Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/185 E. 2023/465 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/185
KARAR NO : 2023/465

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 15/03/2023
KARAR TARİHİ : 17/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tasfiyesi sona eren —-Şirketi’nin ——Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün —— sicil numarası ile kayıtlı bir limited şirketi olduğu, şirketin ticari merkezinin —— bildirilen son adresinin “—–olduğu, şirketin 23.08.2019 tarihinde tasfiyeye girdiği ve tasfiye kararının 27.08.2019 tarihinde tescil edildiği, bu hususun 03.09.2019 tarihli, —– sayılı —– sayfasında ilan edildiği,—- Gümrük Müdürlüğüklerince işlem görmek üzere, —— sayılı Transit Refakat Belgeleri ile—–Gümrük Müdürlüğüıd sevk edilen —– cinsi transit rejimi çerçevesinde taşınan serbest dolaşımda olmayan eşyaların rejim hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesine bırakıldığının tespit edildiği, davanın kabulü ile sözü edilen kamu alacağının tebliğ ve tahsilatına ilişkin işlemlerin tamamlanabilmesi için teminen—– sicil numaralı tasfiyesi sona eren —— hakkında tüzel kişiliğinin ihyası ile yeniden tesciline, tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tasfiye memuru aleyhine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :Davalı ——Ticaret Sicili Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün TTK m. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığı, Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiği ve sonuca bağladığı, yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğu, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunda olduğu, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçların notere depo edilmesi ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiği, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerini, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün tespit etmesinin mümkün olmadığı, TTK m. 545/1’de düzenlendiği üzere, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün tasfiye memurlarının bildirimi ve başvurusu üzere işlem yaptığı, bu kapsamda herhangi bir sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesinin kanuna aykırı olacağı, tasfiye memurlarının kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde, şirkete ve şirketin alacaklılarına karşı sorumlu olduğunun düzenlendiği, müvekkili müdürlüğün davanın açılmasına sebep olmadığı, bu nedenle yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulamayacağı, davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği yasal hasım konumunda bulunan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği, müvekkili müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı ——dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 547. maddesi gereğince Ticaret Sicil Müdürlüğünden tasfiye sebebiyle terkin edilen şirketin faal olduğunun tespiti ile ihyası istemidir.
——Ticaret Sicil Müdürlüğünün 21/03/2023 günlü cevabi yazısıyla ihyası talep edilen şirketin son tescilini 24.09.2020 tarihinde yaptırdığı, yetkilisi ve tasfiye memurunun —– olduğu anlaşılmıştır.—–.Vergi Mahkemesinin——-Esas sayılı dosyasının 10.01.2022 tarihinde karara çıktığı, davacısının ihyası istenen şirket, davalısının—–Gümrük Müdürlüğü olduğu anlaşılmıştır. İlgili dosya UYAP sisteminden celp edilerek incelenmiştir.Yapılan incelemede davacı kurum alacağının tahsil sürecinin devam ettiği —–sayılı ek tahakkukun takip ve tahsil işlemleri için davacı kurumun yasal yollara müracaat etmek istediği ancak ihyası istenen şirketin terkin edildiğinden davacının yasal yollara da müracaat edemediği görülmüştür.
Davacının dilekçesi ekinde Ticaret Bakanlığı—–Gümrük Müdürlüğünün 02.03.2023 tarihli yazısını sunduğu, kamu alacağının sürüncemede kalmaması için ihyası istenen şirket hakkında gerekli işlemlerin yapılması istenmiştir.Tasfiyenin kapatılması için tüm tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması, tasfiye halindeki şirketin taraf olduğu tüm uyuşmazlıkların neticelenmiş olması gerekir. Şirketin devam eden bir hukuki uyuşmazlığı nedeniyle şirketin ihyasına karar verildiğinde, yapılacak ek tasfiye işlemleri, tasfiye üstlenmiş olduğu görevin devamı niteliğindedir. ( Bkz—– )
TTK’nın 547. Maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenebileceği düzenlenmiştir.
