Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/870 E. 2023/286 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/870
KARAR NO: 2023/286
DAVA: Yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğünün tespiti
DAVA TARİHİ : 09/11/2022
KARAR TARİHİ: 22/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğünün tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —– hissedar oldukları, ——- şirketin —— ortaklık yapılarının ve yönetim şekillerinin, yeniden düzenlenmesi, şirketlerin birleşmesine ilişkin süreçlerin planlanması ile ilgili, ——- imzaladığı, protokole göre şirketlerin yönetim kurullarının —– ana aile temsilcilerinden oluşacağı, şirketlerin ———- kişiden oluşması ile birlikte, şirket —- —-, diğer aileleri temsilen de —– kişinin yönetim kurulu üyesi olarak seçileceği,——- olan bu beş kişiden herhangi birinin, yönetim kurulu kararı ile —— vekili olarak belirleneceği, —– üyenin katılımı ile toplanacağı, en az —– karar alınacağı, şirketin temsili noktasında yönetim kurulu başkanı ve tüm yönetim kurulu üyelerinin eşit haklara sahip olduğu, şirketin temsil ve ilzamının herhangi —— müştereken atacağı imza ile mümkün olacağı, birleşmeye yönelik müzakereler doğrultusunda gecikmeksizin genel kurulların süreç planlamaları yapılacağı, şirketlerin ortaklık ve yönetim yapılarının mutabık kalınan duruma göre oluşturulacağı, protokol sonrası —- tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında; şirket ——-üyeliğine ——-üç yıl süre ile görev yapmak üzere oy çokluğu ile seçildikleri, yönetim kurulu başkanı olarak —- belirlendiği, —- yönetim kurulu üyeleri ——– tarihinde, —— göre yönetim kurulu başkanlığı tartışmasız olan —- herhangi bir toplantı çağrısı olmadan,—— yokluklarında, her ikisinin bilgisi dışında toplanarak şirketin temsili ve ilzamına ilişkin —– sayılı kararı aldıkları, karara göre “şirketimiz ——— herhangi —- kişi şirket ünvanı ve kaşesi altında müştereken atacakları imzaları ile her hususta ve en geniş manada temsil ve ilzam olunacaktır” düzenlemesinin getirildiği, ——- taraflar arasında düzenlenen, şirketlerin bir araya gelmesini sağlayan, müvekkillerinin üzerlerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği protokol hükümlerine, iyiniyet kurallarına ve TTK hükümlerine aykırı olduğunu, ——kararının yok hükmünde olduğu, aslında yok hükmünde olan bir yönetim kurulu kararına göre şirketi temsil ve ilzamla yetkili olduğunu iddia eden görünürdeki yönetim kurulunun hukuka uygun olmayan işlemler yapmaya devam ettiği, dava sonucunda verilecek yokluğun tespiti kararının etkisinin geçmişe dönük olarak yaratacağı dikkate alındığında zararın boyutunun artmasının ve mağduriyetlerin önlenmesinin sağlanması açısından şirkete tedbiren bir yönetim kayyumu atanmasını, —— tarihli birleşme protokolüne, iyi niyet kurallarına ama öncelikle TTK’da düzenlenen anonim şirketlerde yönetim kurulunun toplanmasına ve karar almasına ilişkin emredici hükümlere aykırı olan, alındığı andan itibaren yok hükmünde bulunan davalı şirketin —— karar sayılı şirketin temsili ve ilzamına ilişkin yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine, şirketin ve aslında şirketi temsile ve ilzama yetkisi olmayan görünürdeki yönetim kurulu ile şirketi temsil ettikleri düşüncesi ile iş yapan 3. kişilerin daha fazla zarara uğramasının, yaşayacakları mağduriyetlerin önlenmesi için dava sonuçlanıncaya