Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/235 E. 2023/346 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/235 Esas
KARAR NO : 2023/346

DAVA : Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ : 31/03/2023
KARAR TARİHİ : 05/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle—– dava dışı şirketin kredi borçlarına kefil olduğunu, aynı zamanda banka lehine ipotek verdiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi nedeni ile—– Sayılı dosyada takip başlattıklarını, davacı bankanın alacağının ipoteğe bağlı olduğunu, zamanaşımına tabi olmadığını , talebe konu şirket hakkında —– Sayılı dosyasında dava açılarak şirketin ihyasını talep etmişlerse de mahkemenin davanın reddine karar verdiğini belirterek şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114’üncü maddesinin (ı) bendi uyarınca “aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması” bir başka deyişle derdest olmaması dava şartları arasında düzenlenmiş olup, aynı kanunun 115’inci maddesi gereği bu durum kamu düzeni ile ilgilidir ve davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır.Anılan madde metninde belirtildiği üzere derdestlik; açılan bir davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılmış olup da görülmeye devam ediyor olmasıdır. Derdestlik açısından aynı dava olma koşulları aslında maddi anlamda kesin hüküm koşulları ile paralellik gösterir. Bu bağlamda derdestliğin söz konusu olabilmesi için tarafları, sebepleri ve konusu aynı olan davanın iki defa ayrı ayrı açılmış olması gerekir.Birinci ve ikinci davanın aynı dava sayılabilmesi için gerekli ilk şart her iki davanın taraflarının aynı kişiler olmasıdır. Tarafların aynı sayılması, tarafların her iki davada da aynı sıfatla, yani davacı ve davalı sıfatıyla hareket etmiş olmaları gerekmez. Birinci davada; davacı olan taraf, ikinci davada, davalı olabileceği gibi, tam tersi de söz konusu olabilir. Davaların aynı dava sayılabilmesinin bir diğer şartı her iki davanın sebebinin aynı olmasıdır. Dava sebebinin aynı olmasından kasıt hukuki sebepler değil, davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Son şart ise; davaların konularının aynı olmasıdır. Dava konularının aynı olup olmadığını tespit edebilmek için davaların ilkinde verilebilecek kararın, ikinci davada verilebilecek kararı gereksiz hale getirip getirmeyeceği, ya da ikinci davada verilebilecek kararla aynı sonuçların sağlanıp sağlanamayacağına bakılmalıdır.—– Sayılı ilamında ——-Derdestlik  (görülmekte olan dava), yargılamanın başlaması anından hüküm verilmesine ve bu hükmün de kesinleşmesine kadar geçen süreç, görülmekte olan yargılamayı ifade eder. Başka bir ifadeyle, bir davanın görülmekte olması için, verilen kararın şeklî anlamda da kesinleşmemiş olması gerekir —– Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; davacının 06.08.2019 tarihinde açılan eldeki davadan önce 22.07.2019 tarihli dava dilekçesi ile —-. Hukuk Dairesinin —–Esas sıra numarasına kayıtlı dosya ve karar numaralarının, taleplerin, ihbar olunanların, dava konularının, taraflarının ve hukukî sebeplerinin aynı olduğu davayı açtığı, aynı davanın daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte (derdest) olduğu anlaşıldığından Özel Dairece davanın derdestlik dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi yerindedir.” gerekçesi ile verdiği kararda derdestlikten ne anlaşılması gerektiğini de belirtmiştir. Henüz kesinleşmemiş bir yerel mahkeme kararı derdesttir. Mahkememizce—–Asliye Ticaret mahkemesinin —–Sayılı dosyası fiziki olarak celp edilerek incelenmiş yapılan incelemede davacı ve davalının aynı taraflar olduğu, dava konusunun ve sebebinin aynı olduğu görülmüştür. Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verdiği,söz konusu kararın henüz tebliğe çıkartılmadığı, kararın kesinleşmediği görülmüştür.İhyası istenen şirketin ticaret sicil kayıtları incelenmiş 18.02.2015 tarihinde TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca resen terkinine karar verildiği görülmüştür.Davacının dilekçesinde de yazdığı üzere TTK’nın geçici 7. Maddesi gereği davacı veya davalı sıfatı ile devam eden davaları bulunan şirketler hakkında bu madde hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.Dava kavramı içerisinde icra takip dosyalarının da bulunduğunun kabulü gerekmektedir. ( Bkz. —–Sayılı ilamı ) Ancak bir yerel mahkemenin başka bir yerel mahkeme kararını değiştirmek, kaldırmak gibi bir yetkisi bulunmamaktadır. Davacının dava konusu ettiği uyuşmazlığa dair henüz kesinleşmemiş bir mahkeme kararı bulunmakta olup davacının o kararı istinaf etmesi gerekmektedir. Tarafları, dava konusu aynı olan ikinci bir dava açılması usul ve yasaya aykırı olup 6100 sayılı HMK’nın 114/1-ı ve 115/2 maddeleri gereği dava şartı noksanlığı nedeni ile davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı HMK’nın 114/1-ı ve 115/2 gereği davanın dava şartı noksanlığı nedeni ile USULDEN REDDİNE,
2-Yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
4-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,—–Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.