Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/99 E. 2023/902 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/99
KARAR NO: 2023/902
DAVA : Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ: 09/02/2022
KARAR TARİHİ: 08/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Müvekkili şirketin dava konusu aracı 15.10.2020 tarihinde davalılardan ——–Otomotiv’den satın aldığı, dava konusu aracın bir yıldan daha kısa kullanım süresi içinde motor arıza ikaz lambasının 5 defa yanması veya aracın çalışmaması nedeni ile servise gi dü , aracın her servise girişinde parça değişimi vb işlemler yapıldığını aracın müvekkiline teslim edildiğini, aracın dava tarihinden önceki son arızasında 06.08.2021 tarihinde aracın serviste iki hafta kalmasına rağmen arızanın tespit edilemediğini bu nedenle aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin talep edildiği ———Noterliği tarafından keşide edilen bir ihtarnamenin davalı taraflara gönderildiği, ihtarnameye ——– tarafından cevap verildiğini cevapta araçta ayıp olduğunun üretici firmaca tevil yollu kabul edildiğine dair ibarelerin yer almasına rağmen ek bir ödeme talep edildiği, ihtarname cevabında müvekkilinin mağduriyetinden ve aracın misli ile değişiminden söz edildiği bu durum karşısında dava şartı kapsamında arabuluculuk başvurusunun yapıldığını fakat arabuluculuk sürecinin anlaşmaya varılamadığını, aracın durumunun tespiti için ——— D. İş davası kapsamında alınan 03.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda aracın gizli ayıplı olduğu yönünde bilirkişi raporunun verildiği, kendileri tarafından 20.01.2022 tarihinde aldırılan uzman görüşünde de aracın gizli ayıplı olarak değerlendirildiğini; taleplerinin aracın ayıpsız misli ile değişim olsa da sayın mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda ayıp oranında bedelden indirim talep ettiklerini, dava konusu aracın üst segment bir araç olduğunu ve araç servis geçmişinde ve arıza kayıtlarında yüksek onarım bedelli motor onarımı ve parça değişimi yapılmasının aracın ikinci el değerinde ciddi kayıplara neden olacağını, aracın satın alınma tarihinden yalnızca iki buçuk ay geçtikten sonra arızalarının başladığını ve sonrasında da sık aralıklarla devam ettiğini. ——– şirketi ——– servisine ; 31.12.2020 tarihinde aracın şarj kesmesi ve motor arızası nedeniyle çekici ile çekildiğini, 02.06.2021 tarihinde “motor arızası uyarısı” nedeniyle, 10.06.2021 tarihinde “motor arızası uyarısı” nedeniyle, 12.07.2021 tarihinde araç su eksilttiğinden müvekkilce su eklenerek, 06.08.2021 tarihinde yine “motor arızası uyarısı” nedeniyle servise getirildiğini her ne kadar yetkili servis tarafından arıza giderilmeye çalışılmışsa da çözümlerin hep geçici olduğunu, müvekkilinin aracını alalı bir yıl dahi olmadan aracı, ilki çekici marifetiyle olmak üzere beş kere servise götürmek zorunda kaldığını, D. İş dosyası kapsamından alınan bilirkişi tespit raporunda; “Değiştirilen parçaların kullanıcıdan kaynaklı olmadığı, aracı kullanma aşamasında motorun ve motora bağlı başka parçalarında da arızaların çıkma ihtimali olabileceği ve tespiti yapılan araçta gizli ayıbın olabileceği “ görüş ve kanaatinin belirtildiğini, uzman görüşü raporunda da “şikayet konusu arızaların üretimden kaynaklı arızalar olduğu, sonradan ortaya çıktığı, bu özellikleri nedeniyle (hukuki değerlendirmesi sayın mahkemelere ait olmak üzere, teknik açıdan değerlendirildiğinde) gizli ayıp niteliğinde olduğu” şeklinde görüş bildirildiğini, gerek delil tespiti davasında yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporundaki tespitler gerek taraflarınca haricen alınan uzman görüşü raporundaki tespitlerde araçta gerçekleşen arızaların kullanıcı hatası olmadığı, müvekkile ayıplı mal satıldığı ortaya koyduğunu, müvekkil şirketin genel hükümlerde yer alan seçimlik haklarından olan satılan malın ayıpsız benzeriyle değiştirilmesine ilişkin ihtarına ——– cevap gelmediğini, ——– gelen cevapta ise şirketin, aracın üretici/distribütör firması olmadığını, ihtarnamemizde yer alan hususlara ilişkin herhangi bir sorumlulukları bulunmadığını ama müşteri memnuniyeti gereği üretici/distrübütör firma ile durumu paylaştıklarını ve 200.000,00 TL fark ile yenisi ile