Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/289 E. 2023/629 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/289
KARAR NO : 2023/629

DAVA : Alacak (İşçilik Alacağından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/04/2023
KARAR TARİHİ : 11/07/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

DAVA: Davacı vekili 18/04/2023 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; “Dava öncesi arabuluculuk müracaatı yapılmış olup uzlaşma sağlanamamıştır. —Büşükşehir Belediyesi, —– Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün ihale ettiği —- Yapı ve ihale işi dava dışı — Şubesi’ne ihale edilmiştir. Müvekkil şirket ile dava dışı —- Şubesi’ arasında ihale konusu inşaat işlerinin yapımı hususunda sözleşme imzalanmıştır. Daha sonra müvekkil şirket ile davalı arasında—-ilçesi Arıtma İnşaatı işi kapsamında Kalıp-Beton işlerinin işçiliğinin davalı tarafça yapılması hususunda TAŞERON SÖZLEŞMESİ imzalanmıştır. Sözleşmenin 25. Maddesinde—- Mahkemeleri yetkili kılınmış olduğundan işbu dava mahkemeniz yetki alanında kalmaktadır. Taşeron sözleşmesi ile yapılacak işin işçilik ücretleri / giderleri davalı tarafa ait olmasına rağmen sözleşmenin 17. Maddesi gereğince sigorta primleri müvekkil şirkete ait olduğundan davalı tarafın kendisi ve işçileri müvekkil şirket adına —–girişleri yapılmıştır. İşin bitiminden sonra davalı taraf ile müvekkil arasında imzalanan protokol gereğince çalışan işçilerin tüm alacaklarının ödenmiş olduğu kabul edilmiştir. Protokol imza tarihinde bakiye kalan 20.000 TL için ——Şubesi, —-keşideli ve—-nolu çek davalıya teslim edilmiştir. Davalı taraf 25.04.2018 tarihli tutanağı “…, bulunan personeller bende çalışmakta olup alacakları kalmamıştır…” olarak açık bir şekilde müvekkili ibra etmek suretiyle imzalamıştır. Ancak davalı dahil olmak üzere davalı işçilerinden bazıları, —– kayıtlarının müvekkil şirket adına olmasından faydalanılmak suretiyle işçilik alacaklarının ödenmediği gerekçesi ile müvekkil şirket aleyhine davalar açmışlardır. —-. İş Mah.nin —– Esas sayılı dosyalarında yerel mahkemece karar verilmiştir. Bazı dosyaların İstinaf aşaması devam etmektedir. Müvekkil şirket çalışanı olmayan davacılar ve özellikle davalı, Taşeronluk sözleşmesinin varlığına rağmen doğrudan müvekkil şirketin çalışanı gibi dava açmış ve yasal boşluktan faydalanarak haksız bir şekilde alacak talep etmişlerdir. Dilekçemiz ekinde yer alan taşeron sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere işçilik ücreti karşılığında verilen işin yapılmasından ötürü müvekkil şirketin ayrıca davalı işçilerine yeniden işçilik alacağının ödenmesi hukuken mümkün değildir. Müvekkil şirket tarafından davalı tarafa taşeronluk sözleşmesi gereğince ödeme yapılmasına rağmen aynı iş için davalı taraf işç,ilerinin iş mahkemelerinde açmış oldukları davada talep edilen alacak mükerrer bir ödeme haline gelmiştir. Müvekkil şirket tarafından taşeronluk sözleşmesi gereğince yapılan işin işçilik ücretleri davalıya ödenmiş olmasına rağmen işçilere eksik ödeme yapması veya ödeme yapmaması nedeniyle işçiler tarafından talep edilen alacağın davalıya talep edilmesi hukuken mümkün olduğundan işbu dava açılmıştır. Davalı taşeron tarafından yapılan ve hakediş listesine bağlanan işin ücretleri davalıya ödenmiş olduğundan davalı çalışanlarının herhangi bir ad altında müvekkilden talepte bulunması halinde, işçilerin talep ettikleri alacaktan davalı taraf sorumludur. ” şeklinde talepte bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı vekilinin taleplerine bakıldığında davanın işçilik alacaklarına ilişkin açılan—-. İş Mahkemesi —— Esas sayılı dosyalarda yapılan ödemelerin mükerrer olduğu iddiasıyla iadesini amaçladığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle dava konusu esasen işçilik alacaklarının ödenip ödenmediğine ilişkindir.TTK’nun 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda…” sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlar.
4857 sayılı İş Kanununun 1. maddesinin 2. fıkrası gereğince, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerinde, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, faaliyet konularına bakılmaksızın bu kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
İş Mahkemelerinin kuruluşunu düzenleyen 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesi uyarınca, iş kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş sözleşmesinden veya iş kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.
Somut olayda; taraflar arasında işçilik hak ve alacaklarından kaynaklı sorumluluk hususunda uyuşmazlık bulunduğu, dava konusu edilen uyuşmazlık konusunun dayanağının işçilik alacakları olduğu, kaldı ki davalının tacir sıfatına sahip olmadığı, bu haliyle dava konusu uyuşmazlığın çözümünün mahkememiz görev alanına girmediği, davanın İş Mahkemelerince görülüp karara bağlanması gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak davanın görev yönünden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli—- Nöbetçi İş Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere —- Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,Dair 5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve —- sayılı —- ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde —–Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.