Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/26 E. 2023/228 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/26 Esas
KARAR NO : 2023/228

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 20/09/2021
KARAR TARİHİ : 08/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı ——borçludan olan kredi alacakları banka ile müvekkili şirket arasında imzalanmış olan temlik sözleşmesi gereğince müvekkili —-devir ve temlik edildiğini, kredi borçlusu —- kredilerini geri ödememesi üzerine şirket aleyhine——Sayılı dosyasından taşınır rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiğini, borçlu şirkete karşı açılan mezkur dosyanın yenilendiği esnada şirketin münfesih olduğunun tespit edildiğini, yapılan tasfiyenin eksik olarak sonuçlandırıldığını, zira borçlunun adına kayıtlı ve müvekkili şirkete rehinli olan —— aracın tasfiyeye dâhil edilmediğini, tasfiye işlemi gerçekleşmiş bir şirketin tekrar ihyası için tasfiye işlemlerinde bir mal varlığının paraya çevrilmesinin kasten veya ihmalen unutulmuş olması gerekmekte olduğunu, söz konusu şirketin tasfiye işlemlerinin söz konusu araç tasfiyeye katılmadan ve müvekkili şirkete hiçbir ödeme yapılmadan sonuçlandırıldığını, bu durumun şirketin ihyası için aranan şartı gerçekleştirmekte olduğunu beyanla şirketin ihyasına, rehinli aracın satışının yapılması için sicil kaydının tekrar açılmasına, her türlü yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili cevap dilekçelerinde özetle; müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü, 6102 Sayılı TTK’nın 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 34. maddesi hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, müvekkilinin re’sen terkin işleminin, 6102 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi; Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5. maddesi, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi ve Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve Kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi kapsamında vergi kaydının terkin edildiği ve aralıksız olarak son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılmadığı hususunun belirlenmesinin ardından 18/02/2015 tarihinde yapıldığını, müvekkilince şirkete verilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerinin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmesi ya da tasfiye memurunun bildirilmesi hususunda tebligat yapıldığını, şirketin verilen süre içerisinde söz konusu yükümlülükleri yerine getirmediğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinin 15. fıkrasının, “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmünü haiz olduğunu, müvekkilinin mahkeme hükmü olmaksızın şirketi sicile yeniden tescil etmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, re’sen terkin edilen şirketlerin borçlarının bulunmasının terkin işleminin yapılmasına engel olmadığını, ihya davasına dayanak teşkil eden icra takibinin re’sen terkin işleminden çok sonra ikame edildiği, bu nedenlerle müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7. maddesi gereğince Ticaret Sicil Memurluğu’nca gayri faal olması sebebiyle re’sen terkin edilen şirketin faal olduğunun tespiti ile ihyası istemidir.——- Ticaret Sicil Müdürlüğünün 16.01.2023 günlü cevabi yazısıyla ihyası talep edilen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret kanunun geçici 7. Maddesi uyarınca 18/02/2015 tarihinde resen terkin edildiği bildirilmiştir. —–. İcra müdürlüğünün——-Sayılı dosyası UYAP sisteminden celp edilerek incelenmiş ihyası istenen şirketin takip borçlusu, davacı kurumun ise temlik alan alacaklı sıfatına haiz olduğu, takibin derdest olduğu, davacının iş bu davayı açmaya dair ilgili müdürlükten 18.01.2023 tarihli yetki belgesi alıp ibraz ettiği görülmüştür.6102 Sayılı TTK’nın 26/06/2012 tarih ve 6335 sayılı yasanın 38. maddesi ile değişik geçici 7. maddesinde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içinde kanunda yazılı halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde hükümlerine göre yapılacağı düzenlenmiş bulunmaktadır.Aynı maddenin 15. Fıkrasında ” Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesi getirilmiş, Aynı maddenin 2. Fıkrasında Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket hakkında bu madde hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.Yapılan incelemede ihyası istenen şirketin 18.02.2015 tarihinde TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca sicilden terkin edildiği anlaşılmıştır. İhyası istenen şirket hakkında derdest takip bulunmakta olup——- Esasında kayıtlıdır.
Yapılan yargılamaya göre, ticaret sicilinden re’sen terkin edilen şirket hakkında ihyası talep edilen şirketin taraf olduğu derdest icra takibi bulunduğu, dolayısıyla faal olduğu, ancak bildirimle yapılan ilana rağmen Ticaret Sicil Müdürlüğünce başvurusu bulunmadığından tebligat ve ilan prosedüründen sonra tasfiye edilmeksizin resen terkin edildiği anlaşılmıştır. Derdest olan icra takibinin sonucuna göre şirketin borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, ticaret sicilinden terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
—— Karar sayılı ilamında “.Davaya konu şirket TTK geçici 7. Maddesine göre resen ticaret sicilden silindiğinden ve tasfiye olmadığından, TTK geçici 7. Madde ile terkin edilen şirketin ihya edilmesi durumunda şirkete tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.” belirtmiştir.——-Sayılı ilamında “——Ayrıca şirket, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca terkin tasfiyesiz edilmiş olmakla; buna rağmen ilk derece mahkemesince tasfiye memuru atanması hukuka aykırı olduğundan kararın buna ilişkin kısmının da HMK’nın 33 ve 355. maddeleri uyarınca resen düzeltilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, karradaki tasfiye memuru atanmasına dair kısım çıkarılmıştır.” belirtmiştir. İhyası istenen şirket 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca sicilden tasfiye edilmeksizin terkin edildiğinden şirkete tasfiye memuru atanmasına da gerek bulunmamaktadır.Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davanın kabulüne, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olması ve davacının karar celsesinde davalıdan bu yönde bir talebinin olmadığını beyan etmesi sebebiyle davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE, —– sicil numarasına kayıtlı bulunup 18.02.2015 tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince re’sen sicilden terkin edilen ——6102 Sayılı TTK 547 maddesi gereğince —— esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen şirket hakkında yürütülen icra takibinin sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA, —– Ticaret Sicil Müdürlüğüne yeniden TESCİLİNE,
2-Kararın—— ilan edilmesine,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davalı yasal hasım olduğundan ve gerekçede açıklanan nedenlerden ötürü davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı yasal hasım olduğundan ve gerekçede açıklanan nedenlerden ötürü davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,—— Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.