değiştirilebileceğinin teklif edildiği ancak bu durumun müvekkilince kabul edilmediğini, müvekkilinin seçimlik hakları neticesinde ücretsiz değişim talebi hakkı varken kendisinden belli bir ücret mukabilinde değişimi kabul etmesinin beklenemeyeceğini kaldı ki karşı taraf satmış oldukları araçta ayıp olduğunu, araç değeri yanında cüzi kalan bu miktar ile ayıpsız misliyle değiştireceklerini açıklamalarıyla kabul ettiklerini, müvekkili şirketin satın almış olduğu araçtan beklediği faydayı sağlayamadığını, kaldı ki fayda sağlaması bir yana arızalar sebebiyle hem kendi hem de trafik güvenliği açısından tehlikeye sebebiyet verdiğini ve müvekkilinden aracı kullanması beklenemez hale geldiğini, asli taleplerinin ayıpsız misli ile değişim olsa da mahkemenin aksi kanaatte olur ise bedelin ayıp oranında tenzilini talep ettiklerini, müvekkilinin satın almış olduğu aracın yüksek segment bir araç olup değeri yaygın kullanılan segmentteki araçlara göre yüksek olduğu, bu bedeli vererek araç alan müvekkilinin ilk yıl içinde beş defa servise gitmiş olmasının aslen ayıpsız misliyle değişimi gerektirmekte ise de herhangi bir nedenle ayıpsız misliyle değişim söz konusu olmazsa, bilirkişilerce belirlenecek olan ayıp oranında bedel indiriminin davalılarca müvekkiline ödenmesine karar verilmesinin gerektiğini, motor arızası ve turbo değişimi ciddi bir olduğunu ifade ederek; davanın kabulü ile, dava konusu ——– plakalı, ——— marka ve ——– model, ——— Şase Nolu aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihi itibarı ile 100.000,00 TL ayıp oranında bedel indiriminin satış tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılarca müvekkiline ödenmesine ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı ——– vekilinin dilekçesinde özetle;
Davacı tarafın iddialarının aksine dava konusu araçta kronik arıza bulunmadığı, müvekkili şirket kayıtlarının incelenmesinden davacı tarafından aracın garanti süresi içindeki talep ettiği tüm işlemlerin eksiksiz olarak yapıldığını müvekkili şirketin üzerine düşen tüm sorumlulukları yasal düzenlemelere uygun olarak yerine getirdiğini açıklanan durumların servis kayıtlarında sabit olduğu, araç ile ilgili servis kayıtlarının listesinin verildiği (liste değerlendirmeler başlığı altında ayrıca değerlendirileceğinden — burada — verilmemiştir) aracın servis kayıtlarındaki şikayetlerinin birbirlerinden farklı olduğunu, şikayetlerin yapılan onarımlar sonucunda giderildiğinin iş emirlerinden tespit edilebileceğini dolayısı ile davacının aracını aynı şikayetler ile defalarca servise getirdiği ve aracın kronik arızalarının bulunduğu bu nedenle aracın gizli ayıplı olduğu yönündeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirket kayıtlarında aracın servise son giriş tarihinin 18.12.2021 tarihli ——– nolu iş emrinde araç 46.186 km de iken davacının periyodik bakım talebi dışında herhangi bir şikayetinin bulunmadığının net olarak görüldüğünü, dava konusu araçta 36.806 km sonrasında tekrar eden ve çözümlenemeyen herhangi bir arıza olmadığını, davacının taraflarına gönderdiği ihtarnameye ——– sayılı ihtarname ile cevap verildiğini, davacının akabinde ——— sayılı D. İş dosyası üzerinden bilirkişi raporu aldırdığını ve rapora 29.12.2021 tarihinde cevap verildiğini, raporun yokluklarında düzenlenmesi ve alanında uzman makine ve otomotiv uzmanlarından oluşan bilirkişi heyeti tarafından aracın incelenmesi gerekir iken raporun “oto eksper uzmanı” tarafından düzenlenmesi nedeni ile hatalı tespitleri içerdiğinden tespit raporunun taraflarınca kabul edilmesinin mümkün olmadığını, araçla ilgili olarak TTK nun 23. Maddesindeki ayıp bildirim sürelerine uyulmadığını, araç hasarının 8 gün içinde bildirilmediğini, davacının sahip olduğu dört adet seçimlik haktan, onarım hakkı olarak kullandığını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere ayıp oranında bedelden indirime karar verilmesi durumunda müvekkil şirket açısından husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkil şirketin ——— ile davacı arasındaki satış sözleşmesinde taraf olmadığını araç bedelinin ——– Otomotiv’e ödendiğini, ifade ederek; davanın öncelikle usulden reddini, davanın esastan reddini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ——- şirketi vekilinin dilekçesinde özetle;
