Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/392 E. 2023/788 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO: 2023/392
KARAR NO: 2023/788
DAVA: Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ: 02/06/2023
KARAR TARİHİ: 05/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ihyası istenen ———- Kooperatifi ve ——— Kooperatifi ile müvekkili arasında ——– Esas sayılı dosyasında görülen tapu iptal ve tescil davasının 16.03.2023 tarihli celsesinde anılan tüzel kişilerin ihyası davası açılması için taraflarına süre verildiği, bahse konu mahkemenin verdiği bu kararın dayanağının istinaf mahkemesi olduğu, ——– Sayılı kararında işbu ihyası istenen tüzel kişilerin anıldığı, yerel mahkeme de istinaf mahkemesi kararını uygulama kararı aldığını, taraflarınca açılan tapu iptal ve tescil davasının devam edilebilmesi için mahkeme ———- Kooperatifi ve ——— Kooperatifi tüzel kişiliklerinin ihyasını talep etme zorunluluklarının doğduğunu, fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla ———- Kooperatifi ve———- Kooperatifi tüzel kişiliklerinin ihyasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı———Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün, Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki taleplerin, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini ve sonuca bağladığını, yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğüne ———– ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan ———– Kooperatifi ve ———- ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan ———–Kooperatifi’nin dosyasında yapılan inceleme neticesinde; dava konusu şirketin, “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’. maddesi”, “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5. maddesi”, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi ve Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve Kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi kapsamında; “sebebi ne olursa olsun aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantısının yapılmadığı” hususunun belirlenmesinin ardından, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesi ile “münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve ticaret sicili kayıtlarının silinmesine ilişkin tebliğin 5. maddesi gereğince resen terkin kapsamına alındığı, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından ———— Kooperatifi’nin 31.07.2013 tarihinde, ——– Kooperatifinin 18.02.2015 tarihinde sicil kaydının re’sen terkin edildiğinin anlaşıldığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca, resen terkin kapsamına alınan şirketlerin, bu durumun kendilerine tebliğinden itibaren iki ay içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak buna ilişkin ispat edici belgeleri Ticaret Sicil Müdürlüğüne ibraz etmesi ya da şirketin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde aynı süre içerisinde tasfiye memurunu bildirmesi, ayrıca şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde, (Müvekkil Ticaret Sicili Müdürlüğünce bu hususun tespit edilmesinin mümkün olmadığını) buna ilişkin yazılı beyanı Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne vermesi gerektiğini, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü’nce söz konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi hâlinde söz konusu şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceğini, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğunu ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirketin yukarıdaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Geçici 7. Maddesinin 15. fıkrasında, “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmünün haiz olduğunu, müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün, mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğü bulunmadığını, söz konusu şirketin ihyası istenmekte ise de; “münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve ticaret sicili kayıtlarının silinmesine ilişkin tebliğin 16. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “bu tebliğ hükümlerine göre, ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatiflerin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmü gereğince, bu işlemin madde hükmünde de belirtildiği üzere ancak bu hususta mahkemeye başvurulmak suretiyle gerçekleştirilebileceğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, iddia ve talebin, dava konusu şirketin taraf olduğu dava icra takibinin sonuçlandırılmasına, taraf teşkilinin sağlanmasına dayandığını, işbu nedenle müvekkili müdürlük aleyhine isnat edilebilecek bir kusur ve sorumluluk bulunmadığını, Davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği yasal hasım konumunda bulunan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini beyan etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;Dava dava dışı ——— Kooperatifi ile ——— Kooperatifi’nin devam eden dava sebebi ile ihyası istemine ilişkindir.——- Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabi yazısıyla ihyası talep edilen ———- Kooperatifi’nin son tescilini 31.07.2013 tarihinde yaptırdığı, kooperatifin 31.07.2013 tarihinde resen terkin edildiği, ——— Kooperatifi’nin son tescilini 18.02.2015 tarihinde yaptırdığı, kooperatifin 09.10.2015 tarihinde resen terkinine karar verildiği bildirmiştir.——– Esas sayılı dava dosyası uyap üzerinden getirilip incelenmiştir. Yapılan incelemede bu davanın davacısının ———- Kooperatifi ve huzurdaki davacı olduğu, dahili davalısının ———- Kooperatifi olduğu, davanın konusunun tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde daire bedeli ve ecrimisil istemine ilişkin olduğu, davanın derdest olduğu, mahkemenin 16.03.2023 tarihli celsede aldığı 1 nolu ara karar ile davacıya bahsi geçen kooperatiflerin ihyası hususunda iş bu ihya davasını açmak üzere süre verildiği anlaşılmıştır. Ticaret sicil müdürlüğünden celp edilen belgelere göre ihyası istenen ———- 31.07.2013 tarihinde aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantısının yapılmaması hukuksal nedenine dayalı olarak terkinine karar verildiği, ihyası istenen diğer kooperatif olan ———— ise 09.10.2015 tarihinde adresinin tespit edilememesi nedeni ile terkinine karar verildiği görülmüştür. Her iki kooperatifin yetkililerine de TTK’nın geçici 7. maddesinin 4. fıkrasının “a” bendi uyarınca sicil kayıtlarına göre şirketi temsile yetkili kişilere ayrıca tebligat yapılmadığı anlaşılmıştır. ———- sayılı kararında, TTK geçici 7. maddeye aykırı terkin işlemi yapan ticaret sicil müdürlüğünün davaya karşı koyması halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiğine karar verilmiştir. ———– Sayılı ilamında ” …terkine ilişkin ihtarın yalnız ilan yoluyla yapılıp, TTK’nın geçici 7. maddesinin 4. fıkrasının “a” bendi uyarınca sicil kayıtlarına göre şirketi temsile yetkili kişilere ayrıca tebligat yapılmadığı anlaşılmakla, terkin işlemini TTK’ nın geçici 7. maddesine uygun olarak yapmayan davalı kurumun yargılama giderlerinden sorumlu olacağı açıktır. Ayrıca davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü terkin işlerini yapması ve yargılamanın ilk celsesinde davayı kabul etmemesi nedeniyle de yargılama giderlerinden sorumlu olup ilk derece mahkemesince davalının vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasında isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.” belirtmiştir. ———- Sayılı ilamında “…Somut uyuşmazlıkta şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin ———- yayınlandığı, ancak ihyası istenen şirket yada yetkilisine tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi belgenin veya tebligatın dosyaya sunulmadığı , 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a bendi uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete ya da şirketin yetkisine tebliğ edilmeksizin doğrudan ——— ilan suretiyle yapılan ihtar usule aykırıdır. Bu nedenle dava konusu ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı açıktır. Ticaret sicili işlemleri tam olarak yerine getirmiş ise aleyhine yargı giderine hükmedilemeyecektir. belirtmiştir. ———Sayılı ilamında ” Somut olayda, dava konusu ihyası istenen şirketin son beş yıla olağan genel kurul toplantılarının yapılmaması terkin sebebi olarak gösterilmiş ise de, yukarıda belirtilen yasa hükmünde öngörülen ihtar ve ilan koşulunun yerine getirildiğinin davalı tarafça ispat edilemediğinden usulüne uygun geçerli bir terkin işlemi bulunmadığından tüm bu gerekçeler doğrultusunda davanın kabulünde isabetsizlik görülmemiştir. Ne var ki, sicilden terkin edilen şirketin ihyasına karar verilmesi halinde şirketin tasfiye haline gireceğine ilişkin yasal düzenleme bulunmadığından ve silinme sebebine göre de tasfiyeye tabi tutulmasına gerek olmadığından şirkete tasfiye memuru atanması doğru olmadığından tasfiye memurunun istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının bu yönden düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir belirtmiştir. İhyası istenen şirket 6102 sayılı yasanın TTK’ nun geçici 7 maddesine dayanılarak resen terkin edilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere hakkında açılmış dava varken terkin işlemi yapılması aynı yasanın geçici 7/2. maddesine aykırı olup esasen tasfiyesi de yapılmadığından ve yapılacak tasfiye işlemi de yasaya uygun olmayacağından yalnızca taraf teşkilinin sağlanması bakımından ihya kararı verilmesi ile yetinilmesi gerekip, ayrıca tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmamaktadır. ——— Sayılı ilamında “…İlk derece mahkemesince terkin ve tebliğ evrakları getirtilmiş, şirketin terkin sebebinin “adresin tesbit edilememesi ” olduğu anlaşılmaktadır. 