TTK 547 maddesi kapsamında açılan davada zaman aşımı veya hak düşürücü süre söz konusu değildir. ( Bkz.—–. HD. —–Esas , —— Karar sayılı ilamı )
—–Bam —– HD. —— Sayılı ilamında “….TTK’nın 547. maddesi gereğince tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu , terkin edilen şirketin davacıya borçlu olup olmadığının bu davanın konusunu teşkil etmediği ,yapılan ilanlara rağmen alacağın bildirilmemesinin ihya isteminin reddine gerekçe olamayacağı, davacının derdest davanın sonlandırılabilmesi için ihya istemekte hukuki yararı bulunduğu, tüzel kişiliğin sona erdiğinin kabul edilemeyeceği esasen davalı tasfiye memurunun istinaf sebeblerine konu ettiği hususların esas davalarda incelenebilecek nitelikte olduğu gözetilerek, mahkemenin dava dosyası ile sınırlı olarak tüzel kişiliğin ihyasına ve tasfiye memuru atanmasına ilişkin hükmüne yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmemiş davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtilmiştir.
Yapılan yargılamaya göre, her ne kadar dava konusu şirket kendisi tarafından tasfiye sürecine girip tasfiyeyi sonuçlandırmış ve sicilden terkin edilmiş ise de dava konusu terkin edilen şirket hakkında halen devam eden derdest dava bulunduğu, ek tahakkukun takip ve tahsil işlemlerine davacı yanca devam edilmek istendiği, ihyası istenen şirketin davacısı olduğu —-vergi mahkemesinin ——- Sayılı dosyasının halen derdest olduğu, ihyası istenen şirket adına tahakkuk ettirilen vergi borcuna 26.06.2018 tarihinde itiraz ettiği, yargılama sürerken 24.09.2020 tarihinde tasfiye sonucu sicilden terkinine karar verildiği, ihyası istenen şirket hakkında henüz kesinleşmemiş vergi mahkemesinde dava olduğu gibi davacının bu şirkete karşı ek tahakkukun takip ve tahsil işlemlerine devam etmek istediği, şirketin dolayısıyla faal olduğu, derdest olan davanın ve ek tahakkuk işlemlerinin sonucuna göre şirket borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, ticaret sicilinden terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547/2. maddesi gereğince “Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmü dikkate alındığında davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına, son tasfiye memuru olan davalı —— tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, ihyası talep edilen şirket hakkında devam derdest dava olması ve ek tahakkuk takip ve tahsil işlemleri olması sebebiyle, dava konusu şirketin tasfiyesinin tamamlanmamış olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına, son tasfiye memuru olan davalı—— tasfiye memuru olarak atanmasına, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olması sebebiyle işbu davalı yönünden davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.—– BAM —–. HD. ——-. Sayılı ilamı “….Tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmasından davalı tasfiye memuru sorumlu bulunduğundan davada taraf sıfatı bulunduğu, davalı tasfiye memuru aleyhine davanın kabulü nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi HMK 326/1 gereği olduğu gözetilerek; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün davacı yargı gideri bakımından kaldırılarak yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan tahsiline karar verilmiştir.” belirtmiştir.
—– BAM —–.HD. ——Sayılı ilamı “… Belirtilen yasa maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin yeniden tescili talebi ile işbu davanın açılıp görülmesi mümkündür. Davacının açtığı dava sonucunda davanın kabulüne karar verildiği taktirde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir. (Yargıtay —–Hukuk Dairesi ——-Davacının şirket aleyhine açtığı dava sonuçlanmadığına göre tasfiye eksik yapılmıştır. İlanlara başvurulmamış olması sonucu değiştirmez. İhya davası şirketin aktif hale gelmesi için değil, söz konusu hukuk davasına münhasır olmak üzere davanın sonuçlandırılması ve sonrasında tasfiyenin tamamlanmasını temin için açılmıştır. Tasfiye işlemi eksik yapıldığı ve davacının dava açmasına sebebiyet verildiği için yargılama giderlerinin tasfiye memuru üzerinde bırakılmasında ve vekalet ücreti takdirinde bir usulsüzlük yoktur.” gerekçeleri ile tasfiye memurunun vekalet ücretinden ve yargılama giderinden sorumlu olduğu belirtilmiştir.—–BAM—–. HD.——- Sayılı ilamında “… Somut olayda ; terkin olunan şirketin eski çalışanı olan davacının eksik gösterilen sigortalı hizmet tesbiti davası açıldığı ,davanın sürdürülebilmesi için davacı vekiline davalı şirketin tüzel kişiliğinin ihya davası açmak üzere süre verildiği, açılan bu davanın görülebilmesi için şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına, tasfiye memuru atanarak tescil ve ilanına karar verildiği , tasfiyeden sonra dava açılmış olsa da davacı bakımından tasfiyenin usulune uygun sonlandığının kabul edilemeyeceği , şirketin alacağı ve borcu bulunmadığı bu sebeble ihyasında hukuki yarar bulunmadığı savunmasının dinlenebilir olmadığı , ,toplanan tüm delillere göre TTK 547 maddede ki ek tasfiye koşullarının gerçekleştiği kanaatına varan mahkemenin takkdirinde isabetsizlik olmadığı,ihya ve yeniden tasfiye memuru atanmasına ve tasfiye usulune uygun sonlandırılmadığından davalı tasfiye memurunun HMK 326/1 gereği yargı gideri aleyhine hüküm verilen davalıdan alınacağından istinaf sebebleri yerinde bulunmamakla davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtmiştir.
