Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/912 E. 2023/895 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/912 Esas
KARAR NO: 2023/895
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 23/11/2022
KARAR TARİHİ: 02/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket nezdinde sigortalı bulunan ———- isimli firma tarafından, ———– faaliyet gösteren ———- firmasından 03.07.2020 tarihinde satın alınan ve poliçe kapsamında sigortalı bulunan ——— model ———— marka araç satın alan sigortalı firmaya ulaştırılmak üzere ———– numaralı konteyner içerisine yüklenerek nakliyeci davalı sorumluluğunda konteyner tren vagonuna ahşap kasa içerisinde sağlam bir şekilde yüklendiğini, söz konusu konteyner içerisindeki aracın taşıma esnasında kendi kasasından kayarak kasanın kırıldığı ve aracın hasar aldığının tespit edildiğini, yapılan ekspertiz incelemesi sonucunda oluşan hasara istinaden sigortalı firmaya 03.03.2021 tarihinde 14.000,00 TL ödeme yapıldığını, huzurdaki dava sigortalıya ödenen bedelin aracı taşıyan ve hasardan sorumlu olan davalı firmadan rücuen tahsili talebi olduğunu, 08.05.2019 tarihinde sigorta şirketi tarafından sigortalıya ödenen 14.000,00 TL tutarındaki tazminatın kaza tarihinden itibaren başlayacak ticari faizi ile rücuen tazminini talep ettiklerini, alacağa ticari faiz uygulanmasını talep ettiklerini beyan ile, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, davalı tarafın itirazının iptali ile 14.000,00 TL asıl alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsilini, alacak tutarının %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesin i, dosyanın tensibi ile birlikte İhtiyati Haciz Talebinin kabulü ile İhtiyati Haciz Talebinin kabulü ile davalıların menkul, gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczi için ihtiyati haciz kararı verilmesini, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı ——– şirketi vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından dava konusu hasar ile ilgili olarak taşıyana TTK. md.889 gereğince süresinde bir ihbar yapılmadığını, davacı tarafından dava konusu malların hasarlanmasına ilişkin olarak taşıyana veya taşıyanın acentesine Türk Ticaret Kanunu’nun 889. maddesine uygun olarak yapılmış bir hasar ihbarı bulunmadığını, işbu bildirim müvekkili şirkete yapılmadığından; taşıyanın malları kusursuz bir şekilde gereği gibi teslim ettiği ve şayet mallarına bir zıya ve hasar sabit olursa, bu zararın taşıyanın mesul olmayacağı bir sebepten ileri geldiği yönünde bir karine oluştuğunu, söz konusu hususa ilişkin ispat yükü davacı yan üzerinde olup davacı tarafın söz konusu hasarın taşıyanın sorumlu olduğu bir sebepten ileri geldiğini ispatlamakla yükümlü olduğunu, fakat davacı yanın işbu iddiayı ispat etmek için yeterli delil sunamadığını, teslimden itibaren 7 günlük ihbar süresi içinde taşıyana herhangi bir hasar ihbarında bulunulmadığından TTK m.889 uyarınca yüklerin gereği gibi teslim edildiğinin, eğer yükte bir hasar varsa dahi bu hasarın taşıyanın mesul olmadığı bir sebepten ileri geldiğinin kabulü gerektiğini, dava konusu hasardan gönderenin/yükletenin sorumluluğu bulunduğunu, davacının iddialarının aksine, müvekkili taşıyan şirketin, taşıdığı emtialara hasar vermediğini, davacı tarafından sunulan ekspertiz raporunda da açıkça; konteynere yükleme ve istifleme gönderici firma tarafından yapıldığının belirtildiğini, taraflarına iletilen fotoğraflarda konteynerin mühürlü olduğunun görüldüğünü, eksper kanaatine göre “Söz konusu hasarın konteyner içerisine istiflemenin hatalı ve/veya sabitlemesinin yetersiz yapılması sonucu meydana gelmiştir.” denildiğini, müvekkili şirket tarafından konteyneri yükleten tarafından tamamen doldurulduktan sonra mühürlü durumda teslim aldığını, diğer bir deyişle, raporda da belirtildiği üzere; “malların gönderen/yükleyici tarafından konteynere yüklenir ve istiflenir. Müvekkil şirkete konteyner mühürlü bir şekilde teslim edilir ve konteyner taşımacılığı gereği ilgili konteyner alıcısına teslimine kadar açılmaz.” Olduğunu, konteynerin taşıyan tarafından mühürlü bir şekilde alınması sebebiyle taşıyanın istif ve ambalajlamaların doğru yapılıp yapılmadığını kontrol etmesi mümkün olmadığını, davacının taşıyana istif ve ambalajlamanın kontrol ve gözetme yükümlülüğü yüklemesinin de kabul edilemez olduğunu, bu durumun açıkça konteyner taşımacılığı usulüne aykırı