Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/311 E. 2023/422 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/311 Esas
KARAR NO: 2023/422
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ: 28/04/2023
KARAR TARİHİ: 02/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili şirkete ait ——— plaklı araç ile dava dışı——— plakalı aracın karıştığı 22.07.2022 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde açılan iş bu sigorta ödemesine dayanan rücuen tazminat davasında müvekkilin borçlu olmadığı parayı icra tehdidi altına ödemek durumunda kaldığını ve işbu istirdat davasını açma zorunluluğunun olduğunu, bu davada nihai taleplerinin ise fazlaya ilişkin tüm dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydı ile icra tehdidi altında yapılan ödemenin ferileri ve ödeme tarihinden itibaren işletilecek ticari faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini, müvekkile karşı başlatılan —- sayılı dosyası kapsamında İcra Müdürlüğü tarafından yapılan dosya hesabı doğrultusunda ve icra tehdidi altında yapılmış olan 59.966,00 TL’nin ödeme tarihi olan 03.03.2023 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, trafik —–kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin dava dilekçesi incelendiğinde —-poliçe numarası ile sigortalı olan müvekkiline ait ——- sayılı aracın kazaya karışması olayından sonra karşı tarafın zararının karşılanmasını müteakip söz konusu hasar zararının poliçe teminat dışı hallerden kabulü ile müvekkilinden tahsil edilen paranın iadesi talep ve dava edildiği anlaşılmıştır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir.
6100 sayılı HMK’nun 2. maddesine göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğu belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/I maddesinde de, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
Ancak, 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasadan sonra açılan davada, 6502 sayılı Yasanın 73/1. maddesindeki düzenlemede belirtildiği üzere, davacı tüketici konumunda olup davalı sigorta şirketi ile aralarında akdedilen sigorta sözleşmesinin bir tüketici işlemi olması, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerektiğinin anlaşılmasına ve görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece de kendiliğinden (re’sen) dikkate alınması zorunlu bulunmakta olup mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.
Sonuç olarak, HMK 1 maddesi gereğince görev kamu düzeninden olup, yine HMK 114 maddesine göre dava şartı hakimin re’sen incelemesi gereken hususlardan olduğundan ve yine HMK 115 maddesine göre mahkememizin her aşamada görevi resen göz önüne alması gerektiğinden mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın HMK’nun 114/1-C ve 115/2. maddeleri uyarınca görevsizlik nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2- HMK.20/1. maddesi uyarınca, kararın kesinleşmesinden itibaren (süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren) 2 hafta içinde mahkememize başvurularak dilekçe ile dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın bu davaya bakmaya görevli ——— TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine, aksi taktirde HMK.20/1. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3- Gider avansının kullanılmayan bölümünün görevli mahkeme veznesine yatırılması için ilgililerine iadesine,
4- HMK’ nun 331/2. maddesinde yapılmış olan ‘görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği’ şeklindeki düzenleme nazara alınarak, yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde —- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere tensiben verilen karar açıkça okunup anlatıldı.02/05/2023