kadar şirkete tedbiren bir yönetim kayyumu atanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacının, usulüne uygun olmayan ve çağrısız şekilde toplanıldığına dair iddialarının maddi gerçekliğe ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu, dosyada mübrez ——– yazı cevabı ekinde yer alan belgeler ile davacı tarafın anlatımları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, —– kararının alınmış olduğu ———–yapıldığı, ——- yer alan —– incelenmesiyle de tüm hissedarların şirket ——- toplanmış olduğunun açık olduğu, davacının şirket —– bulunduğu, tüm yönetim kurulu üyelerinin bir arada bulunduğu —- tarihli genel kurul sonrasında teşekkül eden yeni yönetim kurulunun çağrısız bir şekilde toplandığı ya da davacıya —– haber verilmeksizin toplantı yapılarak karar alındığı iddialarının mesnetsiz olduğu, davacı —— toplantısı sonrası yönetim kuruluna seçilmiş olan diğer yöneticilerin bir arada bulunmadıkları, toplantıya çağrı yapılmadığı gibi iddialarının 6102 Sayılı TTK md. 390/4 hükmüne ile birlikte değerlendirilmesi ve reddedilmesi gerektiği, asla usulsüz olarak toplanıldığı iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla; TTK md.391 hükmünde öngörülen butlan sebeplerinin hiçbirinin yer almadığı, hatta genel kurul ile ——– seçilen davacının yönetim kurulu başkanlığını bir nevi güvenoyu içerisinde tekrarlayan bir yönetim kurulu kararının iptal edilmesini gerektirir hiçbir hukuki gerekçe bulunmadığı, yönetim kurulu toplantısında alınan kararların, yapılacak iş ve işlemlerde şirket yönetim kurulu karar nisaplarına ilişkin olduğu, işbu kararların TTK’nın 366. maddesi uyarınca görev dağılımı yapılmasına ve ayrıca TTK’nın 370. maddesine de uygun şekilde şirketi temsile ilişkin olduğu, TTK’nın 390. maddesindeki toplantı ve karar nisabına olarak alındığının ortada olduğu, alınan yönetim kurulu kararları ile yönetim yetkisinin devri söz konusu olmadığı,—— toplantısına bizzat katılan yönetim kurulu başkanı ——- sırf yönetim kurulu kararını imzalamamış olmalarına dayanarak, kararın davacıdan ve diğer yönetim kurulu üyesi —- habersiz alındığı yönündeki iddialarının dinlenebilir bir tarafı olmadığı, —- — kararının, o gün —–akabinde teşekkül eden yeni yönetim kurulunun, genel kurulda seçilen yönetim kurulu başkanı ——- güvenoyu mahiyetinde yeniden başkan olarak addedilen bir toplantıdan ibaret olduğu, davacının atıf yaptığı —— tarihli protokolün toplamda 10 kadar şirketin işleyişi ile ilgili ortak hükümler içerdiği, hükümler ortak olduğundan, müvekkili şirket ile ilgili olarak öngörülen yönetim kurulu karar nisaplarının da müvekkili şirket gibi dava dışı diğer —- şirket için ortak olduğu, davacının yönetim kurulu başkanı olduğu —- kadar şirket içerisinden yalnızca müvekkili şirket aleyhine huzurdaki gibi dava ikame ettiği, diğer —- şirket aleyhine dava ikame etmediği, bu durumun davacının kötü niyetli olduğunun bir diğer göstergesi olduğu, bu nedenlerle, davacının hukuki yararı olmayan, açıkça hakkını kötüye kullandığı, maddi hukuk anlamında etkisi olmayacak olan, davacının amacı ile netice-i talep arasındaki açık çelişki olan, —— toplantının da herkesin olduğu bir ortamda, olağanüstü genel kurul akabinde ve aynı gün alındığı gerekçelerine dayanarak davanın reddi gerektiği, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin——– hükümsüz sayılması istemine ilişkindir.
