Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/838 E. 2023/738 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/838 Esas
KARAR NO: 2023/738
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 06/06/2022
KARAR TARİHİ: 21/09/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

DAVA: Davacı vekili 06/06/2022 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; “Davacı vekili beyanlarında özetle, dava dışı ———, trafik kazasına konu ——— plakalı aracını müvekkil ——— Şirketi’ne 10/01/2020 -10/01/2021 tarihlerinde geçerli olmak üzere ———– numaralı ———- Kasko Sigorta Poliçesi ile sigorta ettirdiğini, 14/ 10/2020 tarihinde sigortalı araç, sürücü ———- yönetimindeyken maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, ——— plakalı araç sürücüsü ——— sigortalı araca çarpması neticesinde hasar meydana geldiğini, söz konusu aracın hasar tarihinde davalı ——– şirketine Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı olduğunu, ———- plakalı aracın sigortalı araca vurduktan sonra olay yerini terk ettiğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 81. maddesi uyarınca tarafların kaza yerinden ayrılmamaları gerektiğini, somut riayet edilmediğini ve rücu şartlarının oluştuğunu, Genel Şartlarda dahi olay yerinin terk edilmesi başlı başına rücu şartını oluşturduğunu, davalı ——— ait araç sürücüsünün somut olayda olay yerini terk etmesinden bahisle davalı ———- kusurlu olduğunu, sigorta ettirene ait araçta oluşan zararın müvekkile ihbar edilmesinden sonra 5684 sayılı Sigortacılık Yasası uyarınca derhal bağımsız nitelikteki sigorta eksperi görevlendirildiğini, yapılan ekspertiz incelemesi neticesinde, 7.091,39-TL tazminat ödemesi gerçekleştirildiğini, müvekkilin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesi gereği sigortalısının kanuni halefi sıfatına hak kazandığını, sigorta ettirene ödenen tazminatın rücuen tahsili için ———- sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak davalı haksız şekilde itirazda bulunduğunu beyan etmiştir. 2- Davalı vekili beyanlarında özet ile “Davacı şirket sigortacısı olduğu ———- plakalı aracın —————- caddesini takiben ——— Bulvarı istikametine seyri sırasında geldiği ———- sokak kavşağında, sağından gelen ——— plakalı araç sürücüsü ———- sigortalı araca çarpması neticesinde meydana geldiğini iddia ettiği hasar bedeli için ———- E. Sayılı dosyası ile aleyhimize takip başlatmıştır. Takibe tarafımızca yasal süresi içinde itiraz edilmiş olup; davacı yanca huzurda görülen “itirazın iptali davası” ikame edilerek takibin işleyecek yasal faiziyle birlikte devamını talep etmektedir. Bilindiği üzere; Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile işletenin veya araç sürücüsünün kusurlu davranışı teminat altına alınmaktadır. Davacı şirketin 6102 sayılı Kanun 1472. Vd. maddesinde düzenlenen halefiyet kuralı gereğince talep etmiş olduğu kazadan dolayı meydana gelen zarar için ödenen bedel için sorumluluk müvekkilimin sigortacısının teminat kapsamında olup, bu sorumluluk içinde “———-” Plakalı Aracın sürücüsünün kusuru gerekmekte olup, müvekkil- sürücünün kusuruna ilişkin herhangi bir bilgi ve belgede mevcut değildir. Sigortalı aracın kazanın meydana gelişinde herhangi bir kusuru bulunmamakla birlikte müvekkilim ———- kaza akabinde olay yerinden ayrıldığına ilişkin iddialar gerçek dışıdır. Nitekim davacının dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan kaza anına ilişkin görüntüde müvekkilimin sürücüsü olduğu aracın ——— olması ve kazaya karışan ———- plakalı aracın müvekkilimin aracına sağ arka tarafından çapması neticesinde meydana gelen kazadan müvekkilime atfedilecek bir kusur bulunmamaktadır. Kaldı ki müvekkilim kaza olduğunu dahi