Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/171 Esas
KARAR NO:2023/498
DAVA: Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:09/03/2023
KARAR TARİHİ:25/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; 28.06.2020 tarihinde meydana gelen kazaya ilişkin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, müvekkili davacı ——– tüm tedavi masrafları, bakım giderleri, kazanç kaybı ile çalışma gücünün geçici ve çalışma gücünün sürekli kaybı şeklinde ortaya çıkan maddi zararlarını gidermek amacıyla bu defa kısmen 5.000.00 TL bedelin olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faiziyle birlikte davalılardan tahsilinini (Sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla ), müvekkili davacı,——kaza nedeniyle oluşan ve yukarıda detayla arz edilen manevi acı ve eleminin giderilmesi adına, 200.000,00 TL. manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faiziyle birlikte davalı sürücüden tahsiline, ——– Plakalı araç kaydına, ihtiyaten haciz konulmasına karar verilmesini, yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı ——- vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı —— vekilinin cevap dilekçesinde özetle;Davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, herhalde davanın esastan reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı yana tahminline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, 28/06/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklı davalı sigorta şirketi ile davalı sürücü —— karşı açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Taraflar Arasındaki Uyuşmazlık; —- tarihinde kazaya karışması nedeniyle ——— plaka sayılı araçta yolcu olarak seyahat eden davacının geçici ve daimi maluliyetinin oluşup oluşmadığı, davacının iyileşme sürecinde bakıcıya ihtiyaç duyup duymadığı, tedavi masrafı gerçekleştirip gerçekleştirmediği, kazanç kaybı yaşayıp yaşamadığı, kazaya karışan araç sürücülerinin kusur oranlarının ne olduğu, davalının sigortalısının kusuru oranında davalı sigorta şirketinden poliçe limitleri kapsamında maddi tazminat isteminden sorumlu bulunup bulunmadığı, davacının davalı ——- manevi tazminat talebinin yerinde olup olmadığı, davacının davalılardan alacaklı ise geçici maluliyet, daimi maluliyet ve bakıcı gideri, kazanç kaybı, tedavi masrafı ile manevi tazminat kalemleri olmak üzere ayrı ayrı alacak miktarının ne olduğu noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili davalı sigorta şirketi ile birlikte davalı sürücü —- karşı açmış olduğu davayı Asliye Ticaret Mahkemelerinde açtığı anlaşılmıştır. Davacı vekiline — tarihli tensip zaptının 7 nolu ara kararı uyarınca; ” Davacı vekiline,———- göre, ibraz edilen anlaşmaya varılamadığına dair arabuluculuk son tutanağı evrakının aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini işbu tensip ara kararının tebliğ tarihinden itibaren bir (1) haftalık kesin süre içerisinde mahkemmize ibraz edilmesi aksi halde davanın usulden reddedileceği hususunu içeren meşruhatlı davetiye ile tebliğine, işbu tensip ara kararının ihtar yerine kaim olmak üzere davetiyeye eklenmesine, ” şeklinde ihtarat yapıldığı, buna rağmen dosyaya her hangi bir arabuluculuk tutanağı ibraz edilmediği, bu husus ile alakalı olarak davacı vekili tarafından —— nolu celsede; ” davalı Sigorta şirketin karşı davadan önce arabuluculuğa başvurmak gözden kaçmıştır ancak davalı ———– bakımından arabuluculuk şartı zorunlu değildir” şeklinde beyanda bulunduğu, davacı vekilinin söz konusu beyanlarından dava öncesi arabuluculuk şartının yerine getirilmediği anlaşılmıştır.
Davalı Sigorta Şirketi Bakımından;
6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesinde ; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde
sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” şeklinde, 6100 sayılı HMK’nın 114/2.maddesinde; (1) Dava şartları şunlardır: a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması b) Yargı yolunun caiz olması c) Mahkemenin görevli olması ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması e) Dava takip yetkisine sahip olunması f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması (2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır. ” şeklinde ve ———–– (1) Arabulucuya başvurulmuş olmasının kanunla dava şartı olarak düzenlendiği durumlarda davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. (2) Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. (3) Dava dilekçesi içeriğinden açıkça arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde derhal herhangi bir usuli işlem yapılmadan ve duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde düzenlemeye yer verildiği görülmüştür. Dosyanın incelenmesi neticesinde 7155 Sayılı Kanunun 23. Maddesi ile 6325 sayılı Hukum Uyuşmazlıklar Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A (2) maddeleri gereğince “Arabuluculuğa Başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir hükmü ile 6100 Sayılı HMK’nun 114 (2) ve 115.maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebiyle davalı sigorta şirketine karşı açılan dava bakımından usulden reddine karar verilmiştir.
Davalı —– Bakımından;
Dava, 28/06/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklı davalı sigorta şirketi ile birlikte davalı sürücü ——- karşı açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Davacı davada davalı sürücü ile birlikte davalı sigorta şirketine karşı açmış olduğu davanın bir arada yürütülmesini istediği için sigorta şirketinin tabi olduğu asliyet ticaret mahkemesinde dava açtığı ancak açılan davada arabuluculuk şartının yerine getirilmediği, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunmadığı, davacı ile davalı ——- arasında görülen davanın haksız fiil hükümleri çerçevesinde maddi ve manevi tazminat davası olduğu, bu nedenle mahkememizin görev alanına girmediği anlaşılmıştır.
Zira —- sayılı ilamında benzer konuya ilişkin; ” Uyuşmazlığın giderilmesine konu somut olaylarda, davacı ——— sigortası bulunmayan araçların neden olduğu trafik kazalarında zarar gören üçüncü kişilere ödediği tazminatı Yönetmeliğin ——-maddesinde sayılan hallerde zarardan sorumlu olan gerçek kişi sürücü ya da işleten davalıya rücu etmektedir. TTK nun 4/1 maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi dava söz konusu değildir. Davalılar gerçek kişi olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır.
Bu durumda uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde değerlendirmelerde bulunduğu görülmüştür.
Sonuç olarak,—— karar sayılı ilamındaki değerlendirmelerin ışığı altında davacının ve davalı——- gerçek kişi olduğu, diğer davalı sigorta şirketine karşı açılan davanın usulden reddedildiği, taraflar arasındaki ihtilafın sigorta sözleşmesinden değil, haksız fiilden kaynaklandığı, bu nedenle davaya bakma görevi genel görevli mahkeme niteliğindeki asliye hukuk mahkemesine ait olduğunun anlaşılması karşısında davacının davalı —— hakkında açtığı davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalı——— karşı açmış olduğu davanın 6102 Sayılı kanun 4. Ve 5/A maddeleri, 6325 Sayılı Kanun 18/A-2. Maddesi HMK 114/2. Ve 115/2. Maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Davacının davalı —- aleyhine açmış olduğu dava bakımından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4 ve 5 maddeleri gereğince görevli mahkeme ———– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olması sebebi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden, İstinaf yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ———–Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi taktirde mahkememizce Resen davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına( ihtarat yapıldı)
4-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
5-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, gider avansı vd hususların talep halinde, 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. ve 331/2. maddesi gereğince mahkememizce hüküm altına alınmasına,
6-Davalı ———maddi tazminat davasında kendini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ————– Şirketine VERİLMESİNE,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,———- Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, davacı vekili ile davalı ———— vekilinin yüzüne karşı, Sigorta şirketi vekilinin yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/05/2023