Her ne kadar davalı yanca davacı vekilinin—– tarihli dilekçesi ile dosyanın işlemden kaldırılmasını talep ettiği bu nedenle dosyanın işlemden kaldırılarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda iddia ileri sürülmüş ise de 6100 sayılı HMK’nın 150. Maddesinin ” usulüne uygun şekilde davet edilmiş taraflar duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri taktirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir” hükmüne haiz olduğu, tarafları duruşmaya davet etmeden tek taraflı beyan ile dosyanın işlemden kaldırılması usulunun bulunmadığı bu nedenle davacı talebinin uygun görülmediği, kaldı ki mahkemenin dosyanın işlemden kaldırılmasına dair verdiği bir karar da olmadığı, usul gereği davacının karşı tarafın icazeti ile davasını geri alabileceği veya karşı tarafın veya mahkemenin onayına tabi olmaksızın davadan feragat edebileceği, davacının bu yollara müracaat etmediği, belirlenen duruşma gününe de vekille iştirak edip yargılamaya devam olunmasını talep ettiği, mahkememizce davalıya dava dilekçesi ve tensip zaptının——— tarihinde tebliğ edildiği, davalının yasal sürede herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla davalının bu yöndeki itirazlarına itibar edilmemiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları yukarıda özetlenmiştir. Davacı özetle yönetim kurulu başkanı olmasına rağmen yönetim kurulunun gıyabında toplanıp karar aldığını belirtmiş davanın kabulünü dilemiştir. Buna karşılık davalı şirket süresinden sonra verdiği cevabında özetle davacının yönetim kurulu toplantısından haberdar olduğunu, istemediği kararlar çıkınca toplantıyı terk ettiğini ileri sürmüştür. Dava konusu yönetim kurulu kararı celp edilerek incelenmiş yapılan incelemede yönetim kurulu başkanı olan davacı ile yönetim kurulu üyesi——- toplantı tutanağında imzası olmadığı görülmüştür. Davacı ——– söz konusu yönetim kurulu toplantısından haberdar olduğu, toplantıya katıldığı halde imza atmadığı hususlarında ispat külfeti toplantı tutanağında imzasının olmaması nedeni ile davalı şirket üzerindedir.
Yönetim kurulu üyelerinden biri veya birkaçı toplantıya çağrılmaksızın toplanmış veya toplantıya bir veya birkaç yönetim kurulu üyesinin temsilci veya vekili katılmış yada biri diğerini temsilen oy kullanmış ise bütün bu hallede alınan kararlar TTK’nın 391/1-b hükmü uyarınca anonim şirketin temel yapısına uymadığı için alınan bu kararlar batıldır. ———
——- tarihli kararında “….Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette hissedar ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, davalı şirket tarafından müvekkiline hiç haber verilmeden çağrısız ve usulsüz bir biçimde —-karar nolu —- alarak müvekkilinin bilgisi dışında hukuken hiç gerekmediği halde davalı şirketin —– tarihinde genel kurulunun toplanması için karar alındığını ve —— kurulunda alınan kararlardan —– nolu kararların kanuna, usule ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ileri sürerek, anılan yönetim kurulu kararının geçersizliğinin tespiti ile genel kurulda alınan —— nolu kararların iptalini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalı —— kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğundan bahisle iptaline karar verilmiştir.Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.(1) Dava, —- tarihli davalı anonim şirket genel kurulunda alınan —— nolu kararların iptali ve bu kararların alındığı genel kurulun toplanmasına ilişkin yönetim kurulu kararının yoklukla malul olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Davacı —- alındığı —— tarihli yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunu ve bu nedenle bu karara dayalı olarak yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların da iptalinin gerektiğini iddia etmiştir.—– tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 410/1. maddesine göre genel kurul, görev süresi dolmuş olsa bile yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davalı——- bulunduğu, TTK’nın 390/1. maddesi gereğince toplantıda iki üyenin katılımı ve oyuyla karar alındığı gerekçesiyle yönetim kurulu kararının usulüne uygun olduğu kabul edilmiş ise de,——davacı—–bu toplantıdan haberdar edildiğine dair bir delil bulunmamaktadır. TTK’nın 390/4. maddesi gereğince, üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, ——- kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı karar şeklinde yazılmış önerisine en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır. TTK’nın bu hükmüne göre çağrısız yönetim kurulu toplantısı yapılması mümkün ise de, önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılması alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Bu durumda, mahkemece, TTK’nın 390/4 ve 392/7. maddeleri gereğince geçersiz yönetim kurulu kararına dayalı olan ve TTK’nın 416. maddesi uyarınca toplanmadığı da sabit bulunan davalı —— genel kurulunda alınan kararların da geçersiz olduğunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.” belirtmiştir.
——Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı anonim şirketin yönetim kurulunun — oluştuğu, davacı —— yönetim kurulu başkanı olduğu, anonim şirketlerde ——- davet yetkisinin açıkça yönetim kurulu başkanına verildiği, bu yetkinin emredici nitelikte olduğu, somut olayda butlanla sakat olduğu belirtilen kararların alındığı yönetim kurulu toplantılarının ise ——– daveti üzerine değil, toplantıya davet yetkisi olmayan üyelerin daveti üzerine yapıldığı, bu hususun anonim şirketin temel yapısına uymadığı ve TTK’nın 391/1-b maddesi uyarınca alınan bu yönetim kurulu kararlarının butlanı sonucunu doğurduğu, iptali istenilen genel kurul toplantısının da butlanla sakat yönetim kurulu kararına dayalı olarak yapıldığı, ayrıca bu toplantıda alınan şirketin tasfiyesine ilişkin kararın sermayenin en az %75’ini oluşturan pay sahiplerinin onayı ile alınmadığı, karar nisabının sağlanmadığı, dolayısıyla genel kurul toplantısında alınan kararın da yoklukla malul bulunduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kabulüne, davalı şirketin —– tarihli yönetim kurulunda alınan kararlar ile —– alınan şirketin tasfiyesine kararın yok hükmünde olduklarının tespitine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA..” belirtmiştir.
—— Sayılı ilamın karşı oy gerekçesinde “….Ayrıca, yönetim kurulu toplantısına çağrıda, herhangi bir yöntem yasa ve ana sözleşme ile belirlenmemiş ise de; bu durum yönetim kurulu üyesinin toplantıya çağrılmayacağı sonucunu doğurmaz. Tüm ——- çağrı yapılması zorunludur. Çünkü yönetim kurulu toplantısına katılmak bütün üyeler için hem bir hak hem de bir görevdir. Kabul edilebilir bir hata olmadığı sürece yönetim kurulu üyelerinin bazılarına çağrı yapılmadan toplantı yapılıp karar alınması halinde bu kararın geçersizliği söz konusu olur ——— belirtilmiştir.
——- Somut olayda, öncelikle davacı tarafça kendisi davet edilmeksizin söz konusu yönetim kurulu toplantısının yapıldığı iddia edilmiş ise de, gerek 6762 sayılı TTK, gerekse de 6102 sayılı TTK’da yönetim kurulunun toplantıya çağrılma usulüne ilişkin herhangi bir yasal düzenleme olmadığı gibi, şirket ana sözleşmesinde de bu hususta bir hüküm bulunmamaktadır. Dosyaya sunulan ——–üyeleri arasındaki e-mail yazışmalardan, davacının yönetim kurulu toplantısından haberinin olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davacı vekilinin davacı yönetim kurulu üyesinin yokluğunda ve kendisine usulüne uygun çağrı yapılmayan yönetim kurulu toplantısında alınan kararların batıl sayılması gerekeceği yönündeki istinafı yerinde görülmemiştir. ” gerekçesi ile verdiği kararda yönetim kurulu üyesinin yönetim kurulu toplantısından bir şekilde haberdar olduğunun anlaşılması halinde söz konusu kararın batıl olduğunun istenemeyeceğini belirtmiştir.
——- sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; 6102 saylı TTK’nın 410/1. maddesine göre genel kurul, süresi dolmuş olsa bile yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. TTK’nın 390/4. maddesi gereğince, üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, ——- üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı karar şeklinde yazılmış önerisine en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır. TTK’nın bu hükmüne göre çağrısız yönetim kurulu toplantısı yapılması mümkün ise de, önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılması alınacak kararın geçerlilik şartıdır.
Somut davada Davacı —– sözü geçen yönetim kurulu kararlarının alındığı tarihlerde yönetim kurulu üyesi olduğu, kararların onun yokluğunda alınmış olduğu hususu sabit olup davacı —— yönetim kurulu toplantı çağrısı yapıldığı davalı tarafça kanıtlanamadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Yönetim Kurulunun çağrısız yapılması mümkün ise de bu şekilde gerçekleşen yönetim kurulu toplantısının geçerliliği, önerinin yönetim kurulu üyelerine iletilmesi ve katılımlarının sağlanması koşuluna bağlıdır. Bu koşullar somut uyuşmazlıkta yerine getirilmediğinden yoklukla maluldür.” belirtmiştir.
6102 Sayılı TTK. 390 Maddesinde;” (1) Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır. Bu kural yönetim kurulunun elektronik ortamda yapılması hâlinde de uygulanır.
(2) Yönetim kurulu üyeleri birbirlerini temsilen oy veremeyecekleri gibi, toplantılara vekil aracılığıyla da katılamazlar.
