Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/305 E. 2023/593 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/305 Esas
KARAR NO: 2023/593
DAVA: Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ: 27/04/2023
KARAR TARİHİ: 21/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili belediyenin —-Sayılı dosyası ile —- karşı itirazın kesin kaldırılması ve tahliye davası açtığını, yargılama sürecinde —– yazılan müzekkereye verilen cevapta, kooperatifin tasfiyesinin sona erdiği, sicilden kaydının terkin edildiğinin belirtildiğinin, bunun üzerine—– tarihli duruşmasının 1 numaralı ara kararı ile borçlu şirketin ihyası davası açmak ve şirkete tasfiye memuru atamak üzere taraflarına 1 aylık kesin süre verildiği, —– söz konusu ara kararına istinaden sicilden terkin edilen kooperatifin ek tasfiye işlemlerinin yapılabilmesi için yeniden tescilini talep ettiklerini, ——— ihyasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinden bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı—- vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının husumeti yalnızca yasal hasım olan müvekkili müdürlüğe yönelttiği, usule ve —– içtihatlarına göre, husumetin aynı zamanda tasfiye memurları ——- de yöneltilmesi gerektiği, bu itibarla, uyuşmazlığa uygulanacak hukuk kuralları ve davacının iddiaları değerlendirilirken anılan hususların göz önünde bulundurulması önem arz ettiği, (Dava, —— terkin edilerek tüzel kişiliği ortadan kalkmış bulunan şirketin ihyası istemine ilişkindir. Şirket tüzel kişiliğinin ihyası davasının, ihyası istenilen şirketin tasfiyesini yürütmüş olan tasfiye kurulu üyeleri veya tasfiye memuru ile yasal hasım durumundaki terkin işlemini yapan ———husumet yöneltilerek açılması gerekmekte ve bu hususun mahkemece re’sen nazara alınması icap etmektedir. Somut olayda, tasfiye memuruna husumet yöneltilmemiştir. Bu itibarla; ilk derece mahkemesince, davacıya şirketin tasfiyesini yürütmüş olan tasfiye memuruna karşı da dava açması için süre verilmesi, dava açılması halinde işbu dosyası ile birleştirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmaksızın hüküm tesisi ve buna bağlı olarak—– istinaf başvurusunun esastan reddedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” —– işlem yaptığı, ——-tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirip sonuca bağladığı; yargı merci gibi hareket edemeyeceği,——-tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelenir. Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.” (TTK.m.32). Yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verildiği, aksi halde tescil talebini gerekçe göstererek reddedeceğini, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğu, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunu gerektirdiği, tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğu, (6762 Sayılı TTK m.224 ve 6102 sayılı TTK m.285) henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçların notere depo edilmesi ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiği, (6762 Sayılı TTK m.445 ve 6102 sayılı TTK.m.541) bu yapılmadan şirketlerin tasfiye sürecinin sonuçlandırılıp, bakiyelerin mevcut pay sahiplerine dağıtılmış ve şirket kayıtları sicilden terkin edilmiş ise, terkin işlemlerinin iptali ile şirket tüzel kişiliği ihya olunarak tasfiye sürecine yeniden geçilebileceği, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerini, müvekkilinin tespit etmesinin mümkün olmadığı, Mahkemenin davanın esası ile ilgili vereceği karara müvekkili müdürlüğün uyacağını, TTK m. 545/1’de düzenlendiği üzere, müvekkili ———–tasfiye memurlarının bildirimi ve başvurusu üzere işlem yapmış olduğu, bu kapsamda herhangi bir sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesinin kanuna aykırı olacağı, tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde, şirkete ve şirketin alacaklılarına karşı sorumlu olduğunun düzenlendiği, (TTK m. 553) olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, şirketin kurucusu ve tasfiye memuru olan; tasfiye sürecinde açılan davaya rağmen şirketin ticaret sicilinden silinmesini talep eden tasfiye memurunun kusurundan dolayı —— sorumluluğunun bulunmadığı, müvekkili ——– davanın açılmasına sebep olmadığı, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı, müvekkili —- aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 547. maddesi gereğince—–tasfiye sebebiyle terkin edilen —– faal olduğunun tespiti ile ihyası istemidir.
