Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/962 E. 2023/803 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/962 Esas
KARAR NO: 2023/803
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/12/2022
KARAR TARİHİ: 05/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı arasında sözleşme tarihi 26.02.2021 olan ——— Hizmet Sözleşmesi imzalanmıştır. Alacaklı müvekkil şirket; davalı/borçlu aleyhine ———- Esas sayılı dosyası ile cari hesap alacağına yönelik olarak ilamsız icra takibi başlatmıştır. Davalı/borçlu, sözleşmede bulunan imzasını inkar etmemesine rağmen tarafımızca yapılan işbu icra takibinde borca, faize ve tüm ferilere kötü niyetli olarak itiraz etmiştir. Yapılan itiraz tamamen haksız ve kötü niyetle yapılmış olup itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamı gerekmektedir.Takibe kötü niyetli olarak itiraz eden DAVALININ % 20’DEN AZ OLMAMAK ÜZERE İCRA İNKÂR TAZMİNATINA MAHKÛM EDİLMESİNE,Fazlaya dair her türlü talep ve dava haklarımızın en geniş anlamda saklı tutulmasına. Yargılama gider ve masrafları ile vekalet ücretinin davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Bilirkişiliğimce ——— teslim alınan dava dosyası ekinde davalının ticari defterlerinin bulunmadığı, bu nedenle; Dosya kapsamındaki ;——– noteri ——– tarafından onaylanan 10/02/2021 tarih ——— nolu imza sirküleri ve 10/02/2021 tarih ——— sayılı ——— ile ——– şirket yetkilisi olduğu anlaşılmış olup, dosyada mevcut arabuluculuk tutanağında yazılı ———– nolu cep telefonu numarası ile ———– ulaşılmıştır. Davalı ——– ŞTİ. Yetkilisi ——— ile 02.05.2023 ile 08.05.2023 tarihleri arasında 4 defa telefonla görüşme gerçekleştirilmiş ancak işlerinin yoğunluğunu ileri sürerek defter ve belgelerin gerek yerinde gerekse tarafıma teslim edilerek inceleme yapabilmem imkanı sağlanmamıştır.” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Davacı ——– şirketinin 2021 VE 2022 YILLARI ticari defterler ve kayıtlarının HMK 222. Maddesine göre lehine delil kabul edilebileceği, Davacının Ticari defter kayıtlarına göre Davalıdan Takip tarihi ve Mahkeme tarihi itibari ile 11.558,25 TL alacaklı olduğu, Davalı tarafın Ticari defter ve Belge ibraz etmediği İNCELEME YAPILAMADIĞI, Davacı ve Davalı taraf Ba Bs Forlarının birbiriyle örtüştüğü, Davalının Davacı tarafından düzenlenen faturalara 8 gün içinde itiraz etmediği, Davacının alacağına 3095 Sayılı Kanunun 2/2 maddesi gereği takip tarihinde itibaren avans faizi oranında faiz talep edebileceği,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak ——– Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Davacı ——– şirketinin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacı şirket tarafından davalı şirkete mal veya hizmet satımı yapıldığı, davacı ticari defter ve kayıtlarından davalının açık hesap ilişkisinden kaynaklı 11.558,25 TL borçlu olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.Mahkememizce 09/03/2023 tarihli bir nolu celsede davalının ticari defter ve kayıtları üzerinden inceleme yapılması amacıyla ——— talimat yazılması noktasında ara karar kurulduğu, talimat mahkemesince gerekli tebligatların yapıldığı, bilirkişi tarafından şirket yetkilisi ——— ile iletişime geçildiği ancak davalı yanın ticari defterlerini dosyaya ibraz etmediği gibi dava dosyasına ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişiyi bildirmediği, 6100 sayılı Hmk’nın 222/3. maddesinde, 28/07/2020 tarihli ———- yayımlanan 7251 sayılı kanunla ticari defterlerin sunulmamasına ilişkin 23. madde ile değişiklik yapılmış ve ticari defterlerin davalı tarafından sunulmaması halinde davacının ticari defter kayıtlarının lehine delil olacağı belirtildiği, dava dosyasında yer alan takibe ve davaya konu edilen faturaların davalıya tebliğ edildiği, söz konusu faturalara davalı tarafın 8 gün içinde itiraz ettiğine ve iade ettiğine dair dosyada mevcut belge ya da bilginin bulunmadığı; davacı ve davalı taraf BA-BS formlarının birbirine tetabuk ettiği, davacı ——— şirketinin incelenen defter kayıtlarına göre, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 11.558,25 TL alacaklı olduğu böylece bilirkişinin davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 11.558,25 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, bu haliyle davacının davasını asıl alacak üzerinden ispat ettiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davacı yan davalıyı takipten önce temerrüde düşürdüğünü ispatlayamaması karşısında takipteki faiz alacağına ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Alacağın likit olması konusunu ——– Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ——— Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmişti.Davada hükmolunün miktarın 2023 yılı kesinlik sınırı olan 17.830,00 TL nin altında kalması nazara alınarak kesin olarak karar verilmiştir. Zira ——— sayılı ilamında benzer konuya ilişkin; ” … karar altına alınan miktarın yıllar itibariyle yeniden değerlendirme oranları nazara alındığında 2021 yılı istinaf kesinlik sınırı olan 5.880,00 TL’ nin altında kaldığı, dolayısıyla istinafa gelen davalı yönünden kabul edilen dava miktarı itibariyle mahkeme kararının tutar itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından tarafça yapılan istinaf başvurusunun bu sebeplerle reddinin gerekeceği, kanunun bahşetmediği bir hakkın ise mahkemece taraflara verilemeyeceği, dolayısıyla yerel mahkeme kararında istinaf yasa yolunun açık olduğunun bildirilmesinin taraflar lehine kazanılmış hak doğurmayacağı üzere davalı vekilinin istinaflarının esastan incelenemeyeceği anlaşılmıştır. ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından ———- sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 11.558,25 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 11.558,25 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 789,54 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 141,18 TL harcın mahsubu ile bakiye 648,36‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvuru harcı, 141,18 TL peşin harç toplamı 221,88‬ TL ile 4.399,00 TL ( Bilirkişi ücreti, tebligat gideri, müzekkere gideri, Dosya ücreti) olmak üzere toplam 4.620,88‬ TL yargılama giderinden davanın kabul 0,98 ve red 0,02 oranına göre hesaplanan 4.528,46 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Arabuluculuk ücreti 1.560,00 TL’nin kabul oranına göre 1.528,8‬0 TL’sinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Arabuluculuk ücreti 1.560,00 TL’nin red oranına göre 31,2‬0 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 11.558,25 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, dava değeri kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.05/10/2023