Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/922 E. 2023/596 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/922 Esas
KARAR NO: 2023/596
DAVA:Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:28/11/2022
KARAR TARİHİ: 22/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari iş ilişkisi mevcut olduğunu, davacı şirketin araçlarının —– işlemleri, cari hesap dönemi boyunca davalı şirkete gördürüldüğünü, ekte sunulan mali kayıtlardan da görüleceği üzere, davalı şirket tarafından bakiye alacağın ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine 12.04.2022 tarihinde —— icra takip dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın itirazı üzerine de 19.04.2022 tarihinde icra Müdürlüğünce icra takibi durdurulmasına karar verildiğini, davalı şirket tarafından 24.10.2022 tarihinde Ticari Dava Şartı olarak zorunlu arabuluculuğa başvurulduğunu ancak davalı tarafla arabuluculuk sürecinde de anlaşma sağlanamadığını ve arabuluculuk süreci 24.11.2022 tarihinde anlaşmama ile sonuçlandığını, davacı şirketin muhasebe kayıtlarında, davalı şirketin cari hesap bakiyesi olarak 5.006,62-TL davacı şirkete borcu bulunduğunu, icra takibi ve arabuluculuk döneminde davalı tarafça her hangi bir ödeme ve ya anlaşma yoluna gidilmediğinden alacağın tahsil edilemediğini, davalı tarafın——– sayılı dosyasına itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davacı şirketin araçlarının kasko ve sigorta işlemleri, cari hesap dönemi boyunca davalı şirkete gördürüldüğünü ve ekte sunulan mali kayıtlardan da görüleceği üzere, davalı şirket tarafından bakiye alacaklarının ödenmediğinin iddia edildiği, davacının ekte sunduğu kayıtlardan davalı şirketten alacaklı olduğu hususu ispat edilemediğini, bilindiği üzere herhangi bir davada ispat yükünün davacıya ait olduğunu, davacının davasını dayandırdığı olguları ispat etmesi gerektiğini, dava dosyası içerisindeki evrak ve bilgilerden de görüleceği üzere davacı davalı şirketten alacağı olduğunu ispata yarar hiçbir belge veya bilgi sunamadığını, davacının öncelikle davada alacaklı olduğunu iddia ettiği meblağa ilişkin tüm detayları açıkça beyan etmesi gerektiğini, ilgili poliçeleri ve hangi poliçeden, hangi tarihli hasar için ne kadar talebi olduğunu tüm ispata yarar belgelerle beraber sunması gerektiğini, aksi halde işbu davaya konu talebin dayanağı olmadığından davanın doğrudan reddinin gerektiğini, davacı delilleri tarafımıza tebliğ edilinceye kadar davaya cevap verme ve delil sunma haklarının saklı tutulmasına, haksız davanın reddine, dava açılmasına sebebiyet verilmediğinden faiz ve ferilere ilişkin davacının taleplerinin REDDİNE, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle; ” 6102 Sayılı TTK’nun 64. Maddesi ve 213 Sayılı VUK’nun 182. Maddesi uyarınca tutulması zorunlu olan defterlerin tutulduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK madde 64/3 ile VUK Madde 220-226/A uyarınca yasal sürelerinde yaptırıldığı, kayıt nizamının VUK’nun 215-219. maddelerindeki hükümlerine ve muhasebe sistemi uygulama genel tebliğine uygun olduğu, birbirini tamamladığı ve teyit ettiği HMK 222. Maddesi uyarınca sahibi lehine delil nitelikleri bulunduğu ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 64. maddesi hükümlerine göre incelemeye müsait olduğu saptanmıştır. Davacı şirketin takibe konu bakiyeyi oluşturan faturaları elektronik belge olarak “Temel Fatura” şeklinde düzenlediği, ilgili aylarda KDV hariç toplam 5.000 TL’yi aşan mal ve hizmet alım ve satışlarını ———– ile bildirimde bulunduğu görülmüştür. Davalı ———– ticari defter ve belgelerini dava dosyasına sunmadığından incelenememiştir. Davacı şirketin 13.04.2022 takip tarihi itibarı ile davalı şirketten 5.006.62 TL alacak bakiyesinin bulunduğu, bu bakiyenin 19,71 TL’si eksik yapılan —— kuruş farklarından, kalan ——yıllarında düzenlenen hasar yansıtma faturalarına istinaden yapılan eksik ödemelerden kaynaklandığı tespit edilmiştir.” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Taraflar arasında açık hesap ilişkisinden kaynaklı bakiye bedelin ödenmemesinden kaynaklı hukuki ihtilaf çıktığı, davacı yanın takip başlatıldığı, takibe itiraz üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davalı yan süresinde cevap dilekçesi sunarak davanın reddini savunduğu, aynı şekilde bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır. Davalı yan ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine esas olmak üzere mahkememize ibraz etmediği görülmüştür.
