Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/879 E. 2023/647 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/297
KARAR NO : 2023/651

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/04/2023
KARAR TARİHİ : 13/07/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

DAVA: Davacı vekili 24/04/2023 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; “Davalı tarafın İcra Müdürlüğü’ne yapmış olduğu itiraz haksız ve kötü niyetlidir. Şöyle ki davalı, müvekkilime —kurulacak bir stand için —üzerinden ulaşmıştır. Standın hangi niteliklerde olacağı ve bedeli gibi her türlü konu da—- üzerinden konuşulmuştur. Müvekkilime yapılacak eserin aciliyetinin olduğunu belirtmiştir. Taraflar aralarında 768.000 TL+KDV yani toplam 868.480 TL bedelle anlaşma sağlamışlardır. Bu doğrultuda müvekkilim yüklendiği eser edimini yerine getirmeye başlamış davalı ise işin yapılması için gereken bir miktar parayı (davalının ödediği toplam borç 649.000 TLdir.) müvekkilime ödemiştir. Akabinde müvekkilim eseri eksiksiz teslim ettikten sonra 03.10.2022 tarihli —-numaralı faturasını belirlenen bedel üzerinden düzenlemiştir. Davalı faturaya kanuni itiraz süresi olan 8 gün içinde itiraz etmemiştir. Türk Ticaret Kanunu 21. Maddesine göre “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” Davalı 25.10.2022 tarih ve —- numaralı bir ‘kısmi iade’ faturası düzenlemiş ve tarafımıza tebliğ etmiştir. Bu kısmi iade faturası tek başına aradaki ticari ilişkiyi ispatlar niteliktedir çünkü borçlu borca değil bir kısmına itiraz etmiştir. Takip konusu alacak davalı tarafça gayet iyi bilinmektedir. Davalı tarafça müvekkilime bedelin yanlış olduğu veya anlaşılan miktarın bu olmadığı yönünde herhangi ulaşma girişimi olmamıştır. Davalı taraf yazılı bir sözleşmenin bulunmamasını fırsat bilerek kalan miktarı ödemekten haksız ve kötü niyetli şekilde kaçınmaktadır. Yukarıda da izah edildiği üzere borçlu itirazında haksız ve kötü niyetlidir. Amacı kalan bakiyeyi ödememek veya geciktirmektir. “denmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “müvekkile yapılan tebligat usulsüz olup, müvekkil huzurdaki davayı bugün vatandaş uyap sisteminden öğrenmiştir: Müvekkile yapılan dava dilekçesi ve tensip zaptı tebligatı her ne kadar 7201 sayılı Tebligat Kanunu madde 21’e göre yapıldığı belirtilse de, TK. 21/1’in şartları dahi oluşmamıştır. Nitekim TK 21/1 hükmü açık olduğunu, dosyayı müvekkil UYAP sisteminden incelemek istesek de, tebliğ mazbatası bulunmamaktadır.