fark etmeksizin yoluna devam etmiştir. Müvekkilimin kaza anında vurdu kaçtı iddiası haksız ve dayanaktan yoksun olup, dosyaya sunulan görüntüden görüleceği üzere davacı tarafın adına zararları talep ettiği ———- plakalı araç davalıların sürücüsü ve sahibi olduğu “———–” plakalı araca çarpmıştır. Öyle ki; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun’u madde 85 “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, Doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Amir hükmü kapsamında davacının zararından davalı işletenin araç sürücüsünün kusuru oranında sorumluluğu bulunacaktır. Ancak olay yeri fotoğrafları incelendiğinde davalı araç sürücüsünün kazada kusurunun bulunmadığı açıktır. Kusur konusunda bir değerlendirme yapılabilmesi için kazanın meydana geldiği yer, kaza şekli ve nedeni hususlarının bilinmesi gerekir. Nitekim; davalı yanın müvekkilimin “…olay yerinden kaza tespit tutanağının tutulmasını engelledi…” şeklindeki iddiaları kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkil-sürücü kazanın meydana geldiğini anlamaksızın yoluna devam etmişse de; müvekkilime rücu edilebilmesi için sadece olay yerinin terk edilmesi yeterli olmayıp, bu sebeple zararın artmasına neden olunduğunun ispatı gerekir. Öyle ki müvekkilim iş saati içerisinde ve aracında herhangi bir eksik bulunmamasına rağmen “olay yerini terk etti” iddiası hayatın olağan akışı içerisinde olan bir durum değildir.Ayrıca, olay yerini terk etmeye ek olarak sürücünün alkollü olduğu ( Kaldı ki, Çalışma saatlari içerisinde müvekkilimin alkolü olması hayatın olağan akışına aykırıdır), sürücü değişikliği yapıldığı, gibi durumların oluştuğunu mahkeme önünde ispat etmek zorundadır. Sadece olay yerini terk rücu sebebi değildir. Öyle ki müvekkilimin konu ile ilgili kollukta vermiş olduğu beyanlarına bakıldığında bizi destekler niteliktedir. “olduğu belirtilmektedir”

CEVAP: Davalı ——— Cevap Dilekçesinde Özetle; “Müvekkillerimin somut olayda hiçbir kusuru bulunmamakla birlikte “———-” plakalı aracın vurduktan sonra olay yerini terk ettiği” iddiası gerçeği yansıtmadığından huzurda görülen davanın reddi gerekmektedir. dosyada kusur tespiti bakımından hiçbir evrak olmaması sebebi ile ——— kurumundan rapor alınması gerekmektedir. davacı tarafın müvekkillerime yönelik rücu talepleri yerinde değildir. müvekkillerim yönünden davacı tarafından yapılan ödemelerin rücu edilmesi mümkün değildir. 2918 sayılı kanun kapsamında sürücüye rücu edilecekse de burada rücu edecek taraf sigorta şirketleri içinde rücu imkanı zmms poliçesi için geçerli olup, davacı şirketin müvekkilime dönük talebi dayanaktan yoksun olup, sadece “———-” plakalı aracın sigortacısı davalı-müvekkillerime rücu edebilmektedir. davacı yanın halefiyet gereğince müvekkillerime rucü mahiyetinde açmış olduğu dava hukuki dayanaktan yoksun olup, davanın reddi gerekmektedir.açılan dava, trafik kazası nedeniyle kusura dayalı zorunlu mali sorumluluk poliçesinden kaynaklanan alacağa ilişkin tazminat davasıdır. davada talep edilen tazminattan sorumluluğun ve tazminatın miktarının, ancak kazanın meydana gelmesinde tarafların kusur oranlarının ve hasar bedelinin teknik bir inceleme sonucunda belirlenmesi ancak mümkün olacaktır. dolayısıyla talep edilen tazminatın önceden belirlenebilirlik vasfı olmadığından dolayı “likit” alacak niteliği taşımayacaktır. bilindiği üzere iik’nın 67. maddesindeki koşullarından birisi ” alacağın likit olması” olduğundan dolayı, dava konusu olayda kusur konusunda bir değerlendirme olmadığından dosyada kusur tespiti bakımından hiçbir evrak olmaması sebebi ile davacının zararından davalı işletenin araç sürücüsünün kusuru oranında sorumluluğu bulunacağı