—- cevabi yazısıyla ihyası talep edilen —- son tescilini —- tarihinde yaptırdığı, —– yetkilisi ve tasfiye memurlarının ——- isimli dahili davalılar olduğu, tasfiyesinin sona erdiğinden bahisle ———-tarihi itibarı ile sicilden terkinine karar verildiği görülmüştür. 6102 sayılı TTK’nın 547. Maddesinden kaynaklı ihya davalarında şirketin/kooperatifin tasfiye memurları ve ——– arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Mahkememizin tensip zaptının —- numaralı ara kararı ile davacıya tasfiye memurlarını davaya dahil etmek üzere süre verilmiş davacı yanca dahili dava dilekçesi ibraz edilerek tasfiye memurları davaya dahil edilmiştir. Tasfiye memurları davaya cevap vermemişlerdir. Tasfiyesi istenen—–aleyhinde davacı yan —– dosyasında takibe girişmiştir.İhyası istenen ——- itirazı üzerine ——– Sayılı dosyasında dava açılmış, ilgili mahkemece davalı —— ihyası davası açmak üzere davacıya yetki ve süre verilmiş, eldeki bu dava bu nedenle açılmıştır.
Yapılan yargılamaya göre, her ne kadar dava konusu —– kendisi tarafından tasfiye sürecine girip tasfiyeyi sonuçlandırmış ve —–terkin edilmiş ise de dava konusu terkin edilen —–hakkında halen devam eden davanın bulunduğu, derdest davanın sonucuna göre şirket borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, ——- terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından ve 6102 Sayılı Türk —-Kanunu’nun 547/2. maddesi gereğince “Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmü dikkate alındığında davanın kabulüne, dava konusu kooperatifin ihyasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır. İhyası istenen kooperatifin tasfiye memurlarından—– cezaevinde tutuklu olması nedeni ile bu kişi yerine —– yönetim kurulu üyesi —— ———tasfiye memuru olarak atanmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, ihyası talep edilen kooperatif hakkında devam eden davanın olması sebebiyle dava konusu —— tasfiyesinin tamamlanmamış olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, dava konusu kooperatifin ihyasına, son tasfiye memuru olan —– tasfiye memuru olarak atanmasına, davalı ——- yasal hasım olması sebebiyle işbu davalı yönünden davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
———- Sayılı ilamı ——– sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmasından davalı tasfiye memuru sorumlu bulunduğundan davada taraf sıfatı bulunduğu, davalı tasfiye memuru aleyhine davanın kabulü nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi HMK 326/1 gereği olduğu gözetilerek; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün davacı yargı gideri bakımından kaldırılarak yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan tahsiline karar verilmiştir.”
———-Belirtilen yasa maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin yeniden tescili talebi ile işbu davanın açılıp görülmesi mümkündür. Davacının açtığı dava sonucunda davanın kabulüne karar verildiği taktirde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir. ——–Davacının şirket aleyhine açtığı dava sonuçlanmadığına göre tasfiye eksik yapılmıştır. İlanlara başvurulmamış olması sonucu değiştirmez. İhya davası şirketin aktif hale gelmesi için değil, söz konusu hukuk davasına münhasır olmak üzere davanın sonuçlandırılması ve sonrasında tasfiyenin tamamlanmasını temin için açılmıştır. Tasfiye işlemi eksik yapıldığı ve davacının dava açmasına sebebiyet verildiği için yargılama giderlerinin tasfiye memuru üzerinde bırakılmasında ve vekalet ücreti takdirinde bir usulsüzlük yoktur.” gerekçeleri ile tasfiye memurunun vekalet ücretinden ve yargılama giderinden sorumlu olduğu belirtilmiştir.Aynı zamanda bu kararda açıkça belirtildiği üzere ilanalara rağmen başvurmamış olmanın sonucu değiştirmeyeceğini belirtmiştir. Somut olayda Bahsi geçen icra takibi——yılında başlatılmış ihyası istenen kooperatif icra takibinden sonra —-yılında sicilden terkinini sağlamıştır.