Davacı tarafın aracını sorunsuz bir şekilde teslim aldıktan sonra 31.12.2020 tarihinde aracın şarj kesmesi ve motor arıza ışığı şikayeti ile ——- şirketine getirdiği, yapılan tetkik işlemi neticesinde araca gerekli müdahalede bulunularak bahsi geçen sorunun giderildiği ve aracın davacı tarafa teslim edildiğini, ilgili servis işlemini takiben dava konusu aracın 3 kez daha aynı şikayet ile ——- şirketi yetkili servisine getirildiği, yetkililer tarafından yapılan incelemeler neticesinde bahsi geçen aracın onarımının yapılarak davacı yana teslim edildiği, davacı tarafın seçimlik hakkını onarım yönünde kullanmış olup bu zamana kadar da şikayete konu edilip giderilememiş herhangi bir sorun/ arıza söz konusu olmadığı, dava konusu araçta ayıp olarak nitelendirilebilecek maddi bir hasar ya da eksikliğin söz konusu olmadığı, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dava konusu aracın arızasına ilişkin olarak müvekkili şirkete süresinde yöneltilmiş bir bildirimin mevcut olmadığı, davacı tarafın dava konusu aracı servis işlemleri için götürmüş olduğu ——– şirketi ile müvekkili şirket arasında hiçbir hukuki, idari veya ekonomik bağ bulunmadığı, dolayısı ile davacı yan tarafından yasada belirtilen, ayıplı mala ilişkin derhal bildirim ilkesi gereği müvekkili şirkete yöneltilmiş herhangi bir bildirimin bulunmadığı, müvekkili şirket ile aralarında hiçbir hukuki, idari ya da ekonomik bağ bulunmayan ve huzurdaki davada ihbarı talep olunan ——– şirketi tarafından gerçekleştirilen işlemlerden müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını; söz konusu faturalara ilişkin bedellerin müvekkili şirket tarafından değil ——– şirketi tarafından tahsil edildiği için huzurdaki davada taraflarına husumet yöneltilmesinin de mümkün olmadığını; davacı yanın aracı 15.10.2020 tarihinde teslim almasına rağmen, 20.08.2021 tarihinde ayıp bildiriminde bulunduğu, davacı yanın TTK’ da ki ayıp bildirim sürelerine uymadığının açıkça ortada olduğu, dolayısıyla alıcı ayıbı uygun bir süre içinde bildirmediği için TBK m. 223 uyarınca satılanı kabul etmiş sayılması gerektiği, bu sebeple aracın ayıplı olduğunun ispatı durumunda dahi işbu dava konusu taleplerinin reddinin gerektiğini; diğer taraftan, dava konusu araçta olduğu iddia edilen sorunun, aracın kullanımına engel teşkil etmediği nitekim araçta varlığı iddia edilen sorununun aracın kullanımına engel bir arıza olmadığı, servis tarafından da tespit edildiğini; ayrıca, aracın halen davacıda bulunup, kullanılmaya devam edildiği, davacının araçtan tümüyle yararlanmasını engelleyen bir eksiklik ve aksaklığın somut olayda kesinlikle mevcut olmadığı, aracın davacı yedinde iken herhangi bir hasar, kusur nedeniyle arızalanmış olabileceği hususun da kesinlikle değerlendirilmesi gerektiğini bu hususta ispat külfetinin davacı yan üzerinde olduğu, dava konusu aracın göçük onarım talebiyle 02.06.2021 tarihinde servise giriş yaptığı, bu noktada meydana gelen göçüğün araçta meydana getirdiği etkinin araştırılmasını talep ettiklerini, bu sebeple ——— müzekkere yazılarak aracın tramer kayıtlarının celbini talep ettiklerini; dolayısıyla bu kontrol ve sorumluluğa değinmeden araçta ayıp olduğu yönündeki iddianın da gerçeği yansıtmadığı, davacıya ait araca ilişkin tramer kayıtları dosyaya celp olunduktan sonra dosyada mübrez iş emirleri ile yetinilmeyerek araç üzerinde fiilen inceleme yapılması gerektiği, dava konusu araç üzerinde bilirkişilerce yapılacak incelemede, araçta iddia edilen sorunun var olup olmadığı, üretimden kaynaklanıp kaynaklanmadığı ve onarımla giderilecek olup olmadığı yönünde inceleme yapılması ile iddialarının ispatlanacağını, taraflarının yokluğunda ——— D.iş sayılı dosya kapsamında dava konusu aracın incelendiğini ve rapor tanzim olunmuş ise de; yokluklarında tanzim olunan işbu raporda yapılan tespitlere tümden itiraz ettiklerini, diğer yandan araçta mevcut olduğu iddia edilen ayıbın, alanında uzman makine mühendisi ve otomotiv alanında uzman heyet tarafından detaylı olarak incelenmesi gerekirken “Oto Eksper Uzmanı” bilirkişi tarafından yüzeysel olarak yapılan tespitlerin kabulünün mümkün olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, söz konusu ayıbın varlığı kabul edilse dahi, küçük bir müdahale ile giderilebilecek olması sebebi ile bu durumun bedel indirimi gerektirecek bir ayıp olarak kabul edilmemesi gerektiğini üstelik ayıbın varlığı aracın kullanılması ve aracın kullanılmasından beklenen faydayı etkilemediğini ve aracın değerinde bir kayıp yaratmadığını, Yargıtay içtihatlarına göre de araçtan sağlanan yararı engelleyici halin süreklilik arz etmesi gibi bir halin söz konusu olmadığı, dava konusu araçta meydana geldiği iddia olunan hasarın kullanım hatasından dolayı meydana gelmiş olup olmadığı da yine davanın esasına ilişkin olduğuna, bu hususların ayrıntılı şekilde araştırma konusu yapılması ve araç üzerinde yapılacak incelemeler ışığında karar verilmesi gerekeceğini ifade ederek; dava ile organik bağı bulunması ve davanın aleyhte sonuçlanma ihtimaline karşı sorumlulara karşı zararlarının rücu edilmesi ihtimaline binaen davanın, dava konusu aracın servis hizmetini sağlayan ——– şirketine ihbar edilmesini, davanın ve fazlaya ilişkin taleplerin reddini, tüm yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin davacı karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
:Dava, davacı tarafından 15.10.2020 tarihinde davalılardan ——– şirketinden satın alınan diğer davalının da üreticisi,yetkili distrübütörü olduğu ——– plakalı ——– model aracın üretiminde ayıp bulunup bulunmadığı, bu araçta kullanıma ve fayda sağlamaya engel olacak bir ayıp bulunup bulunmadığı, ayıp var ise açık ayıp mı yoksa gizli ayıp mı olduğu, ayıp olduğunun tespiti halinde bu ayıbın üretim kaynaklı mı yoksa kullanım kaynaklı mı olduğu, 6102 sayılı TTK’nın 23 ve TBK’nın 223. maddeleri gereği ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, aracın ayıplı olduğunun kabulü halinde davacının aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talep edip edemeyeceği, bu seçimlik hakkın kullanılmasının mümkün olmaması durumunda ayıp oranında bedel indirimi talep edilmesinin mümkün olup olmadığı, mümkün ise indirilmesi gereken bedelin ne kadar olduğu ve bu talebin ——– şirketine karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği hususlarına ilişkindir.6102 sayılı TTK’nın ticari satış ve mal değişimi başlıklı 23. Maddesi ” – (1) Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır.a) Sözleşmenin niteliğine, tarafların amacına ve malın cinsine göre, satış sözleşmesinin kısım kısım yerine getirilmesi mümkün ise veya bu şartların bulunmamasına rağmen alıcı, çekince ileri sürmeksizin kısmi teslimi kabul etmişse; sözleşmenin bir kısmının yerine getirilmemesi durumunda alıcı haklarını sadece teslim edilmemiş olan kısım hakkında kullanabilir. Ancak, o kısmın teslim edilmemesi dolayısıyla sözleşmeden beklenen yararın elde edilmesi veya izlenen amaca ulaşılması imkânı ortadan kalkıyor veya zayıflıyorsa ya da durumdan ve şartlardan, sözleşmenin kalan kısmının tam veya gereği gibi yerine getirilemeyeceği anlaşılıyorsa alıcı sözleşmeyi feshedebilir.b) Alıcı mütemerrit olduğu takdirde satıcı, malın satışına izin verilmesini mahkemeden isteyebilir. Mahkeme, satışın açık artırma yoluyla veya bu işle yetkilendirilen bir kişi aracılığıyla yapılmasına karar verir. Satıcı isterse satış için yetkilendirilen kişi, satışa çıkarılacak malın niteliklerini bir uzmana tespit ettirir. Satış giderleri satış bedelinden çıkarıldıktan sonra artan para, satıcının takas hakkı saklı kalmak şartıyla, satıcı tarafından alıcı adına bir bankaya ve banka bulunmadığı takdirde notere bırakılır ve durum hemen alıcıya ihbar edilir.c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. ” hükmüne haizdir. 6098 Sayılı TBK’nın 223. Maddesi ” Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” hükmüne haizdir. TBK’nın 219 maddesi gereği satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki yada ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumludur. Ayrıca satıcı bu ayıpların varlığını bilmese bile bunlardan sorumlu olacağı hükme bağlanmıştır. Alıcının seçimlik hakları TBK’nın 227. Maddesinde sayılmış olup buna göre ” Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere
satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” hükmünü getirmiştir.
