Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/300 E. 2023/892 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/300 Esas
KARAR NO: 2023/892
DAVA: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 12/09/2022
KARAR TARİHİ: 02/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davalı takip alacaklısı ———- Şti. Davacı ———-, dava dışı takip borçlusu ——— Şti’nin doğduğu iddia edilen 37.119,19 TL sözde alacağı için 89/1 haciz ihbarnamesi gönderdiğini, süresinde itiraz edilmemesi üzerine ikinci ihbarname tebliğ edildiğini, icra müdürlüğü dosyasından gönderilen 89/1, 89/2 ve 89/3 ihbarnamelerinin tümü usulsüz tebligat ile tebliğ edildiğini, tebligat mazbatası kardeşi ———- adına çıkarıldığını, fakat haciz ihbarnamesinde davacının isminin yazıldığını, davacının bu durumu kardeşinden 12.09.2022 tarihinde haricen öğrendiğini, takip borçlularının davacıdan herhangi bir alacağı bulunmamakta olup sadece şirket yetkilisi olarak görev yaptıklarını, .davalıların davacıdan alacaklı olmadıkları halde kötü niyetli olarak haciz ihbarnamesi gönderdiklerini, davacının tebligatları bizzat alamayıp haberdar olamadığı için 89/3 haciz ihbarnamesinden daha sonra haberi olduğundan bu davayı açarak davanın kabulünü talep etmişlerdir.

CEVAP: Davalı Vekili Cevap dilekçesinde özetle; Davacıya usulüne uygun olarak sırasıyla 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnameleri tebliğ edildiğini, “———-” barkod nolu 89/3 haciz ihbarnamesi de 05/07/2022 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, İİK madde 89 hükmü uyarınca 15 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra huzurdaki dava ikame edildiğini, davacının usulsüz tebliğ iddialarının yersiz olduğunu, usulsüz tebliğ şikayetinin başvuru yerinin icra mahkemeleri olduğunu, davacının amacı huzurdaki dava ile icra takip dosyasından korunmak olduğunu, işbu davanın ikame edilmesi sebebiyle icra takip dosyasında davacıya haciz uygulanması engellendiğini, huzurdaki menfi tespit davasının sağladığı hukuki korumadan mümkün olan en uzun süre için faydalanmaya çalışıldığını, davacının takip borçlularından ——— Şti’ne borçlu olmadığı aksine alacaklı olduğu iddialarının kabulü mümkün olmayıp, hukuki dayanaktan açıkça yoksun iddialar oldğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE: Davanın 3. Kişinin açmış olduğu ( İİK 89/3 maddesine göre) menfi tespit davasına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.İ.İ.K 89/ maddesinin “Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.” şeklindedir.Davalı vekili dava dilekçesinde ve 28/07/2023 tarihli talep dilekçesinde mahkemece re’sen incelenmesi gerekli 15 günlük hak düşürücü süre yönünden değerlendirme yapılmasının talep edildiği görülmüştür.——— esas sayılı dosyasının uyap üzerinde kayıtlı evrakları incelendiğinde, alacaklının ——— ŞTİ. Olduğu, borçlusunun ———-ŞTİ olduğu, davacı ———— İ.İ.K nın 89/3 madde/fıkrası gereğince Üçüncü Haciz İhbarnamesinin gönderildiği, haciz ihbarnamesi tebliğ evrakı incelendiğinde 7201 sayılı kanunun 21/2 maddesine göre hazırlandığı, tebliğ evrakının ———– kızı ———-yapıldığı, ———– sorgulama ekranından ilgili tebligatın 05/07/2022 tarihinde tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, davacı vekilinin müvekkilinin tebligattan 12/09/2022 tarihinde bilgisinin olduğunu bildirdiği, aynı gün içinde icra dosyasına da itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde de bu meyanda itirazın ileri sürüldüğü, ilgili icra dairesinin Karar Tensip Tutanağı başlıklı 16/09/2022 tarihli evrakı incelendiğinde ———- Menfi Tespit Davası açmakla İİK. 16. Maddesi uyarınca İcra Hukuk Mahkemesine 7 gün içerisinde şikayet yolu açık olmak üzere karar verildiği, ancak buna rağmen İcra Hukuk Mahkemesinde 7 gün içinde açılan bir davanın varlığına ilişkin davacı yanca her hangi bir evrağın mahkememize sunulmadığı anlaşıldı.Dosya kapsamında çözümlenmesi gereken ilk uyuşmazlığın ihbarnamelerin usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği hususu olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde haciz ihbarnamelerinin müvekkilinin kardeşi ——— adına çıkarıldığını bu nedenle tebligatların usulsuz olduğunu ileri sürmüştür. Ancak davacı ———- İ.İ.K nın 89/3 madde/fıkrası gereğince Üçüncü Haciz İhbarnamesinin tebliğ evrakı incelendiğinde 7201 sayılı kanunun 21/2 maddesine göre hazırlandığı, tebliğ evrakının ———- kızı ———– 05/07/2022 tarihinde tebliğ edildiği, bu haliyle davacı vekilinin “tebligat mazbatası kardeşi ———- adına çıkarılmış, fakat haciz ihbarnamesinde müvekkilin ismi yazılmıştır” şeklindeki iddialarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla davacı vekilinin bu yöndeki usulsuz tebligat iddiasını ispatlayamadığı vicdani kanaatine ulaşılmıştır.Benzer konuya ilişkin ———- sayılı ilamında; “Dava, İİK’nın 89. Maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf davalılara borçlu olmadığını iddia etmiş, davalı ———– vekili ise davanın hak düşürücü sürede açılmadığını savunmuştur.Yargılama sonunda davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İİK’nın 89/3 maddesi uyarınca, 3. Haciz ihbarnamesine süresi içerisinde itiraz etmeyen borçlunun 15 günlük süre içerisinde menfi tespit davasını açması gerekir.Bu süre hak düşürücü süre olup, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. Nitekim ilk derece mahkemesince bu husus karar yerinde değerlendirilmiş olup, davacıya 3. Haciz ihbarnamesinin 13/07/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise bu süre geçirildikten sonra 26/08/2022 tarihinde açıldığı gözetilerek yazılı şekilde karar verilmiştir.Davacı vekili davanın Adli Tatil nedeniyle 08/07/2022 tarihine kadar açılabileceği ileri sürülmüş ise de bu istinaf sebebi yerinde değildir. Zira adli tatil dava açılmasına engel oluşturmamaktadır.Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde gerekçelere yer verildiği görülmüştür.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; İİK 89.maddesi gereğince 3.haciz ihbarnamesinin tebliğinden sonra 15 günlük yasal süre içinde menfi tespit davasının açılması gerektiği, davacı tarafa 3.haciz ihbarnamesinin 05/07/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 15 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra12/09/2022 tarihinde açıldığı, hak düşürücü sürenin resen mahkemece dikkate alınması gerektiği, bu nedenlerle davacı tarafından açılan davanın hak düşürücü süre yönünden reddine, davanın süre yönünden ve bu bağlamda usulden reddedildiği dikkate alınarak alacaklı yanın tazminat isteminin koşulları oluşmaması nedeniyle reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan davanın hak düşürücü süre yönünden REDDİNE,
2-Davalının tazminat isteminin koşulları oluşmaması nedeniyle REDDİNE,
3-Alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 80,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 189,15‬ TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,
4-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———- Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/11/2023