Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/805 E. 2023/50 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/805 Esas
KARAR NO : 2023/50

DAVA : İtirazın İptali (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/10/2022
KARAR TARİHİ : 19/01/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Taraflarınca —- Esas sayılı dosyası ile davalı yan aleyhine icra takibi başlatılmış ancak davalı yanca haksız ve hukuka aykırı olarak icra takibine itiraz edilmiş ve takip durmuştur. Akabinde ara buluculuk aşamasında da anlaşma sağlanamayınca söz konusu takibin devamı için iş bu davayı açma zaruriyeti hasıl olmuştur. Davalı/Borçlu yanca yapılan itiraz haksız ve hukuka aykırıdır davacı müvekkilii şirketin davalıya hiçbir borcu bulunmamaktadır. Sadece davacı müvekkilii şirket yetkilisi —– davalıdan borç almış bu borcunu da fazlası ile ödemiştir. Buna rağmen davalı yan davacı müvekkilii şirket yetkili —. Sayılı dosyası ile açmıştır. Bu dosya da davalı yan dosyamız konusu araç ile ilgili 30.12.2021 tarihli cevaba cevap dilekçesinde söz konusu aracı haricen — satın aldığını ve aracın üzerindeki 34.000,00 TL lik borç yüzünden resmi satışın yapılamadığını, bunun üzerine aracın maliyetlerinin de artması nedeni ile artması nedeni ile aracı üçüncü kişiye sattığını beyan ederek araç bedelini davacı müvekkilii şirkete ödemediğini de açıkça ikrar etmiştir. davalı/borçlu yanca yapılan haksız ve hukuka aykırı itiraz nedeni ile icra takibinin durması üzerine öncelikle dava şartı—- başvurusu yapılmış, yapılan toplantıda anlaşma sağlanamayınca iş bu davayı ikame etme ihtiyacı hasıl olmuştur. Tüm bu nedenlerle davalarının kabulü ile ;
—- Esas sayılı dosyasındaki takibin kaldığı yerden devamına, davalı borçlu yanca yapılan kötü niyetli itiraz ve alacağın likit olması nedeni ile %20 den aşağı olmamak üzere davalı yan aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine
Yargılama giderleri ve avukatlık vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin yetkilisi—– soyut, mesnetsiz ve iftira boyutunda olan iddialarıyla müvekkilini yıpratmak ve yıldırmak amacıyla müvekkili hakkında şikayet dilekçeleri vermiş, cezalandırılamayacağını bile bile müvekkili hakkında soruşturmalar açılmasına sebep olmuştur bilakis ilgili soruşturmalar neticesinde—— kararı verilmiştir. Davacı taraf müvekkili açısından yıpratmaya yönelik, mesnetsiz iddialar ile kaba tabiri ile türlü iftiralar atmış ve huzurdaki davayı açtığını müvekkilinin, alacağı için açmış olduğu —- Esas sayılı dosyasında mahkemece taraflar arasında para alış verişine dair ——- müzekkere yazılmış ve müzekkereye cevap veren banka söz konusu hesap hareketlerini gösterir dekontu dosyaya sunmuştur.müvekkiliim hakkında hiçbir suç kaydı bulunmamaktadır. Fakat belirtmiş oldukları şahıslar hakkında bir inceleme yapılması halinde dolandırıcılık ve çeşitli suçlardan haklarında mahkumiyet kararları olduğu açıkça görüleceğini, müvekkili …,—– şahıslardan olan alacağı için———–tarihinde alacak davası açmıştır. Davacı tarafın bu iddialarının soyut ve mesnetsiz bir iddia olduğunu, tacir olan davacı tarafın bu iddiasına rağmen dava konusu aracın teminat olarak verildiğine dair elinde hiçbir yazılı kanıt bulunmadığını, kaldı ki iki şirket sahibi ve ortağı olan davacı şirket yetkilisi ———— tuttuğunu iddia etmesine rağmen dava konusu araçla ilgili elinde yazılı bir sözleşmenin olmaması hayatın olağan akışına aykırıdır. Davacı tarafın elinde aracın teminat olarak verildiğine dair yazılı bir sözleşmenin olmaması dahi dava konusu aracın satıştan önce müvekkili tarafından satın alındığını ispatlamakta ve davacı tarafın mesnetsiz iddialarını çürütmektedir.Davacı taraf her ne kadar satıştan haberi olmadığını iddia etse de dava dilekçesinin 3. Paragrafında noterde vekalet