Satıcının alıcıya karşı satılanda bildirdiği nitelikler ile satılanın kullanım amacı bakımından değerini veya ondan beklenen faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan niteliklerin bulunmamasından doğan sorumluluğuna ayıptan doğan sorumluluk denir. Ayıptan sorumluluğun doğması için satıcının kusurlu olması şart değildir. Satılan şeyde satıcının bildirdiği bir niteliğin veya dürüstlük kuralına göre bulunması gereken bir niteliğin mevcut olmamasına ayıp denir. Kısaca ayıp bir şeydeki nitelik eksikliğidir. Alıcının hatta herkesin satılan şeyde mahiyeti icabı her hangi bir anlaşmaya gerek olmaksızın dürüstlük kuralı gereğince bulunması gereken , beklenen nitelikler vardır. Bunlara beklenen nitelikler veya bulunması gereken nitelikler denir. Bir araçta beklenen en önemli fayda güvenli bir şekilde bir kişiyi bir yerden başka bir yere taşımasıdır. Aracın motor arızası ile yolda kalması bu durumun defalarca tekrarlanmış olması kuşkusuz sahibinin ondan beklediği faydayı göremediği şeklinde yorumlanmalıdır. ——– Sayılı ilamında “….
Somut olayda; davalı tarafından 18.03.2015 tarihinde davacıya satışı yapılan araçtaki paslanma ve boya kusurları nedeniyle davacı tarafından aracın 07.07.2015 tarihinde servise getirildiği, araçtaki ayıbın gizli ayıp, yani kullanımla ortaya çıkan ve basit bir gözden geçirmeyle tespit edilemeyecek nitelikte bir ayıp söz konusu olduğundan, ayıp ihbar süreleri bakımından TTK’nın 23. maddesi hükmü değil, TBK’nın 223. maddesi hükmünün uygulanması gerektiği, dolayısıyla ayıp ihbarının süresinde olduğu kabul edilmelidir…” belirtmiştir.
Davalılar süresi içinde ayıp ihbarında bulunulmadığını iddia etmiştir. Alınan denetime uygun raporda tespit edildiği üzere araçtaki ayıp gizli ayıp kapsamındadır. TBK’nın 223. Maddesi gereği satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir. Her ne kadar davalılarca ayıp ihbar sürelerinde uyulmadığı ileri sürülmüş ise de aracın gizli ayıplı olduğu ve servise her götürülüşünün bir ayıp ihbarı mahiyetinde olduğu açıktır. Öte yandan davacı dava öncesi de zaten süresi içinde noter kanalı ile davalılara ayıp ihbarında bulunmuştur. Hatta davalı ——– Şirketinin diğer davalının aracın ayıplı olduğunu kabul ettiği ve davacıdan yeni araç için fark bedel talep ettiği yolundaki cevabi ihtarı da dosyada mübrezdir. ——— sayılı ilamında “…Bölge Adliye Mahkemesince; tüm dosya kapsamına göre, araçtaki ayıpların gizli ayıp niteliğinde olduğu, aracın her servise götürülüşü ayıp ihbarı niteliğinde olduğundan, davalı vekilinin bu husustaki istinaf sebeplerinin yerinde görülmediği, davalı vekilinin keşif sırasında aracın onarıldığının tespit edildiğini istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü, bilirkişi raporunda kullanım süresine bağlı olarak arızanın tekrarlanmasının mümkün olabileceği belirtildiğinden bu husustaki istinaf sebeplerinin de yerinde görülmediği gerekçesiyle istinaf isteğinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir…” belirtmiştir.