da göz önünde bulundurulduğundan alacağın “likit” olmaması sebebiyle icra inkar tazminatı talebinin reddi gerekmektedir.” denmiştir. Davalı ——— Sigorta Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; “başvuru konusu talepler zamanaşımına uğramıştır. davaya cevap verilebilmesi için hmk 121 md. gereği delillerin tarafımıza tebliği gerekir. davacı taraf dava şartını yerine getirmeksizin işbu davayı ikame ettiğinden davanın usulden reddi gerekmektedir.davacı taraf dava şartını yerine getirmeksizin işbu davayı ikame ettiğinden davanın usulden reddi gerekmektedir. yukarıda yasal mevzuata göre başvuru şartının yerine getirilmiş kabul edilebilmesi için; gerekli belgelerin tamamının sigorta şirketine ibraz edilmesi ve ödeme süresi dolmasına rağmen ödeme yapılmamış olması gerekmektedir.davacı yanın dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvuruda bulunması gerektiği bir dava şartı olduğundan, davacının dava yoluna gitmeden önce başvuru şartını yerine getirmiş olduğunu somut delillerle ortaya koyması gerekmektedir.ancak davacı taraf müvekkil sigorta şirketine işbu dava konusu rücu talebini hiçbir şekilde iletmemiş olup başvuru dahi yapmamıştır. zira davacı taraf dava dilekçesinin ekinde müvekkil şirkete başvuru yaptığını gösterir belge sunamamış olup aksini ispat yükümlülüğü kendisinin üzerindedir.bu nedenle ilgili mevzuat hükümleri gereğince davacının yukarıda işaret edilen düzenlemelerindeki yükümlülüklerini yerine getirmeden, doğrudan iş bu davayı ikame etmesi nedeniyle hmk 115 maddesi gereği dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddini arz ve talep ederiz. aktif husumete ilişkin beyanlarımız;huzurdaki dava, ttk’ nun 1472/1 maddesine dayanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. davacının müvekkil sigorta şirketine rücu edebilmesi için öncelikle sigortalısının hukuki haklarına kanunda öngörülen şekilde halef olduğunu kanıtlaması gereklidir. yukarıdaki itirazlarımız saklı kalmak kaydı ile sigortalı araç sürücüsünün somut olayda hiçbir kusuru bulunmamakta olup huzurda görülen davanın reddi gerekmektedir. davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkil sigorta şirketi ancak zmms sigortası genel şartları b.2. maddesinde öngörülen şekilde belirlenecek gerçek zarar miktarından sorumlu tutulabilecektir. her halükarda ve kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkil şirket ancak ihbar tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu tutulabilecektir.icra inkâr tazminatı taleplerinin her durumda reddi gerekmektedir. her halükarda yargılama masrafı ve vekâlet ücreti bakımından aşağıdaki hususların dikkate alınması gerekir.” denmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, kasko sigortacısının sigortalısına ödemiş olduğu bedelin TTK 1472.maddesi uyarınca halefiyete dayalı olarak zarar sorumlularından rücuen tazmini talebi ile başlatılan ——— Esas sayılı takip dosyasına davalılar tarafından yapılan itirazın iptali davasıdır.TTK’nın 1472/1 maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472/1. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve ——— sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 tarih ve ——— sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; haklarına halef olunan dava açsa idi ne şekilde dava görülecek idiyse halef olanın açacağı rücu davasının da aynı şekilde görüleceği belirtilmiştir.Eldeki dosya incelendiğinde 14/10/2020 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle davacı sigortanın, aracı hasara uğrayan dava dışı sigortalısına ödeme yaptığı ve bu ödemeyi TTK 1472. Maddesi uyarınca dava dışı sigortalısı davalılardan ne şekilde talep edebilecek ise aynı şartlarda davalılardan