Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/104 E. 2023/136 K. 14.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/104 Esas
KARAR NO : 2023/136

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 25/04/2022
KARAR TARİHİ : 14/02/2023
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı —–14/12/2018 tarihinde—–üzerinde yaya olarak karşıya geçmek isterken, davalı —– kullanmakta olduğu —–plakalı aracın çarpması ile yaralandığını, aracın aynı zamanda kullanıcısı olan —–adına tescilli olduğunu—–plakalı araç davalı —–tarafından—— poliçe nolu 23/12/2017 – 23/12/2018 tarihlerini kapsayan Karayolları Zorunlu Trafik Sigortası ile sigorta ettirildiğini, kazanın oluşumunda her iki tarafa da kusur verilmiş ise de kusurun tamamen davalı araç sürücüsünde olduğunu, kaza sonrası müvekkil—- —–Hastanesinde aldığı darbeler sonucu tedavi gördüğünü, ameliyat olduğunu ve malul duruma düştüğünü, kaza nedeniyle davacının boynunu kırıldığını, kaza nedeniyle —– Cumhuriyet Başsavcılığının —— Hazırlık sayılı dosyasından ceza soruşturması yürütüldüğünü, kazada bütün kusur davalı sürücüde olduğundan ve davacı da kaza sonrası boynunda ve bacağında oluşan kırık nedeniyle malul duruma düştüğünden yapılacak hesaplamalar neticesinde maddi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerden dolayı ön ödeme ve davalılardan —— araç ve taşınmazlarına tedbir konulmasına, davacı için şimdilik 10.000,00 tl ön ödemenin yapılmasına, daha sonra fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydı ile; davacı müvekkil adına şimdilik 10.000,00 tl maddi ve 80.000,00 tl manevi tazminat olmak üzere toplam 90.000,00 tl tazminatın ,kaza tarihi olan 14/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte manevi tazminatın davalı——, maddi tazminatın ise davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ile karşı vekalet ücretinin davalı taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.Davalı—— vekili cevap dilekçesinde özetle;Araç maliki ve sürücü olan davalı davanın konusunu trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebi oluşturduğunu, davaya konu kaza, davacının yaya geçidi olmadığı halde karşı tarafa geçmek amacıyla araç yoluna aniden atlaması ile gerçekleştiğini, bu nedenle davacı taraf kazada tam kusurlu olduğunu, davalının kaza nedeniyle son derece etkilendiğini, bu nedenle davacı taraf davaya konu kaza nedeniyle davalıdan şikayetçi olmadığını, ——- Hazırlık sayılı dosyasında da gerek bu sebeple gerek davacının kusurlu olması dolayısıyla kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, trafik kaza tespit tutanağında davacı taraf 2918 sayılı yasanın 68/1-A-2 maddesinde yer alan yaya kusurundan sorumlu bulunduğunu, 2918 sayılı yasanın 84.maddesine göre bu yaya ihlali asli(%75) kusur olarak belirlendiğini, davacı tarafın maddi tazminat talebinin içeriği anlaşılmadığını, her ne kadar davalının kusursuz olduğundan davanın reddini talep ettiğini, davada maddi tazminat yanı sıra manevi tazminat da talep edildiğini, maddi zararın hesabının ölçümlenebileceğini, Maddi zararın mutlak tazmin edilmesi gereği prensip olarak kabul edildiğini, davacının durumu karşısındaki duygularını hassasiyetle karşılamakla birlikte, ortada bir dava söz konusu olduğunu ve hukuken bir değerlendirme yapılması gerektiğinin açık olduğunu, davacının talep ettiği tazminat miktarının Yargıtay’ın mevcut kararlarına ve yaklaşımına göre yüksek bir meblağ olduğu dikkate alınarak, manevi tazminatın zenginleştirmeye yönelik olmaması ilkesi göz önünde bulundurulması gerektiğini, Zira davacının yurt dışında yaşadığını, davalının genç olduğunu hayatına yeni atıldığını, manevi tazminatla zarar görenin zenginleşmesi zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizin —— Esas sayılı dosyasının 14/02/2023 tarihli duruşmasında, davalı——bakımından—— Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine görevsilik kararı verilmek üzere davalı —– bakımından mahkememizin——- Esas Sayılı dosyasına tefrikine karar verilerek işbu esas numarasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Somut olayda ; dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1.c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır.
TTK’nun 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda …” sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
6102 sayılı TTK 16/1.maddesinde: “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” ve TTK’nun 19. maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; açılan dava TTK’nın 4/1. maddesinde açıklandığı şekilde ticari dava niteliğinde olmadığı, başka bir ifadeyle davacı ile davalı gerçek kişiler arasındaki uyuşmazlık, haksız fiil niteliğinde olup, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme, genel hukuk mahkemesi olan asliye hukuk mahkemesi olduğu anlaşılmakla; dava şartı yokluğu nedeniyle usuldan reddi ile mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden, İstinaf yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ——Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, aksi taktirde mahkememizce Resen davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece KARAR VERİLMESİNE,
4-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, gider avansı vd hususların talep halinde, 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. ve 331/2. maddesi gereğince mahkememizce hüküm altına ALINMASINA,Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekili ve davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.