Davacı şirketin davalı şirket aleyhine başlatmış olduğu ——–takipteki ödeme emri incelendiğinde 5.006,62 TL toplam alacak üzerinden takip başlatıldığı, borcun sebebi kısmına “Cari hesap alacağı 5.006,62 TL” yazıldığı görülmüştür.
Davacı şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda; ” davacı şirketin 13/04/2022 takip tarihi itibarı ile davalı şirketten 5.006,62 TL alacak bakiyesinin bulunduuğu ” tespit edilmiştir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler, içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
Mahkememizce 10/03/2023 günü yapılması istenilen defter incelemesine davalı yanın hazır olmadığı duruşma olan 1 nolu celsede karar verildiği, davalı şirkete duruşma zaptının tebliği ile inceleme gün ve saati ihtar edildiği, davalının ticari defterlerini dosyaya ibraz etmediği gibi dava dosyasına ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişiyi bildirmediği, 6100 sayılı Hmk’nın 222/3. maddesinde, 28/07/2020 tarihli resmi gazetede yayımlanan 7251 sayılı kanunla ticari defterlerin sunulmamasına ilişkin 23. madde ile değişiklik yapılmış ve ticari defterlerin davalı tarafından sunulmaması halinde davacının ticari defter kayıtlarının lehine delil olacağının belirtildiği, davacının incelenen defter kayıtlarına göre, davacının davalıdan 5.006,62 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, böylece bilirkişinin davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 5.006,62 TL (asıl alacak üzerinden) alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Eldeki dosya incelendiğinde davalı tarafın ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere ibraz etmediği ve bu nedenle usulüne uygun tutulmuş davacı kayıtlarının ticari defterlerin delil niteliği göz önüne alınarak davacı lehine delil teşkil ettiği görülmüş ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu——-Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir. Somut olayımızda alacağın faturalara bağlı olduğu göz önüne alındığında likit ve belirlenebilir olduğu görülerek icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Davada hükmolunün miktarın 2023 yılı kesinlik sınırı olan 17.830,00 TL nin altında kalması nazara alınarak kesin olarak karar verilmiştir. Zira———- sayılı ilamında benzer konuya ilişkin; ” … karar altına alınan miktarın yıllar itibariyle yeniden değerlendirme oranları nazara alındığında ——–istinaf kesinlik sınırı olan 5.880,00 TL’ nin altında kaldığı, dolayısıyla istinafa gelen davalı yönünden kabul edilen dava miktarı itibariyle mahkeme kararının tutar itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından tarafça yapılan istinaf başvurusunun bu sebeplerle reddinin gerekeceği, kanunun bahşetmediği bir hakkın ise mahkemece taraflara verilemeyeceği, dolayısıyla yerel mahkeme kararında istinaf yasa yolunun açık olduğunun bildirilmesinin taraflar lehine kazanılmış hak doğurmayacağı üzere davalı vekilinin istinaflarının esastan incelenemeyeceği anlaşılmıştır. ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından —— icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline takibin DEVAMINA,
2-5.006,62 TL üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 342,00 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 85,51 TL harçtan mahsubu ile bakiye 256,49 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.006,62 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvuru harcı, 85,51 TL peşin harç toplamı 166,21 TL ile 2.057,00 TL (Bilirkişi Ücreti, Kep Reddiyatı, Posta Masrafı, Elektronik Posta Masrafı) olmak üzere toplam 2.223,21‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6- Arabuluculuk ücreti 3.120,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, dava değeri kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/06/2023