Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/1 E. 2023/972 K. 29.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/1
KARAR NO : 2023/972

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/01/2023
KARAR TARİHİ : 29/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin inşaat işi yaptığı, davalı şirketin —-ve farklı işlerini taşeron olarak yaptığı, müvekkili —- müvekkili—— yetkilisi olduğu, müvekkili şirket tarafından taşeron olarak yapılan işlerin bedelinin metraj usulü olduğu, hak ediş usulüne göre ödeme alındığı, müvekkili şirket tarafından yapılan işlerin metraj farkı çıkınca davalı şirketten talep ettiği ancak kendisine ödeme yapılmadığı, davalı şirket yetkilisi müvekkiline “sana başka bir şantiyede iş vereceğiz. Oradaki işten sen alacağını alacaksın. Bize teminat senedi imzala sana —– işi vereceğiz” dedikleri, bunun üzerine müvekkilinin de şirketi adına senedi imzaladığı ve kendisinin de kefil olarak senedi imzalayarak davalı şirkete verdiğini; davalı şirket tarafından müvekkili şirketten söz konusu senet alındıktan sonra herhangi bir mal veya hizmet verilmediği gibi bir fatura da kesilmediğini; müvekkili şirketin davalı şirketin taşeronu olup davalı şirketin müvekkile herhangi bir mal vermediği, senette malen kaydı olduğu, davalı şirketin müvekkiline veya müvekkili şirkete herhangi bir mal veya hizmet vermediği, davalı şirketin müvekkillerine mal verdiğini ispat etmek zorunda bulunduğu, ticari defter kayıtları incelendiğinde davalı şirketin müvekkillerine mal vermediklerinin görüleceğini; taraflarından defalarca verilen senedin taraflarına iadesinin talep edilmesine karşın davalı şirket tarafından ne malların verildiği nede senedin iade edilmediğini, her iki şirket defter kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığında bu senede karşılık herhangi bir mal veya hizmet verilmediğinin ortaya çıkacağını; dava konusu senedin davalı şirket tarafından —–. İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğundan telafisi güç ve imkansız zararlar doğacağı, bu nedenle dava konusu icra dosyasının dava sonuna kadar durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini, taraflarınca dava şartı Arabuluculuğa başvurulduğu, —-Arabuluculuk Bürosu——sayılı dosyasında tarafların anlaşılamadıklarını öncelikle müvekkillerinin ileride güç durumda kalmaması bakımından,—-. İcra Müdürlüğünün —–Esas sayılı dosyasının durdurulması için dava sonuna kadar tedbir kararı verilmesini, müvekkillerinin—–İcra Müdürlüğünün —— Esas sayılı dosyasından dolayı borcu olmadığının tespitini, yargılama giderlerinin ve ücreti vekâletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı tarafın usulüne uygun tebligata rağmen dosyamıza herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından davacı aleyhinde kambiyo senedine dayalı olarak —-İcra Müdürlüğünün—–Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit istemine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları yukarıda özetlenmiş olup davacı yan özetle takibe dayanak kambiyo senedinin teminat senedi olduğunu, sendi aldıktan sonra davalının kendilerine mal da vermediğini, bir iş de vermediklerini iddia etmiştir.
Aşağıda konuya dair bazı yüksek mahkeme kararları alıntılanacak, bilirkişi raporu özetlenecek ve dosya özelinde değerlendirme yapılarak sonuca gidilecektir.
Yargıtay—–HD.——. Sayılı ilamında “….Bölge Adliye Mahkemesince, davacının, dava dilekçesinde bankaya kırdırılarak bedelinin kendisine ödenmesi için davaya konu takibin dayanağı bonoyu davalıya verdiğini iddia ettiği, sonraki dilekçelerinde ise bononun alınacak taşınmazın teminatı olarak verildiğini, satış bedelinin ödenmesine rağmen bedelsiz kalan bononun iade edilmeğini ileri sürerek çelişkili beyanda bulunduğu, bonoda malen kaydı bulunduğundan senedin teminat olarak verildiğini ve bedelsiz olduğunu ispat yükü kendisine düşen davacının iddiasını yazılı ve yasal delille kanıtlayamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan hükmün ONANMASINA..” Belirtmiştir.
