Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/846 E. 2023/13 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/846
KARAR NO : 2023/13

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 02/11/2022
KARAR TARİHİ : 11/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —–15.09.2006-31.12.2012 tarihleri arasında müvekkili şirketin koruma ve güvenlik hizmeti alım işini hizmet alım sözleşmesi imzalayarak devrettiği Tasfiye Halinde—– bünyesinde çalıştıklarını—– işçilik alacakları için müvekkili şirket aleyhine dava açtığı, —–İş Mahkemesi 18.12.2013 tarih ve —– Esas,—– Karar sayılı karar ile davanın kabulüne karar verdiği, kararın —— 08.09.2015 tarih ve —–Esas,—– Karar sayılı kararı ile onandığı ve kararın—— sayılı dosyasından icra takibine konulması üzerine müvekkili şirketin icra dosyasına 20.11.2015 tarihinde 22.871,00 TL ödendiği, —— işçilik alacakları için müvekkili şirket aleyhine dava açtığı, ——Karar sayılı karar ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın ——Karar sayılı kararı ile onandığı ve kararın——sayılı dosyasından icra takibine konulması üzerine müvekkili şirketin icra dosyasına 20.11.2015 tarihinde 23.176,30 TL ödediği, müvekkili şirket ile—– arasında imzalanan Hizmet Alım Sözleşmeleri uyarınca müvekkili şirketin koruma ve güvenlik hizmeti alım işini bütünüyle yüklenici olan bu şirketlere devrettiğini ve müvekkili şirketin işverenlik sıfatı ve işçilik alacakları bakımından sorumluluğu bulunmadığı halde müşterek ve müteselsil sorumluluk gereği ödeme yapmak zorunda kaldığını ve ödediği işçilik alacaklarının tahsili için bu şirketler aleyhine——Esas sayılı dosyası ile rücuen tazminat davası açıldığı, ——Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.10.2022 tarihli ara kararı ile taraf teşkili sağlanması için taraflarına ——ihyası için dava açmak üzere iki haftalık kesin süre ve yetki verildiği, —— ticaret sicilinden terkin edildiği bu ara kararın taraflarına tebliği ile öğrenildiğinden huzurdaki davanın açıldığı müvekkili şirketin ihya davası açmak için hukuki yararı bulunduğundan davanın kabulü gerektiği, müvekkili şirket ile —–arasında imzalanan sözleşmenin 23. maddesi ile sözleşmenin eke olan Genel Şartname’nin ve Teknik Şartname’nin 38. maddelerinde, ——işçilik alacaklarının tamamından sorumlu olduğu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında, ihya davasının tasfiye memurlarına da yöneltilmesi gerektiği belirtildiğinden davanın her iki davalı yönünden de kabulü gerektiği, sunulan ve resen göz önüne alınacak nedenlerle; davanın kabulü ile ticaret sicilden terkin edilen Tasfiye Halinde —— tüzel kişilik kazanması için ihya edilmesine, Tasfiye Halinde—— ticaret siciline tesciline ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı—– vekili cevap dilekçesinde özetle; —– TTK. M. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığı,——, Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiği ve sonuca bağladığı; yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verildiği, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluğun şirket tasfiye memurunda olduğu, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğu olduğu, tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğu, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçların notere depo edilmesi ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiği, bu yapılmadan şirketlerin tasfiye sürecinin sonuçlandırılıp, bakiyeler mevcut pay sahiplerine dağıtılmış ve şirket kayıtları sicilden terkin edilmiş ise terkin işlemlerinin iptali ile şirket tüzel kişiliğinin ihya olunarak tasfiye sürecine yeniden geçilebilir olduğunu, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerini, müvekkili —— tespit etmesinin mümkün olmadığı, TTK m. 545/1’de düzenlendiği üzere, müvekkili ——-tasfiye memurlarının bildirimi ve başvurusu üzere işlem yaptığını, bu kapsamda herhangi bir sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesinin kanuna aykırı olacağını, tasfiye memurlarının kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde şirkete ve şirketin alacaklılarına karşı sorumlu olduklarının düzenlenmiş olduğunu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan şirketin kurucusu ve tasfiye memuru olan tasfiye sürecinde açılan davaya rağmen şirketin ticaret sicilinden silinmesini talep eden tasfiye memurunun kusurundan dolayı ——- sorumluluğunun bulunmadığı, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığı, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı, müvekkili ——- dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığı, tasfiye sürecinde eksik olarak yapıldığı iddia edilen işlemlerin muhatabının tasfiye memurları olduğu, bu nedenle yasal hasım konumunda bulunan müvekkilinin yargılama masraflarından sorumlu tutulamayacağı, davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği yasal hasım konumunda bulunan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hüküm