———- sayılı ilamında “…..Görüldüğü üzere aracın “0” km olarak sahibine teslim edildikten sonra, ardı ardına gerçekleşen arızalar nedeniyle birçok parçasının tamamen değiştirildiği; yapılan onarımlar sonucu arızaların giderilmiş olduğu; ancak bu arızaların giderilmesi amacıyla aracın birçok parçası değiştirilip, böylece aracın orijinal hâlini kaybettiği gibi, motorun da tamamen demonte edilerek parçalarının değiştirilmesinin gizli ayıp niteliğinde bulunduğu, arızalar giderilse bile alıcının araca duyduğu güvenin sarsılması nedeniyle araçtan beklediği yararı, konforu ve perfonmansı sağlayamadığı, davacı tarafça değişiklik talebi iletilmesine karşın, davalı yanın bu istemi yerine getirmediği, alıcının değer düşüklüğüne ilişkin zararı giderilerek de olsa aracı bu şekilde kullanmaya zorlanamayacağı, araçtaki bu nitelikte arızaların giderilmesinin aracın gizli ayıplı olduğunu ve değiştirilmesi şartlarının gerçekleşmediğini göstermeyeceği belirgindir…” belirtmiştir. Davaya konu araç “0” kilometre olarak davalı ——— Firmasından 15.10.2020 tarihinde satın alınmıştır. Davcı yanca dava öncesi——– değişik iş sayılı dosyasından tespit yaptırılmış aracın bakımlarının periyodik aralıklarla düzenli olarak yapıldığı, ilk periyodik bakım öncesi 31.12.2020 tarihinde aracın yolda kaldığı, motor arıza lambasının sürekli yandığı, araç üzerinde farklı parça değişimlerinin yapılmasına rağmen arızaların devam ettiği, motorun ve motora bağlı başka parçalarında arızalı çıkabileceği ve aracın gizli ayıplı olduğu tespit edilmiştir. Dava öncesi davacı yanca davalılardan ——– Şirketine ihtar gönderilmiş, bu şirketçe davacıya verilen cevabi yanıtta “…. Müşteri memnuniyeti kapsamında üretici distrübütör firma tarafından yapılan değerlendirmede ” aracın motor arızası şikayeti ile birkaç defa geldiği, müşterinin araç değişimi talep ettiği, müşteriye yeni araç için ——— katkısı ile özel fiyatlama ile müşterinin mağduriyetine özel olarak 280.000 TL fark bedelin teklif edildiği, fakat müşterinin en fazla 150.000 TL ödeyebilecğeini belirtmesi üzerine zarara girme dahi göze alınarak 220.000 TL fark bedeli ile kendisine yardımcı olunabileceğinin belirtildiği, müşterinin olumsuz yanıt verdiği..” bilgisi verildiği yanıt olarak bildirilmiştir. Görüldüğü üzere burada davalı ——— Diğer davalı distrübütörün aracın ayıplı olması nedeni ile davacıdan fark bedel talep ederek yeni araç teklif ettiği hususunu belirttiği görülmüştür. Dava tarihinden sonra da araçta motor arızaları devam etmiş olup 18.04.2022 ve 22.04.2022 tarihlerinde aracın motor arızası vermesi üzerine delil tespiti için yeniden——– Ticaret mahkemesine talimat yazılmış, araçtaki bu arızaların nedeni de incelenmiştir. 03.06.2022 tarihli delil tespit raporunda da aracın alındığı tarihten itibaren 8 kez aralıklarla motor arıza lambasının yandığı, 8 defa motor arızası verdiği, yetkili servis iş emirlerinde bu arızaların kullanım kaynaklı olmadığı tespiti bulunduğu, alıcı tarafından——— bir kontrol ve muayene ile bu ayıpların tespit edilemeyeceği, aracın gizli ayıplı olduğu tespiti yapılmıştır. Aracın 07.05.2022 tarihinde yine motor arızası verdiği sunulan evraklardan görülmüştür. Mahkememizce talimat mahkemesinden alınan 18.03.2023 tarihli rapor denetime uygun olmadığından bu rapora itibar edilmemiştir. Bu raporda davacının aracı servise götürmesi üzerine servis tarafından yapılan parça değişimleri, vs. Gibi işlemler davacının onarım hakkını kullandığı şeklinde yorumlanmış olup kabulü mümkün değildir. Aracın alındığı günden beri sürekli motor arızası verdiği, motorla ilgili bazı parçalarının değişmesine rağmen araçtan beklenen faydanın görülmediği açık olup bu kabule ulaşmak mümkün değildir. Mahkememizce talimat mahkemesinden alınan 08.10.2023 tarihli raporda da aracın gizli ayıplı olarak davacıya satışının yapılmış olduğu, araç motorunun ayıplı olduğunun satış aşamasında basit bir gözlemle tespitinin mümkün olmadığı, teknik olarak aracın muhtemel 2. Turbo değişimi sonrasında da araçtaki motor arızalarının devam edip etmeyeceğinin belirsiz olduğunu belirtmiştir. Tüm dosya kapsamından