun değiştiği görülmüştür, İş bu nedenle, ilk dava açılış tarihinden önce tam ıslah ile öne sürdüğünüz alacağınıza dair arabuluculuğa ilişkin belgenin 1 HAFTALIK SÜRE içerisinde mahkememize sunmanız, aksi halde davaya bu hali ile devam olunacağı hususu” ihtar edilmiştir.Davacı vekili muhtıra ile tanınan süre zarfında konusu ıslah dilekçesi ile değişen davaya ilişkin davalı ——– Şirketi ile yürütülen arabuluculuk işlemine dair her hangi bir evrak sunmadığı görülmüştür.Bilindiği üzere, 18/12/2018 tarihli ——– yayınlanan ——— sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi ile; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” ve geçici 12. maddesi ile de “(1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.” düzenlemesi getirilmiştir.6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na (HUAK) “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile eklenen 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi getirilmiştir. Bu yasal düzenlemeler gereğince 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir. Davacı vekiline 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin mahkememize sunulması gerektiği hususu 16/10/2023 tarihli muhtıra ile 1 haftalık kesin süre içerisinde ibrazı gerektiği ihtar edilmesine rağmen tanınan süre içerisinde arabuluculuk son tutanağını mahkememize sunmadığı anlaşılmaktadır.Benzer konuya ilişkin ——– sayılı ilamında; ” Dava; 12.500, 00 TL bedelinin istirdat istemine ilişkindir Uyuşmazlık; Eldeki davanın arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.19.12.2018 tarihli ——–yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanunun 20.maddesi ile, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir. Anılan maddeye göre; bu Kanunun 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartıdır. Görüldüğü üzere, 6102 Sayılı TTK’ye eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda arabuluculuk, dava şartı olarak belirlenmiştir. Madde gerekçesi “Maddeyle, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinde belirtilen davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurma zorunluluğu getirilerek bu uyuşmazlıkların temelinden, çok daha kısa süre içinde, daha az masrafla ve tarafların iradelerine uygun bir şekilde çözülmesi amaçlanmaktadır.” şeklindedir. Yukarıda belirtildiği üzere gerekçede amaçlanan, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların, arabuluculukda çözümlenmesi olup, madde metninde konusu …”bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava…” denilmek suretiyle dava türleri ayrımı belirtilmemiştir.Somut davanın 7155 Sayılı Yasa’nın 20. maddesi ile TTK’nın 5. maddesine eklenen 5/A maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı uyuşmalık konusu değildir. Bahse konu maddeye göre TTK’nın 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartıdır.İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili, her ne kadar davanın çek istirdatı davası olduğunu ileri sürmüş ise de; dava dilekçesi incelendiğinde, davanın, çek bedelinin istirdadı istemine yönelik olduğu, davanın bir kambiyo senedi olan çekten kaynaklanması ve kambiyo senetlerinin TTK’da düzenlenmiş olması nedeniyle ticari nitelikte olduğu, dolayısıyla arabuluculuk şartına tabi davalardan olduğu ve konusunu bir miktar paranın ödenmesi hususunun oluşturduğu, ancak Mahkemece davacı yana süre verilmiş olmasına rağmen, arabuluculuk son tutanağının bir haftalık yasal süresi içerisinde dosyaya sunulmadığı, ayrıca Mahkemece verilen sürenin arabuluculuğa başvuru halinde duracağı, İlk Derece Mahkemesince davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.” şeklinde gerekçelere yer verildiği görülmüştür.Eldeki davada taraflar arasındaki uyuşmazlığın (tefrik öncesi açılan davadan ayrı olmak üzere konusu ıslah ile değiştirilmiş) konusunun bir miktar para alacağına ilişkin olduğu, davacının tefrik öncesi dava açılış aşamasında arabuluculuk faaliyetini yürüterek davayı açtığının mahkememizin kabulünde olduğu, tefrik sonrası davacı asil tarafından dava konusunun değiştirildiği, bu haliyle başkaca bir talebi dava konusu haline getirdiği, davalı ile bu yeni dava konusu hakkında arabuluculuk marifetiyle müzakere edilmediği, davalıya karşı talep edilen iş bu yeni talepler bakımından süresinde arabuluculuğa başvurulması gerektiği ancak başvurulmadığı anlaşılmaktadır. Dava bir miktar para alacağına ilişkin olup ticari dava olduğu ve 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine (somut olayımızda ıslah dilekçesine) eklenmesi zorunlu olduğu halde davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açılmış olmasına, zorunlu dava şartı olan “arabulucuya başvuru” koşulunun tamamlanabilir dava şartı olmamasına göre zorunlu dava şartı arabuluculuk koşulu yerine getirilmediğinden ———- Bölge Adliye Mahkesi ———- sayılı ilamı nazara alınarak usulden red kararı vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6102 Sayılı kanun 4. Ve 5/A maddeleri, 6325 Sayılı Kanun 18/A-2. Maddesi HMK 114/2. Ve 115/2. Maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Tefrik sonrası alınması gereken ancak alınmamış olan 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı ——— Şirketi taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ——– Şirketi VERİLMESİNE,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——— Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin, feri müdahil vekilinin, davacı asilin ve davalı ——– vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/11/2023