Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/832 E. 2023/410 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/832 Esas
KARAR NO:2023/410
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :28/10/2022
KARAR TARİHİ: 27/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili şirketin beyaz eşya bayiliği yapan davacıdan icra takibine konu faturada yazılı ürünler satın aldığını, ürünlerin karşılığı olarak takip konusu faturaların tanzim edildiğini, davacı tarafın üzerine düşen edimleri kusursuz bir şekilde ifa ederek ürünleri teslim ettiğini ancak müvekkil şirket tarafından kendisine ödeme yapılmadığını işbu sebeple müvekkil şirket aleyhine icra takibi başlatıldığı ancak icra takibine süresi içerisinde haksız ve kötü niyetle itiraz edilmesi ve akabinde arabuluculuk sürecinin olumsuz sonlanması sebebiyle huzurdaki davanın ikame edildiği beyan edilerek itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın likit olması sebebiyle müvekkil şirket aleyhine %20 oranında icra-inkâr tazminatına hükmedilmesi talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle huzurdaki davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine, görev itirazımıza bağlı olarak zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmadığından dava şartı yokluğundan reddine, Hak düşürücü süreler içerisinde açılmadığından usulden reddine, itirazın iptali davası kısmen açılamayacağından bu yönden davanın reddine, aksi halde ise harcın tamamlattırılmasına, sonrasında haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Davacı —- davalı ——- dönemi yasal ticari defterlerinin; 6102 sayılı T.T.K. ve 213 sayılı V.U.K.’nun ticari defterlere ilişkin madde hükümlerine uygun esaslarda tutuldukları, açılış kapanış tasdiklerinin kanuni sürelerinde yapılmış, onaylanmış ve sahipleri lehine delil niteliklerinde oldukları tespit edilmiştir. Yapılan yerinde incelemede davalı ———-düzenlemiş olduğu faturaların ve kredi kartı ile yaptığı ödemelerini ticari defter ve muavin defteri kayıtlarına olmadığı tespit edilmiştir. Nihai karar Savın Mahkemeye ait olmak üzere; Davacı —— davalı ——- alacağı olduğu, davacının ticari defter kayıtları ve oluşan muavin defter hesap hareketleri ve bakiyesinden tespit edilmiştir. Ancak davacı tarafından icra takibine konu edilen tutarın —-olduğu görülmüştür. Davacı —- davalıdan 5.800.00 TL’sı cari hesap alacağı bulunmakla beraber icra takibine 5.300.00 TL. tutar üzerinden başlattığından: taraflar tacir olduklarından. ——–sayılı yasaya istinaden, davacının 5.300.00 TL’sı asıl alacağına 07.09.2022 takip tarihinden itibaren başlamak üzere %15.75 ve değişen oranlarda avans faizinin uygulanması gerekeceği,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Taraf şirketin bilirkişi marifetiyle incelenen kayıtlar neticesinde oluşturulan — tarihli bilirkişi raporunda; Davacı ———– cari hesap alacağı bulunmakla beraber icra takibine 5.300,00 TL. tutar üzerinden başlattığından; taraflar tacir olduklarından, —– sayılı yasaya istinaden, davacının 5.300,00 TL’sı asıl alacağına 07.09.2022 takip tarihinden itibaren başlamak üzere %15,75 ve değişen oranlarda avans faizinin uygulanması gerekeceği, kanaatim hasıl olmuştur. ” şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunduğu görülmüştür.
Dosya kapsamında yapılan incelemede davacı yanın ——– dosyası üzerinden takip başlattığı, takibin itiraz neticesinde durduğu, davacı yanın itirazın iptali davasını ikame ettiği, davalı vekilinin davanın reddini talep ettiği, teknik bilirkişi eliyle taraf şirketlerin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacının ticari defterlerindeki kayda değer verilmesi gerektiği vicdani kanaatine ulaşıldığı hususları hep bir arada değerlendirilerek hesaplama yapan bilirkişi raporu esas alınarak davanın asıl alacak üzerinden kabulü yönünde hüküm kurulmuştur.
Alacağın likit olması konusunu ———kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
—- kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ——— kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir —- olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Somut olayımızda davacının talep ettiği alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davada hükmolunün miktarın —-kesinlik sınırı olan —– altında kalması nazara alınarak kesin olarak karar verilmiştir. Zira ——–karar sayılı ilamında benzer konuya ilişkin;——– karar altına alınan miktarın yıllar itibariyle yeniden değerlendirme oranları nazara alındığında —- yılı istinaf kesinlik sınırı olan —— altında kaldığı, dolayısıyla istinafa gelen davalı yönünden kabul edilen dava miktarı itibariyle mahkeme kararının tutar itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından tarafça yapılan istinaf başvurusunun bu sebeplerle reddinin gerekeceği, kanunun bahşetmediği bir hakkın ise mahkemece taraflara verilemeyeceği, dolayısıyla yerel mahkeme kararında istinaf yasa yolunun açık olduğunun bildirilmesinin taraflar lehine kazanılmış hak doğurmayacağı üzere davalı vekilinin istinaflarının esastan incelenemeyeceği anlaşılmıştır. ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından ——- sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 5.300,00 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 5.300,00 TL üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 362,04 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 80,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 281,34‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.300,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvuru harcı, 80,70 TL peşin harç toplamı 161,4‬0 TL ile 1.747,00 TL ( Bilirkişi Ücreti, Kep Reddiyatı, Posta Masrafı, Elektronik Posta Masrafı) olmak üzere toplam 1.908,4‬0 TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk ücreti 3.120,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, dava değeri kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.27/04/2023