Yargıtay —-. Hukuk Dairesi—– Sayılı ilamında “…. Dava, teminat bonosunun paraya çevrilmesi nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkin olup davaya konu senet incelendiğinde keşidecisinin davacı, lehtarının davalı —– keşide tarihinin 10.12.2015, vadesinin ise 10.04.2012 olduğu; yine bono üzerinde, “malen” kaydının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı —–her ne kadar dava konusu bonoya kısmen karşılık olacak şekilde nakit para verdiğini söyleyerek senet metnini talil etmiş ise de; davacının dava dilekçesinde, üzerinde malen kaydı bulunan senedi, teminat bonosu olarak nitelendirerek talilde bulunduğunun anlaşılmasına göre, ispat yükünün davacı tarafa ait olduğu kabul edilip sonuca ulaşılması gerekirken, hatalı değerlendirme yapılarak hüküm kurulması doğru olmamış kararın anılan nedenle bozulması gerekmiştir…” belirtmiştir.
Yargıtay —- HD. —-Sayılı ilamında “…Davacı malen kayıtlı bonoları davalıdan borç para almak için verdiğini belirterek, bono metnini talil etmiştir. Davalı da, malen kayıtlı bonoların teminat olarak alındığını belirterek bono metnini talil etmiş olup, çift taraflı talil bulunması halinde ispat yükü yer değiştirmemektedir….” belirtmiştir.
Yargıtay—- HD. —–Sayılı ilamında “…Bono, bağımsız borç ikrarı içeren bir senet olduğundan, ispat yükü kural olarak senedin bedelsiz olduğunu ileri süren borçlu tarafa aittir. Talil ise; senedin düzenlenme nedeninin değiştirilmesi olup bu durumda ispat külfeti alacaklıya geçer. Somut olayda davalı, malen bedel kaydı bulunan bononun müvekkilinin yetkilisi olduğu şirket ile davacı arasındaki buğday alışverişi nedeniyle düzenlendiğini bildirmiş olduğundan bu beyan talil olarak değerlendirilemez. Bu durumda ispat yükü senedin teminat olduğunu ileri süren davacı-borçludadır. Davacı ileri sürdüğü iddialarını usulüne uygun delillerle ispat etmelidir…” belirtmiştir.
Yargıtay —–HD—–Sayılı ilamında “…Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine haciz yoluyla takip başlattığını, müvekkilinin davalıya teminat bonosu verdiğini ancak karşılığında mal alınmadığını ileri sürerek, müvekkilinin davalıya takibe konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin davalıya mal verdiğini ancak bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine davacı aleyhine icra takibine geçildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece toplanan delillere göre, dava konusu senedin teminat senedi olduğu iddiasının, malen kaydı içeren senet karşılığı malların teslim edilmediği yolundaki iddianın davacı tarafından yazılı delille ispat edilmesi gerektiği, ancak davacının iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA..” belirtmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış uzman bilirkişiden alınan raporda özetle; “…. 1- Uyuşmazlık Konusu Uyuşmazlığın; “Davalı tarafından davacı aleyhinde—–İcra Müdürlüğü’nün—– sayılı dosyasında başlatılan icra takibinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinin mümkün olup olmadığına” ilişkin olduğu,
2- Defter Kanıtı Yöründen
A) Davacı Şirket Yönünden
Davacı şirketin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, usul ve yasaya uygun olduğu,
B) Davalı Şirket Yönünden
Davalı şirketin 2017 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdik sayfasının ibraz edilmediği, diğer defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, e-defter beratlarının süresinde alındığı,
3- Tarafların Cari Hesapları Yönünden
A) Davacı Şirket Yönünden
