Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/961 E. 2022/846 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/961
KARAR NO : 2022/846

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 11/12/2022
KARAR TARİHİ : 21/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle —— parsel sayılı taşınmazı kendisine satan —— ihyası istenen şirket lehine 3.000.000 TL ipotek tesis ettirdiğini, taşınmazı satın aldıkları ——bu şirkete hiçbir borcu kalmadığını, ipotek alacaklısı şirket hakkında iflas davasının kesinleştiğini, iflas dosyasının da kapatıldığını, ipoteğin kaldırılması için ——- dava açtıklarını, mahkemece şirkete karşı ihya davası açmak üzere taraflarına yetki verildiğini belirtmiş, tasfiye edilen —–ünvanlı şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı yanca davalı olarak Tasfiye edilen —— şirketi hasım olarak gösterilmiştir. Bu şirketin ticaret sicil kaydı incelenmiş —— sicil numarasında kayıtlı olduğu, kaydının iflas nedeni ile kapalı olduğu, ticaret sicilinden terkin edildiği anlaşılmıştır.——- Sayılı ilamında “——Somut olayda şirketin TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca resen terkin edildiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde davalı olarak, sicilden resen terkin edilmiş olan şirket de gösterilmiştir. Davada hasım gösterilen şirket dava tarihi itibariyle, ticaret sicilinden terkin edilmiş ve tüzel kişiliği sona ermiş durumdadır. Bu nedenle, davalı şirketin taraf ehliyeti yoktur. Taraf ehliyeti ise HMK’nın 114/1.d maddesi uyarınca dava şartıdır. HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca, davalı şirket hakkındaki davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerekir. Bu durumda, ilk derece mahkemesi gerekçesinde taraf ehliyetinin tanımı yapılmış ve bunun bir dava şartı olduğu belirtilmiş ise de daha sonra sıfat ve husumet ehliyeti gibi kavramlardan söz edilerek, hatalı gerekçeyle, davalı şirket hakkındaki davanın pasif husumet yönünden reddine karar verilmiştir. Oysa, mahkemenin karar gerekçesinde de belirtildiği üzere taraf sıfatı, temel ilişkiyi göre belirlenen bir husus olup, taraf sıfatının varlığı veya yokluğu konusunda bir değerlendirme yapabilmek için, taraf olarak gösterilen şirketin, öncelikle taraf ehliyetinin bulunması gerekir. Sicilden terkin edilmiş bir şirket, tıpkı ölü bir kişide olduğu gibi, taraf ehliyetini kaybetmiştir. Bu nedenle, sicilden terkin edilen şirketin taraf ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun olmayan gerekçeyle, terkin edilmiş şirket aleyhindeki davanın pasif husumet yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Dava şartlarına ilişkin bu husus kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerektiğinden, kararın bu yönden resen düzeltilmesi gerekmiştir.” belirtmiştir.
—— Karar sayılı ilamında “.Şirket ihya davası, TTK. ‘nın 547 maddesi uyarınca açılan ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu durumlarda ticaret sicilden terkin edilmiş şirketin eksik tasfiye işlemlerinin tamamlanması için yeniden ticaret sicile tescilini sağlayarak tüzel kişiliğin geçici olarak tesisini sağlamayı amaçlayan davadır. İhya davalarında işlemi yapan ticaret sicil müdürlüğü yasal hasım olup, ticaret sicil müdürlüğü yanında tasfiye işlemlerini eksik bıraktığı ileri sürülen şirketin son tasfiye memurununda hasım gösterilmesi gerekir. İlgili şirket ticaret sicilden terkin edilmekle tüzel kişiliği sona erdiğinden ihya davalarında şirketin hasım gösterilmesine olanak bulunmamaktadır. Somut olayda, işlemi yapan ticaret sicil müdürlüğü ve tasfiye işlemlerini eksik bıraktığı ileri sürülen şirketin son tasfiye memurunun dava dilekçesinde hasım (davalı) olarak gösterilmediği, dava dilekçesinde ticaret sicilden terkin edilmekle tüzel kişiliği sona eren şirkete karşı davanın açıldığı, yasal hasım olan——-Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün HMK 124. Maddeye göre davaya dahil edilmesinin de mümkün olmadığı,—— Karar sayılı kararı ile 14/10/2014 tarih ve ——-esas – karar sayılı içtihatlarının da bu yönde olduğu anlaşılmakla, mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.” belirtmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve atıf yapılan—— mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere ihya davalarında husumet yasal hasım olan ticaret sicil müdürlüğü ile tasfiye işlemini eksik bırakan tasfiye memurlarına yöneltilmelidir.Davada hasım gösterilen şirket dava tarihi itibariyle, ticaret sicilinden terkin edilmiş ve tüzel kişiliği sona ermiş durumdadır. Bu nedenle, şirketin taraf ehliyeti yoktur.Davacının davasını yasal hasım sıfatı ile ——-Ticaret sicil müdürlüğü ile tasfiye işlemini eksik bırakan tasfiye kuruluna ( iflas müdürlüğüne ) karşı açmalıdır. Tüm bu anlatılan nedenlerden ötürü 6100 sayılı HMK’nın 114/1.d ve HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve 115/2. Maddesi gereği USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3- Yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken maktu harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ——Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.