—-BAM —–. HD. ——-. Sayılı ilamında “…Tasfiye yapıldığı tarih itibariyle usulüne uygun yapılmış olsa bile tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi amacıyla şirketin ihyası yasal zorunluluktur. Tasfiyede ilanların yapılmış olması, davacının tasfiye memuruna başvurmaması sonucu değiştirmez. Davacının şirketten alacaklı olup olmadığı, İş Mahkemesindeki yargılama sonucu belirlenebilecek bir husustur. Sonuç olarak; TTK 547. maddedeki ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası isteminin koşullarının oluştuğu, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla..” şeklindeki kararında tasfiyenin yapıldığı tarih itibarı ile usule uygun yapılsa dahi tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi için şirketin ihyasına ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tasfiye memurundan tahsil edilerek davacısına ödenmesine dair mahkeme kararını onamıştır. Somut olayda ihyası istenen şirketin kurum alacağına 26.06.2018 tarihinde itiraz ettiği ve akabinde bahsi geçen davanın açıldığı, kamu alacağının takip ve tahsil süreçleri devam ederken şirketin tasfiye sürecinin tamamlandığından bahisle 24.09.2020 tarihinde sicilden terkinine karar verildiği görülmüştür. Davacı kurum alacağının takip ve tahsil işlemleri devam ederken şirket sicilden terkin ettirilmiştir. Tasfiye memuru şirketin aynı zamanda yetkilisi olup durumdan haberdardır. Bu nedenle davalı tasfiye memuru yargılama giderlerinden ve davacının vekalet ücretinden sorumludur.——BAM —– HD.——Sayılı ilamında “…İlk derece mahkemesince davanın kabul edilerek davacı lehine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu bağlamda tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından tasfiye memuru sorumlu olup, davada taraf sıfatı bulunan tasfiye memurunun mahkemece hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Tasfiye memuru, bu giderleri, ek tasfiye için ihya edilen şirketin tasfiye giderlerine ekleyebilecektir.” belirtmiştir.
HMK’nın 326. maddesi uyarınca, aksine düzenleme bulunmadıkça yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Tüm bu anlatılan nedenlerden ötürü davanın kabulüne karar verilmiş, davalı ——ticaret sicil müdürlüğü yasal hasım olması nedeni ile yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamış, yukarıda anlatılan nedenlerden ötürü tasfiye memuru yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutularak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE, —–Ticaret Sicil Müdürlüğünün ——-sicil nosuna kayıtlı bulunup 24.09.2020 tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince sicilden terkin edilen TASFİYE HALİNDE —– ŞİRKETİ’nin 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince —— Vergi mahkemesinin ——Esas sayılı dosyası ve ihyası istenilen şirkete ilişkin talep edilen —— sayılı ek tahakkukun takip ve tahsil işlemleri ile sınırlı olmak üzere terkin edilen şirket hakkında derdest olan davanın sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA,——Ticaret Sicil Müdürlüğüne yeniden TESCİLİNE,
2- Tasfiye Memuru olarak en son tasfiye memuru olan—– TC Kimlik Numaralı—— atanmasına, ek tasfiye işlemlerinin tasfiye memuru tarafından yürütülmesine, ek tasfiye işlemleri bitinceye kadar tasfiye memurunun görevine devam etmesine,
3- Kararın —— ilan edilmesine,
4-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan başlangıçta alınmayan ancak alınması gereken 179,90 TL başvurma harcı, 179,90 TL peşin harç olmak üzere toplam 359,80 TL harcın davalı tasfiye memurundan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 101,25‬ TL yargılama giderinin davalı tasfiye memuru ——tahsiliyle davacıya verilmesine, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olması sebebiyle davacının işbu davalıyla ilgili yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan tahsiliyle davacıya verilmesine,
8-Davalı ticaret sicil müdürlüğü yasal hasım olduğundan ve gerekçede açıklanan nedenlerden ötürü bu davalı yönünden davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ——Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.