verilemeyeceği, müvekkili yönünden açılan davanın reddini, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkili müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı —— meşruhatlı ihtaratlı davetiye tebliğ edilmiş ancak davaya cevap vermemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 547. maddesi gereğince ——tasfiye sebebiyle terkin edilen şirketin faal olduğunun tespiti ile ihyası istemidir—–cevabi yazısıyla ihyası talep edilen şirketin son tescilini 21/12/2021 tarihinde yaptırdığı, şirket yetkilisinin ve tasfiye memurunun ——olduğu, şirketin 21/12/2021 tarihinde sicil kaydının tasfiyenin sona ermesi nedeni ile terkin olduğu bildirmiştir.Tasfiyesi istenen şirket aleyhinde davacı yan —— Esas sayılı dosyasının 24.10.2022 tarihli ara kararı ile gereğince, davacı tarafa şirketin ihyası davası açmak üzere yetki ve süre verilmiş olduğu anlaşılmıştır.İlgili dava dosyası UYAP üzerinden celp edilmiş, —— Asliye Ticaret Mahkemesinin —— Esas sayılı dosyasında dava tarihinin 09.09.2022 olduğu, iş bu dosyada davacı olan ——-bahsi geçen bu dosyada da davacı olduğu görülmüştür.Tasfiyenin kapatılması için tüm tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması, tasfiye halindeki şirketin taraf olduğu tüm uyuşmazlıkların neticelenmiş olması gerekir. Şirketin devam eden bir hukuki uyuşmazlığı nedeniyle şirketin ihyasına karar verildiğinde, yapılacak ek tasfiye işlemleri, tasfiye üstlenmiş olduğu görevin devamı niteliğindedir.——
TTK’nın 547. Maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenebileceği düzenlenmiştir.
TTK 547 maddesi kapsamında açılan davada zaman aşımı veya hak düşürücü süre söz konusu değildir. ——. Sayılı ilamında “——TTK’nın 547. maddesi gereğince tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu , terkin edilen şirketin davacıya borçlu olup olmadığının bu davanın konusunu teşkil etmediği ,yapılan ilanlara rağmen alacağın bildirilmemesinin ihya isteminin reddine gerekçe olamayacağı, davacının derdest davanın sonlandırılabilmesi için ihya istemekte hukuki yararı bulunduğu, tüzel kişiliğin sona erdiğinin kabul edilemeyeceği esasen davalı tasfiye memurunun istinaf sebeblerine konu ettiği hususların esas davalarda incelenebilecek nitelikte olduğu gözetilerek, mahkemenin dava dosyası ile sınırlı olarak tüzel kişiliğin ihyasına ve tasfiye memuru atanmasına ilişkin hükmüne yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmemiş davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtilmiştir.
Yapılan yargılamaya göre, her ne kadar dava konusu şirket kendisi tarafından tasfiye sürecine girip tasfiyeyi sonuçlandırmış ve sicilden terkin edilmiş ise de dava konusu terkin edilen şirket hakkında halen devam eden derdest dava bulunduğu, dolayısıyla faal olduğu, derdest olan davanın sonucuna göre şirket borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, ticaret sicilinden terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547/2. maddesi gereğince “Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmü dikkate alındığında davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına, son tasfiye memuru olan davalı ——-tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, ihyası talep edilen şirket hakkında devam derdest dava olması sebebiyle, dava konusu şirketin tasfiyesinin tamamlanmamış olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına, son tasfiye memuru olan davalı ——tasfiye memuru olarak atanmasına, davalı—— yasal hasım olması sebebiyle işbu davalı yönünden davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.——Tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmasından davalı tasfiye memuru sorumlu bulunduğundan davada taraf sıfatı bulunduğu, davalı tasfiye memuru aleyhine davanın kabulü nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi HMK 326/1 gereği olduğu gözetilerek; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün davacı yargı gideri bakımından kaldırılarak yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan tahsiline karar verilmiştir.” belirtmiştir.——-Belirtilen yasa maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin yeniden tescili talebi ile işbu davanın açılıp görülmesi mümkündür. Davacının açtığı dava sonucunda davanın kabulüne karar verildiği taktirde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir.——-
Davacının şirket aleyhine açtığı dava sonuçlanmadığına göre tasfiye eksik yapılmıştır. İlanlara başvurulmamış olması sonucu değiştirmez. İhya davası şirketin aktif hale gelmesi için değil, söz konusu hukuk davasına münhasır olmak üzere davanın sonuçlandırılması ve sonrasında tasfiyenin tamamlanmasını temin için açılmıştır. Tasfiye işlemi eksik yapıldığı ve davacının dava açmasına sebebiyet verildiği için yargılama giderlerinin tasfiye memuru üzerinde bırakılmasında ve vekalet ücreti takdirinde bir usulsüzlük yoktur.” gerekçeleri ile tasfiye memurunun vekalet ücretinden ve yargılama giderinden sorumlu olduğu belirtilmiştir.
