Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/892 E. 2023/1021 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/892
KARAR NO : 2023/1021

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/11/2022
KARAR TARİHİ : 14/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirket, yerden yüksekte gerçekleştirilen teknik işlere alternatif çözümler sunmak amacıyla, iskele, vinç, sepetli platformlar gibi geleneksel yöntemler yerine, iple erişim (endüstriyel dağcılık) hizmetleri sunan ve bu konuda yüksekte güvenli çalışma çözümleri, iple erişim hizmetleri, yaşam hatları ve kişisel koruyucu donanımlarla iştigal eden, yurtiçi ve yurtdışında pek çok büyük ölçekli projeye imza atmış bir şirket olduğunu, müvekkili Şirket, anılan yüksek teknolojili ürünlerin dünya standartlarına uygunluğuna İlişkin gerekli sertifıkasyonları almak amacıyla—–unvanlı kuruluşla anlaştığını, bu kapsamda, teste tabi tutulacak toplamda 329 kg ağırlığındaki yaşam hattı malzemelerinin anılan kuruluşa gönderilmesi gerektiğini—– yapılacak bu gönderim için de ürünler 22.03.2022 tarihinde Davalı taşımacılık şirketine teslim edildiğini, Normal şartlarda 2 gün içerisinde teslim edilmesi gereken ürünlerin süresinde teslim edilmemesi üzerine Müvekkili Şirket tarafından ürünlerin durumu sorgulandığını, ne var ki, ürünlerin tesliminin üzerinden neredeyse 2 ay sonra, davalının nihayet ürünleri kaybettiğini itiraf ettiğini, davalı taşıma şirketi, tamamen kendi kusurlarıyla mağdur ettikleri Müvekkili Şirketle adeta alay edercesine, tüm resmi faturaları ve beyannameleri hiçe saymış, test şirketine gönderilen proforma bir belgeye dayanarak 329 kg’lik ürününün bedelinin 1 Euro olduğunu ileri sürmüş ve 1 Euro dışındaki tazminat taleplerini reddettiğini, oysaki, ilgili proforma belge, ürünlerin satım değil, test amacıyla gönderilmesine nazaran test şirketinin kendi muhasebesel işlemleri için düzenlendiğini, ürünlerin bedelinin kesilen ihracat faturasında net bir şekilde 69,622 TL olarak belirtildiğini, 329 kg sıfır ürünün ekonomik değerinin, şüphesiz 1 Euro olamayacağını, müvekkili Şirket tarafından gönderilen ürünler ticari amaçlarla değil bilimsel amaçlarla gönderildiğinden, ilgili test kuruluşuna bedelsiz gönderildiğini, ürünlerin gerçek değerinin gümrük beyannamesine de ekli 31.03.2022 tarihli ve —–numaralı ihracat faturasında açıkça belirtildiğini, davalı’nın icra takibi kapsamında ürünün zayi olduğunu yazılı beyanları ile kabul ettiği göz önüne alındığında, taraflar arasındaki çekişmeli tek hususun tazminat miktarı olduğunu, —– İcra Müdürlüğünün —— sayılı dosyası ile Davalı aleyhinde başlatılan icra takibine Davalı tarafından takibe konu meblağın 1 Euro’ya karşılık gelen kısmı hariç olmak üzere, haksız ve hukuka aykırı bir şekilde itiraz edildiğini beyan ile, fazlaya dair her türlü hak saklı kalmak kaydıyla, davalı tarafından,—– İcra Müdürlüğü nün ——. sayılı İcra takibi dosyasına yapılan itirazın iptali ile icra takibinin devamını, haklı davanın kabulünü, davalı aleyhine, alacak tutarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı’nın iddia ve taleplerini kabul anlamına gelmemek kaydıyla, huzurda görülen davada taşımacılık hukukuna ilişkin uluslararası sözleşmelerin uygulanacağını, uyuşmazlık konusu gönderinin teslim adresinin —-olması nedeniyle söz konusu ilişkinin uluslararası bir taşıma ilişkisi olduğunu, Müvekkil