Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/170 E. 2023/384 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/170 Esas
KARAR NO : 2023/384

DAVA : Kira alacağı
DAVA TARİHİ : 07/12/2022
KARAR TARİHİ : 14/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan Kira alacağı davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davacı ile —–arasında “—- ili, —-İlçesi, —-Köyü, —–parsel no’da mukim 23.693.57 m2 depo alanı”nın kiralanması konusunda 24/04/2015 tarihinde kira sözleşmesi imzalandığını, davacı şirket ile —–firması arasında asıl kira sözleşmesi imzalanıp, sözleşme uyarınca alt kira sözleşmesi yapılmasının şartları belirlendiği halde—- davalı —- firmasi ile alt kira sözleşmesi imzaladığını, İş bu anlaşılıp imza edilen alt kira ilişkisi, kiraya veren olarak davacının muvafakati ile oluşmamış olup imza edilen alt kira sözleşmesini de davacının imzalamadığını, Yani kiralanan yer davalı firma tarafindan müvekkilimizin onayı olmadığı halde üçüncü bir firma—-tarafından kiralanıp kullanıldığını, Alt kira sözleşmesi 28/05/2015 tarihinde imzalanmış olup, (EK-2 alt kira sözleşmesi) alt kira ilişkisi de bu tarihten itibaren başlamıştır. Kira bedeli ise asıl kira sözleşmesinden çok farklı olarak 1.000,00 TL + KDV olarak belirlendiğini,davacıyla yapılan kira sözleşmesi ile kiracı ve davalı alt kiracının yaptığı alt kira sözleşmesi neredeyse aynı tarihli olup, bu anlamda davalı şirketin aslında —-firmasını kira sözleşmesinin görünen tarafı olarak belirlemek istediğini, Zira amaç doğrultusunda hareket edildiğini ve davacıya ilk 2 aylik kira bedeli haricinde hiçbir kira ödenmediğini, davacının —– ile yaptığı EK-1’deki kira sözlesmesinde de belirtildiği üzere depo alanı olarak kullanılması için kiraya verdiğini, Ancak—– alt kiracı davalı—– farkli amaçlar için, depolama, elleçleme, eleme, torbalama, kiraladığını, davalı firma ile —– firması arasında fiili ve organik bağlantı bulunduğunu, davacının yüksek miktarda kira alacağının ödenmediğini, davalıların muvazaalı olarak alt kira sözleşmesi imzaladıklarını, kira borcundan davalı firmanın sorumlu olduğunu, her iki firma arasında fiil ve organik bağlantı olduğuna dair bir çok delil ve ikrar olduğunu belirtmiş, toplam 3.000.000 TL kira ve ecrimisil alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.——Sulh hukuk mahkemesince taraflar arasında kira sözleşmesi olmadığı, uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklanmadığı gerekçesi ile ticaret mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiştir.Mahkememizin 03.04.2023 tarihli ara kararı ile davacıya kira ve ecrimisil alacaklarını ayrıştırması için süre verilmiş davacı talep ettiği alacağın 2.900.000 TL sinin kira alacağı, 100.000 TL sinin ise ecrimisil alacağı olduğunu 11.04.2023 tarihli dilekçesinde belirtmiştir. Her iki talep yönünden de mahkememiz görevsiz olup bir taleple ilgili safahatta Sulh hukuk mahkemesince görevsizlik kararı verildiğinden ve karşı görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden ayrıca aşağıda açıklanacağı üzere ecrimisil alacağı yönünden de mahkememiz görevsiz olduğundan davacının ecrimisil alacağına dair talebi iş bu davadan tefrik edilmiştir.—— Sayılı ilamında “….Mahkemece, her ne kadar taraflar arasındaki ihtilaf taşınmaz hukukundan doğmuş ise de tarafların ticari şirket olduğu ve uyuşmazlığın ticari işletmelerine ilişkin bulunduğu gerekçesi ile asıl dava ve karşı dava yönünden HMK’nin 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine, HMK madde 20. gereğince karar kesinleştiğinde ve süresinde başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili —– Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Asıl ve karşı davadaki iddiaların ileri sürülüş şekline göre davalar, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup, hakka dayalı elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil davalarında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir….” belirtmiştir.
