Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/254 E. 2023/512 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/254
KARAR NO : 2023/512

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 02/11/2021
KARAR TARİHİ : 31/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;——ile müvekkili şirket arasında yapı denetim sözleşmesi bulunduğu, davalı şirkete ait —– ilçesi —– adresindeki ve tapunun —- pafta —— Parsel numarasında kayıtlı arsa/arazi üzerine yapılacak 1 adet blok bodrum katları hariç 3 kat, toplam 1200 m2 inşaat alanı bulunan taşınmazda müvekkiline ait olan yapı denetim kuruluşu tarafından projelerin ruhsat ve eklerine uygun olarak yapılmasının denetlenmesi adına hizmet sözleşmesi düzenlendiği, davalıya akdedilen hizmet sözleşmelerine dayanarak—— Belediyesi İmar Müdürlüğü’nden yapı ruhsatı aldığı ve inşaatları yapmaya başladığı, müvekkilinin şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiği ve sözleşmede yer alan 1200 m2 inşaat alanı bulunan 1 adet bloktan oluşan ve 3 katlı blokların denetimlerini yaptığı, bugün için bitirilmiş olan bu tapuların satışlarının yapıldığı ve fiili olarak yapı sahipleri tarafından yapı kullanma izninin (iskan) alınmamış olup inşaatın tamamen bitmiş ve fiili olarak kullanılmakta olduğu, davalı yanın yapı kullanım izni alınmamış olan inşaatın ve belediyede bulunan yapı denetim hesabına hak etmiş olduğu bedeli yatırmadığı, müvekkili şirketi de yıllardır oyaladığı, —–terkin edilerek —— ile birleştiği ve şirketin —— taşındığı, aynı firmanın unvan değişikliği yapılarak yeni ticaret ünvanı —– Şirketi olarak faaliyete devam ettiği, —- isimli şirketin 21.01.2014 tarihinde tasfiyesine karar verildiği, alınan tasfiye kararının müvekkilinin alacağına kavuşmasını engeller mahiyette olduğu, —— ihyasını, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün TTK. M. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığı, Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün, Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirip sonuca bağladığı, yargı merci gibi hareket edemeyeceği, yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verildiği, aksi halde tescil talebini gerekçe göstererek reddedeceği, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğu, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunda olduğu, tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğu, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçların notere depo edilmesi ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerekmekte olduğu, bu yapılmadan şirketlerin tasfiye sürecinin sonuçlandırılıp, bakiyeler mevcut pay sahiplerine dağıtılıp şirket kayıtları sicilden terkin edilmiş ise, terkin işlemlerinin iptali ile şirket tüzel kişiliğinin ihya olunarak tasfiye sürecine yeniden geçilebildiği, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerini, müvekkili Sicil Müdürlüğü’nün tespit etmesinin mümkün olmadığı, mahkemenin davanın esası ile ilgili vereceği karara müvekkili Sicili Müdürlüğü’nün uyacağı, TTK m. 545/1’de düzenlendiği üzere, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün tasfiye memurlarının bildirimi ve başvurusu üzere işlem yaptığı ve bu kapsamda herhangi bir sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesinin kanuna aykırı olacağını, tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde, şirkete ve şirketin alacaklılarına karşı sorumlu olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığı bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, müvekkili Sicili Müdürlüğü’nün dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, tasfiye sürecinde, eksik olarak yapıldığı iddia edilen işlemlerin muhatabının tasfiye memurları olduğu, bu nedenle yasal hasım konumunda bulunan müvekkilinin yargılama masraflarından sorumlu tutulamayacağını, davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği yasal hasım konumunda bulunan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği, müvekkili yönünden açılan davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkili müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı——usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya herhangi bir cevap vermediği, 31.05.2023 tarihli duruşmadaki beyanında; şirketin gerekli tasfiye işlemlerini ve ilan işlemlerini eksiksiz şekilde yerine getirdiği, o süreçte kendisine herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava şirketin ihyası istemine ilişkindir. Davacı yukarıdaki gerekçelerle şirketin ihyasını talep etmiştir.Mahkememizce—-Ticaret sicil müdürlüğünden ihyası istenen şirketin ticaret sicil kayıtları celp edilmiş, ticaret sicil müdürlüğünün 16.06.2022 tarihli yazı cevabının yapılan incelemesinde şirketin son tescilini 21.01.2014 tarihinde yaptırdığı, şirket yetkilisi ve tasfiye memurunun —— olduğu, şirketin 21.01.2014 tarihinde sicil kaydının tasfiyenin sona ermesi nedeni ile terkin olduğu bildirmiştir.—-BAM —-. HD. —–. Sayılı ilamı ile davacının dava dilekçesinde söz etmese de —— Asliye Ticaret mahkemesinin —– Sayılı dosyasında eldeki ihya dosyasından bilgi istediği, ihya istemine dayanak olabilecek bir alacak iddiası olduğu, bu dosyanın incelenmesi ile sonuca gidilebileceğini belirtmiştir.
