Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/147 E. 2023/463 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/147
KARAR NO: 2023/463
DAVA: Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ: 02/03/2023
KARAR TARİHİ:17/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ekonomik bakımdan müvekkilinin geçimini sağlayamayacak kadar zor bir durumda olduğu, dava harç ve masraflarını karşılama gücü bulunmadığı, bu sebeple öncelikli olarak adli yardım taleplerinin olduğu, müvekkili adına—— göstererek—— sayılı dosya ile hizmet tespit davası açıldığı ancak ——- şirketin ——– resen terkin edildiğini yapılan yargılamada öğrendiklerini,—– numaralı dosya ile açılan davada taraf teşkilinin sağlanması açısından mahkemece taraflarına işbu davayı açmak için mehil verildiği, işbu davada ihyasını istedikleri —–şirketin —— terkin edilmeden önceki merkez adresinin ———— olduğu, şirketin tüzel kişiliğinin ——— silinme (terkin) ile sona ereceği ancak silinme işleminin geçerli olabilmesi için belirli şartlar olduğu, şirkete ait alacağın veya aktifin varlığı ya da malvarlığı ile ilgili olmasa da taraf sıfatını gerektiren devam eden hukuki ilişkilerinin söz konusu olduğu hallerde ———-silinme şirketin gerçekten ve kesin olarak ortadan kalkmış olması sonucunu doğurduğu, şirketin tasfiye işlemlerinin hukuka aykırı olarak eksik bırakılmış olduğu bu hallerde, şirketin yeniden tescili gerektiği, söz konusu şirket yönünden —— kurumunda işlemler yapıldığı ve müvekkilinin mağdur edildiği, iş bu sebeple müvekkili yönünden yıllar sonra usul ve hukuka uygun olarak sigortasını yapmayarak — tarafından inceleme yapılmasına ve müvekkilinin——- yapmış olduğu uslsüzlükler ve zarar görmesi sebebiyle dava açılmasına sebebiyet veren bu şirketin tasfiye işlemlerinin hukuki olarak devam eden işleri sebebiyle de tamamlanmasının mümkün olmadığı, davanın kabulünü, ——–unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —– çerçevesinde işlem yaptığı, ——tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiği ve sonuca bağladığı, yargı merci gibi hareket edemeyeceği, Müvekkili —– kayıtlı bulunan ——– dosyasında yapılan inceleme neticesinde; dava konusu şirketin, ——-adresinin tespit edilemediği” hususlarının belirlenmesinin ardından, —— maddesi gereğince re’sen terkin kapsamına alındığı, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından —- kaydının re’sen terkin edildiğinin anlaşıldığı, müvekkili ——–söz konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi hâlinde söz konusu şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğu ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirketin yukarıdaki yükümlülüklerini yerine getirmediği, dava konusu şirketin ticaret sicilinden terkin edileceği hususunın —– bu kapsama giren tüm şirketlerle birlikte——– işbu ilanın da, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici madde 7/f.4-a’da, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat hükümleri yerine geçtiği hükme bağlandığından; müvekkili tarafından davaya konu şirkete yapılan ihtarın (bildirimin), dava konusu şirketin eline ulaşmadığı bir an için kabul edilse dahi, müvekkilinin re’sen terkine ilişkin prosedürde bir eksik işlem yaptığından bahsetmenin mümkün olamayacağı, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığı, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretindern sorumlu tutulamayacağı, müvekkili müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7. maddesi gereğince —– gayri faal olması sebebiyle re’sen terkin edilen şirketin faal olduğunun tespiti ile ihyası istemidir.
—– günlü cevabi yazısıyla ihyası talep edilen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret kanunun geçici 7. Maddesi uyarınca 18/02/2015 tarihinde resen terkin edildiği bildirilmiştir.
—– sayılı dosyasının —– tarihli duruşmasında, davacı tarafa şirketin ihyası davası açmak üzere yetki ve süre verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Davacının iş bu davada davacı olduğu, ihyası istenen şirketin davalı olduğu, davanın konusunun hizmet tespitine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. İlgili dosya ——- sisteminden celp edilerek incelenmiştir.
6102 Sayılı TTK’nın 26/06/2012 tarih ve 6335 sayılı yasanın 38. maddesi ile değişik geçici 7. maddesinde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içinde kanunda yazılı halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde hükümlerine göre yapılacağı düzenlenmiş bulunmaktadır.Aynı maddenin 15. Fıkrasında ” Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. ———-kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesi getirilmiş, Aynı maddenin 2. Fıkrasında Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket hakkında bu madde hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.Yapılan incelemede ihyası istenen şirketin —– TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca sicilden terkin edildiği anlaşılmıştır. İhyası istenen şirket hakkında derdest dava bulunmakta olup ———– Esasında kayıtlıdır.
Yapılan yargılamaya göre,———– re’sen terkin edilen şirket hakkında ihyası talep edilen şirketin taraf olduğu derdest dava bulunduğu, dolayısıyla faal olduğu, ancak bildirimle yapılan ilana rağmen ——— başvurusu bulunmadığından tebligat ve ilan prosedüründen sonra tasfiye edilmeksizin resen terkin edildiği anlaşılmıştır. Derdest olan davanın sonucuna göre şirketin borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, ——— terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır. ——sayılı ilamında “….Davaya konu şirket TTK geçici 7. Maddesine göre resen——— silindiğinden ve tasfiye olmadığından, TTK geçici 7. Madde ile terkin edilen şirketin ihya edilmesi durumunda şirkete tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.” belirtmiştir.
——– Sayılı ilamında “…Ayrıca şirket, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca terkin tasfiyesiz edilmiş olmakla; buna rağmen ilk derece mahkemesince tasfiye memuru atanması hukuka aykırı olduğundan kararın buna ilişkin kısmının da HMK’nın 33 ve 355. maddeleri uyarınca resen düzeltilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, karradaki tasfiye memuru atanmasına dair kısım çıkarılmıştır.” belirtmiştir. İhyası istenen şirket 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca sicilden tasfiye edilmeksizin terkin edildiğinden şirkete tasfiye memuru atanmasına da gerek bulunmamaktadır.Keza davalının cevap dilekçesinde de belirttiği üzere derdest bir dava yokken yapılan terkin işlemi söz konusu olduğundan, davalı yasal hasım olduğundan ve davacı yanca talepte de bulunulmadığından vekalet ücreti takdir edilmemiştir. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davanın kabulüne, davalı ———-yasal hasım olması ve davacının talebi olmaması nedeni ile davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE,————-numarasına kayıtlı bulunup —– maddesi gereğince re’sen sicilden terkin edilen ————6102 Sayılı TTK 547 maddesi gereğince —— sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen şirket hakkında yürütülen davanın sonuçlanması ve infazı bakımından ———–terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA, ———– yeniden TESCİLİNE,
2-Kararın ——— ilan edilmesine,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davalı yasal hasım olduğundan ve gerekçede açıklanan nedenlerden ötürü davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı yasal hasım olduğundan ve gerekçede açıklanan nedenlerden ötürü davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle——— Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/05/2023