(3) Oylar eşit olduğu takdirde o konu gelecek toplantıya bırakılır. İkinci toplantıda da eşitlik olursa söz konusu öneri reddedilmiş sayılır.
(4) Üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Onayların aynı kâğıtta bulunması şart değildir; ancak onay imzalarının bulunduğu kâğıtların tümünün yönetim kurulu karar defterine yapıştırılması veya kabul edenlerin imzalarını içeren bir karara dönüştürülüp karar defterine geçirilmesi kararın geçerliliği için gereklidir.
(5) Kararların geçerliliği yazılıp imza edilmiş olmalarına bağlıdır, ” hükmü düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 391. Maddesi ise ” (1) Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle; a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan, b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren, d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin, kararlar batıldır. ” hükmünü getirmiştir.
Anonim ortaklığın yönetim ve temsil organı yönetim kuruludur. Yönetim kurulu görev ve yetkilerini kural olarak kurul halinde kullanır. Kararlar yönetim kurulu toplantılarında, toplantı ve karar yetersayılarına uyularak alınır. Bu toplantılara yönetim kurulu üyelerinin katılması hem bir hak hem bir yükümlülüktür. Karar alma mekanizmasının sağlıklı işlemesi bakımından üyelerin toplantılara katılması önemlidir. Toplantıya çağrıyı yönetim kurulu başkanı veya başkan vekili yapar. Üyeler de başkandan toplantıya çağrı yapmasını talep edebilirler. Bu çağrının tüm üyelere yapılması gerekir. Bazı üyelere çağrı yapılmaması alınan kararların geçerliliğini etkiler——–, yönetim kuruluna çağrı usulü, genel kurula göre daha esnektir. Genel kurul için yapılacak çağrının şekli TTK m.414’de düzenlenmiştir. Buna göre, toplantı çağrısı en az iki hafta önceden, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve ——-, gündemle beraber ilan edilir. Yönetim kuruluna çağrı bakımından ise, kanunda herhangi bir şekil ve süre öngörülmemiştir. Yönetim kurulu TTK m.367/1 uyarınca hazırlayacağı iç yönergeyle çağrının şeklini ve süresini düzenleyebilir. Böyle bir düzenleme yoksa toplantının gündemi de göz önünde bulundurularak, bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılabilmesine ve hazırlık yapılabilmesine olanak verecek şekilde, dürüstlük kurallarına uygun olarak yapılmalıdır. Genel kurulda olduğu gibi bir gündeme bağlılık ilkesi yönetim kurulu toplantılarında söz konusu değildir. Bu sebeple gündem önceden bildirilmiş olup, hazırlık yapılmış olunsa da, toplantıda başka bir konu görüşmeye açılabilir. Genel kurula çağrıda olduğu gibi yönetim kuruluna çağrının da tüm üyelere yapılmış olması gerekir.
Yönetim kurulu toplantı çağrısının tüm üyelere yapılmış olması gerekir. Zira üyelerin müzakereye katılma yasağı bulunsa ve toplantıda sadece bu konu görüşülecek olsa dahi, üyenin toplantıya çağrılması, bir toplantı yapıldığından haberdar olması gerekmektedir. Kaldı ki,——– toplantılarında gündeme bağlılık ilkesi olmadığından, her zaman için, başka konuların da görüşülme ihtimali vardır.
Müzakereye katılma yasağı, ——- müzakereye katılmamasının dürüstlük kuralının gereği olan durumlarda da uygulanır. Böylece dürüstlük kuralı, bazen kişisel ve şirket içi menfaatlerin hükmün kapsamına alınmasını gerektirebilir. Zira bazen şirketle alakalı olsa dahi, üyenin toplantıya katılması dürüstlük kuralına aykırı olabilir. Kaldı ki müzakereye katılma yasağı, toplantıya değil müzakereye katılmamak şeklinde uygulanır. İlgili üye, sadece çıkar çatışması olan karar müzakere edilirken, dışarı çıkmalıdır. Zira toplantıda, üyenin kendisi ve yakınının çıkarına olmayan başka kararlar da alınacak olabilir. Şüphesiz bunların müzakeresinde bulunabilir.