—–Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —- esas sayılı dava dosyası uyap üzerinden getirilip incelenmiştir. Yapılan incelemede bu davanın davacısının huzurdaki davacı olduğu, davalısının —— davanın konusunun alacak istemine ilişkin olduğu, 11.01.2023 Tarihli celsede dosyanın işlemden kaldırıldığı, ve iş bu gerekçeli kararın yazıldığı 19.06.2023 tarihinde yapılan inceleme itibarı ile 14.06.2023 tarihli karar ile bahsi geçen dosyada davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği görülmüştür. Davacının —— Asliye ticaret mahkemesinde davasını yönlendirdiği şirketin —–şirketi isimli şirket ile birleştiği sonra da —— unvanını aldığı ticaret sicil kayıtlarından anlaşılmıştır.
Tasfiyenin kapatılması için tüm tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması, tasfiye halindeki şirketin taraf olduğu tüm uyuşmazlıkların neticelenmiş olması gerekir. Şirketin devam eden bir hukuki uyuşmazlığı nedeniyle şirketin ihyasına karar verildiğinde, yapılacak ek tasfiye işlemleri, tasfiye üstlenmiş olduğu görevin devamı niteliğindedir. ( Bkz. —- BAM—–. HD.——-TTK’nın 547. Maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenebileceği düzenlenmiştir.
TTK 547 maddesi kapsamında açılan davada zaman aşımı veya hak düşürücü süre söz konusu değildir. ( Bkz. —–bam—–. HD——Esas , —— Karar sayılı ilamı )
—–Bam —-HD.—– Sayılı ilamında “….TTK’nın 547. maddesi gereğince tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu , terkin edilen şirketin davacıya borçlu olup olmadığının bu davanın konusunu teşkil etmediği ,yapılan ilanlara rağmen alacağın bildirilmemesinin ihya isteminin reddine gerekçe olamayacağı, davacının derdest davanın sonlandırılabilmesi için ihya istemekte hukuki yararı bulunduğu, tüzel kişiliğin sona erdiğinin kabul edilemeyeceği esasen davalı tasfiye memurunun istinaf sebeblerine konu ettiği hususların esas davalarda incelenebilecek nitelikte olduğu gözetilerek, mahkemenin dava dosyası ile sınırlı olarak tüzel kişiliğin ihyasına ve tasfiye memuru atanmasına ilişkin hükmüne yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmemiş davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtilmiştir.
Yapılan yargılamaya göre, her ne kadar dava konusu şirket kendisi tarafından tasfiye sürecine girip tasfiyeyi sonuçlandırmış ve sicilden terkin edilmiş ise de dava konusu terkin edilen şirket hakkında halen devam eden derdest dava bulunduğu, dolayısıyla faal olduğu, derdest olan dava sonucuna göre şirketin borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, ticaret sicilinden terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547/2. maddesi gereğince “Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmü dikkate alındığında davanın kabulüne, dava konusu şirketin son tasfiye memuru olan ——- tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, ihyası talep edilen şirket hakkında devam eden dava olması sebebiyle, dava konusu şirketin tasfiyesinin tamamlanmamış olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına, tasfiye memuru olan ——-tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiştir.