İnceleme başlığı altında ON/3) sayılı bentte açıklandığı üzere, Davacının incelenen defterlerinde davalıya ait cari hesap bakiyesinin bulunmadığı, yevmiye defterlerinin 31.12.2019 ve 30.06.2020 tarihli yevmiye kapanış maddelerinde de davalı şirkete ait cari hesap bakiyesinin görülmediği, Davacı şirket mali Müşavirinin; “2018 yılı sonunda davalı şirketin 1.549.206,71 TL cari hesap alacağının, bankalara veriler mizan ve bilançolarda gözükmemesi amacıyla sıfırlandığını, akabinde sözü edilen kayıtların iptal edilmesinin unutulduğunu, 2019 yılı ve devamında 2020 yılı defterlerinde davalının cari hesap bakiyesinin bu yüzden gözükmediğini” belirttiği,Davalı şirketin cari hesap alacak bakiyesinin 31.12.2018 tarih 495 madde numarası ile sıfırlandığının görüldüğü, hal böyle olunca söz konusu kayıtlar dikkate alırımadan davacı defterlerinde olması gereken davalı cari hesabının tarafımızdan çıkartıldığı, buna göre icra takip tarihi ve dava itibariyle davacı şirketin kendi defterlerinde davalı şirketten 42.858,72 TLalacaklı gözüktüğü,
B) Davalı Şirket Yönünden
Davalı şirketin kendi defterlerine göre davacı şirketten dava tarihi itibariyle 500.000,01 TL alacaklı gözüktüğü
4- Taraflarırı Cari Hesapları Arasındaki Uyumsuzluk Yönünden
Davacı şirketin defterlerine göre davalı şirketten yukarıda (3/A) sayılı bentte yapılan açıklamalar doğrultusunda 42.358,72 TL alacaklı gözüktüğü, davalı şirketin kendi defterlerine göre davatı şirketten 500.000,01 TL alacaklı gözüktüğü, cari hesaplar arasındaki uyumsuzluğun 542.858,73 TL (42.858,72 TL + 500.000,01 TL) olduğu, uyumsuzluğun davacı kayıtlarında yer almayan işlemlerden kaynaklardığı, bununla ilgili tablonun (III/4) sayılı bentte gösterildiği, dava tarihi itibariyle davalı şirketin davacıdan 500.000,00 TL alacaklı olduğu, 0,01 TL farkın (500.000,01 TL – 500.000,00 TL) önemsenmediği
5- Miktar Yönünden
A) Asıl Alacak Yönünden
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle asıl alacağının 500.000,00 TL olduğu,
B) İşlemiş Faiz Yönünden
Davalı şirketin takibinde 12.767,12 TL işlemiş faiz talebi bulunduğu, senedin vadesinin 30.12.2020 günü olduğu, 2 gün protestosuz süre ilavesiyle temerrüt tarihinin 01.01.2021 olacağı, 01.01.2021 ile 09.03.2021 takip tarihi arasındaki gün sayısının 67 gün olmasına göre işlemiş faiz miktarının 15,373,29 TL olarak hesaplandığı, hesaplamanın aşağıda gösterildiği, davalının talebiyle bağlı kalınarak işlemiş faiz miktarının 12.767,12 TL olduğu,
500.000,00 TL x 67 Gün x 16,75 / 36.500 – 15.373,29TL
C) Bono Komisyonu Yönünden
Davalı şirketin takibinde 1.500,00 TL komisyon talebi olduğu, kornisyon oranının binde 3 olmasına göre komisyon miktarının 1.500,00 TL (500.000,00 TL x 0,003) olduğu,
D) İhtiyati Haciz Vekalet Ücreti ve İhtiyati Haciz Masrafı Yönünden
Davalı şirketin takibinde 910,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti ve 165,50 TL ihtiyati haciz masraf talebi bulunduğu, takip talebinde yer alan bu alacak kalemlerinin davadaki haklılık durumuna göre HMK m.326/f.1 ve 2 hükmüne göre Sayın Mahkemece takdir ve tayin edileceği,
V- SONUÇ
1- Davacı şirketin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, e-defter beratlarının süresinde alındığı, usul ve yasaya uygun olduğu, kendi teh ve aleyhine delil olma özelliği taşıdığı,
2- Davalı şirketin 2017 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdik sayfasının ibraz edilmediği, diğer defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, e-defter beratlarının süresinde alındığı,