Toplantı ve karar yetersayıları sağlanmış olduğu halde toplantıya çağrılmayan üye/üyelerin olması halinde kararın akıbetinin ne olacağıdır. ——,——almada, önerinin tüm üyelere yapılmasının geçerlilik şartı olduğundan hareketle, çağrının tüm üyelere yapılmadığı toplantıda alınan kararın da geçerli olduğunun ileri sürülemeyeceğini belirtmiştir. ———Müzakereye katılma yasağının olduğu hallerde dahi üye, toplantıya çağırılmalıdır. İlgili üye sadece, müzakeresine katılmayacağı kararın tartışılması ve oylanması sırasında toplantıya katılmaktan men edilir. Aynı toplantıda alınan diğer kararların müzakere ve oylamasına katılabilir. Üyelerden bir veya birkaçının toplantıya çağrılmamış olması, alınan yönetim kurulu kararlarının geçerliliğini etkiler. Alınan kararın yok hükmünde sayılmasına sebep olabilir. Somut olaya gelecek olursak davacının şirket yönetim kurulu başkanı olduğu görülmüştür. Şirket tüzel kişiliği davaya süresinde cevap vermemiştir. Davacının yönetim kurulu toplantısından haberdar olduğu hususunda davalı yan ispat külfeti davalıdadır. Davalı yasal sürede cevap vermemiş, davacının yönetim kurulu toplantısından haberdar olduğuna dair somut bir delil sunmamıştır. Bahsi geçen kararda davacının imzası olmadığından şirket ispat külfeti altındadır. Her ne kadar davalı yanca davacının toplantıda bizzat bulunduğu, ileri sürülmüş ise de süresinde cevap verilmeyerek delil de sunulmamıştır. Davacının davasında —– tarihli protokolden bahsetmekte buna göre şirketin — yönetim kurulu üyesinden oluşacağı, yönetim kurulu kararlarının en az — üyenin katılımı ve en az —- üyenin olumlu oyu ile alınacağına dair karar alındığını ancak şirketin batıl olduğu istenen yönetim kurulu toplantısında ise şirketin —– üyesinin atacakları imza ile temsil edilmesi hususunun kararlaştırıldığı dolayısı davalının iddiası gibi davacının hukuki yararı olmadığı gibi bir sonuca ulaşılmasının mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda da ifade edildiği üzere anonim şirket yönetim kurulu toplantılarına katılmak üye için bir hak aynı zamanda yükümlülüktür. Alınan kararda oylama nisabı olarak etki etmesinin mümkün olmaması halinde hatta şirket yönetim kurulu üyesini ilgilendiren bir kararın alınacağı bir toplantıya dahi üye davet edilmelidir. Kanun koyucu bazı durumları ön görerek yönetim kurulu üyesinin müzakereye katılma yasağı olan halleri 393. Maddede belirtmiştir. Belirtmek gerekir ki şirket yönetim kurulu üyesine yönetim kurulu toplantısının hiçbir şekilde haber verilmemesi yönetim kurulu üyesini yok saymak anlamındadır. Müzakereye katılma yasağı olan bir konu dahi görüşülecek olsa yönetim kurulu üyesi yine de toplantıya davet edilmelidir. Aksinin kabulü yönetim kurulunda çoğunlukta olan grupların diğer yönetim kurulu üyelerini toplantıya çağırmayarak bir nevi ——- pasifize etmek, yönetim ve temsil yetkilerini ortadan kaldırmak, genel kurulun münhasır yetkisinin yönetim kurulunun içindeki çoğunlukta olan bir grubun eline vermek anlamına gelmektedir. Alınan karar yok hükmündedir.Davacı şirket yönetim kurulu başkanı olup toplantıdan haberdar olmadığını belirtmiştir. Toplantı tutanağında davacıya ait imza yoktur. Aksi ispat edilememiştir. Nitekim yukarıda bir kısım emsal ——– da atıf yapılmış, ilgili kısımları alıntılanmıştır. Tüm dosya kapsamından davacının davasında haklı olduğu kanaatine varılmış, davalının yasal sürede cevap dilekçesi vermeyerek ve somut bir delil ibraz etmeyerek ispat külfetini yerine getiremediği kanaatiyle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE,
Davalı şirketin ——- kararlarının YOK HÜKMÜNDE OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu harcın peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 99,20 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç olmak üzere toplam 161,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 342,50 TL tebligat ve müzekkere masrafı yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,—— Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/03/2023