Ayrıca, müvekkilin şirketi şahıs şirketi olup, müvekkile yapılan TK md. 21 tebligatında ısrarcı olunacak ise, müvekkilin ikamet adresi vekaletnamede görüleceği üzere —-. Şayet, tüzel kişi olarak ele alınacak ise de, TK 35/4 ve 5 hükümleri uyarınca tebliğ yapılması lazım geldiği somut olayın şartları gözetildiğinde izahtan varestedir.Dolayısıyla, geçersiz ve usulsüz olan bu tebligatı reddediyor, muttali olduğumuz bugün cevap ve delil dilekçemizi sunduğumuzu beyan ediyoruz.2. kaldı ki, davalı vekili olarak tarafıma tebliğ edilmemiştir:
dava dilekçesinde vekil olarak ismimin ve adresimin yazılmasına rağmen başından beri her aşamasına dahil olduğumuz dosyada müvekkil vekili olarak tarafımızı sehven olduğunu düşündüğümüz üzere UYAP sistemine kaydetmemiş ve dava dilekçesi ile tensip zaptını içerir tebligat tarafıma yapılmamıştır. Oysa bilindiği üzere, kanunun açık emri ve yüksek yargı içtihatları gereği, vekil ile temsil edilen iş ve işlemlerde asıl olan, vekile tebligat zorunluluğudur. 7120 sayılı Tebligat Kanunu’un 11. maddesi bu konuyu “Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır.” şeklinde düzenlemiştir. Müvekkile gönderilip, tarafıma tebliğ edilmeyen dava dilekçesi ve tensip zaptı nedeniyle hak kaybına uğramamamız için cevap dilekçesi verme süresinin öğrenme tarihiyle başlaması gerekmektedir.Bu konuyla ilgili emsal Yargıtay — Hukuk Dairesi —- kararını mahkemenin dikkatine sunarız: “HMK’nun 73, 81, 82, 83, Avukatlık Kanunu’nun 41., Tebligat Kanunu’nun 11. maddeleri gereğince vekille takip edilen işlerde vekile tebligat zorunludur. Anılan bu düzenlemeler gereğince tebligatın vekile yapılması ile yasal süreler işlemeye başlar, yine bu tarihe göre takip kesinleştirilerek takibe devam işlemleri yapılır.”3. 6102 sayılı TTK’nun 5/a maddesi uyarınca dava şartı olarak düzenlenen arabuluculuk süreci işbu davada yerine getirilmemiş ve arabuluculuk süreci gerçekleşmemiştir.tarafları tacir olan ve dava konusu işlemin her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi açısından nispi ticari dava niteliğini haiz işbu dosya zorunlu arabuluculuk kapsamına girmektedir. Buna rağmen davacı taraf arabuluculuk sürecine başvurmadan işbu davayı ikame etmiştir. Tarafıma tebliğ edilmeyen 25.04.2023 tarihli tensip zaptının “Gereği Düşünüldü” kısmının 7. maddesi “Davacı vekiline, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(2) maddesine göre, ibraz edilen anlaşmaya varılamadığına dair arabuluculuk son tutanağı evrakının aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini işbu tensip ara kararının tebliğ tarihinden itibaren bir (1) haftalık kesin süre içerisinde mahkemmize ibraz edilmesi aksi halde davanın usulden reddedileceği hususunu içeren meşruhatlı davetiye ile tebliğine, işbu tensip ara kararının ihtar yerine kaim olmak üzere davetiyeye eklenmesine” şeklinde olup, işbu itirazın iptali davası öncesi arabuluculuk süreci gerçekleşmediği için davacı yan tarafından dosyaya anlaşmaya varılamadığına dair arabuluculuk son tutanağı süresinde sunulamamıştır. Dava şartı arabuluculuk süreci gerçekleşmediği için işbu dosyanın dava şartı eksikliğinden usulen reddi gerekmektedir.
B. esasa ilişkin beyanlarımız
1. Müvekkil davalı ile davacı arasında konusu fuar kurulum iş ve işlemleri olan ücret konusunda mutabık kaldıkları bir anlaşma gerçekleşmiştir. Ancak davalı tarafın sağlanan hizmeti aşan şekilde fahiş tutarla fatura düzenlemesi üzerine, müvekkil tarafından 25.10.2022 tarihinde düzenlenen —- no ve 269.480,00-TL tutarlı iade faturası aynı gün davacıya tebliğ edilmiştir.
2. Davacı tarafça 11.11.2022 tarihinde —. Noterliği nezdinde ——yevmiye numaralı ihtarname keşide edilmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun “Fatura ve Teyit Mektubu” başlıklı 21. Maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. ” hükmü amirdir. Bu nedenle davacı tarafından gönderilen ihtarnamedeki itirazlar süresinde değildir ve geçersizdir. Davacı süresinde faturanın içeriği hakkında itirazda bulunmadığı için hukuken içeriği kabul etmiştir ve işbu dava kötüniyetle ikame edilmiştir.
3. Tarafımıza tebliğ edilen işbu ihtarnameye karşı cevaplarımızı —– Noterliği nezdinde 24.11.2022 tarihli —– yevmiye numaralı cevab-ı ihtarname ile ilettik. İşbu ihtarname davacı — iki adresine de gönderilmiş ve davacı tarafa usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiştir.
4. Müvekkilin, alacaklı olduğunu iddia eden davacı tarafa hiçbir borcu yoktur. Sağlanan hizmeti aşan şekilde fahiş bir tutarla düzenlenen fatura üzerine müvekkil iade faturasını davacıya tebliğini sağlamıştır. Davacı tarafından ileri sürülen alacak iddiasını kabul etmediğimizi ilgili icra dosyasına sunduğumuz itiraz dilekçesi ile de bildirmiş bulunmaktayız. Ezcümle, davacının işbu itirazın iptali davası ikame etmesi haksız, dayanıksız, kötüniyetli ve hukuka aykırıdır, bu nedenle reddi gerekmektedir.
” denmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkememizin 25/04/2023 tarihli tensip tutanağının — nolu ara kararı ile davacı tarafa arabuluculuk son tutanak aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dosyaya sunmak üzere 1 hafta kesin süre verilmesine, kesin sürede sunulmazsa davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verileceğinin ihtarının yapıldığı, davacı vekili tarafından arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin sunulmadığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ; 6102 Sayılı TTK. ‘nın 5/A maddesi gereğince ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlenmiş olması ve 7155 Sayılı Kanunun ( 23. ) maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A ( 2 ) maddesi ile “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hlinde herhangi bir işlem yapılmakszın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükmü getirilmiştir.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. maddesi gereğince; Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.Davacı vekiline arabuluculuk son tutanak aslını sunması amacıyla süre verildiği, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114 (2) ve 115. maddeleri gereğince, alacağa yönelik ticari dava niteliğindeki dava yönünden dava tarihine göre zorunlu arabulucuya başvurulmadan işbu davanın açılmış olduğu ve mahkememizde gelinen aşama itibariyle zorunlu arabuluculuğa başvuruya ilişkin dava şartının tamamlanabilir dava şartı olmadığı anlaşıldığından, davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2- Peşin alınan 3.808,15 TL harçtan, alınması gerekli 269,80 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 3.538,35 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalı vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan Avukatlık asgari ücret tarifesinin 7/2. Maddesi gereği 9.200 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.