Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/908 E. 2023/103 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/908
KARAR NO : 2023/103

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 22/11/2022
KARAR TARİHİ : 08/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ihyasını talep ettiği şirkette 12.04.2013-30.05.2013 tarihleri arasında çalıştığı ve emeklilik hakkını kazanarak emekli olmuşken sonrasında —– çalıştığı görülmediği için emekliliğinin iptal edildiği ve emekli maaş ödemesinin durdurulduğu, müvekkilinin bu nedenle —– İş Mahkemesi’nin —– esas nolu dosyası ile hizmet tespiti davası açtığı, davanın halen derdest olduğu, derdest dosyada davalı şirket ile ilgili celp edilen ticaret sicil kayıtlarından —— resen terkini yapılarak şirketin kapanmış olduğunu, bu nedenle taraf teşkilinin sağlanamadığı,—— Esas Sayılı derdest dava dosyasında davaya devam edilebilmesi için taraf teşkili sağlanamadığından —— ihyası için ihya davası açılması yönünde taraflarına 1 ay kesin süre verildiği, şirketin yasalara uygun olarak tasfiye edilmediğinden tasfiye kurulu olmadığı, tüm dosya kapsamı, tüm kayıtlar ve deliller nazara alınarak; davanın kabulü ile ——- ihyasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı ——vekili cevap dilekçesinde özetle; —— Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiği ve sonuca bağladığı; yargı merci gibi hareket edemeyeceği, müvekkili —— ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan ——dosyasında yapılan incelemede, şirketin “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi” “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi ve Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi kapsamında; “Adresinin tespit edilemediği” hususunun belirlenmesinin ardından, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi ile “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5’inci maddesi gereğince resen terkin kapsamına alındığı, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 09.10.2015 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiği, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun Geçici 7’nci maddesi uyarınca, resen terkin kapsamına alınan şirketlerin, bu durumun kendilerine tebliğinden itibaren iki ay içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak buna ilişkin ispat edici belgeleri —— ibraz etmesi ya da şirketin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde aynı süre içerisinde tasfiye memurunu bildirmesi, ayrıca şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde, (Müvekkil —— bu hususun tespit edilmesi mümkün olmadığından) buna ilişkin yazılı beyanı—– vermesi gerektiği, müvekkili ——söz konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde söz konusu şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğu ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkili müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7. maddesi gereğince —— gayri faal olması sebebiyle re’sen terkin edilen şirketin faal olduğunun tespiti ile ihyası istemidir.—— 19/12/2022 günlü cevabi yazısıyla ihyası talep edilen şirketin son tescilini 09/10/2015 tarihinde yaptırdığı, 6102 sayılı Türk Ticaret kanunun geçici 7. Maddesi uyarınca 09/10/2015 tarihinde resen terkin edildiği bildirilmiştir.——İş Mahkemesinin——Esas sayılı dosyasının 27/10/2022 tarihli duruşmasında, davacı tarafa şirketin ihyası davası açmak üzere yetki ve süre verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Davacının iş bu davada davacı olduğu, ihyası istenen şirketin davalı, ——feri müdahil olduğu, davanın konusunun hizmet tespitine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. İlgili dosya UYAP sisteminden celp edilerek incelenmiştir.6102 Sayılı TTK’nın 26/06/2012 tarih ve 6335 sayılı yasanın 38. maddesi ile değişik geçici 7. maddesinde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içinde kanunda yazılı halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde hükümlerine göre yapılacağı düzenlenmiş bulunmaktadır.Aynı maddenin 15. Fıkrasında ” Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesi getirilmiş, Aynı maddenin 2. Fıkrasında Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket hakkında bu madde hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.Yapılan incelemede ihyası istenen şirketin 18.02.2015 tarihinde TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca sicilden terkin edildiği anlaşılmıştır. İhyası istenen şirket hakkında derdest dava bulunmakta olup ——.İş Mahkemesinin ——- Esasında kayıtlıdır.Yapılan yargılamaya göre, ticaret sicilinden re’sen terkin edilen şirket hakkında ihyası talep edilen şirketin taraf olduğu derdest dava bulunduğu, dolayısıyla faal olduğu, ancak bildirimle yapılan ilana rağmen ——başvurusu bulunmadığından tebligat ve ilan prosedüründen sonra tasfiye edilmeksizin resen terkin edildiği anlaşılmıştır. Derdest olan davanın sonucuna göre şirketin borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, ticaret sicilinden terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
—— Esas,——- Karar sayılı ilamında “Davaya konu şirket TTK geçici 7. Maddesine göre resen ticaret sicilden silindiğinden ve tasfiye olmadığından, TTK geçici 7. Madde ile terkin edilen şirketin ihya edilmesi durumunda şirkete tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.” belirtmiştir.
——Sayılı ilamında “.Ayrıca şirket, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca terkin tasfiyesiz edilmiş olmakla; buna rağmen ilk derece mahkemesince tasfiye memuru atanması hukuka aykırı olduğundan kararın buna ilişkin kısmının da HMK’nın 33 ve 355. maddeleri uyarınca resen düzeltilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, karradaki tasfiye memuru atanmasına dair kısım çıkarılmıştır.” belirtmiştir. İhyası istenen şirket 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca sicilden tasfiye edilmeksizin terkin edildiğinden şirkete tasfiye memuru atanmasına da gerek bulunmamaktadır.Keza davalının cevap dilekçesinde de belirttiği üzere derdest bir dava yokken yapılan terkin işlemi söz konusu olduğundan ve davacı yanca terkin işleminin usulsüzlüğüne dair başkaca bir iddia ileri sürülmediğinden yasal hasım konumundaki davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemiştir. —–sayılı ilâmı,—–Bölge Adliye Mahkemesi —— Hukuk Dairesinin 15.04.2021 tarihli ve —–sayılı ilâmı,—– Hukuk Dairesinin 14.10.2020 tarihli, ——sayılı ilâmı,——-Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davanın kabulüne, davalı —— yasal hasım olması sebebiyle davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE, —–sicil numarasına kayıtlı bulunup 09.10.2015 tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince re’sen sicilden terkin edilen ——6102 Sayılı TTK 547 maddesi gereğince —– İş mahkemesinin——- esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen şirket hakkında yürütülen davanın sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA,—— yeniden TESCİLİNE,
2-Kararın ——ilan edilmesine,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davalı yasal hasım olduğundan ve gerekçede açıklanan nedenlerden ötürü davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı yasal hasım olduğundan ve gerekçede açıklanan nedenlerden ötürü davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,——-Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.