Şirket’in söz konusu ilişkide uluslararası taşıyıcı olduğunu, gönderinin geliş-varış yeri devletlerinin Uluslararası Sözleşmeler’e tabi olması ile uyuşmazlığın çözümünde 1929 tarihli Varşova Konvansiyonu ve Protokolleri ile 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi’nin (“Uluslararası Sözleşmeler”) uygulanacağını, davacının iddialarının aksine Müvekkili Şirket’in sorumluluğunun Türk Ticaret Kanunu’nu uyarınca belirlenmeyeceğini, davacının iddia ve taleplerini kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla; —– konşimento numaralı gönderisinin kayıp olması nedeniyle Müvekkili Şirket’in sorumluluğunun, Varşova Sözleşmesi ve Montreal Sözleşmesi’nin III. Bölüm’ü kapsamında “Taşıyıcının Sorumluluğu ve Hasar için Tazminatın Kapsamı” başlıklı bölüm kapsamında olduğunu, davacının, müvekkili şirketten doğrudan ve dolaylı zararlara ilişkin herhangi bir tazminat/alacak talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, Sayın Mahkeme’nin aksi kanaatte olması halinde ise, müvekkil şirketin somut olayda yalnızca sınırlı sorumluluğundan bahsedilebileceğini. Davacının—– konşimento numaralı gönderi için ÖZEL FAYDA BEYANINDA BULUNULMADIĞI ve gönderisinin sigortasız olduğu da gözetildiğinde somut olayda Müvekkil Şirket’in sadece sınırlı sorumluluğundan söz edilebileceğini, davacının gönderi bedeline ilişkin iddia ve talepleri müvekkili şirket tarafından kesinlikle kabul edilmediğini, davacının ürün bedeline ilişkin iddia ve talepleri kesinlikle Müvekkili Şirket tarafından kabul edilmemekte olup gönderici tarafından beyan edildiğini ve davacı tarafından dava dilekçesinin —-no’lu ekinde sunulan konşimento belgesinde de yazıldığı üzere gönderi bedelinin 1,00-Euro olarak belirtildiğini, somut olayda, müvekkili şirketin sınırsız sorumluluğu olduğundan bahsetmek mümkün olmadığını beyan ile, davanın esastan reddini, davacı’nın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama masraf ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.

RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Dava konusu tazminat talebine konu olan zaviinin davalının sorumluluğundaki hava yolu taşıması sırasında meydana geldiği, Davacının zayi olan emtia bedelinin 69.622,00TL olduğunun ihracat faturası ve tescil olunan Gümrük Çıkış Beyannamesi ile sübuta erdiği, Montreal Konvansiyonu 1 S’inci madde kapsamında davalının havayolu taşıması esnasında oluştuğu sübuta eren zayiden sorumlu olacağı, Montreal Konvansiyonu 22′ inci madde 3.fıkra gereği taşıyıcının sorumlu tutulabileceği üst sınırın (hüküm tarihinde TL karşılığının hesap edileceği) 7.238,00SDR olduğu, Her halükârda davacının gerçek zarar tutarının, davalı taşıyıcının sorumlu olacağı üst sınırın altında kalması nedeniyle davalının gerçek zarar tutarı olan 69.622,00TL’nı tazmin ile yükümlü olacağı, Davacının tazminat ödemesini tahsil amacıyla başlattığı takipteki asıl alacak tutarının verinde olduğu, davacının takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamını talep edebileceği, Davacı takip alacaklısının.—– İcra Dairesi nezdinde —–Esas savılı dosyası ile başlatmış olduğu takipteki asıl alacak tutarına, takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanun’un 2/2 maddesi gereği,—— uyguladığı değişen oranlarda reeskont avans faizi oranında faiz talep edebileceği” şeklinde sonuç ve görüşlerine ulaşıldığını beyan etmişlerdir.