talep edebileceği görülmüştür. Davalı ———- kazaya sebebiyet veren ——— plakalı aracın kaza sırasında maliki olması nedeniyle işleten sıfatı, davalı ———- aracın sürücüsü sıfatı ile sorumlu iken davalı sigorta zarar veren aracın ZMS sigortacısı olduğundan 6102 sayılı TTK’nın 1401. vd maddeleri uyarınca işleten ve sürücü ile birlikte müteselsil sorumludur.ZMM sigortasında; olay yerinde bulunmamak, ağır kusur ve kasıt dışında olayda tamamen kusurlu olmak tek başına sigortalısına rücu hakkı vermeyeceği kaldı ki ZMM Sigortası Genel Şartlarının 4/f bendinde düzenlenen halin değerlendirilebilmesi için de kazanın bedensel bir zarara neden olması gerekliliği dikkate alındığında davacı vekilinin bu yöndeki bilirkişi raporuna yönelik itirazları yerinde görülmemiş bununla birlikte eksper raporunda 7.091,39 TL hasar bedeli belirlenmesine rağmen eksper raporunu esas alan bilirkişi raporunda hasar bedelinin hatalı bir şekilde 6.254,65 TL olarak belirlenmesine ilişkin itirazın yerinde görülmüş ve mahkememizce yargılama 7.091,39 TL hasar bedeli üzerinden yürütülmüştür. Hükme esas alınan yeterli teknik nitelikte 22.05.2023 tarihli bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere ——— plakalı aracın dava dışı sürücüsü ———- %60 oranında kusurlu olduğu, ———– plakalı aracın sürücüsü davalı ———– ise %40 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Bu haliyle hasar oranı dikkate alındığında davacı tarafından talep edilebilir tazminat miktarının 2.836,55 TL olduğu ve ödeme tarihinden itibaren 576,11 TL işlemiş faize hak edildiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne dair aşağıda ki şekilde karar verilmiştir. Davalıların ihtiyari dava arkadaşı olduğu, ihtiyari dava arkadaşlarının savunma ve defilerini ayrı ayrı ileri süreceği ve her bir ihtiyari dava arkadaşı yönünden dava şartlarının ayrı ayrı incelenmesi gerektiği göz önüne alındığında davalı sürücü ve işleten yönünden davanın ticari dava olmadığı, davacı sigorta yalnızca davalı sürücü ve işletene rücu talebinde bulunsa idi davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görüleceği ve bu davalı yönünden zorunlu arabulucu şartının dava şartı olmayacağı göz önüne alınarak zorunlu arabulucu ücreti yalnızca davalı sigortaya yüklenmiştir. Takibin hasar alacağına dayandığı, hasar miktarının belirlenmesinin teknik inceleme gerektirdiği ve bu nedenle alacağın belirlenebilir olmadığı görülmekle icra-inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalılar tarafından ——— Esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 2.836,55 TL asıl alacak ve 576,11 TL işlemiş faiz olmak üzere 3.412,66 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA,
2-Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 3.412,66 TL lik kısım yönünden alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 103,06 TL harcın mahsubu ile bakiye 166,79‬ TL karar harcının davalılardan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 103,06 TL peşin harç ve 80,70 TL başvurma harcı davalılardan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 3.412,66 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 5.119,99‬ TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 235,25 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.235,25 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 1.293,94 TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8- Kabul red oranına göre belirlenen 639,92 TL Arabulucu ücretinin davalı sigortadan tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 960,08 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesi uyarınca KESİN olarak verilen davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/09/2023