——–Somut olayda ; terkin olunan şirketin eski çalışanı olan davacının eksik gösterilen sigortalı hizmet tesbiti davası açıldığı ,davanın sürdürülebilmesi için davacı vekiline davalı şirketin tüzel kişiliğinin ihya davası açmak üzere süre verildiği, açılan bu davanın görülebilmesi için şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına, tasfiye memuru atanarak tescil ve ilanına karar verildiği , tasfiyeden sonra dava açılmış olsa da davacı bakımından tasfiyenin usulune uygun sonlandığının kabul edilemeyeceği , şirketin alacağı ve borcu bulunmadığı bu sebeble ihyasında hukuki yarar bulunmadığı savunmasının dinlenebilir olmadığı , ,toplanan tüm delillere göre TTK 547 maddede ki ek tasfiye koşullarının gerçekleştiği kanaatına varan mahkemenin takkdirinde isabetsizlik olmadığı,ihya ve yeniden tasfiye memuru atanmasına ve tasfiye usulune uygun sonlandırılmadığından davalı tasfiye memurunun HMK 326/1 gereği yargı gideri aleyhine hüküm verilen davalıdan alınacağından istinaf sebebleri yerinde bulunmamakla davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtmiştir.
——–Tasfiye yapıldığı tarih itibariyle usulüne uygun yapılmış olsa bile tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi amacıyla şirketin ihyası yasal zorunluluktur. Tasfiyede ilanların yapılmış olması, davacının tasfiye memuruna başvurmaması sonucu değiştirmez. Davacının şirketten alacaklı olup olmadığı, İş Mahkemesindeki yargılama sonucu belirlenebilecek bir husustur. Sonuç olarak; TTK 547. maddedeki ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası isteminin koşullarının oluştuğu, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla..” şeklindeki kararında tasfiyenin yapıldığı tarih itibarı ile usule uygun yapılsa dahi tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi için şirketin ihyasına ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tasfiye memurundan tahsil edilerek davacısına ödenmesine dair mahkeme kararını onamıştır. Kaldı ki somut olayda davacı yanca icra takibi tasfiye tarihinden önce başlatılmıştır.
——-İlk derece mahkemesince davanın kabul edilerek davacı lehine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu bağlamda tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından tasfiye memuru sorumlu olup, davada taraf sıfatı bulunan tasfiye memurunun mahkemece hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Tasfiye memuru, bu giderleri, ek tasfiye için ihya edilen şirketin tasfiye giderlerine ekleyebilecektir.” belirtmiştir.
HMK’nın 326. maddesi uyarınca, aksine düzenleme bulunmadıkça yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Tüm bu anlatılan nedenlerden ötürü davanın kabulüne karar verilmiş, davalı —– yasal hasım olması nedeni ile yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamış, yukarıda anlatılan nedenlerden ötürü tasfiye işlemlerini eksik yapmak sureti ile davanın açılmasına neden olan tasfiye memurları yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutularak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE, —– nosuna kayıtlı bulunup —- tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince sicilden terkin edilen TASFİYE HALİNDE ———6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince —— sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen —-hakkında derdest olan davanın sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA——- yeniden TESCİLİNE,
2- Tasfiye Memuru olarak en son tasfiye memuru —- numaralı ———- atanmasına, ek tasfiye işlemlerinin tasfiye memurları tarafından yürütülmesine, ek tasfiye işlemleri bitinceye kadar tasfiye memurlarının görevine devam etmesine,
3- Kararın——- ilan edilmesine,
4-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL başvurma harcı, 179,90 TL peşin harç, 89,25 tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 449,05‬ TL yargılama giderinin tasfiye memurları ——-müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, davalı ———– yasal hasım olması sebebiyle davacının işbu davalıyla ilgili yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı ——- yasıl hasım olması sebebiyle işbu davalı yönünden davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Davacı vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin tasfiye memurları——– müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,
9-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ——– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, ddavacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/06/2023