——Somut olayda ; terkin olunan şirketin eski çalışanı olan davacının eksik gösterilen sigortalı hizmet tesbiti davası açıldığı ,davanın sürdürülebilmesi için davacı vekiline davalı şirketin tüzel kişiliğinin ihya davası açmak üzere süre verildiği, açılan bu davanın görülebilmesi için şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına, tasfiye memuru atanarak tescil ve ilanına karar verildiği , tasfiyeden sonra dava açılmış olsa da davacı bakımından tasfiyenin usulune uygun sonlandığının kabul edilemeyeceği , şirketin alacağı ve borcu bulunmadığı bu sebeble ihyasında hukuki yarar bulunmadığı savunmasının dinlenebilir olmadığı , ,toplanan tüm delillere göre TTK 547 maddede ki ek tasfiye koşullarının gerçekleştiği kanaatına varan mahkemenin takkdirinde isabetsizlik olmadığı,ihya ve yeniden tasfiye memuru atanmasına ve tasfiye usulune uygun sonlandırılmadığından davalı tasfiye memurunun HMK 326/1 gereği yargı gideri aleyhine hüküm verilen davalıdan alınacağından istinaf sebebleri yerinde bulunmamakla davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtmiştir.
——.Tasfiye yapıldığı tarih itibariyle usulüne uygun yapılmış olsa bile tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi amacıyla şirketin ihyası yasal zorunluluktur. Tasfiyede ilanların yapılmış olması, davacının tasfiye memuruna başvurmaması sonucu değiştirmez. Davacının şirketten alacaklı olup olmadığı, İş Mahkemesindeki yargılama sonucu belirlenebilecek bir husustur. Sonuç olarak; TTK 547. maddedeki ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası isteminin koşullarının oluştuğu, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla..” şeklindeki kararında tasfiyenin yapıldığı tarih itibarı ile usule uygun yapılsa dahi tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi için şirketin ihyasına ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tasfiye memurundan tahsil edilerek davacısına ödenmesine dair mahkeme kararını onamıştır.Somut olayda her ne kadar ——Esas sayılı dosyası tasfiyeden sonra açılmış ise de —– İş mahkemesinin ——- Karar sayılı ilamında işçi tarafından davacı şirkete asıl iş veren sıfatı ile dava açılmış, bu davada davacı yanca dava ihyası istenen şirkete ihbar edilmiştir. Nitekim Yargıtay ilamı incelendiğinde ihyası istenen şirketin ihbar olunan sıfatına haiz olduğu görülmüştür. Keza yine davacının bahsini ettiği —— iş mahkemesinin —— Karar sayılı ilamı incelenmiş yine aynı şekilde davacı kuruma karşı işçilerin dava açtığı, safahatta davacı yanca davanın ihyası istenen şirkete tebliğ edildiği görülmüştür. Davalı tasfiye memuru şirket hakkında bahse konu işçilik davalarından dolayı davacı tarafından ihyası istenen şirkete rucu edileceğini bilmesine rağmen şirketi ticaret sicilinden terkin ettirmiştir. Bu nedenle davalı tasfiye memuru yargılama giderlerinden ve davacının vekalet ücretinden sorumludur.
——.İlk derece mahkemesince davanın kabul edilerek davacı lehine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu bağlamda tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından tasfiye memuru sorumlu olup, davada taraf sıfatı bulunan tasfiye memurunun mahkemece hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Tasfiye memuru, bu giderleri, ek tasfiye için ihya edilen şirketin tasfiye giderlerine ekleyebilecektir.” belirtmiştir.HMK’nın 326. maddesi uyarınca, aksine düzenleme bulunmadıkça yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Tüm bu anlatılan nedenlerden ötürü davanın kabulüne karar verilmiş, davalı ——–yasal hasım olması nedeni ile yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamış, yukarıda anlatılan nedenlerden ötürü tasfiye memuru yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutularak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE,—–sicil nosuna kayıtlı bulunup 21.12.2021 tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince sicilden terkin edilen TASFİYE HALİNDE—–6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince —— Asliye Ticaret mahkemesinin ——- Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen şirket hakkında derdest olan davanın sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA, —— yeniden TESCİLİNE,
2- Tasfiye Memuru olarak en son tasfiye memuru ——atanmasına, ek tasfiye işlemlerinin tasfiye memuru tarafından yürütülmesine, ek tasfiye işlemleri bitinceye kadar tasfiye memurunun görevine devam etmesine,
3- Kararın —— ilan edilmesine,
4-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin yatırılan 80,70 TL harcın düşümü ile geri kalan 99,2‬0 TL harcın davalı tasfiye memurundan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 148,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 309,4‬0 TL yargılama giderinin davalı tasfiye memuru —- tahsiliyle davacıya verilmesine, davalı —— yasal hasım olması sebebiyle davacının işbu davalıyla ilgili yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı —— yasal hasım olması sebebiyle işbu davalı yönünden davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Davacı vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği —– maktu vekalet ücretinin davalı tasfiye memuru—— tahsiliyle davacıya verilmesine,
9-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ——Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.