çıkartılması esnasında davalı müvekkiliin araca müşteri çıkma ihtimali olduğunu ve davacı yetkilisinin de satış işlemlerinin kolay yürütülebilmesi için vekaletnameye satış yetkisini eklediğini iddia ederek aslında kendi beyanını çürüttüğünü, — davacı şirket yetkilisi —- satış işlemlerinin kolay yürütülebilmesi için çıkartılacak vekaletnameye satış yetkisini eklediğini beyan ederek satıştan haberi olduğunu açıkça ikrar ettiğini, Davacı şirket yetkilisi —– satıştan haberi olduğunu, davacı taraf yetkilisi —- soruşturma numaralarını vermiş oldukları soruşturma dosyalarındaki iftiralarını iş bu dosyada da tekrar ettiğini, Davalı müvekkiliin aldatıcı hareketlerde bulunarak kendisini kandırdığını başka bir deyişle dolandırdığını iddia etmektedir. Davacı tarafın bu iddiası da diğer iddiaları gibi mesnetsiz ve soyut iddialardır. Zira davacı tarafın iddialarının mesnetsiz iddialar olduğu savcılık tarafından tespit edilmiş ve her iki soruşturma dosyasında da müvekkiliin masum ve mağdur olduğu kesinleşmiştir.Dolayısıyla yukarıdan beridir belirtmiş olduğumuz soruşturma dosyasındaki davacı şirket yetkilisi —–İKRARI, tanık beyanları—–sayılı dosyası ve —Soruşturma sayılı dosyası, suç duyurusu tarihleri,——- dosyası, para transferleri tarihlerini gösterir banka dekontları ve dosya bir bütün incelendiğinde; tüm bu tespitler dava konusu aracın müvekkili tarafından davacı şirketten aracın satış tarihi olan 09.01.2020 tarihinden —- alındığını, banka ipoteğinden ve müvekkiliin davacı şirket yetkilisine ve ortaklarına güvenmesinden dolayı aracın devrini alamadığını, müvekkiliin araca alıcı çıkmasından dolayı — banka ipoteğini kaldırmasını istediğini ve —- yok diyerek müvekkilii oyaladığı, müvekkiliin davacı şirket yetkilisine —– bu parayı alarak araç üzerindeki ipoteği kaldırdığını ve müvekkiliin fazla masraf çıkmasın diye aracı devir almadan satış yetkisini alarak üçüncü kişiye sattığına ilişkin beyanlarımızı kanıtlamaktadır. davacı tarafın haksız, hukuka ve kanuna aykırı mesnetsiz iddialarını kabul etmediklerini, Haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini, Vekalet ücreti dahil davacı tarafın tüm yargılama giderlerine mahkum edilmesine karar verilmesini vekaleten talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılmasından kaynaklı alacak talebine yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1.c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır.
TTK’nun 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda …” sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
6102 sayılı TTK 16/1.maddesinde: “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir —- kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere ————— tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” ve TTK’nun 19. maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; açılan dava TTK’nın 4/1. maddesinde açıklandığı şekilde ticari dava niteliğinde olmadığı, davacı şirket olup davalının tacir olmadığının anlaşıldığı, taraflar arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisinden kaynaklandığı, görevli mahkemenin genel hukuk mahkemesi olan asliye hukuk mahkemesi olduğu anlaşılmakla; dava şartı yokluğu nedeniyle usuldan reddi ile mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden, İstinaf yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görev——- Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, aksi taktirde mahkememizce Resen davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece KARAR VERİLMESİNE,
4-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, gider avansı vd hususların talep halinde, 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. ve 331/2. maddesi gereğince mahkememizce hüküm altına ALINMASINA,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.