olduğunu, ambalaj ve işaretleme gönderenin yükümlülüğünde olduğundan TTK uyarınca işbu haller taşıyanın sorumsuzluk halleri olarak düzenlendiğini, yükün konteynere yüklenmesinin gönderen tarafından yapılması, müvekkili şirketin konteyneri mühürlü alması sebebiyle kontrol yükümlülüğünün olmayacağı, ambalaj ve konteyner içi istif hasarlanmasından taşıyan müvekkili şirketin her hangi bir kusuru olmaması ve/veya dikkat ve özen eksikliği sebebiyle meydana gelmediğinden iddia edilen zarardan taşıyan sorumlu tutulmaz olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte; biran için müvekkili şirketin işbu hasardan sorumlu olduğu kabul edilse bile TTK MD 882 gereği sınırlı sorumluluğu göz önünde bulundurulması gerektiğini, davacı tarafın sigorta şirketi olması sebebiyle dava dışı sigortalının zararının %10 daha fazla hasar ödeme durumu olması halinde itiraz hakkını saklı tuttuklarını, sigorta şirketleri ve sigortalı arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan %10 ilave bedel uygulaması mevcut olabildiğini, sigorta poliçesinin işbu taşıma zararlarını kapsar nitelikte olup olmadığının araştırılması gerektiğini, müvekkili şirket aleyhine haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatan davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, müvekkili şirket aleyhine başlatmış olduğu icra takibi ve devamında itirazın iptali davası sebebiyle, esasen ispat edilememiş olan davanın reddi ile davacının kötü niyet tazminatı ödemesi gerektiğini beyan ile, huzurdaki davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle; “Davacı sigorta şirketinin tazminat ödemesine konu hasarın Uluslararası Demiryolu ile Eşya taşınması esnasında mevdana geldiği, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun 6102 sayılı TTK değil. Uluslararası Demiryolu Taşımalarına İlişkin Sözleşme ile Demiryolu ile Uluslararası ——— Tasıma Sözleşmesi ile İlgili Birleşik Hükümler ———- “B” Eki olması gerektiği, Meydana gelen hasarın nedeninin davadışı göndericinin sorumluluğunda olan ambalajlamamın ve konteyner içine istifleme ve sabitlemenin yetersizliği olduğu, ———–13’üncü madde 2. Paragraf ve 23’üncü madde 3.paragraf(b) ve (c) fıkraları geregi davalı taşıyıcının hasardan sorumlu tutulamayacağı, Davacının düzenlediği poliçede geçerli olan Enstitü Yük Klozları 4.3. maddesi gereği mevdana gelen hasarın sigorta teminatı altında olamayacağa sigorta teminatı altında olmayan bir hasar nedeniyle yapılan tazminat ödemesinin bir “hatır ödemesi ” olarak kabul edileceği, bu tarz bir ödeme ile halefivetin şartları oluşamayacağından, davacının halefivetc day anarak rücu talebinde bulunamayacağı, Davacının şartları oluşmayan halefivete dayanarak rücu talebiyle. ——–Esas sayılı dosyası ile davalı/takip borçlusu aleyhine başlatmış olduğu takibe, davalı/takip borçlusu ——- şirketinin vaki itirazının yerinde olacağı” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.

RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Dava konuşu Emtiadaki hasamı, dava dışı gönderici tarafından yapıldığı anlaşılan ambalajlamanın ve Kontevner içerisine istiflemenin hatalı ve/veva sabitleınenin yetersiz yapılması sonucu meydana geldiği, Davacı sigorta şirketinin ta/miııat ödemesine konu hasarın Uluslararası Demiryolu ile Eşya taşınması esnasında mevdana geldiği, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun 6102 savılı TTK değil. Uluslararası Demiryolu Taşımalarına İlişkin Sözleşme ile Demiryolu ile Uluslararası Eşya Taşıma Sözleşmesi ile İlgili Birleşik Hükümler ———– “B” Eki olması gerektiği, ———– 13′ üncü madde 2. Paragraf ve 23’üncü madde 3.paragraf (b) ve (c) fıkraları gereği davalı taşıyıcının hasardan sorumlu tutulamayacağı, Davacının düzenlediği poliçede geçerli olan Enstitü Yük Klozları 4.3. maddesi gereği modana gelen hasarın sigorta teminatı altında olamayacağı, sigorta teminatı altında olmayan bir hasar nedeniyle yapılan tazminat ödemesinin bir “hatır ödemesi ———” olarak kabul edileceği, bu tarz bir ödeme ile halefiyetin şartları oluşamayacağından, davacının halefiyete dayanarak rücu talebinde bulunamayacağı, Davacının şartları oluşmayan halefiyete dayanarak rücu talebiyle. ———-Esas sayılı dosyası ile davalı/takip borçlusu aley hine başlatmış olduğu takibe, davalı/takip borçlusu ——– şirketinin vaki itirazının yerinde olacağı şeklinde kök raporda ulaşılan görüşlerimizin muhafaza