3- Davacı şirketin kendl defterlerine göre davalı şirketten yukarıda (1l1/3-A) sayılı bentte yapılan açıklamalar doğrultusunda 42.858,72 TL alacaklı gözüktüğü, davalı şirketin takip tarihinden sonra davacı cari hesabına “virman” açıklaması ile 1.330,53 TL alacak kaydı yaptığı, davalı şirketin kerdi defterlerine göre davacı şirketten 500.000,01 TL alacaklı gözüktüğü, cari hesaplar arasındaki uyumsuzluğun 542.858,73 TL (42.858,72 TL4 500.000,01 TL) olduğu, uyumsuzluğun davacı kayıtlarında yer almayan işlemlerden kaynaklandığı, bununla ilgili tablonun (ll/4) sayılı bentte gösterildiği, dava tarihi itibariyle davalı şirketin davacıdan 500.000,00 TL alacaklı olduğu,
4- Davalının icra takibindeki 1 adet honadan kaynaklı asıl alacağının 500.000,00 TL olduğu,
5- Takip tarihi itibariyle iştlemiş faiz toplamının 15.373,29 TL olarak hesaplandığı, davalının talebi ile bağlı kalınarak işlemiş faiz miktarının 12.767,12 TL olduğu,
6- Ödenmeyen 500.009,00 TL bono bedelinin binde 3’ü olan 1.500,00 TL’nin (500.000,00 x0,003) bono kamisyonu olarak hesaplandığı,
7- Davalının takibinde 910.00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti ve 165,50 TL ihtiyati haciz masraf talebi bulunduğu, takip talebinde yer alan bu alacak kalemlerinin davadaki haklılık durumuna göre HMK m.326/f.1 ve 2 hükmüne göre Sayın Mahkemece takdir ve tayin edileceği..” belirtilmiştir.
Bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır.Bonoda bulunması zorunlu olan şekil şartları 6102 sayılı TTK’nun 776.maddesinde sayılmıştır. Bu unsurların yanı sıra, yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlar da bulunmaktadır.Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden ya da malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. (—–) Seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Eş söyleyişle “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehtarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu, senedin bono niteliğini etkilemez. Zira, bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla, ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer.
Takip dayanağı bononun teminat senedi olduğunu ileri sürmek sureti ile hüküm ve kuvvetinin ortadan kaldırılması söz konusu olduğundan takip dayanağı olan bu bonoya karşı ileri sürülen bu defin senet veya kesin delillerle ispatı gerekir. Burada ispat yükünün davacıya düşmesinin nedeni davacının senedin teminat senedi olduğunu iddia etmekle senedin varlığını inkar etmeyip teminat senedi olduğunu ileri sürmüş olmasıdır.( Bkz. —–. )
Somut olayda davaya konu kambiyo senedinde malen kaydı bulunmakta olup davalı yan ise senedin teminat senedi olduğunu iddia etmiştir. Senedin veriliş nedenini talil eden davacı iddiasını yazılı delillerle ispat etmekle mükelleftir. Bu hususta nitekim yukarıda bir çok emsal yüksek mahkeme kararı da aynen alıntılanmıştır.Kambiyo senedinin ticari defterlere işlenmemiş olması da durumu değiştirmez. Taraf ticari defter ve belgelerinin yapılan incelemesinde de nitekim davalının dava tarihi itibarı ile davacıdan 500.000 TL alacaklı olduğu, raporun 8. Sayfasında açıkça belirtildiği üzere davalının 1.549.206,71 TL cari hesap alacağının bankalara verilen mizan ve bilançolarda görülmemesi amacı ile davacı yanca sıfırlandığı, akabinde de sözü edilen kayıtların iptal edilmesinin unutulduğu anlaşılmıştır.Bilirkişi raporunun 7 sayfasında taraf ticari defterleri