aracın alındığı 15.10.2020 tarihinden kısa süre sonra arızalanmaya başladığı, 31.12.2020 tarihinde aracın yolda kaldığı, çekici vasıtası ile servise geldiği, araca ——– kontrol ünitesi duman sensörü değişimi yapıldığı 02.06.2021 tarihinde motor arıza lambası yanması şikayeti ile yeniden servise geldiği, yetkili servis tarafından hava emiş borusu siparişi verildiği, 10.06.2021 tarihinde motor arıza ikazı yanıyor şikayeti ile yeniden servise geldiği, servis tarafından emme manifold ara orign ve bakaliti değişimi yapıldığı, 12.07.2021 tarihinde motor arıza ikazı yanıyor şikayeti ile çekici vasıtası ile yeniden servise geldiği, motor suyu eksiltme yaptığının tespit edildiği, servis tarafından su devridaim pompasının değişiminin yapıldığı, 06.08.2021 tarihinde motor arızası yanıyor şikayeti ile servise geldiği, servis tarafından turbo arızası olduğu tespiti yapıldığı, turbo değişimi yapıldığı, 08.04.2022 tarihinde motor arızası şikayeti ile servise geldiği, servis tarafından turbo sistemi ve ———- sistemi arıza kodlarının giderildiği kaydı olduğu, 03.06.2022 tarihli raporda tespit edildiği üzere aracın cihaza bağlanması sonucu geriye dönük sorgulamada servis kayıtlarına girmemiş iki adet daha motor arıza kaydı bulunduğu, 01.06.2022 tarihinde de aracın kurtarıcı vasıtası ile servise götürüldüğü, turbo arıza kodu bulunduğu, müşterinin onay vermemesi nedeni ile işlem yapılmadığı kaydı olduğu, 08.10.2023 tarihli raporun 5. Sayfasında belirtiği üzere aracın keşif esnasında da motor arıza lambasının sürekli yanıyor vaziyette olduğu, 15.09.2022 tarihinde servise gittiği,turbo şarj düşük , takviye durumu birden fazla kez usun süreli algılandı şeklinde servis kaydı olduğu, 27.09.2022 tarihinde aracın yine kurtarıcı vasıtası ile servise götürüldüğü seyir halinde tekleme, çekiş düşüklüğü şikayeti olduğu,02.12.2022 tarihinde motor arızası, 18.01.2023 tarihinde motor arızası, 19.01.2023 tarihinde motor arızası şikayetleri ile servise götürüldüğü görülmüştür. Söz konusu araçtaki ayıbın imalat hatasına dayalı olduğu ve aracın lüks segment bir araç olması ve kullanıcısının ondan beklediği amaç da gözetildiğinde ve alınan tüm raporlarda mevcut ayıpların kullanım kaynaklı olmadığı, üretim kaynaklı olduğu tespit edildiğinden ve davalının yetkili servisince araca yapılan onlarca müdahale, parça değişimlerine rağmen araçtaki motor arızasının bir türlü giderilememiş olması, turbo değişimine rağmen turbo arızasının devam etmesi, muhtemel bir turbo değişimi sonrası bu ayıpların devam edip etmeyeceğine dair teknik bilirkişilerin dahi net bir yanıt verememiş olmaları, aracın servise onlarca defa aynı şikayet ile gelmiş olması, bunlardan birkaçında aracın yolda kalmış olması ve çekici vasıtası ile servise götürülmüş olması bir bütün olarak değerlendirildiğinde bu aracın davacının ondan beklediği fayda ve yararı sağlamadığı, aracın üst segment bir araç olmasına ve defalarca işlem görmesine rağmen aracın keşif sırasında dahi motor arıza lambasının halen yanıyor olması bir bütün olarak değerlendirildiğinde yukarıda alıntılanan içtihatta belirtiği üzere aracın “0” km olarak sahibine teslim edildikten sonra, ardı ardına gerçekleşen arızalar nedeniyle birçok parçasının tamamen değiştirildiği, bu arızaların giderilmesi amacıyla aracın birçok parçası değiştirilip, böylece aracın orijinal hâlini kaybettiği gibi, motorunun birçok parçasının değiştirildiği, turbosunun değiştirilmesine rağmen arıza vermeye devam ettiği tüm bu nedenlerle aracın gizli ayıplı olarak davacıya satıldığı, davacının araca duyduğu güvenin sarsıldığı, araçtan beklediği yararı, konforu ve perfonmansı sağlayamadığı, kaldı ki halen de motor arızası yanar vaziyette kullanımında olduğu, en son servis kayıtlarında da aracın seyir halinde iken çekişten düştüğü, en son servis kaydında dahi yetkili servisçe daha evvel değiştirilen ve sıfırlanan turbonun da değişmesi gerektiği , turbo sistem parçalarının da değişmesi gerektiği tespiti bulunduğu nazara alındığında aracın gizli ayıplı olduğu ve araçtaki mevcut ayıplar nazara alındığında misli ile iadeye karar vermenin