Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/916 E. 2023/570 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/329 Esas
KARAR NO:2023/671
DAVA:İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ:08/05/2023
KARAR TARİHİ:18/07/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi.

DAVA:Davacı vekili 18/07/2023 harç tarihli dava dilekçesinde özetle;”Müvekkil —— (Bundan böyle kısaca ———- olarak anılacaktır.), elektrik dağıtım lisansı kapsamında faaliyette bulunmakta olup, sorumluluk alanı genelinde ana hedefi olan sürdürülebilir ve kaliteli enerji sağlamak adına tüketicilere kaliteli ve kesintisiz enerji sağlamaya ilişkin faaliyetleri tabi olduğu mevzuat hükümleri doğrultusunda yürütmektedir. —–uyarınca, ——- tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütülmesine karar verilmiş ve anılan tarih itibariyle Müvekkil Şirket —— olarak hukuki ayrışma, ——- maddelerinde yer alan kısmi bölünme yöntemi ile ve külli halefiyet ilkesi uyarınca sağlanmıştır. ———– Belirlenen bir bölgede elektrik dağıtımı ile iştigal eden tüzel kişi Görevli tedarik şirketi : Dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin hukuki ayrıştırması kapsamında kurulan veya son kaynak tedariği yükümlüsü olarak Kurul tarafından yetkilendirilen tedarik şirketi, Perakende satış hizmeti : Görevli tedarik şirketleri tarafından, elektrik enerjisi ve/veya kapasite satımı dışında, tüketicilere sağlanan faturalama ve tahsilat hizmetleri ile tüketici hizmetleri merkezi aracılığıyla verilen hizmetleri,” olarak tanımlanmıştır.Özetle, dava dışı —–satış hizmeti sunmakla, Müvekkil —— kendi coğrafi bölgesinde elektrik şebekesinin kurulması ve işletilmesi ve bu minvalde elektrik dağıtım hizmeti sağlamakla yükümlüdür. Davalı,—– numaralı tesisatına kayden elektrik enerjisi kullanmakta olup, Müvekkil Şirket kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde, ———- kaçak elektrik kullanımı tespit tutanağı ile davalının perakende satış sözleşmesi / ikili anlaşma olmaksızın “dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, mücbir sebep halleri dışında; yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açılarak” elektrik enerjisi tüketimi yaptığı tespit edilmiştir. Kaçak elektrik tahakkuk hesap detayı incelendiğinde davalının —— tarihleri arasında kaçak elektrik kullandığı görülecektir. —- Yapılan kontrolde —- hizmetleri yönetmeliğinin ilgili maddelerine aykırı hareketle kaçak elektrik kullanıldığı tespit edilmiş olup davalının elektriği kesilerek—– tarihinde mühürlenmiştir. Davalı, müvekkil şirket ile arasında herhangi bir perakende satış sözleşmesi yahut ikili anlaşma bulunmamasına rağmen elektrik enerjisi tüketiminde bulunmuştur. İşbu dilekçenin —- başlığında da açıklandığı üzere davalı tarafından, —– ilişkin dava dışı ilgili elektrik perakende satış firması ile karşılıklı herhangi bir perakende satış sözleşmesi imzalamaksızın ve müvekkil şirketin sayacını devre dışı bırakarak enerji kullanması söz konusu olup 14.02.2022 tarihli kaçak elektrik tüketimi tespit tutanağının düzenlenmesine neden olunmuştur. ——kullanımını düzenlemektedir.Müvekkil Şirketin işbu davaya konu itirazın yapıldığı icra takibi ile amacı; kaçak elektrik tüketimi sebebiyle borçlu davalıya tahakkuk edilen fatura(lar)dan doğan alacakların tahsil edilmesidir. Söz konusu fatura(lar)dan doğan alacakların hepsi muaccel olduğu gibi aynı zamanda davalı tarafından bilinen, belirli ve belirlenebilir alacaklardır. 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun “İtirazın İptali” başlığı adı altında kararlaştırılan 67. Maddesinin 2. Maddesinde;“Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir.”denilmek suretiyle itirazın bertaraf edilmesi halinde hükmolunan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra ve inkar tazminatına hükmedileceği kararlaştırılmıştır.Anılan nedenlerle davalının haksız ve kötüniyetli itirazını iptali maksadıyla huzurdaki davayı ikame etme gereği hâsıl olmuştur.
” denmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Davanın itirazın iptali davası olarak açılmış olduğu görüldü.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı kanunun 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve dair usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının 6102 Sayılı TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.Öte yandan, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup 6102 Sayılı TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.(Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; dosya kapsamına alınan davacıya ait abonelik türünü gösterir kayıtlar incelendiğinde davacının davalı —— grubu abonesi olduğu anlaşılmakla,taraflar arasındaki sözleşme tüketici işlemi niteliğinde olmadığından davacının’’ tacir ‘’ olması halinde eldeki davaya ‘’Ticaret Mahkemesi’’ sıfatı ile;değilse ‘’Asliye Hukuk Mahkemesi’’ olarak bakılması gererkirken ‘’Tüketici Mahkemesi’’ sıfatı ile bakılıp neticelendirilmesi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.————(Somut olayda, her ne kadar cevap dilekçesi içeriğinde davacının kaçak elektrik kullandığı gerekçesi ile kaçak kullanılan dönemdeki bedelin tahsili talep edildiği belirtilse de; incelenen icra takip dosyası ve davacı tarafından sunulan delillere göre davacı aleyhine ———- sayılı dosyasında davalı şirketin elektrik hizmet alımına ilişkin hizmet bedelinin ödenmediğinden bahisle takip başlatıldığı, dosyada yer alan beyan ve tutulan kaçak elektrik tutanaklarına göre davacının iş yerinde kullanılan elektrik yönü ile işlem yapıldığı, talep edilen bedelin iş yerine ait olduğu, davacının faaliyet gösteren şirket ortağı olduğu, ticarethane mahiyetindeki yere ilişkin abonelik bakımından davacının yasadaki tüketici tanımına uymadığı, ayrıca yapılan araştırmada davacının tacir olduğuna dair dosyada delil bulunmadığı, elektrik kullanılan yerin iş yeri olmasının, davacıyı tacir olarak nitelendirmek için yeterli olamayacağı, davacının tacir ve tüketici sıfatı bulunmaması, davanın da mutlak yada nispi ticari davalardan olmaması nedeniyle uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca ———-Tüm dosya kapsamı bir arada incelendiğinde; TTK 4/1 maddesine göre bir davanın Ticaret Mahkemesinde görülebilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması ya da 4/2 maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerektiği, davalı tarafın tacir olup olmadığına ilişkin mahkememizce yapılan araştırmada ——– yazısında; davalı asilin potansiyel mükellef olduğunun——ve herhangi bir şirket ortaklığı bulunmadığının bildirildiği,——– tarihli yazısında da davalı asilin gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunamadığının bildirildiği, bu haliyle davalı asilin tacir olmadığı ve huzurdaki davanın ticari dava tanımına uymadığı, huzurdaki uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin yetkili olduğu anlaşılmakla; mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun—— maddeleri gereğince görevli mahkeme——–Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olması sebebi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden, İstinaf yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ——— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi takdirde mahkememizce Resen davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına( ihtarat yapıldı)
3-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
4-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, gider avansı vd hususların talep halinde, 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. ve 331/2. maddesi gereğince mahkememizce hüküm altına alınmasına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ———— Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.18/07/2023