arasındaki cari hesap uyumsuzlukları detaylı şekilde incelenmiş davacı yan rapora itiraz dilekçesinde cari hesap uyumsuzluklarına dair davacının delil sunmadığı, davalının ticari defterlerinin usule aykırı tutulduğunu ileri sürmüştür. Yukarıda belirtildiği üzere somut olayda davaya konu kambiyo senedinin teminat senedi olduğunu iddia eden davacı ispat külfeti altındadır. Davalı yan ticari defterlerine işlenmiş olup davacı kayıtlarında yer almayan raporun 7 sayfasında belirtilen kayıtların dayanakları da rapor ekinde sunulmuştur. Örneğin raporun 7 sayfasında cari hesap uyumsuzluğu olarak tespit edilen 250.000’şer bin TL değerindeki 2 çekin davacı yanca tahsil edildiğine dair davacı yandan sadır olmuş tahsilat makbuzu, —- belediyesine davalı yanca ödenen idari para cezası ödeme makbuzu, davalı tarafından davacı adına ödenen ancak davacı kayıtlarında yer almayan 3 adet —- priminin ödendiğine dair makbuza dair belgeler de davalı yanca sunulmuş, bilirkişi tarafından rapor ekinde ibraz edilmiştir.Tüm dosya kapsamından davanın malen kaydı bulunan kambiyo senedinden kaynaklandığı, senet metninde senedin teminat senedi olduğuna dair bir kayıt olmadığı, davacının senedin veriliş nedenini talil ettiği, teminat senedi olduğunu iddia ettiği, yerleşik yargıtay kararları gereği malen kaydı bulunan senedin teminat senedi olduğunu iddia eden davacının ispat külfeti altında olduğu, davacıya ön inceleme duruşmasının —– nolu ara kararı ile taraflar arasında imzalanmış yazılı bir teminat sözleşmesi varsa sunmak üzere kesin süre verildiği, böyle bir sözleşmenin sunulamadığı, davacının kendi ticari defter ve belgelerinden de davalının davacıdan alacaklı olduğunun, davacı kayıtlarının gerçeği yansıtmadığının görüldüğü, davacının kendi mali müşaviri beyanı ile cari hesabın sıfırlanması amacı ile kayıtların sıfırlandığının tespit edildiği,neticede davacının davasını ispat edemediği, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmadığı için mahkememizce yemin hususunun da hatırlatılmadığı, netice itibarı ile davanın ispat edilemediği sonucuna varılmış davanın reddine karar verilmiştir.Her ne kadar mahkememizin 03.01.2023 tarihli kararı ile İİK 72/3 Maddesi gereği tedbir kararı verilmiş ise de, davacının teminat olarak istenen nakit veya teminat mektubu ibraz etmediği, teminatı yatırmadığı, tedbir kararının da bu nedenle uygulanmadığı, ihtiyati tedbir yolu ile alacaklının alacağına kavuşmasının ertelenmediği görülmekle davalı lehine tazminata hükmedilmemiştir. (Bkz —–. )

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Her ne kadar mahkememizin 03.01.2023 tarihli kararı ile İİK 72/3 Maddesi gereği tedbir kararı verilmiş ise de, davacının teminat olarak istenen nakit veya teminat mektubu ibraz etmediği, teminatı yatırmadığı, tedbir kararının da bu nedenle uygulanmadığı görülmekle davacı aleyhine İİK’nın 72/4. Maddesi gereği tazminata hükmedilmesine yer olmadığına,
3-492 Sayılı Harçlar Kanununa göre alınması gereken 269,85 TL maktu harcın, peşin alınan 8.538,75 TL ve 262,02 TL tamamlama harcından mahsubu ile fazla yatırılan 8.530,92 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre, 78.147,97 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davalıya ödenmesine,
7-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince bakiye gider avansının talep halinde taraflara iadesine,
8-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, —– Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.