hakkaniyete uygun olduğu sonucuna varılmıştır. TBK’nın 227. Maddesinde ayıp durumunda kullanılacak seçimlik hakkın hangisi olduğunu tespit etme görevini mahkemeye tanımıştır. Buna göre Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.Ancak somut olayda araçta bulunan ayıp ve araçtaki ayıbın bir türlü giderilememesi ayıptan doğan zararın karşılanarak da olsa kişinin ayıplı bir malı kullanmaya zorlanamayacak olması, iadeye karar verilmemesi durumunda ayıplı bir aracın piyasada el değiştireceği nazara alındığında misli ile iade kararının hakkaniyete uygun olduğu sonucuna varılmıştır.Aracın satıcısı ——– olup diğer davalı ise ithalatçı firmadır. ——— Sayılı ilamında “….Dava, ayıplı araç satımı nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Davalılardan ——– şirketi ile davacı arasında araç alım satım sözleşmesi bulunduğu, diğer davalının ise satıma konu aracın diströbütürü (ithalatçısı) olduğu anlaşılmaktadır. İthalatçı firmanın ayıplı araçdan ötürü sorumlu olması için araca ait garanti belgesinde garantör olarak imzasının bulunması gerekir…” belirtmiştir. ( ithalatçının garanti belgesinde imzası olması durumunda sorumlu olduğuna dair diğer kararlar için bakınız aynı dairenin ——— Sayılı ilamı ve ——— Sayılı ilamları ) Satıma konu aracın garanti belgesi celp edilerek incelenmiş ithalatçı olan davalının garanti belgesinde imzası olduğu, garanti belgesinin 33. Sayfasında satılanın ayıplı çıkması durumunda alıcının satılanı geri vererek sözleşmeden dönme hakkı olduğu belirtilmiştir. İthalatçı firma garanti belgesinde garantör olarak yer aldığından sorumluluğu cihetine gidilmiştir. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, mahkemece ayıpsız misli ile değişimine karar verilen araçta takyidat bulunup bulunmadığı araştırılıp araç üzerinde takyidat bulunması halinde misli ile değişim kararı verilemeyeceği gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi, bulunmaması halinde ise kararda takyidattan ari olarak teslim edilmesi gerektiğinin belirtilerek hüküm oluşturulması gerekmektedir Mahkememizce dava konusu aracın ruhsat bilgileri ve üzerinde takyidat olup olmadığı karar öncesi sorgulanmış araç üzerinde herhangi bir takyidat olmadığı görülmüştür. Tüm dosya kapsamı ve yukarıda anlatılan hususlar nedeni ile davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış buna dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

TASHİH :
6100 Sayılı HMK’nın 304. Maddesi hükümdeki yazı ve rakam hatalarının resen düzeltilebileceğini belirtmiştir. Yapılan incelemede araç plakasının sehven “——— ” yazıldığı ancak “——- ” olması gerektiği görülmüş bu hususta hükmün 2. bendinde tashih yapılmıştır.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davaya konu özellikleri faturasında ve ruhsatında yazılı bulunan 1 adet ——— plakalı ——– marka ve model ——— ŞASE Numaralı araç ayıplı olduğundan davalılara iadesi ile aynı özelliklere sahip 0 km ayıpsız misli ile değiştirilmesine,
3-Aracın temin edilememesi halinde İ.İ.K nun 24.maddesi gereğince işlem yapılmasına,
4-Aracın takyidatlardan ( haciz rehin vs. ) ari şekilde davalılara iadesine, takyidat varsa teslimden önce davacı yanca kaldırılması gerektiğinin bildirilmesine,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 79.014,74 TL nispi harçtan, peşin alınan 19.753,69 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 59.261,05 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından 80,70 TL başvurma harcı, 2.418,70 TL keşif harcı, 19.753,69 TL peşin harç olmak üzere toplam 22.253,09 TL yargılama gideri mahiyetindeki harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davacı yanca yapılan 17.250,00 TL bilirkişi ücreti, 3.898,80 TL tebligat, posta gideri ve diğer yargılama giderleri toplamı 21.148,80 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Ücr. Trf.’ne göre, 157.237,90 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,
9-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
10——— bütçesinden karşılanan 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ——— Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/11/2023