—-BAM —-HD. ——-Sayılı ilamı “….Tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmasından davalı tasfiye memuru sorumlu bulunduğundan davada taraf sıfatı bulunduğu, davalı tasfiye memuru aleyhine davanın kabulü nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi HMK 326/1 gereği olduğu gözetilerek; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün davacı yargı gideri bakımından kaldırılarak yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan tahsiline karar verilmiştir.” belirtmiştir.
—– BAM —–.HD. —— Sayılı ilamı “… Belirtilen yasa maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin yeniden tescili talebi ile işbu davanın açılıp görülmesi mümkündür. Davacının açtığı dava sonucunda davanın kabulüne karar verildiği taktirde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir. (Yargıtay —–Hukuk Dairesi ——
Davacının şirket aleyhine açtığı dava sonuçlanmadığına göre tasfiye eksik yapılmıştır. İlanlara başvurulmamış olması sonucu değiştirmez. İhya davası şirketin aktif hale gelmesi için değil, söz konusu hukuk davasına münhasır olmak üzere davanın sonuçlandırılması ve sonrasında tasfiyenin tamamlanmasını temin için açılmıştır. Tasfiye işlemi eksik yapıldığı ve davacının dava açmasına sebebiyet verildiği için yargılama giderlerinin tasfiye memuru üzerinde bırakılmasında ve vekalet ücreti takdirinde bir usulsüzlük yoktur.” gerekçeleri ile tasfiye memurunun vekalet ücretinden ve yargılama giderinden sorumlu olduğu belirtilmiştir.
—–BAM—–HD——- Sayılı ilamında “… Somut olayda ; terkin olunan şirketin eski çalışanı olan davacının eksik gösterilen sigortalı hizmet tesbiti davası açıldığı ,davanın sürdürülebilmesi için davacı vekiline davalı şirketin tüzel kişiliğinin ihya davası açmak üzere süre verildiği, açılan bu davanın görülebilmesi için şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına, tasfiye memuru atanarak tescil ve ilanına karar verildiği , tasfiyeden sonra dava açılmış olsa da davacı bakımından tasfiyenin usulune uygun sonlandığının kabul edilemeyeceği , şirketin alacağı ve borcu bulunmadığı bu sebeble ihyasında hukuki yarar bulunmadığı savunmasının dinlenebilir olmadığı , ,toplanan tüm delillere göre TTK 547 maddede ki ek tasfiye koşullarının gerçekleştiği kanaatına varan mahkemenin takkdirinde isabetsizlik olmadığı,ihya ve yeniden tasfiye memuru atanmasına ve tasfiye usulune uygun sonlandırılmadığından davalı tasfiye memurunun HMK 326/1 gereği yargı gideri aleyhine hüküm verilen davalıdan alınacağından istinaf sebebleri yerinde bulunmamakla davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtmiştir.

—– BAM—-. HD.——-. Sayılı ilamında “…Tasfiye yapıldığı tarih itibariyle usulüne uygun yapılmış olsa bile tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi amacıyla şirketin ihyası yasal zorunluluktur. Tasfiyede ilanların yapılmış olması, davacının tasfiye memuruna başvurmaması sonucu değiştirmez. Davacının şirketten alacaklı olup olmadığı, İş Mahkemesindeki yargılama sonucu belirlenebilecek bir husustur. Sonuç olarak; TTK 547. maddedeki ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası isteminin koşullarının oluştuğu, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla..” şeklindeki kararında tasfiyenin yapıldığı tarih itibarı ile usule uygun yapılsa dahi tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi için şirketin ihyasına ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tasfiye memurundan tahsil edilerek davacısına ödenmesine dair mahkeme kararını onamıştır.