EK RAPOR: Bilirkişi ek raporunda özetle;”Davaya konu kayıp havayolu ile taşımacılıktan kaynaklandığı için Montreal Konvansiyonu (Varşova konvansiyonu) kapsamında değerlendirilecek bir dava olduğu, Montreal Konvansiyonu (Varşova konvansiyonu) kapsamı hükümleri gereği 1 kap, brüt 329,00 kg emtianın kayıp olmasında davalı taşıyıcının sorumlu olduğu, Davaya konu kayıp ile sonuçlanan taşımacılıkta 1 kap içinde bulunan emtia bedelinin ihracat faturası ve tescil olunan Gümrük Çıkış Beyannamesi verilerine göre 69.622,00 TL olduğu, Davaya konu yükün kayıp olarak bildirilmesi sonucu Montreal Konvansiyonu Madde 22-Gecikme, Bagaj ve Kargoyla Bağlantılı Olarak Sorumluluk Sınırları gereği hesap edilen tutarın, davacı gönderici tarafından talep edilen yük değerinden daha yüksek çıkması nedeniyle Montreal Konvansiyonu Madde 22 ye göre taşıyıcının zayi olan eşyayı tazminde sorumluluk sınırı altında kalan gerçek bedelin dikkate alınması gerekeceği kanaatine varıldığı, Davacı vekilinin itirazlarının değerlendirildiği yukarıda detayları verildiği üzere, davacı vekilinin itirazı yerinde görülerek, kök raporda işlemiş faiz yönünden ulaşılan görüşümüzün; davacının takipteki işlemiş faiz tutarı 1.171,65TL olarak yerinde olacağı şeklinde yenilendiği, Davacı takip alacaklısının—–.İcra Dairesi nezdinde —–Esas sayılı dosyası ile başlatmış olduğu takipteki asıl alacak ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 70.793,65TL tutarın yerinde olduğu, davacının takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamını talep edebileceği” şeklinde sonuç ve görüşlerine ulaşıldığını beyan etmişlerdir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, emtia sahibinin zayi olan emtiası için taşıyıcıya karşı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir. İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.Dava, —– havayolu ile taşınarak alıcısına teslim edilmesi istenen emtianın kaybolduğu iddia edilerek, davacı tarafından taşıyıcı şirkete karşı başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır. Bu durumda, öncelikle davacının takipte dayandığı taşıma hizmetine ilişkin hasarın varlığının araştırılması gerekmektedir. Dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davalı şirketin beyanlarından taşımaya konu eşyanın kaybolduğu taraflar arasında ihtilafsızdır. Dava hava yoluyla uluslararası taşımadan kaynaklandığından uyuşmazlıkta Montreal konvansiyonu hükümleri uygulanacaktır. Hasarın (kaybolmanın) taşıma sırasında oluştuğu, davalının akdi ve fiili taşıyan olduğu anlaşıldığından davacıya karşı hasardan dolayı sorumludur. Davalının sorumlu olmadığına yönelik savunmaları yerinde değildir.
19/06/2023 tarihli bilirkişi raporuna göre zararın taşıma sürecinde meydana geldiğinin değerlendirildiği, bu nedenle davacının gerçek zararının davalı taşıyıcının sorumlu olacağı üst sınırın altında kalması nedeniyle davalının gerçek zarar tutarı olan 69.622,00 TL üzerinden tazmin sorumluluğunun bulunduğunun bildirildiği, davalı vekilinin rapora karşı bir dizi itirazlarının karşılanması amacıyla genişletilmiş bilirkişi heyeti oluşturularak 10/11/2023 tarihli ek rapor oluşturulduğu ancak kök rapordaki tespit ve değerlendirmelerin değişmediği, davalı vekilinin genişletilmiş bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen ek rapora karşı itirazlarının ise önceki itirazlarına benzer mahiyette olduğu, bu nedenle yeni bir ek rapor alınmasında mashalat olmadığı değerlendirmeleri ile ikinci ek rapor talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yeterli teknik nitelikte olduğu değerlendirilen 19/06/2023 ve 10/11/2023 tarihli bilirkişi raporları hükme esas alınarak zararın taşıyıcının sorumluluğunda olduğu, haliyle davacının iddiasının yerinde olduğu ve iddiasını bilirkişi raporları, taraflar arasındaki mailler ve bildirimler ile havayolu konişmentosuyla ispatladığı, davacının zayi olan emtiasının değerinin 69.622,00TL olduğu, hesaplanan (229.601,66 TL) üst sınırın altında kaldığı, davalı taşıyıcının sorumlu olacağı zarar tutarı, emtia değeri olan 69.622,00TL olacağı, davacının başlatmış olduğu takipteki asıl alacak tutarının (69.605,16 TL) yerinde olacağı, davacının vaki itirazın iptali ile takibin devamını talep edebileceği vicdani kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.Alacağın likit olmaması ve yargılamayı gerektirmesi hususları bir arada değerlendirilerek davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından —-İcra Dairesinin —–sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 69.605,16 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA,
2-Yasal şartları koşulları oluşmayan icra inkar tazminat talebinin reddine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 4.754,72 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 834,72 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.920‬,00 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvuru harcı, 834,72 TL peşin harç toplamı 915,42‬ TL ile 3.548,00 TL (Bilirkişi Ücreti, Kep Reddiyatı, Posta Masrafı, Elektronik Posta Masrafı) olmak üzere toplam 4.463,42‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk ücreti 1.560,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten talep halinde yatırana iadesine,Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —— Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.