edildiği,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:Dava hukuki niteliği itibariyle davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına yaptığı ödemenin davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Getirtilen———– sayılı takip dosyasında davacı tarafça davalı hakkında başlatılan takipte davalıya ödeme emrinin tebliği ile süresinde takibe itiraz edildiği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.Dosyada toplanan deliller uyarınca davacının davalıdan rücuen talepte bulunup bulunamayacağı, zararın davacı sigorta poliçesi kapsamında kalıp kalmadığı, hasarın hangi aşamada meydana geldiği, buna göre davalının sorumluluğunun tespiti ve hasarın miktarının belirlenmesi bakımından dosya konu hakkında uzman bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, en son güncel itirazların karşılandığı 22/09/2023 tarihinde bilirkişi heyet raporu hazırlanmıştır. 22/09/2023 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu olayın meydana geliş şekli değerlendirilerek; davacının sigortalısı ———– yerleşik ———- firmasının, dava dışı ———- yerleşik ———-, 03.07.2020 tarih, ———- numaralı fatura ile, ———- teslim ve peşin ödeme şekliyle, 15.000,00 euroya satın aldığı———- model ———- cinsi aracın ———– ———— taşımasının, davalı ——— şirketi tarafından demiryolu ile taşınmasının üstlenildiği, demiryolunda taşınacak vagondaki konteyner içine yüklemenin dava dışı gönderici ———– tarafından yapıldığı, yükleme sonrası konteynerin mühürlendiği, davalı firma tarafından 29.07.2020 tarihli, ———– numaralı ———- belgesi düzenlediği, davacı sigorta şirketi tarafından dosyaya sunulu ekspertiz raporuna göre, eşyanın varış noktasında konteyner mührünün sağlam olduğu, konteyner kapağı açıldıktan sonra, taşınan ———– Model ——– cinsi araçta hasar olduğunun görüldüğü, eşyada meydana gelen hasarın, yetersiz ambalajlama, ve konteyner içine uygunsuz sabitlemeden kaynaklandığı yönünde kanaate varıldığı anlaşılmıştır.Sonuç olarak dosya kapsamındaki verilerden, eşyada meydana gelen hasarın, yetersiz ambalajlama ve konteyner içine uygunsuz sabitlemeden kaynaklandığına ilişkin bilirkişi kök ve ek raporları hep bir arada değerlendirildiğinde, davalının meydana gelen hasardan sorumluluğu bulunmadığı davacı sigorta şirketinin söz konusu ödemesinin lütuf ödemesi olarak değerlendirilmesi gerekmiş bu sebeple davanın esastan reddine karar verilmiştir.Dava itirazın iptali davası olup, yasal dayanağını 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 4949 sayılı Kanun’la değişik “6-İtirazın Hükümden Düşürülmesi” ana başlıklı 67. maddesinden almaktadır. “a) İtirazın İptali” alt başlıklı 67. maddede aynen; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava eme hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Davalı vekili tarafından cevap dilekçesi ile kötü niyet tazminatı talep etmedikleri anlaşılmakla yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.Davada hükmolunün miktarın 2023 yılı kesinlik sınırı olan 17.830,00 TL nin altında kalması nazara alınarak kesin olarak karar verilmiştir. Zira ———- sayılı ilamında benzer konuya ilişkin; ” … karar altına alınan miktarın yıllar itibariyle yeniden değerlendirme oranları nazara alındığında 2021 yılı istinaf kesinlik sınırı olan 5.880,00 TL’ nin altında kaldığı, dolayısıyla istinafa gelen davalı yönünden kabul edilen dava miktarı itibariyle mahkeme kararının tutar itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından tarafça yapılan istinaf başvurusunun bu sebeplerle reddinin gerekeceği, kanunun bahşetmediği bir hakkın ise mahkemece taraflara verilemeyeceği, dolayısıyla yerel mahkeme kararında istinaf yasa yolunun açık olduğunun bildirilmesinin taraflar lehine kazanılmış hak doğurmayacağı üzere davalı vekilinin istinaflarının esastan incelenemeyeceği anlaşılmıştır. ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davalı vekilinin dava dilekçesinde tazminat talebi olmaması ve kötü niyet hususunun ispatlanamaması nedeniyle yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 165,36 TL harçtan mahsubu ile bakiye 104,49‬ TL harcın davacıya İADESİNE,
4-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 14.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-3.120,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı tarafın yokluğunda, dava değeri kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 02/11/2023