Somut olayda davacı yanca —– Asliye Ticaret mahkemesinin —— Esas sayılı dosyası davacı şirketin yetkilisi tarafından açılmış ve takip edilmiştir. Huzurdaki ihya davasında ise davacı kendisini vekille temsil ettirmiştir. —–. Asliye Ticaret mahkemesinin ——- Esas sayılı dosyası UYAP’tan celp edilerek incelendiğinde davacı şirket yetkilisinin 11.01.2023 tarihli celseye iştirak ederek ” ben davayı bu aşamada takip etmiyorum, dosya işlemden kaldırılsın, daha sonra da davanın açılmamış sayılmasına karar verilsin, dedi. ” şeklindeki beyanı üzerine dosyanın işlemden kaldırıldığı görülmüştür. Mahkememizde görülmekte olan iş bu ihya davasında 31.05.2023 tarihli celsede davacı vekiline söz hakkı verilmiş davacı vekili davanın kabulünü talep etmiştir. Davcının ihya istemine dayanak gösterdiği alacak davasında Deprem felaketi nedeni ile duran ve kesilen süreler de dikkate alınarak iş bu davadaki kısa karar tarihinden sonra 14.06.2023 tarihli karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. İş bu dosyada ise dosya 31.05.2023 tarihinde karara çıkartılmış olup o tarihte dosya davacı yetkilisinin talebi üzerine dosya işlemden kaldırılmış halde olup dosyanın yenilenip yenilenmeyeceği belirsizdir. İlgili dosyanın henüz kesinleşmediği de açıktır. Her dava açıldığı tarihteki haklılık haksızlık durumuna göre karara bağlanır. Davacı yetkilisinin hangi saikle ilgili alacak davasını takipten vazgeçtiği, bu kararın istinaf edilip edilmeyeceği de henüz bilinmemektedir. Neticede ortada ticaret sicilinden tasfiye sonucu terkin edilmiş bir şirkete karşı açılmış derdest bir alacak davası ve bu nedenle açılmış bir ihya davası bulunmaktadır. Neticede şirketin terkin olduğu ve temsilcisiz kaldığı, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi durumunda da o dosyanın kesinleşme işlemlerinin yapılabilmesi için de şirketin ihyasını talep etmekte davacının hukuki yararı vardır. Nitekim karar celsesinde davacı yanca davanın kabulü talep edilmiştir.

—– BAM —–HD.—— Sayılı ilamında “…İlk derece mahkemesince davanın kabul edilerek davacı lehine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu bağlamda tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından tasfiye memuru sorumlu olup, davada taraf sıfatı bulunan tasfiye memurunun mahkemece hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Tasfiye memuru, bu giderleri, ek tasfiye için ihya edilen şirketin tasfiye giderlerine ekleyebilecektir.” belirtmiştir.
HMK’nın 326. maddesi uyarınca, aksine düzenleme bulunmadıkça yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Tüm bu anlatılan nedenlerden ötürü davanın kabulüne karar verilmiş, davalı——ticaret sicil müdürlüğü yasal hasım olması nedeni ile yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamış, yukarıda anlatılan nedenlerden ötürü tasfiye memuru yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutularak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE, —–Ticaret Sicil Müdürlüğünün—— sicil nosuna kayıtlı bulunup 21.01.2014 tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince sicilden terkin edilen TASFİYE HALİNDE—— 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince —– Asliye Ticaret mahkemesinin——Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere terkin edilen şirket hakkında derdest olan davanın sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA,——Ticaret Sicil Müdürlüğüne yeniden TESCİLİNE,
2- Tasfiye Memuru olarak en son tasfiye memuru olan —— TC Kimlik Numaralı——- atanmasına, ek tasfiye işlemlerinin tasfiye memuru tarafından yürütülmesine, ek tasfiye işlemleri bitinceye kadar tasfiye memurunun görevine devam etmesine,
3-Kararın ——ilan edilmesine,
4-Alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davalı tasfiye memurundan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç, 516,75 TL tebligat ve müzekkere masrafları olmak üzere toplam 635,35 TL yargılama giderinin davalı tasfiye memurundan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği 9.200 TL vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan tahsili ile davacıya ödenmesine, Davalı ticaret sicil müdürlüğü yasal hasım olduğundan bu davalı yönünden davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Davalılar tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,——Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekili ile davalı tasfiye memurunun yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.