—–. Sayılı ilamında “….Dava dilekçesinde; … davalı şirket ile davacı arasında herhangi bir kira sözleşmesi veya sözleşme olmadığı halde, davalının bu yeri işgal ettiği ileri sürülerek ihale tarihinden tahliye tarihine kadar ki süre için fazlaya dair hakları saklı tutularak aylık 12.500,00 TL ecrimsil istenmiştir…. Gerek öğretide gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle işgal tazminatı, hak sahibinin, taşınmazı kullanması nedeniyle kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir bedeldir.Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunun 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; eldeki davanın mutlak veya nisbi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan sözedilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görevi kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi uygulama, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı düşecektir.Somut uyuşmazlıkta dava, —–. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır. —– Asliye Hukuk Mahkemesi davanın ticari dava olduğu gerekçesi ile görevli mahkemenin —– Ticaret Mahkemesi olduğuna karar vermiş olup, verilen bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Görev kamu düzeni ile ilgili dava şartı olduğundan (HMK m. 114/c) iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulur (HMK m. 115/1). Bir mahkemenin verdiği görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş ise bu görevsizlik kararı, dosyanın gönderildiği mahkemeyi bağlamaz. Bu mahkeme de kendisinin görevli olmadığına ve ilk mahkemenin görevli olduğuna karar verebilir.Hâl böyle olunca; davanın, genel mahkeme sıfatıyla asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile işin esasına girilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir…” bu uyuşmazlıkta her iki taraf da ticari şirket olmasına rağmen yargıtay ecrimisil isteği ile açılan davalara bakma görevinin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle ecrimisil yönünden dava tefrik edilmiştir.
Davacının eldeki diğer talebi 2.900.000 TL kira alacağının davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Sulh hukuk mahkemesince davacı ve davalı arasında kira ilişkisi olmadığından bahisle görevsizlik kararı vermiştir. Davacının dilekçesi incelendiğinde davalı firma ile asıl kira sözleşmesinin imzalandığı —– firması arasında fiili ve organik bağ olduğuna dair bir kısım iddialar ve deliller ileri sürdüğü, alt kira sözleşmesinin de muvazaalı olarak davacıyı zarara uğratmak kastı ile düzenlendiğini ileri sürdüğü görülmüştür. Kira alacağına ilişkin olarak olumlu veya olumsuz karar verme görev ve yetkisi Sulh hukuk mahkemelerine aittir. Nitekim davacının ileri sürdüğü iddialar, davalılar arasında fiili ve organik bağ olduğu ve alt kira sözleşmesinin muvazaalı olduğu, davacıyı zarara uğratmak kastı ile düzenlendiği, davalının kira bedelinden sorumlu olduğuna dair iddiaların sulh hukuk mahkemesince değerlendirilmesi gerekir. 6100 sayılı Hmk’nın 4 vd. Maddeleri gereği kira ilişkisinden kaynaklı davalara bakma görevi tarafların sıfatına bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemelerine aittir. Kira istemi ile açılan davada ticaret mahkemesinin karar verme yetkisi bulunmamaktadır. Mahkeme ( —-) davacının kira alacağı talep edemeyeceği kanaatinde ise esastan red kararı vermesi gerekirken bu alacağa ilişkin görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ve görevli mahkemenin de sulh Hukuk mahkemesi olduğu kanaati ile mahkememizin karşı görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın mahkememizin görevsiz olması nedeniyle HMK 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, Görevli mahkemenin ——Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna,
2-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının da istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde, daha önce —— Sulh Hukuk Mahkemesince de görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle mahkemeler arasında olumsuz görev uyuşmazlığı ortaya çıkacağından dava dosyasının merci tayini için ——- Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesi’ne ( ——-. Hukuk dairesi ) gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin HMK m.331/2 fıkrası uyarınca görevli mahkemece dikkate alınmasına,
Dair tarafların yokluğunda dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda iş bu gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.