Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/956 E. 2023/729 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/956 Esas
KARAR NO: 2023/729
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 08/12/2022
KARAR TARİHİ: 19/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ——– şirketi 7147 sayılı kuruluş kanununa göre sermayesinin %99,08’ lik bölümü ——— ait olmak üzere bir kamu bankası olarak faaliyetlerini hali hazırda yürüttüğünü, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 62’nci maddesi birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca yapılan ihaleler kapsamında, müvekkili banka bünyesinde temizlik ve yardımcı hizmetler ile güvenlik ve yönlendirme hizmetlerinin ifası için alt işverene bağlı istihdam edilen personelden, iş sözleşmeleri tazminat almaya hak edecek şekilde sona erenlere ödemeleri, 4857 Sayılı İş Kanunu 112. ve ilgili diğer maddeleri ile ilişkili yönetmelikler çerçevesinde kamu kurum ve kuruluşlarına yüklenen hukuki sorumluluk gereği müvekkili banka tarafından gerçekleştirildiğini, davalıların müvekkili Banka’nın taşeronu (yüklenici-altişveren) olarak yürüttükleri hizmetlerde çalışmakta olan işçilerden ——- iş akdi tazminat almaya hak edecek şekilde sona ermiş olduğu, müvekkili bankada taşeron işçi olarak çalışmış olduğu döneme (01.01.2016 – 31.12.2020 arası) ilişkin 4 Yıl 11 Ay 31 Günün karşılığı olan brüt 22.726,32 TL Kıdem tazminatı ve brüt 4.239,89 TL izin ücreti olmak üzere toplam brüt 26.966,21 TL’nin net tutarı olarak toplam 26.125,56 TL, kamu kurum ve kuruluşlarına yüklenen hukuki sorumluluk gereği 21.01.2021 tarihinde müvekkili banka tarafından asıl işveren sıfatıyla işçi hesabına yatırılmak sureti ile ödendiğini, Türk Borçlar Kanunu ile İş Kanunu hükümleri ve ayrıca asıl işveren olan müvekkili banka ile alt işveren davalılar arasında akdedilen Hizmet Alım Sözleşmeleri ile Teknik Şartname, İdari Şartnamelerin “Yüklenicin Yükümlülükleri” maddeleri uyarınca tüm işçi ödemelerinden alt işverenin sorumlu olduğu, işçi alacaklarından alt işverenin sorumlu olduğuna dair hükümler de gözetilerek, iç ilişkide rücu hükümlerinin uygulanması gerektiği, huzurdaki davayı ikame etmeden önce gerek 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu gerekse de Türk Ticaret Kanunu’ nun Dava Şartı Arabulucuğu düzenleyen amir hükümleri gereği zorunlu arabuluculuk sürecine başvurulduğu, anlaşma sağlanamadığı, müvekkili banka tarafından işçilik alacaklarına istinaden ödenen tutarın, davalılardan rücuen tahsiline karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Usulüne uygun tebliğe rağmen davalıların cevap dilekçesi sunmadıkları anlaşılmıştır.

DELİLLER:
——- Müdürlüğünün yazı cevabı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.06.06.2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı kurum tarafından davalı alt işverene karşı açılan iş bu davada, davacının rücuan talep hakkının bulunduğunun kabulü halinde; ——– ŞTİ. İle ——- Şti. = 15.670,31, ——– Şti.= 4.774,65, Toplam : 20.444, 96 TL faiz başlangıcının 21.01.2021 ödeme tarihi olacağı görüş ve kanaatinde olduğunun bildirildiği görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava asıl işveren davacı kurumun davalı şirketler tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkindir.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından hizmet alımı ihaleleri kapsamından çalıştırılan işçi ——- iş akdini tazminat almayı hak edecek şekilde sonra erdiğini, taraflar arasında imzalanan teknik şartname hükümleri gereği, her bir davalının kendi dönemlerindeki süre sorumluluklarına göre, ödenen tutarların ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davaya konu uyuşmazlıgın sigortalı işçinin kıdem tazminatı ve ihbar tazminatını hak edecek şekilde iş akdinin sonlandırılması sebebiyle, buna bağlı olarak ödenen kıdem tazminatından davalı alt işverenlerin sorumluluğu hususunda toplanmaktadır.
Dava konusu olayda davacı ile davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.Dava dosyasında mevcut ——- Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün yazı cevabına göre, sigortalının 01/01/2016 ile 31/12/2020 tarihleri arasında sigortalı olduğu; sigorta olarak çıkış tarihinin 31/12/2020 olduğu, prim gün sayısının 4 yıl 11 ay 31 gün olduğu tespit edilmiştir.Dava dosyasında mevcut Kurum Kıdem Tazminatı Bordrosuna göre sigortalının aylık brüt ücreti 3.531,60 TL. Üzerinden çalışma süresi karşılığı brüt kıdem tazminatının 22.756,32 TL, yıllık izin ücretinin 4.239,89 TL olduğu, sigortalıya net ödenecek miktarın 26.125,56 TL. olarak hesaplandığı,Dava dosyasında mevcut belgelere göre sigortalı işçiye 26.125,56 TL ödeme yapıldığı tespit edilmiştir.Davacı şirketin dava dışı işçisine yaptığı ödemeyi davalı şirketlerden alt işveren sıfatlarından kaynaklı tahsil hakkının bulunup bulunmadığı ve davalı şirketlerin sorumlu olacağı miktarın saptanması amacıyla dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi raporunda rucü alacağına esas olmak üzere denetime elverişli hesaplama yapıldığı görülmüştür.Benzer konuya ilişkin ——–sayılı ilamında; “Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. ——– kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.” şeklindeki açıklamalarından hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğunun bulunmadığı, davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğu, kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumlu olduğu ve ihbar tazminatından ise son işverenin sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.Somut olayımızda, davanın tarafları arasında akdedilen hizmet alım sözleşmeleri ve eki teknik, idari şartnameler nazar alındığında sözleşme hükümlerinde çalışanların iş sözleşmesinin son ermesinde davacı tarafça yapılacak ödemelerin yüklenicilerin sorumlu olduğuna ilişkin hüküm bulunmadığı görülmekte ise de dosyaya sunulan hizmet alım sözleşmeleri ve sözleşme eki mahiyetindeki şartnameler ve ——- sayılı ilamı nazara alındığında dava dışı işçiye ödenmiş tazminat bedellerinin tamamının sorumlu oldukları dönemle sınırlı olmak üzere davalılardan alınarak davacıya verilmesinin gerektiği anlaşılmakla bilirkişi raporunda açıklanan hesaplama esas alınarak aşağıdaki şekilde, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-15.670,31 TL alacağın ödeme tarihi olan 21/01/2021 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ——- Şti’nden müştereken ve müteselsilen alınarak ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-4.706,78TL alacağın ödeme tarihi olan 21/01/2021 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ——- Şti’nden alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 20.377,09 TL’lik kısım yönünden alınması gereken 1.391,95 TL harcının davalılar ——- Şti ve ——- Şti’nden müştereken ve müteselsilen tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar ——– Şti ve ——- Şti’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.750 TL bilirkişi ücreti ve 488,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.238‬ TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 2.229,04 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya VERİLMESİNE, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde BIRAKILMASINA, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer OLMADIĞINA,
6-1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/09/2023