5174 Sayılı ———— ile Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3. maddesi; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; ” 5174 sayılı kanunun 10 ve 32. maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler..” ifadesi ile geçici 7.madde kapsamında olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir. Açıklanan nedenlerle 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesinde belirtilen sınırlı hallere münhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilen haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK daki tasfiye usulüne uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin istisnai ve geçici oluşu göz önüne alındığında kapsamının genişletilemeyeceği, kanunda gösterilmeyen bir halin tebliğ ile düzenlenemeyeceği dikkate alınarak ,şirketin terkin işleminin hukuka uygun sayılamayacağı, ilk derece mahkemesince terkin usulüne uygun yapılmadığından yargı giderine hükmedildiği anlaşılmakla davalının yargı gideri ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulmasında isabetsizlik görülmemiştir. Terkinin;TTK nın geçici 7.madde kapsamında olmayan bir neden ile yapıldığı, şirket yetkilisine tebliğ yapılmadığı anlaşılmakla davacı yararına yargı gideri ve vekalet ücreti takdirinde isabetsizlik olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtmiştir. ———– Sayılı ilamında “….şirketin terkin sebebinin kanunda düzenlenmeyen bir hal olan “adresin tesbit edilememesi” olduğuna göre tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmadığı sonucuna varılmaktadır…” belirtmiştir. Tüm dosya kapsamından ihyası istenen ———- 31.07.2013 tarihinde aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantısının yapılmaması hukuksal nedenine dayalı olarak terkinine karar verildiği, kanunun amir hükmü gereği kooperatif yetkililerine ayrıca tebligat yapılmadığı, yapılan terkinin usul ve yasaya aykırı olduğu, bu nedenle terkinine karar verilen bir şirket veya kooperatifin ihya kararı verilmekle tasfiye haline girmeyeceği için ayrıca tasfiye memuru atanmasına gerek olmadığı, emsal ——- Kararının yukarıda alıntılandığı, diğer kooperatifin ise kanunda bulunmayan bir nedenden dolayı terkinine karar verildiği, yapılan bu terkinin de usul ve yasaya aykırı olduğu ve bu nedenle terkinine karar verilen bir şirket veya kooperatife tasfiye memuru atanmasına gerek olmadığına dair emsal ——— Kararının da yukarıda alıntılandığı, 6100 sayılı HMK’nın 326. Maddesi gereği kanunda yazılı haller dışında yargılama giderinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınacağı, davalı sicil müdürlüğünün terkin işlemlerinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davacının dava dilekçesinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ettiği gözetilmekle davanın kabulüne dair aşağıdaki gibi karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE,
A- ——— Ticaret Sicil müdürlüğünün ———– sicil numarasına kayıtlı bulunup 31.07.2013 tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince re’sen sicilden terkin edilen ———- KOOPERATİFİ’nin 6102 Sayılı TTK 547 maddesi gereğince——– Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen kooperatif hakkında yürütülen davanın sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA, ———- Ticaret Sicil Müdürlüğüne yeniden TESCİLİNE,
B——— Ticaret Sicil müdürlüğünün ——– sicil numarasına kayıtlı bulunup 09.10.2015 tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince re’sen sicilden terkin edilen ——— KOOPERATİFİ’nin 6102 Sayılı TTK 547 maddesi gereğince——— Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen kooperatif hakkında yürütülen davanın sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA, ———- Ticaret Sicil Müdürlüğüne yeniden TESCİLİNE,
2-Kararın ——— ilan edilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin yatırılan 179,90 TL harcın düşümü ile geri kalan 89,95 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4- Davacı tarafından yatırılan 179,90 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 93,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği 17.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ———- Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/10/2023